Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 605
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 169,973
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Ben Tahran'a fuar için iki defa gitmişdim,sayenizde göremediğim yerleride görmüş oldum,çok teşekkür ederim.
 

Etiketler
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

altay41' Alıntı:
Zafer hocam merhaba ,
uzun zamandir yazamamisdim,son resimler de harika,
iyisinizdir umarim
selamlar

Çok teşekkürler Hocam. Ben de uzun süredir ekleme yapamamıştım. İyi olmaya çalışıyorum, Siz de iyisinizdir umarım..


georoad' Alıntı:
zafer hocam her kare bizi başka diyarlara sürüklüyor gerçekten ordaymışız gibi capcanlı fotoğraflarla süslü hikayenizi bizimle paylaştığınız için tekrar teşekkür edyorum.. iyisinizdir umarım sağlıcakla kalın..


Sağol iyi dileklerin için, elden geldiğince yazmayı, paylaşmayı sürdüreceğim, kendine iyi bak..



freegraf' Alıntı:
dağlar ve toprak oluşumları gercekten cok etkileyici elinize gözünüze sağlık.

Teşekkürler freegraf...


yugun' Alıntı:
Çok güzel fotoğraflar,

Sağolun..


özcan dağ' Alıntı:
Ben Tahran'a fuar için iki defa gitmişdim,sayenizde göremediğim yerleride görmüş oldum,çok teşekkür ederim.

Tahran başlangıçta pek sempatik değil, ama kaldıkça, tanıdıkça sevmiştim. Görülecek yerler var, daha da önemlisi konuşulabilecek çok insan var, zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım oradayken. Takip için teşekkürler..
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

İran’ın Tahran’da yazılan tarihi.

Ortadoğu’nun en kalabalık ve renkli şehirlerinden biri Tahran, adeta İran’ın özeti gibi.Geçmiş-bugün, geleneksel-modern, zengin- fakir, otorite-başkaldırı.. Akla gelebilecek tüm zıtlıkları bünyesinde topluyor ve yaşatıyor. Hiçbiri diğerini yokedemiyor, sonsuz bir denge ve kararsızlık hali aynı anda sürüp gidiyor.
Temelleri ikibin yıldan eski Pers İmparatorluğu’na dayanan bu ülkenin son yüzyılındaki kaderi hep Tahran’da belirlendi. 1900’lerin ilk yarısında Şah Rıza Pehlevi’nin başlattığı modernleşme hareketi Cumhuriyet sonrası Türk modernleşme akımından feyz aldı, ülkedeki Şii din otoritesinin rahatsızlığının artmaya başlaması bu döneme rastlar. 1943 Tahran Konferansı’nda 2. Dünya Savaşı’nın tarafları ülkenin bağımsızlığını tanıdıktan sonra bile İngilizler bu topraklardaki petrol zenginliğinin işletme ve kontrolünü pek devretmek niyetinde değildiler. Bu sömürü karşısında, İran yönetiminin ülke petrolünü millileştirme girişiminin ardından Amerika’da sürece katıldı, düzenlenen darbeyle Mohammed Mosaddegh gibi liderler iktidardan edildi. Bu arada ülkenin kırsalında ve ulema içinde Şah rejimine karşı antipati belirgin hale gelmeye başlamıştı. Pehlevi Hanedanı’nın Amerika ile giderek artan işbirliği, nüfusun çoğunluğunun yaşadığı küçük yerleşimlerde kabul görmüyordu. İran her geçen gün Amerika ve İngiltere’nin petrol sömürgesi ve Sovyetler Birliği’ne karşı yeşil kuşak ülkesi haline geliyordu. Kum şehrinde yaşayan mütevazı bir aileden gelip din eğitimi alarak Ayetullah mertebesine ulaşan Ruhullah Humeyni’nin tarih sahnesinde tanınması bu döneme rastlar. Muhalif söylemi neticesinde sürgün edilen Humeyni önce Türkiye’ye gelir, ardından Irağa geçer, oradan Fransa’ya gider ve nihayetinde rejimi değiştirmeye kararlı halde İran’a geri döner. İslam Devrimi’ni Orta Amerika veya Uzak Asya’daki askeri darbelerle karıştırmamak gerekir. İran’daki devrim genel halk desteğiyle gerçekleşmiş sivil bir harekettir. İnternetin bulunmadığı, devlet elindeki radyo, televizyon ve gazetelerin kullanılmadığı koşullarda, fikri olgunluk ve organizasyon, kulaktan kulağa sözlü aktarım ve el altından dağıtılan dökümanlar yardımıyla sağlanmıştır. Şah rejimi, başlayan hareketin önüne geçebilmek için yer yer kanlı şiddete başvurmuştur. Neticede kaba kuvvet de, uzlaşma arayışı da işe yaramamış, Şah 1979 yılının Ocak ayında ülkeyi terk etmiştir ve İran bir İslam cumhuriyetine dönüşmüştür. Devrimin kısa hikayesi böyle. Peki günümüzde durum nedir?

Son genel seçimlerden sonra meydana gelen olaylardan da anlaşılacağı üzere, ilk kurulduğu dönemdeki haliyle korunmaya çalışılan muhafazakar rejim halk düzeyinde eskisi gibi destek bulamamaktadır. İran nüfusunun yüzde altmışa yakını 30 yaşın altında ve iletişim çağında büyüyüyor. Yirmi yıl öncekindan farklı; internetten, uydu yayınlarından besleniyor, dünyanın İran’dan ibaret olmadığını öğreniyor. Yeryüzünün farklı köşelerinde yaşanan hayatları görerek kendilerininkini sorgulayıp, gelecek için sadece onlara uygun görülenlere değil; kendi iradeleri doğrultusunda farklı yaşam biçimlerine erişmek üzere çalışıyorlar. Milyonlarca genç insan, duygu ve düşüncelerini bastırmak yerine biraraya gelip örgütlenmeye gayret ediyor. Mevcut koşullarda seslerini çıkarmaları çok zor ve tehlikeliyken bile yılmadan, ümitlerini her geçen gün arttırarak uzun sürecek ve yavaş ilerleyen mücadelelerini kadın-erkek yan yana sürdürüyorlar.

Kişisel görüşüm şu ki, geleceğin İran’ında olumlu çok değişimler yaşanacak. Burayı Arap ülkeleriyle karıştırmamak gerek, toplumsal karakter ve tarih farklı. Ülkede 30 yıl önce gerçekleşen halk destekli devrim, o günün koşulları içerisinde bir gereklilikti belki, ancak günümüzde tüm dünyayla birlikte buranın da ihtiyaçları, tercihleri değişti. Devrim yıllarında tepeden inme değil, bireysel düzeyde gelişen bir inanç ve değişim isteği vardı. Şimdi oluşan ruh da aynen böyle, İran’ın genç bireylerinin kafalarında ve gönüllerinde yeşeriyor önce; evlerden çıkıp sokaklara, oradan caddelere akıyor ve bu akıntı gün geçtikçe şiddetleniyor. Tahran çarşısında oturmuş etrafı izlerken yanıma gelen üniversite öğrencisi Yusuf da bahsettiğim genç değişimci akımın bir parçası, anlattıkları tüm bunların özeti. “ Son seçimlerden çok ümitliydik, değişimin çabucak gelmeyeceğini biliyorduk, sabırlıydık. Seçim öncesi toplantılar yaptık, kilometrelerce uzunlukta insan zincirleri oluşturuldu; kolektif iradeyi geliştirmek üzere internetten bağlantılar kurduk birbirimizle, oylarımızı verip bekledik. Çıkan sonuç seçim öncesi oluşmuş havayla öyle uyumsuzdu ki, ertesi sabah televizyonlardan neticeyi gören onbinlerce insan gayri ihtiyari caddelere dökülüp durumu protesto etti. Takip eden haftalarda ve aylarda bu devam etti.”

Bence halihazırda İran’ın içinde bulunduğu en büyük tehlike molla rejimi değil, Amerikan tehdididir. Ülkenin genç nesline zaman ve fırsat tanınırsa zaten olumlu gelişmeler er geç yaşanacak. Kötü senaryo gerçekleşirse; Amerika ‘özgürlük ve demokrasi’ getirmek için bu genç kuşağın kafasına bombaları atmaya başlarsa, işte o vakit felaketlerden felaket beğenin..


Fotoğraflar:
Azadi Kulesi'nin içinde sergilenen fotoğraf ve heykellerden.

IMG_1721p_001.jpg


IMG_1722p_001.jpg


IMG_1724p_001.jpg
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Zafer bey sanırım aynı tarihde aynı yerdeymişiz. Keşke birbirimizde haberimiz olsaydı da sanaldan değil, Tahranın göbeğinde reeldede tanışsaydık. 19/12/2010 Pazar günü Azadideydim ;)
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Merhaba
Bir haftadır rahatsızım , bu yüzden topiğinize girmeyi ihmal ettim .
Yoksa peşinizi bırakmış değilim ... :D

[attachment=1]

Fotoda ,kıyaslayabileceğim bir obje olmadığından bu oluşumun takriben yüksekliğini ve uzunluğunu
hatırlayabiliyormusunuz ? Muhteşem , bulunduğunuz yer sanki tek seferde çökmüş gibi duruyor .
Yine nefesimi kestiniz . :smiley:

GZB Tebriz Tahran arası İran 1 seyr-ü zafer.jpg
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

seyr-ü zafer' Alıntı:
Bence halihazırda İran’ın içinde bulunduğu en büyük tehlike molla rejimi değil, Amerikan tehdididir. Ülkenin genç nesline zaman ve fırsat tanınırsa zaten olumlu gelişmeler er geç yaşanacak. Kötü senaryo gerçekleşirse; Amerika ‘özgürlük ve demokrasi’ getirmek için bu genç kuşağın kafasına bombaları atmaya başlarsa, işte o vakit felaketlerden felaket beğenin..

Zafer bey uzun süredir oradasınız sanırım. Ukelalık yapmak istemem.
Bende 2-3 günlük sohbetlerimde elinde makinalı tüfeklerle Amerikalı askerlerin onlara özgürlük getireceğini sanan gençlerle tanıştım.
Yazık gerçekten...
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Zafer bey harika anlatım ve fotoğraflarla anlattığınız bu geziyi başından beri takip ediyorum, fotoğrafların ve anlatımlarınızın devamının geleceğini tahmin ediyorum.
Paylaşım için teşekkürler...
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

oort cloud' Alıntı:
Merhaba
Bir haftadır rahatsızım , bu yüzden topiğinize girmeyi ihmal ettim .
Yoksa peşinizi bırakmış değilim ... :D

[attachment=1]

Fotoda ,kıyaslayabileceğim bir obje olmadığından bu oluşumun takriben yüksekliğini ve uzunluğunu
hatırlayabiliyormusunuz ? Muhteşem , bulunduğunuz yer sanki tek seferde çökmüş gibi duruyor .
Yine nefesimi kestiniz . :smiley:

Söylediğiniz gibi büyük ihtimalle tektonik bir oluşum ve yaklaşık 20 metre yüksekliğinde idi, ama yüzlerce metre devam ediyordu, yolu da bu kütlenin etrafından geçirmişler. Tebriz yakınlarında, turist kitaplarında 'Küçük Kapadokya' diye geçen bir bölge de var. Oradan hareketle, dalgalı yapının bu yumuşak kayaların rüzgar tarafından aşındırılması sonucu ortaya çıktığını düşünüyorum, sorup öğrenme imkanı bulamamıştım.


camouflage' Alıntı:
Zafer bey uzun süredir oradasınız sanırım. Ukelalık yapmak istemem.
Bende 2-3 günlük sohbetlerimde elinde makinalı tüfeklerle Amerikalı askerlerin onlara özgürlük getireceğini sanan gençlerle tanıştım.
Yazık gerçekten...


İlhami Bey, ben yazın gezi amaçlı gitmiştim İran'a, iki haftadan fazla süreyle önemli şehirleri dolaştım. Söylediğiniz kadar sert söylemli insana rastlamamakla birlikte, molla rejiminden memnun ve onları öven insan da görmedim hiç, genel anlamda herkes şikayetçi ve açıkça dile getiriyorlar bunu. Halen dinlerinden soğumuş değillerse de, molla elitizminden nefret ediyorlar, kendilerini yalnızlaştıran dış politik tavıra sinirleniyorlar. İsfahan'da İmam Humeyni Meydanı'ndaki bir esnaf, "Ahmedinejad'ın ağzı hiç durmuyor ki mübarek, her gün elaleme kafa tutuyor, buraya da turist gelmiyor o yüzden, sinek avlıyoruz, çok mağdur durumdayız." demişti.

sinan54' Alıntı:
Zafer bey harika anlatım ve fotoğraflarla anlattığınız bu geziyi başından beri takip ediyorum, fotoğrafların ve anlatımlarınızın devamının geleceğini tahmin ediyorum.
Paylaşım için teşekkürler...


Sinan Bey,takip ettiğiniz için sağolun, sonuna kadar yazmaya niyetliyim..
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Tahran

Tahran büyük şehir olmasına, trafiğinin yoğunluğuna rağmen, sokak-cadde ve yön tabelaları düzenli, Latin harfleri kullanılmış, bu durum yabancıların işini kolaylaştırıyor. Kente girerken elimdeki basit haritanın yardımıyla Azadi Kulesi’ne ulaşmam pek zaman almamışdı.
Kule büyük bir kavşağın ortasında, çevresi açıklık. 1971 yılında Pers İmparatorluğu’nun 2500. yılı anısına yapılmış. Alt geçitlerden buraya ulaşılıyor. Elli metre yüksekliğindeki bu anıt dört katlı. Yapı malzemeleri İran’ın çeşitli bölgelerinden getirilmiş. Zemin katta büyük sergi galerileri var. Biletle girilen kule rehber eşliğine geziliyor, bana da İngilizce bilen genç bir çocuk eşlik etti. Sergi kısmında Çek Cumhuriyeti’nden sanatçıların hazırladıkları, ülkeyi sembolik biçimde anlatan bir çalışma vardı, diğer kısımda ise yarı değerli taşlar sergileniyordu, üst katlar boştu. Yukarıya çıkan asansör, kulenin biçimi dolayısıyla çift eksende hareket ediyor.
Azadi Kulesi’ni gördükten sonra, ulaşım kolaylığı sağlayabilecek bir nokta aradım ve İmam Humeyni Meydanı çevresinde karar kıldım. Bu meydandaki istasyon iki aksta işleyen Tahran Metrosu’nun kesişme noktası. Tahran içi ulaşımda metroya mutlaka öncelik verilmeli, sistem yeni, iyi işliyor, sorunsuz ve ucuz. Gidilecek yere en yakın istasyonda inilip taksiyle besleme yapmak akıllıca olur. Sadece taksi kullanmak pahallıya gelir, mesafeler uzun, trafik yoğun, benzin fiyatı Türkiye’dekinin yedide biri olmasına rağmen taksi fiyatı o kadar ucuz değil.
İmam Humeyni Meydanı yakınındaki bir arka sokağa arabayı parkedip Erbat Müzesi, Milli Müze ve İslam Müzesi’ni ziyaret ettim. Sonradan konuştuğum İranlılar “ Aaa oraya mı gittin? Puhaha!” diye dalga geçse de Erbat Müzesi sıra dışıydı. Burası Şah döneminde rejim karşıtlarının konulduğu ve işkence gördüğü eski bir cezaevi aslında. Günümüzde rejim propagandası yapmak amacıyla kullanılıyor, ancak videolarla, balmumu heykellerle, canlandırılan işkence sahneleriyle dolu sunum o kadar abartılı ve garip ki, koskoca trajedi komediye dönüşüyor, bazı yerlerde gülmemek için kendimi zor tuttum. Rehberimiz eski mahkumlardan biriydi, ziyaretçilerin arasına tek yabancı bendim, ilgi kaynağı haline geldim. Diğer gelenlerden Davud ve eşi anlatılanları tercüme etti. Gezi sonunda ısrarla ziyaretçi defterine görüş yazmam istendi, Türkçe yazdım. Ne yazdığımı ısrarla sordular, tercüme edip söyledim, Farsça’sını yanına eklediler.

Sonraki durağım, Tahran’ın Bağdat Caddesi diye tasvir edebileceğim, Valiasr caddesiydi. Burası lüks alışveriş mağazaları ve yemek mekanlarının sıralandığı bir cadde, gençler rağbet ediyor. Civarda batı tarzı yemekler sunan muhtelif mekanlar rahatlıkla bulunabilir. İran ile Türk mutfağının kesişim kümesi oldukça büyük, beslenme sıkıntısı hiç yaşanmıyor. Valiasr, hali vakti yerinde Tahranlıların yaşam biçimini gözlemlemek açsından güzel bir muhit, öz itibariyle şehirli batılılarınkinden çok da farklı hayatlar yok.
İran ile ilgili en çok merak edilen şeylerden biri eğlence dünyasının durumuydu, döndükten sonra bu konuda sorular gelmişti çevremden. Ev dışındaki mekanlarda sabahlara kadar süren eğlenceler yok, kamusal alanda alkollü içki satışı ve tüketimi yasak. İnsanlar meyveli malt içecekleri tüketerek nefislerini körletiyorlar kafe ve lokantalarda. Bununla birlikte alkollü içkinin her türlüsünü el altından tedarik etmek mümkün, zaman zaman basında okuduğumuz Derbend villalarındaki çılgın ev partileri gerçek, bunu bizzat o hayatı yaşayan insanlardan öğrendim. Ekonomik durumu müsait kişiler, gözlerden uzak, evlerinde, bahçelerinde istedikleri gibi yaşıyorlar. Her köşede rejim muhafızı bulunduran molla oligarşisinin bilgisi dahilinde tüm bunlar, kamusal alana taşmadığı sürece çoğu şeye göz yumuluyor artık. Giyim kuşamda aykırılık ise sokaklarda çoktan boy göstermeye başlamış bile. Punk saç biçimli, küpeli, İngilizce yazılı tişörtlü erkekler; yüksek topuk ayakkabılı, rengarenk kıyafetli, sahne makyajlı, şalları neredeyse enselerine düşmüş kadınlar adım başı arz-ı endam ediyorlar. “ Batılı tarzda giyinenleri, süslenenleri rejim polisinin alıp eziyet ettikten sonra ailelere teslim ettiğini duyuyorduk, nasıl bu kadar rahat davranabiliyorsunuz?” diye sorduğum gençler, yaptırımların artık eskisi kadar uygulanmadığını söylediler. Yine de ara sıra ‘ibret olsun, biz bu işin peşini bırakmadık’ mesajı vermek için tatsızlıklar çıkartılıyormuş polis tarafından.
Gençler flört edebiliyor mu? Evet, seks dışında kadın erkek ilişkileri yaşanıyor. Evli olmadıkları halde el ele, kol kola dışarıda dolaşan insanlar var, birkaçıyla konuştum. Fotoğrafını çektiğim bir çifte sormuştum. “ Are you married?” diye, “A little bit.” cevabını vermişlerdi hafif mahçup düşerek. Tüm bu anlattığım ‘rahat’ yaşam Tahran, kısmen de Tebriz, İsfehan ve Şiraz için geçerli, diğer yerlerdeki hayatlar daha geleneksel ve muhafazakar biçimde sürüyor.

Tahran’da kaldığım günler içinde Tajriş ve Derbend bölgesine de gittim. Kuzey-güney aksında işleyen metro oralara ulaşım için iedal. Metronun Tajriş’e gelmesine bir durak kalmış, simdilik son nokta Geytariye. Orada inip taksi-dolmuşla yukarıya devam ediliyor. Tajriş’de tıpkı Valiasr gibi piyasa mekanı, alışveriş cenneti. Buradan kısa taksi yolculuğuyla Elbruz Dağları eteklerindeki Derbend bölgesine varılıyor. Dağı yaran ve tabanından akarsu geçen bir vadinin çevresinde tatlı, turşu, baharat satan dükkanlarla, çok sayıda kepapçı ve lüks lokantalar var bu bölgede. Fiyatlar İran standartlarında gayet yüksek.
İmam Humeyni’den Derbend’e gidene dek sosyal çevreleri farklı; güleryüzleri, yardımseverlikleri benzer insanlarla kesişti yolum. Metroya bindikten sonra yanımda oturan takım elbiseli ben yaşlardaki kişiye yol yordam sormaya yeltendim. Adının Ali Rıza olduğunu öğrendiğim bu genç adam diplomatmış. Pakistan’da dört yıl dış görev yapmış, kısa süreli Türkiye’de de bulunmuş. Hemen “ Ne olacak bu İran’ın hali?” tarzı sorularla damardan konuya girdim. Gayet samimi cevaplar aldım. Pek renk vermeyeceğini, “ Her şey, iyi güzel yolunda. İran muhteşem ülke.” benzeri şeyler söylese hiç yadırgamayacaktım, ama o dürüst davrandı, cesur cevaplar verdi. Detaylarına fazla girmeden pek çok sorunla uğraştıklarını, halen dış politikayı belirleyen hakim zihniyetten pek memnuniyet duymasa da, en geç bir iki nesil sonra politik-bürokratik kadroların kaçınılmaz olarak değişeceğini ve ülkenin yakın gelecekte sağlam raylar üzerine oturup olumlu yolda ilerleyeceğine dair beklentilerinden bahsetti. Ali Rıza ile dolmuşa binip Tajriş’e çıkarken tesadüfen yanımıza oturan kız konuşmaları duyup bize katıldı. Adı Cavidan. Kuzey Kıbrıs’da okuyormuş, tatil için buraya dönmüş. Malum uluslararası hukuk yüzünden Kıbrıs’a doğrudan uçuş yok, oraya giden tüm uçaklar Türkiye’deki bir havalimanına tekerlek değdirmek zoruda, bu sebeple defalarca İstanbul’a gitmiş. Dolmuştan indiğimizde ikisi de aynı anda, ben talep etmeden telefon numaralarını verdiler, ve bir sorunla karşılaşırsam çekinmeden arayıp yardım isteyebileceğimi söylediler. İşte İranlılar böyle sevimli insanlar; Farsi, Azeri ya da Arap kökenli olmaları durumu pek değiştirmiyor.
Tajriş’de dolaşıp Derbend’e çıkmadan önce yol kenarındaki banka oturmuş insan manzaraları seyrederken yanıma başka bir genç geldi. Hüseyin ile de uzun süre konuştuk her konuda, beni dolmuş durağına bıraktı, vedalaşıp ayrıldık.
Kısa yolculuktan sonra Derbend’e varmıştım ve karnım acıkmıştı. Sırt çantası ve elinde batonlarla dağa tırmanacağı her halinden belli orta yaşlı bir adama ucuz ve lezzetli yemek yapan lokanta var mı diye sordum. Tarif etmek yerine “ Gel ben seni götüreyim.” dedi . Lokantaya vardığımızda garsonlara Farsça bir şeyler söyleyip cebinden para çıkardı. Durumu anlayıp adamı engellemek için üzerine atladım, bana kebap ısmarlamaya kalktı iyi mi? Çok iriydi, beni savurarak parayı garsona verdi, kendimi nasıl mahçup hissettim anlatamam. “ Daha beş dakika önce tanıştığın, ismini bile bilmediğin birine niye yemek ısmarlıyorsun?” diye sordum. “ Bu bizim geleneğimiz, kültürümüz, sen benim misafirimsin ve biz misafirlerimize böyle davranırız.” dedi. Arkadaşıyla kamp yerinde buluşacaklarmış, kalamadı. Vedalaşırken isminin Mustafa olduğunu söyledi. Sevinçle hüzün arası karmaşık duygularla yemeğimi yiyip çayımı içtim. Çevreyi dolaştıktan sonra, olayın etkisini üzerimden atamamış halde geldiğim yoldan merkeze döndüm.

Tahran’ın kuzeyinde yeralan Elbruz Dağları’nın zirvelerine yakın teleferik ve kayak tesisleri var. Teleferiğin alt istasyonuna Tajriş’den dolmuşla ulaşılıyor. Ertesi gün yine aynı yolu katederek bu kez Tochal Telecabin’e gitim. Hattın uzunluğu yedibuçuk kilometre ve yaklaşık yarım saatte zirveye ulaşılıyor. Yol boyunca iki istasyonda duruluyor. Techizat biraz külüstür, İzmir’deki teleferik gibi küçük kabinler var. Bu teleferik benim ilgimi çekti, gittiğim için memnun kaldım. Mesafe uzun; vadiler , tepeler aşılıyor. Hat bazı yerlerde hafif aşağıya yöneliyor; bazen yere yakın bazen yüksekte ilerliyor. Üst istasyonun rakımı 3760 metrede. Burada pistler ve telesiyej var. Ben yaz ortası gittiğimden kar yoktu, ama hava soğuktu. İniş aşamasında sıra vardı, beklerken önümdeki kız dönüp mükemmel bir İngilizceyle konuşmaya başladı. Adı Meryem, Ailesiyle Amerika’da yaşamış, dönmüş. İran’dan Türkiye’den bahsettik karşılıklı. Kendisine İran’da kadın olmakla ilgili sorular yönelttim, sağolsun beni bayağı bilgilendirdi. Ülkede kaldığım süre boyunca sokakta kadınlar laf atıp sohbet etmeye çalıştılar sıklıkla, İsfehan’da Nihal ve arkadaşları dondurma ısmarladı, Şiraz’da Parisa kaleyi gezdirdi, Yazd’de, Tebriz’de, Persepolis’de İranlı kadınlarla diyalog kurdum. Karşılaştıklarımın hepsi eğitimli, meslek sahibi, akıllı ve terbiyeli insanlardı. Bir şeriat ülkesinde yaşamalarına rağmen asla rehavete kapılıp geri planda kalmaya rıza göstermemişler, eğitimi ve sosyal hayatta yer edinmeyi önemsemişler. Özgüveni yüksek, bakımlı İran kadınlarına saygı duyduğumu belirtmeliyim. İran’a gitmeyip oradaki kadınların sefil esaret hayatları yaşadığını düşünenler yanılıyor. Kırsal kesimde, tıpkı Türkiye’deki gibi kadına hak ettiği değer verilmiyor olabilir, ancak şehirli eğitimli kesimlerde kadına tanınan fırsatlar Türkiye’dekinden aşağı kalmaz. Bankacılık gibi ofis işlerinde çalışıyorlar, hava karardıktan sonra bile caddelerde tek başlarına işlerinden veya alışverişten eve dönen kadınlar görülüyor. Elbette durum eşitlikten sözetmekten uzak, yine de benim gördüğüm, İran’da kadına Türkiye’dekinden daha az değer verilmediği.
Şimdi akıllara o haberlerde dönüp duran, zina sebebiyle recm cezasına çarptırılan kadın gelebilir. Evet İran’da şeriat yasaları işliyor ve böyle bir ceza var, tasvip edilecek şey değil. Diğer yandan memleketimizde durum çok mu farklı? Bizde aynı şeyi yapan kadınların kafasına bizzat ailesi tarafından kurşun sıkılıyor. Sonuç itibariyle bizim İran’a ne uygarlık ve ahlak öğretecek halimiz var, ne de oradakilere acıyacak durumdayız. Maalesef böyle..


Tahran’da görülmeye değer tarihi saraylar da var. Buraları gezerken Çırağan, Topkapı, Beylerbeyi, Dolmabahçe saraylarındaki boyut ve görkemi beklememek gerekir. Söylediğim yerler akıldan çıkarılıp öylece dolaşılmalı. Derbend yakınlarında Niyavaran Sarayı, merkezdeki büyük çarşıya yakın Gölestan Sarayı ziyaret etmeye değer yerler. İran mimarisinde genelde saray ve konakların bahçelerinde büyük havuzlar bulunması, bol ayna kullanımı dikkatimi çekti. Gölestan’ı metroda yol sorduğum Selahaddin ile birlikte gezdik, Batı İranlı Kürt kökenli bir genç çocuk. Neredeyse bütün gün birlikteydik, dolaştık, konuştuk, yiyip içtik. Milat Kulesi’ne de gittik, yukarıya çıkış sınırlı saatlerde mümkün içeri giremedik. Bana çok iyi rehberlik etti.

Tahran İran’ın bütün farklı hallerinden kesitler sunması açısından görülmeye değer bir şehir. Arabayla gidilirse, şehir içinde kullanılmasını tavsiye etmem, trafik çok sert, Orada geçirdiğim günler, ülkenin güzel insanlarını tanımama vesile oldu, bu açıdan çok mutluyum, gidilmesini şiddetle tavsiye ederim..
 




Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]

Kulenin iç kısmı.
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_1709p.jpg


IMG_1716p.jpg


IMG_1717p.jpg


IMG_1728p.jpg


IMG_1730p.jpg
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]


İmam Humeyni Meydanı

[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG_1749p.jpg


IMG_1750p.jpg


IMG_1751p.jpg


IMG_1752p.jpg
 





Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,691
Mesajlar
1,522,226
Kayıtlı Üye Sayımız
166,537
Kaydolan Son Üyemiz
emrecnblat

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst