Bir Ayda Yunanistan, Adriyatik Ve Italya -temmuz 2015

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan karanfiller Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 76
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 31,065
18 Temmuza devam ...

----------------------

Hemen tünel çıkışındaki kamping Smeraldo (burda yer yoktu, konaklayamadık)
18 temmuz7.jpg


Yer bulamayınca tekrar tünele giriyoruz (kırmızı ışığa dikkat :smiley: )
18 temmuz8.jpg


Uzun, ince ve dar tüneller
18 temmuz9.jpg


Hemen yakınındaki kampingde konakladığımız Megnolia kasabasından bir görüntü
18 temmuz10.jpg


... sonra ben neden kilo veremiyorum ...
18 temmuz11.jpg


Alkol (kalın L ile) :smiley:
18 temmuz12.jpg


Bir İtalyan klasiği
18 temmuz13.jpg



"Kuzu" olay mahallini terk ederken
18 temmuz14.jpg
 
Son düzenleme:

tek kelimeyle harika bir gezi olmuş, emek harcayıp paylaştığınız için ayrıca teşekkürler. muhteşem fotograflar ve bilgilendirici notlarda cabası ;)
bir ara bled gölüne giderken soluklanmak için karavanlar arası yolcu değişmi yapılmış galiba, yolculuk stresimi dedim kendi kendime :smiley:
merakla gezinin kalanı için takipteyim
selamlar
 

19 Temmuz

Sabah kampta kahvaltımızı yapıyoruz, denize girip, duş alıp sat 13:00 gibi yola koyuluyoruz. Buzdolapsızlık çok zorluyor bizi. Ufacık buzluk alanina sığdırabildiğimizi sığdırıyoruz, geri kalan herşey günlük.

Doğru Pisa’ya. Pisa’yı bulmamız çok kolay oluyor. Günlerden Pazar olduğu için park sorunu da yok. Kuleye 5 dakika yürüme mesafesinde bir park alanina bırakıyoruz karavanı ve kuleyi görmeye gidiyoruz (PARK ALANI KOORDİNATLAR: N43.72087 E10.40217). Ufacık bir meydan aslında burası, kuleye çıkmıyoruz, fotoğraflarımızı çekilip, sağı solu kolaçan edip bir pizzacıya oturuyoruz. Hava çok sıcak. Pizzalarımızı yedikten sonra karavana geri dönüp Floransa’ya doğru yola koyuluyoruz.

Floransa’ya vardığımızda saat 17:00. Şehrin içinde bir yere park ediyoruz. Pazar olduğu için hem kolay yer buluyoruz hem de ücretsiz (KOORDİNATLAR: N43.78116 E11.25220).

Bu arada ufak bir not, Italya’da mavi ile çizilmiş park alanları reserve edilmiş alanlarmış, buralara haftalık/aylık/senelik park kartı olmayanlar park edemiyormuş. Beyaz çizgiler ücretsiz (ama bunlardan yok denecek kadar az) ve sarılar ücretli (genelde saat başı 1-3 Euro arası).

Geceyarısına kadar şehri dolaşıyoruz yürüye yürüye. Hatta açık bir turist information centre bulup iki laflıyoruz ofisteki kızcağızla, bize bir harita, bir kaç da öneri veriyor. Baya işe yariyor anlattıkları. Zaten görülecek mekanların hemen hepsi şehrin merkezinde, nispeten küçük bir alanda dip dibe. Floransa çok güzel, etkileniyoruz.

Saat 00.00 gibi karavanımıza geri dönüp Roma yönünde yola çıkıyoruz. Yarım saat içerisinde otoyoldayız. İlk durduğumuz benzinliği pek gözümüz tutmuyor. Devam ediyoruz ve saat 01:00 gibi başka bir benzinlikte park edip uyuyoruz.

---------------------------

İstikamet Pisa ve Floransa
19 temmuz.jpg


Yol kenarında ayçiçek tarlaları
19 temmuz1.jpg


İnce bellim ve ben :D
19 temmuz2.jpg


Biz
19 temmuz3.jpg


Pisa kulesi çevresi
19 temmuz4.jpg


Pisa kulesine karşı pizzalarımızı yerken
19 temmuz5.jpg


Floransa
19 temmuz7.jpg


Floransa
19 temmuz8.jpg


Floransa
19 temmuz9.jpg
 







Özgür Bey,

Biz Yunanistan'dan İtalya'ya feribotla geçmedik. Geri dönüş yolunda Feribot kullandık, Bari - İgoumenitsa arasında. Kamping on board bileti bulabilmek için önceden rezervasyon yapmakda fayda var (özellikle yoğun dönemde). Biz 339 Euro'ya aldık bileti. İki yetişkin + 9 yaşındaki kızımız + 5 metreden uzun, 2.5 metreden yüksek karavanımız için. Biletimiz Camping on Board sınıfındaydı. Yani gemide dilediğinizce gezebiliyorsunuz, buna ek olarak karavanınızı da seyahat boyunc kullanabiliyorsunuz (ayrıca bir kamaranız yok).
 

20 Temmuz

Sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yapıyoruz ve Roma’ya doğru yola çıkıyoruz. Bugün yolumuz uzun :smiley: 280km kadar bir yol var önümüzde. Dinlene dinlene yol alıyoruz. Planımız Roma yakınında Tiber adında bir kasabada Tiber Kamping’de kalıp trenle Roma’yı gezmek (KAMPİNGİN KOORDİNATLARI: N4201083 E12.50236).

Kamp alanına vardığımızda saat 14:00 ve hava takribi 500 derece. Muazzam bir sıcak var. Kampın en gölge yerine yerleşiyoruz ve kendimizi once duşa, sonra havuza, sonra bir kaç kez tekrar duşa atıyoruz. Kamptaki görevliler suratsız, kamp pahalı (45 Euro) üstelik peşin alıyorlar parayı, Wi-Fi arızalı, pek keyif vermiyor açıkçası. Ama bir yandan sıcak, bir yandan yorgunluk başka kamp arayacak durumumuz yok.

Saat 18:00’de kampın servisiyle (tabi ki ücretli – çift yön adam başı 1.5 Euro), tren istasyonuna gidiyoruz, ordan 100 dakika geçerli biletlerimizi alıyoruz ve Roma’ya iniyoruz.

Roma harika. Floransa’yı gölgede bırakıyor bizim gözümüzde açıkçası. Son tren akşam 22:40’da o yüzden zamanı mümkün olan en etkin şekilde kullanmak için, otbüsle biraz dolaşıyoruz. Ardından Cololsium’un önünden bisikletle şehir turu yaptıran amcalardan birine 20 Euro veriyoruz ve bizi bir kaç önemli yere götürüp, ufak ufak anlatıyor bize neyin ne olduğunu. Bu kısmı çok keyifli geçiyor açıkçası.

Roma’yı dört saatte gezebildiğimiz kadar gezip 22.40 treni ile geri dönüyoruz Tiber’e. Bu son treni beklemesi gereken kampın servis aracının yerinde yeller esiyor. Telefon edip kampa bağırıp çağırıyoruz, netice hatice. Mecbur bir taksi ayarlayıp kampa geri dönüyoruz. Taksi ücreti 16 Euro!

Yorgun bir şekilde kafayı vurup uyuyoruz.

------------------------------

Tren İstasyonunda Roma'ya doğru
20 temmuz.jpg


Tren'den inince Roma
20 temmuz1.jpg


Roma'da bir meydan :smiley:
20 temmuz2.jpg


Otobüsle Roma turu
20 temmuz3.jpg


...
20 temmuz4.jpg


Roma'da Pizzaaa
19 Temmuz6.jpg
 




21 Temmuz

Çok yorulmuşuz. Uyanmamız sabah 9:00u buluyor. Güzelce kahvaltımızı yaptıktan sonra hazır tenhayken bir saat kadar havuzda takılıyoruz. Sonra geri dönüp çamaşırlar yıkanıyor, gün için sandviçler hazırlanıp yemekler yapılıyor, toparlanıyoruz, pis suları boşaltıp temiz suları dolduruyoruz ve saat 13:00 de yola çıkıyoruz.

Orjinal plana göre 2-3 gün öndeyiz. Roma’yı bugün de dolaşabiliriz aslında ama hava o kadar sıcak ki insan asfalta yapışıyor. O yüzden vaz geçiyoruz. Onun yerine Roma çevresinde daha once tespit ettiğim Karavan malzemesi satan bir dükkana uğramaya karar veriyoruz, buzdolabını da yaptırabiliriz belki diye düşünüyoruz. Mekanı bulduğumuz zaman fark ediyoruz ki burada 15-20 tane karavan galerisi var ard arda sıralanmış :D Hepsi eski/yeni karavanlar ve karavan aksesuarları satıyorlar. Bazılarında teknik servis hizmeti de var. Burada yeni karavanların içini gezip dünya gözüyle bir görmüş oluyoruz 2014-15 model Hymer’ların içini :smiley: (KOORDİNATLAR KABACA: N41.79158 E12.45170)

Karavana rampa, kapı peluşu ve bir kaç ıvır zıvır daha alıyoruz. Ama asıl önemlisi buzdolabını tamir ettiriyorum. Adamın İtalyanca tarifinden anladığım kadarıyla gaz jiklesi eskimiş. Bilye kadar bir parçayı değiştiriyor ve yadigar Electrolüx yine canavar gibi. Heyyooo :smiley: 14 Euro parça, 20 Euro işçilik.

Buzdolabını tamir ettirip cüzdanı aksesuarlar için boşaltıp hafifledikten sonra kaptırıyoruz Pescara’ya, yani Italya’nın doğu sahillerine doğru. Hava çok sıcak olduğu için orta Italya planlarını kısa kesip doğrudan denize atmaya karar veriyoruz kendimizi. Feribotumuz 26 Temmuz’da. 25inde Bari’de olup İnternet’ten satın aldığımız biletin işlemlerini tamamlamak istiyoruz.

Pescara yolu uzun ve keyifli. Dağların arasından, bir tünelden diğerine sıçrayarak yol alıyoruz. Rakım iyice yükseldiği için hava serinliyor. Hatta 15-20 dakika yağmur bile çiseliyor. Roma takribi 40 dereceydi. O sıcaktan sonra yağmur bize çok iyi geliyor, çekiyoruz canını yediğim Autogrill’lerden birisine ve yağmuru seyrederek kahvelerimizi yudumluyoruz.

Akşam saat 20.00 gibi Pescara’yı biraz geçip Francavilla Al Mare isminde ufak bir kasabada denize sıfır sahil şeridinde konaklıyoruz. Karavanda yemeğimizi yiyiyoruz, akşam çıkıp biraz sokakları dolaşıyoruz ve birer dondurma yiyiyoruz. Dondurmalar inanılmaz lezzetli. Benim şu yaşıma kadar yediğim en güzel dondurma diyebilirim (KABACA KOORDİNATLAR: N42.43080 E14.27408).

Karavana geri dönüp, iki sokak arkaya geçiyoruz, uygun bir yer bulup park ediyoruz. Akşam 20:00 sabah 08.00 beleş bir park alanına çekiyoruz karavanı :smiley: Sabah 8.00’e kadar değmeyin keyfimize, yorgunluktan horul horul uyuyoruz :smiley:

-----------------------

"Kuzu"ya aldığımız bayramlık ciciler
21 temmuz.jpg



Efsane dondurmalar
21 temmuz2.jpg


Sabah uyandığımızda durum, vaziyet bu
21 temmuz3.jpg
 

22 Temmuz

Sabah saat 7:00 gibi uyanıyoruz. Toparlanıp kahvaltı bile yapmadan yola çıkıyoruz. En yakında uygun bir yerde durup kahvaltımızı yapacağız. Gerçekten de 3-4 km ileride deniz kenarında bir boş arazi buluyoruz, bir kaç karavan daha park halinde (KOORDİNATLAR: N42.40648 E14.31648). Yanaşıyoruz yanlarına, hızlıca deniz yapıyoruz, ve kahvaltıya oturuyoruz.

Vaktimiz bol olduğundan kahvaltıdan sonra tekrar denize giriyoruz, ben karavan için aldığım ıvır zıvırla oynaşmaya başlıyorum :smiley: Banyo için bir dolap almıştım, onu monte ediyorum, karavanın kapısı için peluşlardan almıştım, onun montajını yapıyorum. Tornavidayı elime almışken ufak tefek bir kaç vidayı daha sıkıyorum ve tekrar yola çıkıyoruz. Planımız, deniz kenarında gölgelik bir yer bulup tüm gün deniz keyfi yapıp orada konaklamak.

10 km ya gidiyoruz ya gitmiyoruz, Ortona adlı bir kasabanın hemen çıkışında arka tekerden bir ses geliyor. (KOORDİNATLAR: N42.33816 E14.41169) Patladığını zannetmiyorum çünkü direksiyon hakimiyeti iyi. Müsait bir cep bulup kenara çekiyorum kontrol etmek için. Görünürde bir şey yok. Hazır durmuşken pis suyu da boşaltalım diyoruz, tam durduğumuz yerde bir logar var. 3-5 dakika suyu boşaltmakla oyalanıyoruz. Pis suyu da boşaltıp marşa basıyorum, tekerler 3-5 tur dönüyor, henüz cepten tam çıkarken tekerden takır tukur sesler gelmeye başlıyor, frenler de iyice zayıflıyor. Hemen dörtlüleri yakıp gerisin geri giriyorum cebe. İnip bakıyoruz, tam görünürde bir şey yok diyeceğim ki sağ arka takerin iyice dışarı doğru çıkmış olduğunu fark ediyorum. Sol tekere göre bayağı dışarıda duruyor. Vaziyet kötü. Epey canım sıkılıyor ama kızlara belli etmemeye çalışıyorum. Tenteyi açıyoruz, dışarıya iki şezlong atıyoruz ve ben başlıyorum krikoyla karavanı kaldırmaya. Saat 13:00, hava sıcak.

Aracın arkasını kaldırınca hemen fark ediyorum ki taker lakır lukur oynuyor. Bijonlar sımsıkı, ama teker yerinde oynuyor saga sola. Tekere bir asılıyorum çıkıyor yerinden. Benim yapabileceğim bir iş değil, hemen gerisin geri yerine ittiriyorum tekeri :smiley:. Internettent tamirci araştırmaya başlıyorum, arıyorum bir ikisini, hepsi saat 15:00e kadar ogle tatilinde. Burda dükkanlar 12:30-15:00 arası kapalı. YAPACAK BİR ŞEY YOK. Tekerlere üçer beşer takoz yerleştiriyorum, giriyoruz karavanın içine, açıyoruz vantilatörü ve hazırda neyimiz varsa atıştırıyoruz. Bu arada, bir litreden az içme suyumuz kalmış. Ben bu günlüğü yazma konusunda geri kalmıştım epey, bu satırları yazıyorum :smiley:

Saat üçe kadar ara ara arıyorum internetten bulduğum iki üç tamirciyi. Nihayet saat 15:10 da açıyor birisi, anlat artık İtalyanca derdini adama anlatabilirsen. “Karavane” diyorum, “Mekaniko" diyorum, “problemo” diyorum, Üzerinde olduğum yolun adını navigasyondan çıkartabildiğim kadarıyla söylüyorum. Amcada İngilizce sıfır. Benim İtalyan’ca giderek gelişiyor, bildiğim tüm kelimelerin sonuna “e” “o” ekleyip uzata uzata söylüyorum, “tekerleko”, “rulmano” falan diyorum ama yemiyor :smiley: Uzun uğraşlar sonunda bakıyorum olacak gibi değil. Kapıyorum telefonu, yoldan geçen arabalara el ediyoruz, dağ başında tali bir yoldayız. Neyse ki bir teyze duruyor, durumu çat pat izah ediyorum, telefonumu uzatıyorum, ve tamirciyi arayıp buraya çağırmasını rica ediyorum - “perfovore” :smiley:. Telefonu uzatmak için teyzenin arabasına kafamı sokunca hissettiğim klimanın serinliğini şu an hala anımsıyorum. Bilmem söylemişmiydim, hava sıcak.

Uzatmayayım, teyze konuşuyor tamirciyle, 20 dakika sonra iki yağız italyan gelip bakıyorlar arabaya. Birisinin George Clooney’e benzediğine karar veriyoruz. Adam tekere bir asılıyor, teker çıkıyor yerinden (aynı bir kaç saat önce benim yaptığım gibi :smiley: ). Bijonları falan hiç açmadan. Kampananın kapağı yerinden çıkıp canta sıkışmış, tekerlek de yerinden çıkmış! Arka teker aracın alt eteklerine gömük olmasa fırlayıp gidecekmiş. Çok ucuz atlattığımızı o an anlıyorum.

Bakıyorlar, inceliyorlar ve George aracı tamirhanesine çektirmem gerektiğini söylüyor. “Ne ma possible” “ne ma possible” diye üç beş kere tekrar edince, ablıyor ki bu Türk'le uğraşmak zor :smiley: Sonunda tekeri canta sıkışık olan kampanayla beraber alıp götürmeye karar veriyorlar. YAPACAK BİR ŞEY YOK. “Gratcia” yı çakıp oturuyoruz şezlonglara, uzun bir bekleyiş başlıyor. Dağ başında, yol kenarında bir karavan, yanında şezlonglara oturmuş üç gezgin :smiley:

Takribi iki saat sonra George arkadaşıyla beraber görünüyor kavşağın ucundan, cebe hızlı bir giriş yapıyor ve kontağı kapattığı gibi asılıyor el frenine. Normal fren falan hak getire :smiley: Allahtan Georg’un yüzü gülüyor, mutlular. Tekeri takıyorlar yerine. Anladığım kadarıyla rulman dağılmış. Göbeği, rulmanı, ne var ne yok komple değiştirmişler. Bu arada araya da 200 Euro sıkışmış. Dediğim gibi, YAPACAK BİR ŞEY YOK. Veriyoruz Eurolarını Georg’a, bu işi de oldu bitti kabul edip, hamama giren terler, Allah daha kötüsünden saklasın, canımızı kurtardığımıza bakalım, mazallah çok daha kötü olabilirdi gibi bilimum tesellileri sırlayarak ard arda, konaklayacak yer aramaya başlıyoruz. Saat 18:30, yaklaşık dört saattir susuzus, ve bir kaç parça bisküvit le ayakta duruyoruz.

Neyse ki çok geçmeden deniz kenarında güzel bir yer buluyoruz. (KOORDİNATLAR: N42.22987 E14.55087) Bir karavan daha var burda, Fransız. Yanaşıyoruz yanına. Denize sıfırız, bir tarafımızda içme suyu akan bir çeşme var, diğer tarafımızda şarıl şarıl duş. Allahım diyorum, sen neylersen güzel eylersin :smiley: Hemen içme suyumuzu doldurup susuzluğumuzu gideriyoruz. Ardından denize giriyoruz, duş alıyoruz. İki laflıyoruz Fransız’larla, makarnamızı yapıyoruz hızlıca (epeydir makarna yememiştik :smiley: ), karşıda bir bar/café var, üç küçük Fanta alıyorum, 6 Euro! Yuh diyerek karavana dönüyorum, yemeğimizi yiyiyoruz.

Yemekten sonra sahil yolunda yürüyoruz. İleride bir kamping var, tıkış tepiş bir yer, geceliğine 35 Euro istiyor, Ada için havuz ve havuz kaydırağı var ama biz Euroları George’a verdiğimiz için artık kamping yok diyoruz Ada’ya :smiley: Kampingin marketinden erzak alışverişimizi yapıp karavana geri dönüyoruz. Saat 21:00. Tekrar denize girip duş alıyoruz. Ortalık tenha, tek tük cafeye gelen var, bir kaç aile de sahilde yürüyüş yapıyor. Karavanın önüne üç şezlong atıyoruz. Ada meyve suyunu, biz de biralarımızı yudumluyoruz denize karşı. Hava serinliyor. Ada gidip alkovende uyuyor. Biz bir tur daha biraya devam ediyoruz, Georg’u konuşuyoruz, memleketi konuşuyoruz (biz Suruç'ta iki gün önce gerçekleşen saldırıyı daha bugün öğreniyoruz İnternetten), yorgun düşüp çakır keyif vaziyette biz de yatıyoruz. Sabaha kadar deliksiz uyku.

Ben rüyamda George Clooney’le film çektirdiğimi ve filmden büyük paralar kazandığımı görüyorum. İkimiz ajanmışız, sağda solda bombalar patlıyor, insanlar ölüyor filmde. Bilinçaltı bazen komik işliyor.


-----------------------------

Hava sıcak :smiley:
22 temmuz.jpg


Vaziyet bu
22 temmuz1.jpg


...
22 temmuz2.jpg


Rulman tamiri hallolunca bu geceyi ve ertesi günü burda geçiriyoruz.
22 temmuz3.jpg
 


Gökçen bey, önce buzdolabı sonra (şimdilik) bozulan teker rulmanı, amma da maceralı gezi olmuş. Daha neler olacak bakalım merakla bekliyoruz..:smiley:
 




Herkese merhabalar,

2014 Mart ayında aldığımız 1990 model Hymer Camp 55 Karavanımız ile 2014 yazında 25 günlük bir yaz tatili yapmıştık. Bu tatilde İzmir'den çıkıp, sahilden Kaş'a kadar gitmiş, yine sahilden geri dönmüştük. Bu bizim ilk uzun soluklu gezimiz olmuştu. Bu yaz, annem ve babamında teşvikleriyle cesaretimizi toplayıp ilk Avrupa seyahatimizi gerçekleştirdik. Daha önce yurt dışına çıkmışlığımız, hatta yurt dışında uzun süreler yaşamışlığımız var, ama karavanımızla ilk kez böyle bir seyahate çıkacaktık. Bu bizi epey heyecanlandırdı :smiley:

Pasaport, vize, sigorta, aracın bakımları vs. hallolduktan sonra, 2 Temmuz'da yola çıktık ve tatilimiz 29 gün sürdü. Yorucu ama çok da keyifli, kolay kolay unutamayacağımız bir "road-trip" oldu. Tatil de denebilir elbet ama bana göre aslen bir yol macerasıydı.

Yola iki karavan çıktık ve seyahatin ilk yarısını bu şekilde tamamladık. Annemlerin aracı 2008 model Imaj Karavan yapımı Fiat Ducato. Bizim aracımız 1990 model Citroen C25 üzeri Hymer Camp 55. Onlar iki kişi, biz ise 9 yaşındaki kızımız Ada, eşim Aylin ve ben olmak üzere üç kişi seyahat ettik. 16 Temmuz'da babamlarla yollarımızı ayırdık ve deyim yerindeyse soloya kaldık:smiley: Annem ve babam ben bu satırları yazarken Fas'talar :smiley: Onlar gezmeye devam ediyor karavanlarıyla.

Her gün yaptıklarımıza, gördüklerimize dair notlar tuttuk. Bu seyahate çıkmadan önce bu forumlardaki notlardan çok faydalanmıştık.

Seyahatimize dair aşağıda sıralayacağım bir kaç kısa bilginin ve rotamızın kaba bir haritasının ardından, belki ileride başkaları da faydalanır düşüncesiyle gün be gün tuttuğum gezi notlarımızı bu başlık altında paylaşıyorum. Umarım okurken keyif alır ve belki kendi seyahatleriniz için faydalanırsınız :smiley:

-6350km (Bari-Igoumenitsa feribot seferi hariç)

-29 gün
-7 ülke
-Epey de bir şehir ve kasaba

-Yolun ilk yarısını annem ve babamla birlikte iki karavan olarak tamamladık. İkinci yarısında tek karavandık.
-Toplamda beş gün, dört farklı kampingde konakladık
-Geri kalan günlerde sokakta kaldık - bazen şehir merkezi, bazen deniz kenarı, bazen bir benzin istasyonu.
-660lt yakıt tükettik.
-Yakıta toplam 800 Euro ödedik
-Ortalama yakıt sarfiyatı 100km'de 10.4lt.
-Otoyolda ortalama saatte 80-90km ile seyrettik. Uzun rampalarda saatte 50-60km'ye düştüğümüz oldu.
-Karavanımızın yaşlı olmasından ötürü endişeliydik, fakat ufak sayılabilecek bir rulman talihsizliğinden başka araçla ilgili hiç bir sıkıntı yaşamadık.
-Sıcaklara ve yer yer rampalara rağmen bir kez bile hararet yapmadı Kuzu.
-Bir ara buzdolabımız arıza yaptı (3 sistem elektrolüx). Birdahaki yaza güneş paneli ve 12 voltla çalışan buzdolabına geçmeyi planlamaya başladık bile.

---------------------------

Yola çıkmadan bir gün önce iki karavan kafa kafaya
Ekli dosyayı görüntüle 297



Rotamızın kaba bir haritası
Ekli dosyayı görüntüle 296
Gökçen'ciğim, Ben, Belçika'dan hatırlayabileceğin; Göksen Amcan. Çok güzel ve akıcı bir üslupla kaleme aldığın gezi notlarını, büyük zevkle okuyorum. Bizi de karavancı yapacak kadar imrendiriyorsunuz. Gözlerinden öperim. Sana, Eşine ve tatlı kızına da sevgi ve selamlar..
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,662
Mesajlar
1,521,821
Kayıtlı Üye Sayımız
166,519
Kaydolan Son Üyemiz
cagatayuysal

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst