Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 605
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 170,430
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

seyr-ü zafer' Alıntı:
Şu anda kaya kilisesi ve birkaç oda dışında her yer kapalı, lizz. Tadilatta diyorlar, bakalım ne vakit biter, ama yakın zamanda "açılımlar" zincirinin devamı olarak ayin düzenlenecekmiş, tıpkı Akdamar Adası'ndaki kilisede yapıldiği gibi. Eskiden Beyoğlu'ndaki kiliselerde yapılan ayinlere denk gelir izlerdim bazen de Galata Mevlevihanesi'ndeki seramonileri..Yahudiler ise tören esnasında sinagoglarına almamışlardı gerisingeri dönmüştük, bak şimdi İstanbul'u özledim.
Diğer konuya yazmışsın, evin muhtemel yerini, yaparsan Ekim-Kasım ya da Nisan-Mayıs gibi zamanlarda talibim o eve, kirasını biriktirmeye başladım:smiley: Ve evet, Silifke-Anamur taraflarını bilirim, halen Akdeniz Sahili'nin en bakir kıyıları, yakınlarda da yaylalar vardır. Çoğu insanın aklına yayla deyince Karadeniz gelir, oysa sizin taraflarda da güzel yaylalar var. Bahçeye limon ağacı dik lütfen:smiley:

Ben Sümela Manastırı'na gideli 4 yılı biraz geçti.Demek hala bitirememişler o kadar yıldır bu restorasyon işlerini.Ben gittiğimde 4 te 3'ünü gezmiştim açıktı.Sizin fotoğraflarda daha iyi göründü gözüme,dış cepheler,restorasyon işine bağlamıştım.Şanssızlık olmuş sizin içinde.Ama sizin gibi bir gezginin yolu gene düşer oraya nasıl olsa :smiley:
Eve gelince,sanırım sıcaklar ile aranız çok iyi değil :smiley: bahar aylarını tercih ettiğinize göre.Ne demek kapımız her zaman açık :smiley: Gittiğimde fotoğraflar çekmiştim ama cd ye aktarmıştım hala bilgisayarıma aktarmadım.Bir ara yüklerim,nasıl bir Akdeniz manzasına talip olduğunuzu bilesiniz diye size de haber veririm :smiley: Limon da ekerim sizin için,balkondan uzanıp koparılacak şekilde :smiley: Evet bizim oralarda da Akdeniz bitki örtüsüne sahip yaylalar var.Karadeniz'in yeşili kadar olamaz ama bilmiyorum benim içime işlemiş.Akdeniz bir başka benim için,makisi ile,gri kayalı dağları tepeleri ile,ağılları,çardak evleri ile benim için memleketim bambaşka..
 

Etiketler
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Çocukluğum Antalya'da geçti, doğusunu batısını defalarca dolaştım, biliyor musun ben ilk kez Toroslar'da görmüştüm yabani hayvanı doğal ortamında, bir karaca, gözgöze gelecek kadar yakındık. Daha sonra domuz, çakal, tilki ve envai çeşidini hep oralarda izledim, tabii podyumdaki mankenler gibi poz vermiyorlar, görmesi sabır istiyor. Antalya o zamanlar küçüktü, Konyaaltı, Kemer tarafları bomboştu, tüm sahiller bizimdi. Yüzmeyi Akdeniz öğretti bana, acımasızdı, "Çabuk öğren, bakayım!" dercesine alabora etmişti, az kalsın boğuluyordum.

İlkbahar, sonbahar ideal benim için, doğa, börtü böcek canlıyken tadını çıkarayım, limon yediveren olsun, gittiğimde kopartıp limonata yaparım, içine taze nane de atarım. Müstakbel manzaramın tarafından yayınlanmasını bekliyorum. Güzel çocukluk günlerimi hatırlamama vesile oldun, teşekkürler.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

seyr-ü zafer' Alıntı:
Çocukluğum Antalya'da geçti, doğusunu batısını defalarca dolaştım, biliyor musun ben ilk kez Toroslar'da görmüştüm yabani hayvanı doğal ortamında, bir karaca, gözgöze gelecek kadar yakındık. Daha sonra domuz, çakal, tilki ve envai çeşidini hep oralarda izledim, tabii podyumdaki mankenler gibi poz vermiyorlar, görmesi sabır istiyor. Antalya o zamanlar küçüktü, Konyaaltı, Kemer tarafları bomboştu, tüm sahiller bizimdi. Yüzmeyi Akdeniz öğretti bana, acımasızdı, "Çabuk öğren, bakayım!" dercesine alabora etmişti, az kalsın boğuluyordum.

İlkbahar, sonbahar ideal benim için, doğa, börtü böcek canlıyken tadını çıkarayım, limon yediveren olsun, gittiğimde kopartıp limonata yaparım, içine taze nane de atarım. Müstakbel manzaramın tarafından yayınlanmasını bekliyorum. Güzel çocukluk günlerimi hatırlamama vesile oldun, teşekkürler.

Çok ilginç gerçekten,ben de yedivereninden dikeceğimi belirtecektim ama sonradan vazgeçmiştim. :smiley: Nane ise çok arsız yani inatçı bir bitkidir.Yaz sıcaklarında çok uzun zaman susuz kalmazsa ölmez. :smiley: Şimdilik kuyu suyu ile suluyorlar bitkileri,taban müsait,derin olmayan bir kuyu vardı.Toprak çok verimli şimdi orada,çünkü yıllardır ekilip biçilmiyor,hatta hiç ekilip biçilmemiş oralar sanıyorum ki.Çevrede,yaban keçiboynuzu ağaçları var,köylüler gelip toplayıp satıyorlar :smiley: Aslında organik tarım için de çok uygundur ama sanırım zeytinlere suni gübre atmışlardır.Manken gibi poz vermiyorlar dediniz ya,gülümsettiniz beni :smiley: Ben de sanıırım bir ayıyı göremedim henüz,aman onu da görmiyeyim eksik kalsın :smiley:
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Ayıyı Karadeniz'de görmüştüm, hikayesini anlatacağım.

Yıl 1992, yer Akçakoca, ayının ismi Ayla:smiley:

z24.jpg
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Bu minyatürü görmek isterdim doğrusu :smiley: Hayvan yavrularından yılan yavrusu bile sevimli geliyor bazen :smiley: Çok sevimliymiş bu Ayla,ben de özendim şimdi :smiley: potuk deniyordu bunlara di mi :smiley:
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

lizz' Alıntı:
Bu minyatürü görmek isterdim doğrusu :smiley: Hayvan yavrularından yılan yavrusu bile sevimli geliyor bazen :smiley: Çok sevimliymiş bu Ayla,ben de özendim şimdi :smiley: potuk deniyordu bunlara di mi :smiley:

O yıl okulun bahar tatilinde üç arkadaş arabaya doluşup, Karadeniz kıyılarını gezmeye çıkmıştık, Akçakoca civarında durduğumuz benzin istasyonunda çimlerin üzerinde yuvarlanan Ayla'yı gördük, ilk kez ayıyı kucağıma alma imkanını bulmuştum, tüyleri öyle kedi köpeğinki gibi değil, bayağı sert ve içgüdüsel şekilde ağzına yaklaştırdığın herşeyi kemirmeye çalışıyor, bir ara paçama yapışıp uzun süre bırakmamıştı. Ayla iki aylıkmış, annesi terketmiş ya da ölmüş sanırım, avcılar bulup getirmiş, o halde doğada sağ kalması zaten imkansız. Biraz büyüyünce ormana bırakacaklardı, dilerim vahşi hayata intibak edip kurtulmuştur. Ayı yavrusuna potuk deniyormuş, evet.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

İstanbul'da yaşarken, ablam geldiğinde yoğurt tasına nane ekmişti, koparıp bitirene kadar hep yaşadılar, evdeki kaktüs öldü, onlar yaşadı iyi mi? Eğer o bölgede zeytin ağacı da yetişiyorsa, kira kontratımı uzatırım.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

seyr-ü zafer' Alıntı:
Eğer o bölgede zeytin ağacı da yetişiyorsa, kira kontratımı uzatırım.

Söyleşiye ben de katılayım; İzmirli bir gezgin için, hem de çocukluğu Antalya'da geçmiş birisi için bu soruyu kabul etmem. :D
Siz kira kontratını şimdiden uzatın. Çünkü, Akdeniz İkliminin görüldüğü yerlerde, özellikle de Ege ve Akdeniz'de 800-900 m yüksekliğe değin, zeytin, ticari anlamda yetiştirilebilir. Hatta uygun koşullarda (mikroklimaya sahip bazı alanlarda 1000 metreye çıktığı gibi geçer de...) Sözü edilen yer(ler)in yüksekliği de sanıyorum uygundur; denizin görülebildiğinden söz edilmişti yanılmıyorsam.
"lizz" öğretmenime bir öneri de benden olsun; yediveren limonu ve zeytinden sonra, bahçeye asma da dikin. Zeytinin ve üzümün sıvı ürünleri, çok değerlidir de... ;) :smiley: ...ve bu yaşam iksirlerini üretmek için teknolojiye de gereksinim yoktur...

Cavid Sezen
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

süper bir gezi ve anlatım takipteyim.Tebrikler
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Paylaşımlarınızı ilgi ile izliyorum, ayrıntılı açıklamalarınız için özellikle teşekkür ediyorum...Doğu Karadeniz detaylarınızı ve elbette sınır sonrası görsellerinizi bekliyorum, yolunuz daima açık olsun..
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

ceranus' Alıntı:
Paylaşımlarınızı ilgi ile izliyorum, ayrıntılı açıklamalarınız için özellikle teşekkür ediyorum...Doğu Karadeniz detaylarınızı ve elbette sınır sonrası görsellerinizi bekliyorum, yolunuz daima açık olsun..
simurg2' Alıntı:
süper bir gezi ve anlatım takipteyim.Tebrikler

Takip ettiğiniz için teşekkürler, aksatmadan devam etmeye çalışacağım.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

gezmen' Alıntı:
Söyleşiye ben de katılayım; İzmirli bir gezgin için, hem de çocukluğu Antalya'da geçmiş birisi için bu soruyu kabul etmem. :D
Siz kira kontratını şimdiden uzatın. Çünkü, Akdeniz İkliminin görüldüğü yerlerde, özellikle de Ege ve Akdeniz'de 800-900 m yüksekliğe değin, zeytin, ticari anlamda yetiştirilebilir. Hatta uygun koşullarda (mikroklimaya sahip bazı alanlarda 1000 metreye çıktığı gibi geçer de...) Sözü edilen yer(ler)in yüksekliği de sanıyorum uygundur; denizin görülebildiğinden söz edilmişti yanılmıyorsam.
"lizz" öğretmenime bir öneri de benden olsun; yediveren limonu ve zeytinden sonra, bahçeye asma da dikin. Zeytinin ve üzümün sıvı ürünleri, çok değerlidir de... ;) :smiley: ...ve bu yaşam iksirlerini üretmek için teknolojiye de gereksinim yoktur...

Cavid Sezen

Cavid Hocam,

Bizim Karaburun tarafında bir köy evimiz vardı, bahçesine ne tür zeytin dikilmeli diye araştırırken, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı sırf zeytincilik ile ilgilenen bir bölüme ulaşmıştık, oradan edindiğimiz materyalde, Türkiye'de ondan fazla çeşit zeytin ağacından sözediliyordu, sanırım doğru cins fidanı bulmak gerekiyor. Bu arada bizim zeytinler tuttu, bişey yaptığımız yok kendileri büyüyorlar.

Yazınızdan anladığım kadarıyla evde zeytinyağı üretebiliriz, doğru mu, nasıl?
Üzüm suyundan malum içeceği "boğma" usulü ile üretebildiniz mi hiç, çok konuşulur, ama daha yapana rastlamadım.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

seyr-ü zafer' Alıntı:
Cavid Hocam,

Bizim Karaburun tarafında bir köy evimiz vardı, bahçesine ne tür zeytin dikilmeli diye araştırırken, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı sırf zeytincilik ile ilgilenen bir bölüme ulaşmıştık, oradan edindiğimiz materyalde, Türkiye'de ondan fazla çeşit zeytin ağacından sözediliyordu, sanırım doğru cins fidanı bulmak gerekiyor. Bu arada bizim zeytinler tuttu, bişey yaptığımız yok kendileri büyüyorlar.

Yazınızdan anladığım kadarıyla evde zeytinyağı üretebiliriz, doğru mu, nasıl?
Üzüm suyundan malum içeceği "boğma" usulü ile üretebildiniz mi hiç, çok konuşulur, ama daha yapana rastlamadım.

Aman Karaburun demeyin de... Çok sevdiğim ve zaman zaman gidip gezdiğim bir yerdir. Hatta geçtiğimiz aylarda, meslektaşım, komşum ve arkadaşım, Karaburun'un mahallesi sayılacak bir yerden (Saip) arsa aldı; konut yapacak. Bahçesine dikeceği ağaçları, bitkileri ... konuşurken, zeytin dikmek istediğini de söylemiş ve görüş alışverişinde bulunmuştuk; hoş bir rastlantı oldu. Benim önerim, "Edremit Zeytini" dikmesi yönünde olmuştu. Benim için çok değerli bir zeytindir; yağı, kırması, çizmesi, selesi, yuvarlaması... çok güzel olur. Bahçen sınırlı, o nedenle "Hurma Zeytini"(Karaburun'un ünlü zeytini) dikmesen de olur; onu satın alma şansın var demiştim.

Evde zeytinyağı elde etme olanağı var. Şimdiki kontinü sistemler çıkmadan önce, baskıya dayalı yağhaneler vardı. Hatta çok yerde bunlar da yoktu ve halkımız, kendi başının çaresine bakıyordu. Binlerce yıldır, Akdeniz Havzasında, zeytinyağı üretildi çeşitli yöntemlerle. Çocukluğumda, bizim yörede de görmüşlüğüm vardır ama ben uygulamadım. Nette, "evde nasıl zeytinyağı yapılır", "ayak yağı" ...şeklinde aramalar yapılırsa, epeyce sonuç alınabilir.

İçki ile aram, çok iyi değildir; az içerim ama...İyi bir içici olsam, rakıyı da şarabı da kendim üretirdim. Üzümden "boğma rakı", "kaçak rakı" üretiliyor ama ben nasıl yapıldığını bilmiyorum. Bildiğim, damıtma yönteminin uygulandığı. Benim esas ilgimi çeken, üzüm suyunun mayalandırılması.. :smiley: Fırsat yaratabilirsem, evde şarap yapımını denemek istiyorum. Bireysel gereksinim için, birkaç yüz litre üretmek yasal. Şarap üreticileri, çok müdahelede bulunuyorlar şarabı yaparken; oysa ben ne içtiğimi bilmek isterim. Bir de yüksek vergiler, halkın kendi çözümünü bulmasına neden olacak bu gidişle. Ayrıca net ortamı, tüketiciler için, müthiş bilgilenme sağlıyor. Siz de Karaburun'a asmalar dikip, kendi şarabınızı üretebilirsiniz. Ne güzel, iki müthiş iksir, kendi bahçenizden.... :smiley:

Cavid Sezen
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Ayder Yaylası ve Uzungöl

Daha önce de belirttiğim gibi bu yaylalar eski güzelliklerini kaybetmiş durumdalar, yapılaşma çok artmış, fiyatlar da. Yöre insanları şimdilik hallerinden memnun, para kazanıyorlar. Özellikle Ayder Yaylası'na, Kaçkar Dağları'na tırmanmak üzere İsrailli doğa yürüyüşçüleri gelirdi eskiden, şimdi onların yarattığı boşluğu İstanbul’un konfora düşkün turistleri dolduruyor. Yeni nesil misafirler çadırda kalıp, kendi yemeklerini hazırlamak yerine, otel ve lokanta talep etmekteler ve süreç içinde etraf tesisten geçilmez hale geliyor, gittiğimde pek kampçı görmedim, ben Ayder-Kavron yolu üzerinde bir kenarda çadır kurup yatmıştım, gece yabani hayvan kaçırtmak için dakikada 2-3 kez patlayan aletin sesinin tüm vadide yankılanması yüzünden hiç rahat uyuyamamıştım. Ertesi gün Zilkale taraflarına da gittikten sonra sahile inip Uzungöl’e yönelmiştim.
Uzungöl’ün yeni müşterileri ise Suudi’ler. Yayla evlerinin ve otellerin önündeki GMC Yukon’ları, Hummer’ları görünce hayret etmemek elde değil, nereden bulmuşlar burayı, üşenmeden çoluk çocuk geliyorlar, neden ev kiralayacak kadar uzun süre kalıyorlar?
Tek sebep yaylada cami olması değildir herhalde. Rastladığım Suudilerle konuşmaya yeltendim, ama İngilizce bilmiyorlardı, sorularıma cevap bulamadım. Çıktığım yoldan sahile inip Hopa- Artvin yönünde yolculuğumu sürdürdüm.
 





Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,769
Mesajlar
1,523,600
Kayıtlı Üye Sayımız
166,591
Kaydolan Son Üyemiz
dırzo

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst