Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor
Bu paylaşacağım bilgiler benim cennet vatanım için düşündüğüm sadece ve sadece benim şahsi görüş ve düşüncelerimdir.
Şimdi buraya Üçağız - Kekovaya gelmeyenler asla bu yazdıklarımı kesin bir bilgi ile anlayamacaklardır.Benim burada dikkatinizi çekeceğim konu nasıl bir böyle 2000 - 3000 yıllık Tarihi Antik kentin içine yeni yerleşim alanları yapılır ve Tarihi eserler ile Antik mezarlar ile iç içe yaşanır. Ayrıca burada son derece önemli bir doğal güzelliğide içinde barındırdığı için beldenin değer ve önemi kat kat artıyor. Burada böyle Antik bir şehir olmasa bile ben böyle sahillerin işgaline aşırı derecede üzülüyor vede bozuluyorum,kaldıki burada birde çok çok önemli bir Antik şehir bulunuyor.
Oradaki yaşılardan öğrendiğime göre buralar 1976 yılında sit alanı ilan edilmiş.
Peki bu tarihten önce ne olmuş İstanbul tabiri ile Atı alan Tarihi eserleri alan Yunanistanı geçmiş ,yani alan,çalan,götüren,yiyen,peşkeş çeken,başını sokacak kadar yer yapan ,kıyılarda yer kapan kısaca kap kapanın elinde kalmış.Daha ileride yayınlayacağim müzelerde yıllar önce buralardan çalınarak götürülen daha sonrada yapılan anlaşmalar sonucunda geri getirilen eserleri ,hatta tonlarca ağırlığındaki koskoca mezarları bile götürmüşler bunu Antalyadaki müzede görünce koca bir YUH çektim.
Böylesine dünyanın hayran olduğu gözde yerlerden bir yer haline geldiğine göre şimdi burada tapulu denize 50 metre mesafede 100 metrekare bir yer için tirilyolardan söz ediliyor.Peki bu yerlere bu değeri veren,sağlayan sebeb nedir.? Elbette bu yerin doğal güzelliği ve tarihi antik kentin içinde olması. Peki bu doğal güzelliği ve Tarihi yerler bütün milletin ortak malı değilmidir. Biliyormusunuz ben bu işlerden hiçmi hiç anlamam ama tek anladığım şey sizlerinde gözleriniz ile gördüğünüz gibi böyle tarihi eserler ile iç içe yanyana hatta üstüne bile yapılar nasılda yapılmış böyle birinci derecedeki alanlara inşaat veya yerleşim yerleri ,kazanç yerleri nasıl yapılabilinir.
Madem yapılırsa o halde benimde bir yer açmak kurmak gibi hakkım olmazmı.??
Ama öyle ama böyle şimdi ben buradan bir tarihi eser taş parçası alıp göz göre göre aracımın bagajına koysam kaç yıldan başlar acaba?
Bunun suç olduğunu bilmeyen yok gibi. Peki nasıl oluyorda buradaki bütün eserlerin içine,üstüne,yanına evler,pansiyonlar,işyerleri, bunlar yetmiyormuş gibide hatta denizin içlerine kadar uzanan bir çok restorantlar kafeler bütün bunlar nasıl yapılabiliyor.
[attachment=1]
Şimdi bana bu Kekovanın yeniden yapılandırma işi verilse yapacağım iş aynen şöyle olur
Bakın yukarıda görmüş olduğunu 3 boyutlu resimde Çevreli diye bir yerleşim alanı görüyorsunuz.Burası Kekovaya araç ile sadece 6-7 dakikalık bir mesafede işte bütün Kekovayı ve 2 km ötedeki Kaleköyü alır Çevreliye veya Çevrelinin etrafına veya Kekovanın daha yukarılarına çeker alırım. Ve burada kalan,yaşanları,konaklayanları bir türlü Kekovaya taşınmasını sağlarım çünkü mesafe çok kısa.
Yani ne yapar ne eder herkesin gözü olan bu Antik şehri ve Tarihi eserlerin içindeki dışındaki bütün yapılan yapıları tamamen boşaltırım ve Tarihi eserlere Olympostaki Antik şehrindeki gibi ağaçların Tarihi eserlere zarar veremeyeceği bir şekilde sahili burada yetişebilecek ağaçlar ile ağaçlandırırım.
Burada sadece gün boyu kalabilecek ve insanların rutin ihtiyaçlarını karşılanabileceği şekilde dizayn eder yeterince koruma yerleştirir hatta milli park ilan ederim.
Bunları neye dayanarak yaparsın diyenler için yine bu gezimizde veya bundan önceki gezilerimizde tespit ettiğim yerleri örnekler ile verebilirim.
Mesela henüz yayınlamadığım ve varmadığımız Çıralı sahili var bilenler çok iyi bilir bilmeyenler için hemen bir iki resim koyuyorum.
Bu yer için o kadar çok paralı insanların ağızının suyunun aktığını Çıralıdaki alanların ve caretta carettaların korunmasında yetkili olan Çıralın yerlisi ve alan sorumlusu olan Bayram bey'den bizzat dinliyorum.
Yani bir fırsatını ve imkanını bulsalar diyor Çıralının çırasını hiç düşünmeden yakacaklar ve tüm sahili pansiyonlar ve bungalov evler ile doldurulacağını uzun uzun sohbetimiz esnasında bana anlatıyordu.
işte böyle diyorum böyle olmalı tüm sahiller bomboş ve yemyeşil olmalı,belirli bir ücret karşılığında olmamalı,güzel memleketimin tüm insanları doğusu ve batısı ile böyle doğal yerlerden istifade etmeli,yabancı insanlarda istismar edilmeden, yolunma korkusu olmadan rahatça gezip dolaşabilmeli.
Ha çok şamatalı şaşalı eğlenceli yerler isteyenlerede bu yerlerin dışında bu yerlerin doğal güzelliği ve sesizliği bozulmadan başkalarının huzurunu kaçırmamak şartı ile onlarında yeri olsun ama başka yerde olsun ama denizin içlerine kadar uzanan bütün sahili kapayan sahilden geçilemeyecek kadar dibine yapılmasın.
Yoksa bu yazdıklarım ve temenni ettiklerimin aksi halinde doğa kendisinden aldıklarımızı ve buralardan yararlanamayan milyonlarca insanın ahı ile bize Endonezya'yı hatırlatıverir