Yine ara yollardan, küçük köylerden geçiyoruz. Öyle zamanlar oluyor ki bu yol gerçekten bir yere çıkacak mı diye merak ederek ilerliyoruz. Dereleriyle, nehirleriyle, ağaçlarıyla oldukça güzel bir bölge. Her köy, bölge değişik bir ürün yetiştiriyor. Kivi bol. Badem, ayçiçeği, mısır, pamuk, meyve her şey bol. Neyse Volos’a varıyoruz. Büyük şehir. Hemen kaçıp deniz kıyısında ufak bir köy aramak için devam. İlk girişim Kritharia, çok küçük, karavanı park edecek yer yok. İkinci Marathos, aynı, yollar felaket, her an yol bitecek manevra bile yapamayıp kalacağız hissiyatı var ama geçiyoruz bir şekilde. İnatla kıyıdan devam ederken Agios Georgios’a ulaşıyoruz. Tam girişte korktuğumuz başımıza geliyor. Bir araba park etmiş, denizle araba arasından geçemiyoruz, geri de dönemiyoruz. Ne yapacağız diye düşünürken 10 dakika sonra arabanın sahibi geliyor neyse ki. Arabayı biraz daha kenara alınca, zar zor da olsa geçiyoruz oradan. Koyun sonunda geniş bir park yeri var, park edip yemek yiyecek bir yer aramak için gezinmeye başlıyoruz. Deniz kenarında kafe, büfe karışımı bir yere soruyoruz, evet yemek var hatta oto park da var. Yemek yerseniz otoparkı kullanabilirsiniz diyor. Ok. Muazzez’i otoparka çekip hemen bir masaya oturup yemek öncesi biramızı içiyoruz.