Ynt: Haydi Pelepones'e
Dördüncü Bölüm
Dördüncü bölümün rotası:
Kosmas- Monemvasias-Nea Poli (kd) - Gythio (3k)
4-01 Dördüncü bölümün haritası
[attachment=1]
Birden bir köye daha dalıyoruz. Güzel ve romantik bir doğa ile karşılaşıyorsun etrafa bakınırken. Ulu çınar, taş ev, mavi koltuklar ve hepsinden öncesi az insan, sesizlik ve rüzgarın yapraklar arsında gezinmesinin dinlendirici sesi sadece....Tam da çay vakti ama karavanı park edecek en ufak bir yer gözümüze çarpmıyor ne yazık ki.
4-02 Kosmas köy meydanı.
[attachment=2]
Bu ulu çınarın altında birkaç kurabiye ile çay içme ve hiçbir şey yapmadan öylesine aşağılarda uzanan ovaya bakmayı öyle istedik ki.
Şöyle 60’ ların 70’ lerin Bodrum’unda mahalle aralarında bile sık sık rastlanılan taş evlerin duvarlardan sarkan begonvillerinin ressam “Asker Mehmet’in” tablolarını süsleyen o morumsu güzellikleri anımsadım birden. Gündüzleri dinlenceli, geceleri eğlenceli sakin günlerdi o günler.
Dağları aşıp ağaçlık bir yoldan kıvrıla kıvrıla deniz kıyısına doğru yol alıyoruz. Ama önce günlük ritüellerden mazot ve su takviyesi. Bu arada havadaki bulutlara bakıp benzincide gözüme çarpan silecek lastiğinden “ne olur ne olmaz” diyerekten bir takım daha alıyorum.
Bu gidişle her gördüğüm yerden silecek lastiği ala ala eve kadar ulaşamayacağımı anlamak zor olmadı. Çok çok kabin amirini kaputun üzerine çıkarır silecek gibi kullanırım dedim ve oracıkta aklı selimim ile o paranoyadan kurtuldum !...
Ulaştığımız Monemvasias küçük bir yazlık belde. Önce kıyıya inip biraz yorgunluk atıyoruz. Denize girelim mi girmeyelim mi ? Bu mevsimde insanı en çok ikirciklendiren soru da bu.
4-03 Monemvasias da plaj.
[attachment=3]
Kafadan attığımız yazı tura da “girmeyelim” kazanıyor ve mayoları gardroba kaldırıp beldeyi tanımak üzere karavanı uygun bir yere park ediyoruz.
Deniz, beldenin içine doğru sokularak şirin bir körfez oluşturmuş.Etrafında cafe’ler restaurantlar hepsi de tipik Greek görünümlü, salaş ve çekici. “Gel bir frappe iç kendini topla”, ya da “kalamarlar nar gibi, biralar buzz gibi pasam” diyor insana.
4-04 Monemvasias da körfez.
[attachment=4]
İstanbul da bu “salaş format” yıllardır unutuldu gitti. Daha doğrusu deniz kenarlarının, balığın ve balıkçılığın o emeğe dayalı basit yaşamını yansıtan balıkçı lokantalarının dekorasyonu için bolca kullanılan yırtık pırtık balık ağları, üzerlerine tutturulmuş deniz yıldızları, kestaneler falan artık müşteri kazıklamak için “yetersiz dekorasyon” olarak düşünülüyor sanırım. Öyle ya umutsuz bir aşk uğruna o mütevazı meyhanelerde yaşanan muhteşem sarhoşluklar kaldımı artık.
O koskoca Ayhan Işık’lar, Kartal Tibet’ler, Fikret Hakan’ lar “ah ulan ah” larla karışık içip içip dağıtmamışlarmıydı kendilerini, o köpek öldüren şarapların şişelerinin havalarda uçuştuğu meyhanelerde.
Rant kavgasının keşmekeşinin bütün hızıyla sürdüğü günümüz boğaz lokantalarında basit bir tahta masada, gıcırdayan hasır sandalyelerde, yıkana yıkana solmuş masa örtüleri üzerinde yenen balığa, mezelere kaç para geçirebilirsin ki ?
Kolalı örtülerin, papyonlu garsonların, bir kadının yanında okunmaması için kıvrılıp arkasına koskoca rakamlar ile girecek kazığın boyunu gösteren adisyonların çok ötesinde, Pelepones de, bu küçücük koyda, inanılmaz bir gevşemenin, bir rahatlığın, kırk yıllık nostaljinin mutluluğunu yaşıyorsun.
Monemvasias da gezinirken hediyelik eşya satan bir dükkanda gördüğümüz şık bir mumluk, paketlenip eve gidecek hatıra eşyaları arasındaki yerini alıyor.
Limanda gördüğümüz bir İtalyan’ ın karavanını inceliyoruz birlikte. Üstte güneş panelleri, arkada zihni sinir işi fırıldaktan icad edilme bir rüzgar jeneratörü, belki de göremediğimiz bir yere kurduğu mini atom reaktörü (!) ha babam elektrik üretiyor...Ne yapıyorsa karavanda artık... bilinmez !
4-05 Rüzgar enerjili karavan
[attachment=5]
Şirin Monemvasias da geçirdiğimiz birkaç saatin ardından yeniden yola koyuluyoruz. Bu gece nerede konaklayacağımız meçhul ama yönümüz Nea Poli ye doğru. Daracık dağ yollarından kıvrıla kıvrıla epeyce bir süre yol aldıktan sonra beldeye ulaşıyor ve boydan boya gidip dönüp konaklayacak denize sıfır uygun bir yer buluyoruz. Monemvasias da ki körfeze bakarken kurduğum hayallerin cezası olarak bu gece yemek karavanda yenecek.