Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 605
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 170,377
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

İtiraf ediyorum, bu iskele çocukluk yıllarımdan beri görmek istediğim yerlerdendi. Haritalarda demiryolu gölün kenarında biter ve yolun devam ettiği göl üzerindeki kesikli mavi çizgilerle belirtilirdi. Koca vagonların gemilere nasıl yüklendiğini merak ederdim. Vagonların yüklenme anını göremesem de demiryolunun göl kenarındaki son noktasını görmek içimde kalmış merakı bitirdi.

IMG_2621p.jpg


IMG_2622p.jpg


IMG_2623p.jpg


IMG_2624p.jpg


IMG_2625p.jpg
 

Etiketler

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]


İstanbul Üniversitesi'nin yaptığı kazı kalenin hemen yanındaydı. Kenara gelip ısrarla birşeyler görmeye çalıştığımı farkeden sorumlu hoca beni kazı alanına çağırdı ve sorularımla ilgimi belli ettiğimden yapmakta oldukları çalışmayı detaylı biçimde anlattı. Hayatımda ilk kez iskeletlerin ve diğer objelerin yeraltından çıkarılma aşamalarını görme fırsatı buldum. Arkeolojik kazı çok zor iş, fiziksel açıdan tarlada çalışmaktan bile zor bence. Van Kalesi'nin ve İshakpaşa Sarayı'nın restorasyonuyla ilgili konuştuk. Hiç anlamaz halimle sadece gözümle ve mantığımla yaptığım eleştirilere o da katıldı. Restorasyon yapayım derken tarihin nasıl yokedildiğini devlet memurluğunun müsaade edebildiği ölçüde dile getirdi.

[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_2653p.jpg


IMG_2655p.jpg


IMG_2656p.jpg


IMG_2658p.jpg


IMG_2659p.jpg
 


Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]


Akdamar Adası'na giden motorların kalktığı Tatvan yolu üzerindeki iskele.

[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_2674p.jpg


IMG_2677p.jpg


IMG_2685p.jpg


IMG_2687p.jpg


IMG_2699p.jpg
 




Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Zafer Bey tekrar tebrikler. Baştan sona kadar emin olun, heyecan ve mutluluğunuza, hüzün ve isyanınıza ortak oldum.
Nadir de olsa dışarıya çıkmaz kısmet oluyor. Ayaz izleriniz silinmeden, denk geldiğince bir kez de ben geçmek isterim üzerinden.
Herşey gönlünüzce olsun.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

kayzer' Alıntı:
Zafer Bey tekrar tebrikler. Baştan sona kadar emin olun, heyecan ve mutluluğunuza, hüzün ve isyanınıza ortak oldum.
Nadir de olsa dışarıya çıkmaz kısmet oluyor. Ayaz izleriniz silinmeden, denk geldiğince bir kez de ben geçmek isterim üzerinden.
Herşey gönlünüzce olsun.

Güzel cümleleriniz için teşekkür ederim. Ben de uzun yıllar evden dışarıya çıkamamıştım, kendime özgü sebeplerden. Gün geldi, yolllara düştüm. Şimdi gezebildiğim zamanlar sanki son seyahatimmiş gibi kıymetini bilmeye çalışıyorum. Bir arkadaşımız sormuştu daha önce, "Nasıl aylar sonra bu kadar ayrıntı hatırlıyorsun?" diye, işte bu yüzden...
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun en doğusunda, Türkiye'nin kıyısında.

Seyahat etmeyin seven bir ailenin çocuğuyum. Ablamla ben çocukken annem-babam bizi anneannemlere ve bilumum akrabalara bırakıp sıklıkla yurtdışına giderlerdi. O zamanlarda bizimkilerin amacı yeni yerler görmek değil alışveriş yapmaktı. Seksenli yıllardan önce batı dünyasındaki serbest ticari sistemden kısmen izole bir ekonomik yapı vardı Türkiye’de. Her türlü mal ve hizmetlerin ithalatı-ihracatı ya yasak ya da ağır vergilere tabiydi. Dünya ekonomisinin konjonktürü serbest ticaret rejimini her şekilde dayatıyordu, çoğu genç arkadaşımızın bildiğinin aksine, öyle darbe olmuş, ardından bir parti gelmiş, Türkiye’yi dünyaya açmış kaderini değiştirmiş falan değil, belki süreci hızlandırmıştır sadece. Annemler de bu dönemlerde ülkede bulunmayan çoğu eşyayı oralardan toparlayıp getirirdi.

Biz uzun seyahatleri kaldırabilecek yaşa geldiğimizde, kendilerine katılıp alışveriş merkezli gezilerin şeklini değiştirmeye başladık.
Annemle babam bizim de gezmeyi sevdiğimizi gördüklerinde, büyük yurtiçi ve yurtdışı turlar başlamıştı. Tarz bugün benim de uyguladığımdan farklı değildi. Yol kenarlarında piknik tüpünde yemek pişirilip yeniyor, tır parklarında çadır kurulup yatılıyordu. Mutlu muyduk? Evet, hem de çok…

Bugün Karadeniz’in yaylalarını, Van’ı, Urfa’yı, Mardin’i ve diğer yerleri yirmi yıl önceki halleriyle kıyaslayabiliyorsam ailemin gezi alışkanlığını çocuklarına da aşılaması sayesindedir. Geçtiğim çoğu yerde içim burkularak “Her şey değişiyor ve bozuluyor, neyse ki ben buraların cennet hallerini de görmüştüm.” dememe rağmen yine de memleketin çoğu kısımlarını görmeye değer buluyorum.

Önceden de vurgulamıştım, benim seyahat anlayışımda yol ve geçilen ara noktalar birbirinden ayrı değil. Bazen varılan yerlerde fiziksel açıdan güzel, ruhsal bakımdan huzurlu ve dingin şeyler görmeyeceğimi bilsem de geçtiğim yolların cazibesiyle motive ediyorum kendimi. Van’dan Hakkari’ye ve Yüksekova’ya oradan Siirt’e yaptığım dağlar vadiler aşan yolculuk da tam bu durumu karşılıyordu.

Türkiye’nin her tarafında dağ görmek mümkün, yeşil dağlar, yüksek ve karlı dağlar, bazen ovada tek başına yükselmiş, “İşte buradayım, var mı benden görkemlisi?” diyen dağlar… Dağları bir de bahsettiğim bölgede görmek lazım. Aralarında bıraktıkları derin vadilerden insanların geçmelerine nazlanarak müsaade etmiş, iki ay rehavete kapılsanız kalan on ayda burnunuzdan getiren, eteklerinden yol alırken her an sizi yutacakmış gibi üzerinize çullanan dağlar. Van’dan Mardin’e yaptığım yolculuk işte bu duygularla doluydu.

Van’dan ayrıldıktan sonra güneye Hoşap’a yöneldim. Şekilsiz dik kayalığın üzerine inşa edilmiş, sanki o kayalığın kendisinden heykel gibi yontularak çıkartılmış hissi veren Osmanlı dönemi Hoşap Kalesi’ne tırmandım. Restorasyonu ile ilgili siz karar verin. Ben ilk gördüğümde üzerimde bıraktığı etki açısından Anadolu’daki kaleler arasında ilk üçe sokarım. Büyüklüğü fazla değil belki, ancak hırçın ve asla fethedilemeyecek gibi duran bir havası var. Kıta Avrupası’ndaki derebeylik şatolarını andırıyor.

Hoşap’dan sonra Türkiye’de şimdiye dek rastladığım en yüksek rakımlı(2800m civarı) karayolu geçidini aştım ve platoları geride bırakıp dağların vadilerin içine daldım. Televizyonlardaki haber bültenlerinden hepimizin aşina olduğu Yüksekova’ya yöneldim.
Kasabaya varana dek geçtiğim askeri kontrol noktalarında kimliğim ve ruhsatım kaydedildi, seyahat sebebim soruldu. Yüksekova’ya akşama doğru varabildim, yolun bitmesini hiç istemedim, o derece güzeldi.

Bu civarda yol kenarında kamp yapmama izin verilmeyeceğini tahmin ettiğimden, öğretmenevinde kalmaya kara verdim. Öğretmenevinde turistik amaçlı gelen hiç kimse yoktu, resepsiyondaki polis beni görünce şaşırdı, oralara gezi amaçlı gelmemi anlamakta biraz zorlandı. Burası görece yeni bir öğretmenevi ve genelde kasabaya mecburi hizmet yapmaya gelen her türlü devlet memuru, ailesini de getirip ev tutmak yerine orada kalıyor, kendilerini çok mutsuz ve hapsedilmiş hissettiklerini daha konuşmaya başlamadan yüzlerinden anlamak mümkün.

Hakkari, Şırnak,Yüksekova, Şemdinli, Esendere gibi yerleşimler bazı açılardan Türkiye’nin fiili durumunu görebilmek adına mutlaka bizzat gidilmesi ve atmosferinin hissedilmesi gereken yerler bence. Doğrudan şahitlik etmek gazetede okuyup televizyondan seyretmekten çok farklı. Buraları resmen ve hukuken Türkiye toprakları değil mi? Batıdaki büyük ve konforlu kentlerde oturulup, “Oralar bizim memleketimiz, insanlar bizim insanlarımız.” diyerek boş boş atıp tutuluyor ya, gidin ve gerçekten zannedildiği gibi miymiş iyice anlayın. İstisnasız her gece dağlarında silah sesleri yankılanan, devlet görevlilerinin özellikle de asker ve polislerin akşam sokaklarda dolaşamadığı, kamu misafirhanelerinin bahçelerinde çay içip, şafak sayıp, uyku saatini beklediği, ertesi sabah sokak eylemi olacağının haberi geldiğinde hiç tepki vermedikleri bir yerden bahsediyorum. Polisin, “Bu saatten sonra çarşıya gitme, sorun çıkabilir.” diye uyardığı, “Kastettiğiniz insanların taktikleri kendi halindeki sivillere saldırmak değil, sanırım bana bulaşmazlar.” diyerek ikna etmeye çalıştığım, karşılığında “Yine de temkinli davran bir hafta önce çarşıda sivil giyimli bir ere ateş açıldı, ne yazık ki kurtarılamadı.” yanıtını aldığım bir yerden sözediyorum. Bahsettiğim yer Yüksekova…

Bu toprakların yirmi belki elli yıl sonra statüsü ne olacak bilmek çok zor, ama net biçimde görülen şu ki, ortada çok ciddi huzursuzluk ve gerilim var, memnuniyetsizlik şimdilik baskıyla kontrol altında tutulsa da, yarınlarda koşulların bir şekilde değişeceği, bastıranlarla isyan edenler diyalektiğinin sonuçlar doğuracağı kesin gibi. Ülkem için en hayırlısını diliyorum…
Yüksekova’dan sonra Şemdinli’ye devam edebilirdim, etmedim, gördüklerim merakımı yeterince gidermişti, o yüzden batıya, Hakkari’ye de uğrayarak Siirt’e doğru gitmeye kara verdim.

Yüksekova’dan Siirt’e kadar derin vadilerin arasından giden yol, toplu askeri nakillerin bu hat üzerinden yapıldığı dönemde sayısız saldırı ve çatışmaların gerçekleştiği bölge. O yolun güvenliği bir milyon askerle bile alınamaz, görünce anladım. Güzergah üzerinde çok sayıda askeri kontrol noktası var, bazılarında arabam, gümrük geçişlerinde bile karşılaşmadığım kadar ayrıntılı arandı. Ege ve Akdeniz’deki çoğu kasabadan küçük Hakkari’nin merkezine vardığımda uzun zaman geçirecek pek bir sebep bulamadım. İklim zor, coğrafya zor, geçim zor. Buralardaki bütün köy ve kasabalarla ilgili kurulabilecek tek cümle. Yollarda rastlanılan çok sayıdaki insan taşımayan İran plakalı otobüsün bagajlarında ne götürüp getirdiklerini ise kesin bilmek imkansız, sadece tahminde bulunulabilir…
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Van-Hoşap Yolu

[attachment=1]

Hoşap Kalesi

[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_2733p.jpg


IMG_2734p (2).jpg


IMG_2736p.jpg


IMG_2738p.jpg


IMG_2739p (2).jpg
 




Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]

Türkiye'de gördüğüm en yüksek rakımlı geçit. Hoşap'dan Hakkari yönüne giderken.

[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_2749p.jpg


IMG_2751p.jpg


IMG_2752p.jpg


IMG_2755p.jpg


IMG_2763p2.jpg
 


Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland


Yüksekova'nın girişi

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_2770p.jpg


IMG_2771p.jpg


IMG_2773p.jpg


IMG_2774p.jpg


IMG_2776p.jpg
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]
[attachment=2]


Hakkari'nin girişi.

[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_2777p.jpg


IMG_2778p.jpg


IMG_2779p.jpg


IMG_2780p.jpg


IMG_2781p.jpg
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland


Hakkari'den Siirt'e giderken.

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_2783p.jpg


IMG_2785p.jpg


IMG_2786p.jpg


IMG_2787p.jpg
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,769
Mesajlar
1,523,591
Kayıtlı Üye Sayımız
166,590
Kaydolan Son Üyemiz
kadirizmle

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst