Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland
Kaşhan’ın konakları.
Tahran’dan güneye inerken transit geçtiğim Kaşhan’a dönüşte girip meşhur konaklarını ziyaret etmeye karar verdim. Burası tarihte bir dönem İran’ın en önemli ticaret merkezlerindenmiş, ticaretten varlık kazanan insanlara ev sahipliği yapmış. Özellikle 1800’lerde Kajar Hanedanlığı döneminde kentin yerel idarecileri ve zengin tüccar aileleri, hayranlık verici konaklar yaptırmış. Bunlara konak demek az kalır aslında, kendi çapında saraylar hepsi de. Beni ülkede gezdiğim, şahların yaptırdığı saraylardan daha çok etkilediler, hepsinin ayrı bir havası var, o yüzden neredeyse sabahtan akşama dört tanesini(Abbasiyan, Ameriha, Borujerdi ve Tabatabey) gezmeme rağmen hiç sıkılmadım.
Abbasiya Hanı’nı gezerken yanıma gelen, adının Ali Rıza olduğunu öğrendiğim 11 yaşındaki bir çocuk Almanca bilip bilmediğimi sordu, biraz uzağında bir hanım bizi takip ediyordu, anneannesiymiş. “Bakalım ardından ne gelecek?” diye merak ederek Ali Rıza’ya Almanca bilmediğimi Almanca cümle kurarak söyleyince kafası karıştı biraz. “ Ama biliyorsun işte. Sana buraların tarihini anlatabilirim istersen.” dedi, başladık dolaşmaya. Çocuk Almanca’yı tamamen kendi gayretleriyle, okul veya kurs dışında sadece kitaplardan öğrenmiş, telaffuzu çok iyiydi, azminden etkilenmiştim.
Birlikte konakları saatlerce dolaştık, tüm bilgileri aklında tutamadığından çoğu yerde emekli öğretmen anneannesinin verdiği sufleleri tercüme ediyordu. Gezinin sonunda, bana bu kadar çok zaman ayırdığından, işi bizim Güneydoğu’daki çocuk rehberler gibi sırf para için yaptığını düşündüm haliyle, yoksa niye uğraşsındı ki? Bir miktar para çıkartıp cebine koymaya kalkıştım engelledi, nezaketinden böyle davrandığını zannedip ısrarla ve zorla cebine koymaya çalıştım parayı, yine iade etti. Ortada kalakalmış, durumu çözmeye çalışırken, bana para karşılığında rehberlik yapmadığını, amacının konuşma pratiği yaparak yabancı dilini geliştirmek olduğunu söyledi. Yanlış anlamadan dolayı ondan ve anneannesinden özür diledim ve kendimi biraz mahçup hissettiğimden, evlerine yemeğe davet ettikleri halde gidemedim.
Kaşhan’dan sonra yoluma devam edip, Tahran ve Kazvin üzerinden Azerbaycan ile İran’ın Hazar Denizi kıyısındaki Astara Sınır Kapısı’na doğru yola koyuldum.