Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Akşama doğru Retiro’nun çok yakınında olan Prado Müzesine uğramaya ve yarın için bilet almaya karar verdik; sabah geldiğimizde kuyrukta oyalanmamak, doğrudan girip gezebilmek için. Bu arada müzenin önünde de inanılmaz bir kalabalık vardı. Sonradan öğrendik ki her gün saat 18.00’den 20.00’ye kadar biletler indirimliymiş; sadece iki saat gezmek isteyenler veya vakti ancak o kadar olanlar için çok yerinde bir uygulama. Biz bütün bir günümüzü ayırmak istiyoruz. Madrid’e salt bu nedenle geldiğimiz bile söylenebilir. O yüzden ucuzluğa takılmayalım dedik Nitekim biletimizi aldık.
Karavanımıza döndük. Baktık park yerine bir-iki yeni karavan gelmiş.
31/01/2017, Salı, Madrid
Bu günü Prado müzesine ayırdık. Müze saat 10.00’da açılıyor. Zamanlıca oradaydık.
Biletler adam başı 15€. Eğer Müzenin kitabını da almak isterseniz 24€ ki kitap 9€’ya geliyor. Hemen biletlerden biri için kitabımızı da aldık. Kesinlikle değer. Müzede sergilenen her şey bu kitapta anlatımlarıyla birlikte var ve sonradan hatırlamak için harika bir kaynak.
Müzede kafeterya ve lokanta mevcut. Öğlen bir ara verdikten sonra kaldığımız yerden devam edip akşama kadar müzeyi gezdik. Müzenin içinde fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor. Biz de müzenin çevresini fotoğrafladık.
Müze inanılmaz büyük. Dolaşırken insan ‘ya asıl görmek istediklerimize sıra gelmezse’ diye hafif paniğe kapılıyor. Görmek istediğiniz resmin başına geldiğinizde de o taşkın turist kalabalığı… Rehberler eşliğinde doluşuyorlar. Rehberler mırıltıyla konuşuyor bile olsalar hayli uğultu meydana geliyor. İnsan şöyle enine boyuna o resme bakamıyor, dalıp gidemiyor... belki az sonra sakinler diye başını beklemek gerekiyor. Derken başka bir grup doluşuyor salona. Yine de orada olmak çok güzeldi.
Prado benzer müzelerin en eskilerinden biri; Louvre'dan 25 yıl sonra 1819 yılında açılmış. İspanya’nın klasik dönem sanatlarının sergilendiği müzesi… Hemen bütün İspanyol ressamlarının yanı sıra Flaman, Alman, Fransız ve İtalyan sanattının önemli ressamlarının önemli eserleri de burada. En çok merak ettiklerimiz Velasquez’in Las Meninas’ı, Goya’nın Çıplak Maya ve Giyinik Maya tabloları, yine Goya’nın bütün erken dönem ve Kara Dönem resimleri, Rubens’in Üç Güzelleri, İtalyan Rafael, Tiziano ve Caravaggio, Flamanlar'dan Bosch ve Brueghel (yaşlı olanı, Pieter Brueghel)... Heykellere uğrayamadık bile… sıra gelmedi
Biri ‘burası birkaç kere görülmeyi hak ediyor demişti’… Evet, insan öyle hissediyor. Sonuçta burası da 'günün birinde yine gelmeli' dediklerimiz listesine yazıldı
01/02/2017, Çarşamba, Madrid
Bugünümüzü ise Kraliçe Sofia (Reina Sofia) Ulusal Sanat Müzesini gezmeye ayırdık. Burası, dünya çapında ünlü kalıcı sanat kolleksiyonuna sahip ve dünyanın sayılı büyük çağdaş sanat müzelerinden biriymiş. Bizi buraya çeken ise Picasso’nun ünlü Guernica tablosunun burada sergileniyor olması.
Yine muazzam bir bina… yapılışı 1500'lere dayanıyor; Kral Carlos III tarafından hastane binası olarak yaptırılmış. Bugünkü müze ise 1990’ların başında yapılan bir restorasyonu (İngiliz mimar Ian Ritchie'nin yapıya eklediği cam asansör kuleri ve ek bina ile modernizasyonunu) takiben açılmış. Rivayete göre bu modernizasyon işine de Picasso'nun Guernica'sı ilham vermiş.
Müzenin bileti adam başı 10€. Mola vermek istendiğinde zemin katta güzel bir kafeteryası var. Salı günleri kapalıymış; sabah 10.00’da açılıyor, ancak kapanış saati mevsime göre değişiyor. Pazar günleri ve diğer bayram tatillerinde de açılış-kapanış durumunun gitmeden bakılması tavsiye ediliyor.
Guernica’yı bulduğumuzda başı muazzam kalabalıktı. Ayrılıp başka salonları gezdikten sonra tekrar geldik. Bu kez daha rahat bir şekilde resme bakabildik. Guernica İspanya’nın kuzeyinde İç Savaş sırasında Franco’ya destek veren Naziler tarafından 1937’de bombalanıp yerle bir edilmiş olan kasaba. Picasso savaşın dehşet veren yüzünü resmetmiş ve resminin İspanya’da, rejim demokrasiye dönene kadar sergilenmemesini vasiyet etmiş. Gerçekten çok etkileyici bir resim; devasa büyüklükte (7,8 x 3,5 metre) bir tuval üzerine siyah ve beyaz yağlı boya ile yapılmış; başka renk kullanılmamış. Tablo tüm dünyada olan savaşların dili kabul ediliyor bugün… savaş karşıtı resimler arasında bir başyapıt ve en politik resim olarak da yorumlanıyormuş.
Kısacası Müze seçerek gezdiğimiz salonlarıyla baş döndürücüydü. Bazı salonlarında, Guernica'nın olduğu da dahil, fotoğraf çekilmesine izin vermiyorlardı. Ciddi güvenlik vardı buralarda. Diğer salonlarda bir kaç fotoğraf çektik. Öğleden sonra saat 16.00 gibi Müzeden çıktık artık. Yine kitabını aldık; hem kaynak olsun hem hatıra olsun diye…
Karavana dönüp toparlanmaya ve Toledo’ya gitmeye karar verdik. Madrid bitmedi kuşkusuz ama zaman da bizi sıkıştırıyor. Böyle yarım bıraktıklarımız bize motivasyon olacak ve yeniden geleceğiz artık
Toledo Madrid’in güneyinde 80 km mesafede. Yolda bir benzin istasyonunda atık boşaltıp suyumuzu da doldurduk. Toledo'ya saat 20.00 gibi vardık; önceden peylediğimiz park yerine gittik (39.865427°, -4.018639°). Burası da tahminimizce yine eski kent yerleşimine çok yakın. Şehrin kuzeyinde kalıyor. Gece ışıklandırması altında eski şehir çok güzel görünüyor.
02/02/2017, Perşembe, Toledo
Sabah da park yerimizden şehir çok güzel görünüyordu. Konumumuz gayet iyi; şehre yakın ve yine nehir kenarı; Tajo Nehri. Tajo Nehri batıya doğru ilerliyor, Portekiz sınırından geçtikten sonra Tejo adını alıyor ve Lizbon’da Atlantiğe dökülüyor.
Toledo Castile-La Mancha Eyaleti‘nin başşehri. Üç yanı Tajo Nehriyle çevrili olan yüksekçe, tepelik bir burnun üzerine yerleşmiş… eski şehir çok iyi korunmuş bir ortaçağ kasabası görünümünde. 1980’lerden bu yana Dünya mirası listesindeymiş. Tarihte üç semavi dinin buluştuğu, Müslüman, Hristiyan ve Musevi’lerin barış içinde yaşadığı bir kültür başkenti olarak da kabul ediliyormuş.
Katedral Toledo’da gezilecek yerler arasında en görkemli ve önemli yer. Ülkedeki en büyük üç katedralden biriymiş. Yapımı 1200’lerin başında başlamış ve yaklaşık 250 yıl sürmüş. Müslüman egemenliği zamanında burada katedralin yerinde bir cami varmış. Nitekim bazı yerlerinde İslam ve İspanyol mimari öğeleri (Mudejar tarzı) bir arada kullanılmış; örneğin avludaki üçlü kemerler gibi. Şimdi Katedrali önemli kılan bir ögesi de El Greco’nun ‘İsa’nın Soyulması’ adlı eserinin burada olması. Toledo ünlü ressam El Greco’nun hayatının uzunca bir dönemini geçirdiği şehir olmasıyla ünlü aynı zamanda. Katedralin aynı zamanda El Greco’nun başka çok sayıda eseri ile Goya, Titiano ve Van Dyck’in eserlerinin de sergilendiği etkileyici bir müzesi var.
Katedralden sonra Toledo’nun daracık sokaklarında bol bol gezdik, fotoğraflar çektik. Daha sonra da özellikle görmek istediğimiz bir diğer kiliseye gittik: Santo Tome Kilisesi… 14. yüzyılda, bir caminin üzerine inşa edilmiş küçük bir kilise aslında. Bugün ilgi çekmesinin en önemli nedeni ise bu kilisenin bir duvarına yine El Greco’nun yaptığı resim: ‘Orgaz Kontunun Cenaze Töreni’. Gerçekten görülmeye değerdi. Fotoğraf çekilmesine izin verilmediği için hatıra olarak kartpostalını aldık.
Toledo da tekrar görülmeyi hak eden güzelliklerle dolu bir şehir. Neyse ki özellikle görmek istediğimiz şeyleri görmüş bulunuyoruz. Akşamüzeri 17:00 civarı artık Toledo'dan ayrıldık. Zaragosa’ya doğru yola koyulmak istiyoruz. Ama ondan önce Madrid’in doğusunda Alcala de Henares'de peylediğimiz yere ulaşıp geceyi orada geçirmeyi planlıyoruz.
Alcala de Henares Madrit’in 40 km kadar doğusunda, banliyösü gibi bir yer. Burada bulduğumuz parkyerleşimin kıyısında kalıyor (40.469072°, -3.361748°). Yüksek apartmanlardan oluşan bir toplu konut sitesinin yanındayız. Ayrıca hemen yakınında büyük market, okul, halk kütüphanesi gibi binaların oluşturduğu bir kompleks var. Zemini toprak olan bir genel park yeri. Akşam hava kararırken yerleştik. Her ne kadar buranın adresini bir karavan forumundan bulmuş olsak da bizden başka karavan yok. Bu mahalle arası park yerinde biraz iğreti duruyoruz ya neyse… Markete gidip alışveriş yaptık.
Derken ilginç bir şey yaşadık… gece yarısını geçe 00.30 civarında penceremize kuvvetlice vuruldu. Endişeyle pencerelere çıktık. Polismiş gelen. Devriye gezerken yabancı plaka dikkatini çekti galiba, diye yorumladık. Belgeleri istediler. Götürüp uzun uzun incelediler. Sonra gelip sürücü belgeniz geçersiz, dediler; ısrarcı olduk, bu uluslararası belge, lütfen yeniden kontrol edin, diye... Polis arabasına tekrar gittiler, geldiler... Neyse çok uzamadı. Tamam, sorun yok, deyip ayrıldılar. Tabii bizde uyku filan kalmadı.
03/02/2017, Cuma, Zaragosa’ya doğru
Sabah 10:30 gibi Zaragosa'ya doğru yola çıktık. Yolumuz yaklaşık 300 km.
Yaklaşık 80 km sonra biraz oyalanıp görmek istediğimiz bir kasaba var: Medinaceli. Hem de bir karavan park alanı var görünüyor; orada atık boşaltmak istiyoruz.
Otoyoldan giderken Medinaceli’ye ayrıldık. Zorlu bir tepe çıkmamız gerekiyormuş meğerse. Daracık, varyantlı bir yoldan nihayet tepeye ulaştığımızda, bir Roma kemerini geçtik ve çok güzel bir ortaçağ köyü çıktı karşımıza. Karavan park yeri de çok güzel, harika bir vadi manzarasına bakıyor ( 41.171251°, -2.431672°). Gelgelelim bu arada hava çok berbat oldu; yağmur çiseliyor, soğuk ve çok şiddetli bir rüzgâr çıkmış, rüzgardan dışarıda tutunamıyoruz bile ve köyü gezmeyi gözümüz yemedi. Gezebilsek bile bu göz açtırmayan havada bir şey anlayamayacaktık. Zar zor atık boşaltıp suyumuzu doldurabildik ve ayrılıp yola yeniden koyulduk.
Yolda mazot aldık; 1.179€/l.
Yol boyunca hava bir açıldı, bir kapandı. Artık soğuk ve zaman zaman da yağmur dolaşıp gezmek istediğimizde daha kısıtlayıcı olmaya başladı. Hava öyle olunca yorgunluğu bahane etme olasılığı da artıyor. Bu arada, sonunda İspanya'da yollar boyunca aralıklarla gördüğümüz yol kenarı boğa figürlerinden fotoğraflayabilmişiz
Saat 16.00 gibi Zaragosa’da bir karavan kamp alanına geldik (41.637669°, -0.940518°). Belediyenin kamp alanıymış. Duş-WC, elektrik, su, atık boşaltma… her şey var. Geceliği 20€. Bol suyla duş, biraz çamaşır yıkama ve dinlenme zamanı
04/02/2017, Cumartesi, Cervera’ya doğru
Sabah Zaragosa'yı gezmeye gittik. Bu kez şehir merkezine kuş uçumu 5 km mesafedeyiz. Kamping yakınındaki mahalleden otobüse bindik; 20 dk.da bir geliyormuş otobüs; 1,35€. Otobüsün şehirdeki son durağından sonra da hayli yürümemiz gerekti. Güzel ve tarihi dokusuyla etkileyici bir şehir. Bolca zaman ayırmaya değer bu şehre de… ancak daha uzun kalmayı düşünmüyoruz. Bu arada hava da yağmurlu ve rahat dolaşılmıyor. Öğleyin yeniden yola çıktık.
Lleida üzerinden Cervera’ya gideceğiz. Yol boyunca aralıklarla yağmur yağdı.
Zaragosa-Lleida yolunun ortalarında "0 (Greenwich)" meridyeni geçiliyor; koordinatları izlerken anladık geçtiğimizi, yoksa yolumuzda herhangi bir işaret filan görmedik ama otoyoldan gidiyor olsaydık belki öyle fark ederdik; çünkü orada "0" meridyeni temsil eden yay şeklinde bir takın altından geçiliyormuş
Cervera’ya akşamüzeri vardık; Belediyenin yapmış olduğu bir kamp alanında geceleyeceğiz (41.677754°, 1.283900°). Atık boşaltma noktası ve su var; ücretsiz. Halen yağmur yağıyor.
05/02/2017, Pazar, Besalú
Sabah atık boşaltıp su doldurduktan sonra 09:30 gibi ayrıldık. Besalu’ya doğru yola çıktık. Amacımız orayı da gezdikten sonra Figures üzerinden dönüş yoluna girmek.
Gece hava değişmiş buz gibi ve sert, sıkı bir rüzgâr başlamış. Neyse ki rüzgâr gidiş yönümüze göre arkadan esiyor. Yolumuz yaklaşık 150 km.