Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyyah-34 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1,886
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 170,393

..

  • KONU SÝLÝNSÝN

    Kullanılan: 0 0.0%
  • SADECE SIKINTILI YAZILAR SÝLÝNSÝN

    Kullanılan: 0 0.0%
  • KALDIÐI YERDEN DEVAM ETSÝN

    Kullanılan: 0 0.0%
  • BU ÞEKÝLDE KALSIN

    Kullanılan: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    0
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Bu alana gelen bir pazarlamacı aracının etrafında çeşitli ihtiyaçları için toplanan köylüler.

[attachment=1][attachment=2]

Şimdi bu karedeki bir Anne az önce alışveriş yapmış ve ileride top oynayan oğluna sesleniyor Ahmetttttttttt oğlummm senin için Kurufasulye alıyımmi. Ana yüreği işte.

[attachment=3]


Oğul Ahmet all be anacığımm alll diye yanıt veriyor.

[attachment=4]

070120103712.jpg


070120103714.jpg


070120103715.jpg


070120103701.jpg
 

Etiketler
Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Bu çayırı çok sevdik ve etrafı geziyor çeşitli pozlar alıyorum.Kaleköye ise yarın çıkacağız.

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4]

070120103713.jpg


070120103699.jpg


070120103706.jpg


070120103698.jpg
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

070120103704.jpg


070120103703.jpg


070120103702.jpg


070120103705.jpg


070120103709.jpg
 


Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Veee Akşam oldu hüzenlendim ben yine şarksından sonra Üçağız - Kaleköy arasındaki vadide Akşam yemeği.

[attachment=1]

070120103778.jpg
 



Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Şimdi evimde şuan her zaman olduğu şekilde karşımda bulunan Tvden akşam haberleri izliyorum ve haberlerde uzun yıllardır (10 yıl) özel aracının işlerini yaptığım ünlü sanatçı Metin Şentürk'ün Özürlülerin sesi olmak adına bir süredir Şanlıurfada deneme sürüşleri yaptığı uçak pistinde 300 km yapmayı başardığını hatta bir ara ibrenin 310 bile gördüğünü ve dünyanın en hızlı araba kullanan körü olma ünvanını kazandığının haberini Tvden verdiler.
Bende buradan çok eski müşterim olan ünlü çok sevimli ,sempatik sanatçı Metin Şentürk'ü tebrik ediyor bütün kalbim ile kutluyorum.
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Sabah pırıl pırıl bir günün ,güneşin ilk ışıkları ile dışarı baktığımda ilkokul çocuklarının Kaleköyde bulunan 10-15 kişilik ilkokulda öğrenim gören öğrencilerden ikisi okula doğru Tarihi eserlerin,kaya mezarların içinden yanından geçerek derslerine yetişmeye çalışıyorlar. Hemden bakın nasıl yoldan giderek.
Birlikte Kaleköye -Simena'ya gidiyoruz.
Ertesi güne kadar beklediğimiz çok iyi olmuş bugün hava muhteşem...

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

Görmüş olduğunuz tepede Kaleköyün Tarihi Kalesi bulunuyor. Şimdi o tepeye çıkyoruz daha sonrada tepeden aşağıya sahile denize ineceğiz.

080120103780.jpg


080120103781.jpg


080120103639.jpg


080120103638.jpg


080120103637.jpg
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Hepsi çok güzel, ellerinize sağlık. :D
 


Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

080120103958.jpg


080120103635.jpg


080120103636.jpg


080120103956.jpg


080120103954.jpg
 



Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Kemal bey bölmiyeyim dedim ancak yine dayanamadım.İlk kekova resminizi gördükten sonra şöyle dedim kendime .Ekleyeceğim soluk resimlerden belli olduğu kadar.90 lı yıllarda tozlu yeni açılan yoldan üç ağıza geldiğimizde bizi karşılıyan muhtar amacına ulaşıp sit alanı dediğiniz yerleri arsa diye birilerine satmayı başarmış.Gerçi yazın geçerken girmeye teşebbüs edip sizin rahatça park ettiğiniz yere dahi ulaşamayınca(Trafikten) nasıl kaçacağımızı şaşırmıştık.Diyorumki Keşke yol açılmayıp teknelerle gelinebilse idi eskisi gibi.Eski demre yolu virajlı ve dar olduğundan tercih edilmiyordu.[attachment=1][attachment=2]

Photo-0115.jpg


Photo-0116.jpg
 


Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

enverdede' Alıntı:
Kemal bey bölmiyeyim dedim ancak yine dayanamadım.İlk kekova resminizi gördükten sonra şöyle dedim kendime .Ekleyeceğim soluk resimlerden belli olduğu kadar.90 lı yıllarda tozlu yeni açılan yoldan üç ağıza geldiğimizde bizi karşılıyan muhtar amacına ulaşıp sit alanı dediğiniz yerleri arsa diye birilerine satmayı başarmış.Gerçi yazın geçerken girmeye teşebbüs edip sizin rahatça park ettiğiniz yere dahi ulaşamayınca(Trafikten) nasıl kaçacağımızı şaşırmıştık.Diyorumki Keşke yol açılmayıp teknelerle gelinebilse idi eskisi gibi.Eski demre yolu virajlı ve dar olduğundan tercih edilmiyordu.
Enver böyle Tarihi fotoğraflar ile gezimize,cennet doğamızın korunması adına ve bana verdiğiniz destekler için çok teşekkür ediyorum.Dediğim gibi Atı alan Yunanistanı çoktaaannnn geçmiş bile...Keşke keşke daha çok her yerin resimlerini çekeymişsiniz.
saygılarımla
Kemal
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

KALEKÖY - SİMENA'YA Geçmeden önce Tarihi eserlerimz ile ilgili büyüklerimizin bir kaç sözüne kulak verelim.

Fatih Sultan Mehmed Han

Osmanlı padişahlarının yedincisidir. İkinci Murad hanın oğlu, ikinci Bayezid hanın babasıdır. 1429 da Edirne’de doğup, 1481 de Gebze’de vefat etti. Türbesi Fatih camii yanındadır.

1451 de padişah oldu. Bosna Herseki ve birçok yerleri aldı. 1453 Mayıs ayının yirmidokuzuncu Salı günü İstanbul’u Bizans Rumlarından alarak, orta çağa son verdi. Ayasofya kilisesini cami yaptı. Kıyamete kadar cami kalmasını yazılı vasiyet ve vakf eyledi. Fakat, 1935 Ramazan ayında müze yapıldı. 1990 Ramazan ayında, bir kısmı ibadete açıldı. Ayasofya [Sainte Sophie] camii, İstanbul’da, Topkapı sarayı yanındadır.

Fatih camii, Yedikule camii, Kireç iskelesi camii, Şehremini camii ve Rumeli-hisarı, Fatih sultan Mehmed’in Türklere bıraktığı yadigârlarının en kıymetlilerindendir. Ayvansaray’da Tahta-minare ve Aksaray’da Horhor çeşmelerine bitişik Hindiler tekkesi mescidlerini de Fatih yaptırdı. Havan topunu ilk yaptıran Fatih’tir.

Fatih sultan Muhammed, Kasım paşada Divanhane mescidini de yaptırmıştır. Sultan Süleyman, bu camiin etrafına bir saray ve bir divanhane yaptı. Osmanlılarda ilk tersaneyi 1516 da Yavuz sultan Selim han yapmıştır. Okmeydanı camiini de Fatih yaptırmıştır. İstanbul’u kuşatınca, yetmiş gemiyi Balta limanından kızaklarla karadan Kasım paşaya indirdi. Bir sene sonra Bayezid kulesinin olduğu yerde, ilk Türk sarayını yaptırdı. Bu büyük saraya (Eski saray) denir.

Batılı gözüyle Fatih:
Büyük devlet ve ilim adamı olan Fatih, en büyük düşmanlarının gözlerini kamaştıran padişahtır. Eserlerinde ondan takdirle bahsetmişlerdir. Fetih sırasında İstanbul’da bulunan İtalyan Zorzo Dolfin bir keresinde şöyle demiştir:
“Sultan Mehmed, çok az gülerdi. Zekası, daimi bir çalışma halindeydi. Çok cömertti. Her işte fevkalade atılgan, hatta cüretkârdı. Seçtiği hedeflere erişmek için çok ısrar ederdi. Soğuğa, sıcağa, açlığa, susuzluğa tahammüllüydü. Kesin konuşur, kimseden çekinmezdi. Zevk ve sefadan uzaktı. Türkçe, Yunanca ve Sırpçayı çok iyi konuşurdu. Her gün bir müddet okurdu. Roma tarihi, başka devletler tarihi, Laerce, Tite-Live, Herodot, Quinte-Curce, Papaların, Alman İmparatorları ile Fransa ve Lombardiya krallarının vak’aları okuduğu tarihler arasındaydı. Avrupa’daki bütün devletleri tanırdı. Özellikle İtalya’nın coğrafyasını en ince noktasına kadar bilirdi ve bir Avrupa haritasını yanından ayırmazdı. Askeri ve coğrafi ilimlerle isteyerek meşgul olur, araştırmalar, incelemeler yapardı. Tabiiyyeti altında bulunan ülkelerin âdet ve şartlarını devletin ve bölgenin menfaatlerine kullanmakta maharetliydi.”

Diğer bir İtalyan tarihçi Langusto, İstanbul’un fethinden sonra şöyle yazmıştır:
“Sultan Mehmed, ince yüzlü, ortadan fazla uzun boylu, silahlar kuşanmış, asil tavırlı, çok az gülen, devamlı öğrenmek ihtirası ile yanan, cömert ve iyi kalbli, gayelerine ulaşmakta inatçı bir hükümdardı. En çok harp sanatına meraklıydı. Her şeyi öğrenmek isteyen zeki bir araştırmacıydı. Sefahat düşkünlüğü olmayıp, kötü âdetleri yoktu. Nefsine hakim ve uyanıktı. Her şarta tahammül gösterebilirdi ve bir cihan devleti peşindeydi.”

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bende şöyle bir ilavede bulunmak istiyorum.İstanbulu fetheden Fatih sultan Mehmet acaba neden bütün surları yıkmadı veya bunun taşları ile İstanbula saraylar,konaklar,evler veya aklınıza ne geliyorsa yaptırma yolunu seçmedi. Eskileri silip süpürmedi veya geçmişten hiç bir iz bırakmayacasına bütün surların taşlarını zaten yakın olan denize döküpte Tarihi tahrip etmedi. Yoksa buna gücümü yetmedi!!
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor


ATATÜRK’ÜN TARİHE VERDİĞİ ÖNEM

1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti kurulup Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanı olunca Türkiye'nin sosyal siyasal ve ekonomik yaşamında çağa uygun birçok reform yapıldı. Bunlar arasında en önemlisi de eğitim reformuydu. Yüksekokul olarak yalnızca İstanbul Üniversitesi vardı fakat o da günün koşullarına göre eğitim vermiyordu. Yeni açılacak yüksek okullarda eğitim yaptıracak kişilerin yetişmesi için Avrupa ve Amerika'ya gençler gönderildi. Onların yetişip geri gelmesi çabuk olmayacaktı kuşkusuz. 1933 yılından itibaren Yahudi profesör uzman ve sanatçılar Hitler rejimi tarafından mevkilerini bırakmaya zorlanıyor hayatları da tehlikeye girmeye başlıyordu. Başka ülkelerin kabul etmeye çekindiği bu değerli kişileri Atatürk Türkiye’ye davet ederek İstanbul Üniversitesi ile yeni açılan fakülte ve yüksekokullara öğretim görevlisi tayin etti. O günkü şartlar son derece güç olduğu halde geçimleri ve çalışmaları için en iyi imkânlar sağlandı. Böylece bir taraftan büyük bir eğitim seferberliği başlatılmış diğer taraftan bu ünlü bilim insanları dünyaya kazandırılmış oldu. Tarih araştırmalarına ve özellikle Türk Tarihi araştırmalarına Atatürk büyük önem veriyordu. Türkler iklim değişiklikleri yüzünden yaşadıkları Orta Asya'yı bırakarak çeşitli yönlere göç etmişlerdi. Bu göçler ne zaman başlamış nerelere kadar uzanmıştı? Türkiye topraklarında yaşayan en eski halklar kimlerdi? Bu yerlerde uygarlık nasıl gelişmiş veya kimler tarafından getirilmişti? Bunların eski Türklerle ilişkisi olabilir miydi? Türklerin dünya tarihindeki yeri ve rolleri nelerdi? Bu soruların karşılığını verebilmek için kaynaklara ulaşmak gerekiyordu elbette. Önce var olan kaynaklar toplanarak arşiv kütüphane ve müzelerde korunma altına alındı. O dönemde yalnızca İstanbul Arkeoloji Müzeleri'yle İzmir Müzesi ve Türk İslam Müzesi vardı ve yeni müzelerin açılması gerekiyordu. Tarih bu bilimlerin çıkardığı belgelere dayandıkça sağlam temelleri olur” diyen Atatürk arkeolojinin tarih Türkiye topraklarının da arkeolojik araştırmalar için bitmek tükenmez bir kaynak olduğunu bilmiştir. Türk toprakları altında yatan kültür hazinelerinin Türk arkeologlar tarafından çıkartılması ve halk tarafından değerlerinin bilinerek korunması için çeşitli olanaklar hazırlamıştır: Öncelikle Avrupa'ya arkeolojik eğitim almak üzere gençler gönderildi ve Türk Tarih Kurumu açıldı. Gençlerin yurtiçinde de arkeoloji eğitimi alabilmeleri için İstanbul Üniversitesi'nde Arkeoloji Eğitimi başladı. Daha sonra Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde de yabancı öğretim üyeleri tarafından arkeoloji dersleri verilmeye başlandı. Atatürk tarih araştırmalarında arkeolojiyi önemli bir kaynak kabul ettiği gibi eski eserleri koruma ve ortaya çıkarmada Türk Tarih Kurumu'nun yanında devletin basının ve halkın el ele vermesini de amaçlıyordu. Bununla da yetinmedi ölümünden sonra araştırma ve kazıların devam etmesi için bankadaki parasının önemli bir kısmını Türk Tarih Kurumu'na bıraktı. Atatürk her gittiği yerde müze ve ören yerlerini gezerdi. Antalya'da Aspendos Tiyatrosu'nu gördüğü zaman hemen onarılıp aynı amaçla kullanılmasını önerdi. 1935-36 yıllarında yapılan Alacahöyük ve Ahlatlıbel kazılarını yine Atatürk önermişti ve o günkü Türkiye'nin koşulları içinde büyük Atatürk'ün deyimi ile küçük çapta olan bu kazılardan elde edilen zengin buluntular Anadolu ve Ortadoğu kültür tarihi hakkında son derece önemli belgeler verip gelecek kuşaklara yeni ufuklar açtı. 1936'da yine Atatürk'ün önerisiyle Trakya'da Prof. Arif Müfit'in başkanlığında yapılan araştırma ve kazılardan da çok önemli buluntular elde edildi. Bir zamanlar Doğu Trakya'nın başkenti olan Vize'de (Bizye) 1938'de yapılan kazıdan çıkan eserleri Atatürk hasta yatağında görmek istedi. Getirilen eserleri büyük bir zevkle izledikten sonra "Kazılara devam ediniz memleketimizin kültür zenginliklerini daha çok bulacaksınız" dedi. Atatürk'ün 15 yıl süren Cumhurbaşkanlığı süresinde Türkiye'yi çağdaşlaştırmak için gerçekleştirdiği ancak yüzyıllara sığabilecek reformlar arasında arkeolojiye de yer vermesi eskiçağ tarihine yeni ufuklar açtı.
 



Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Türk milletinin iki önemli liderinin görüş ve fikirlerini aldıktan sonra yolumuza devam ediyoruz yani sadece 2 km öteye yani Kaleköy'e - Simena'ya çıkmış bulunuyoruz . Aslında Kaleköye araçla gidiş yok fakat yeni olarak hiç bir tahribat yapılmadan dere mıcırı dökülerek yapılan bir yol ile artık araçlar Kaleköy'ün yakınlarına kadar gidebiliyor. ancak işaretlediğimiz park alanından sonra ilginç bir patika yol ile Kaleköye ulaşıyoruz. Hadi bakalım bu kadar yazılı bilgilerden sonra şimdi görsel bilgilere geçelim en güzel bilgi sizlerin bizzat gördüklerinizdirki zaten bundan bu kadar resme önem veriyor bıkmadan,usanmadan gece gündüz yükleme yapıyorum.



[attachment=1]

3 BOYUTLU KEKOVA-3.jpg
 

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,805
Mesajlar
1,523,930
Kayıtlı Üye Sayımız
166,616
Kaydolan Son Üyemiz
doggukann

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst