Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyyah-34 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1,886
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 170,437

..

  • KONU SÝLÝNSÝN

    Kullanılan: 0 0.0%
  • SADECE SIKINTILI YAZILAR SÝLÝNSÝN

    Kullanılan: 0 0.0%
  • KALDIÐI YERDEN DEVAM ETSÝN

    Kullanılan: 0 0.0%
  • BU ÞEKÝLDE KALSIN

    Kullanılan: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    0
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Mustafad' Alıntı:
Kemal Bey iyi geceler!

Seyahatinizi igiyle takip ediyorum, bizden sonraki kuşaklara rehber olacak nitelikte bence.

Anladığım kadarıyla yakınından geçmenize rağmen, proğramınız gereği, Söke Güllübahçe'de bulunan Milet'in komşusu, dönemin toplantı merkezi ve önemli şehri Priene antik kentine uğrayamamışsınız. Yakın zamanlarda bu taraflara gelirseniz haber verin, birlikte gezelim. Ben yarım günde yarısını göremedim, bahaneyle tamamını görmüş olurum. Selamlar.
Evet aynen dediğiniz gibi Priene antik kentini atladık.Gerçektende heryeri çok iyi değerlendirip gezmeye,incelemeye kalktığımız zaman buna ne zaman nede yol dayanıyor.İnşaallah bir dahaki sefere bütün atladıklarımıza es geçtiklerimizede uğrayıp umarım belgeselimizi tamamlamak nasip olur.
İlgi ve alakanıza tekrar tekrar teşekkür ederim. selam ve saygılarımla
 

Etiketler
Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

seyyah-34' Alıntı:
Evet aynen dediğiniz gibi Priene antik kentini atladık.Gerçektende heryeri çok iyi değerlendirip gezmeye,incelemeye kalktığımız zaman buna ne zaman nede yol dayanıyor.İnşaallah bir dahaki sefere bütün atladıklarımıza es geçtiklerimizede uğrayıp umarım belgeselimizi tamamlamak nasip olur.
İlgi ve alakanıza tekrar tekrar teşekkür ederim. selam ve saygılarımla

Eleştiri olarak söylemedim, yanlış anlamayın, bu kadar uzun güzargahta çok normal, Priene gezisi bizim borcumuz olsun kabul ederseniz. Selamlar.
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Tarihe yolculuk yaptığımız için şimdiye kadar gezdiğimiz ve bundan sonrada gidecek ve göreceğimiz devletleri,milletleri ve kavimleri kısaca bir öğrenelim. Şahsen ben bir eskimiş bir mersedes,bmw ustası olarak hayatımda sadece bir hikaye babında hayal ürünü gibi böyle isimler duyardım Likyalılar,Persler,Lidyalılar,Frigler, v.s v.s işte artık bunları kendi semtlerinde kendi şehirlerinde görme ziyaret etme imkanı bulunca bu insanların hayatlarını yüzeyselde olsa amatörcede olsa bilgi sahibi olmak gerçektende keyifli bir bilgi sahibi olmanın yanı sıra onların zamanına bir zaman tünelinde bizzat onların kendi elleri ile yaptıkları han,hamam,tiyatro ve bir çok yaşam amaçlı kullandıkları yerde olmak,onlara dokunmak o anı yaşamak adına çok verimli,çok mandiar bir gezi içinde olmaktan son derece mutlu ve memnun evimize döndük.şimdi tvde ,haberlerde veya herhangi bir yerde böyle isimler geçtiğinde hemen onların yaşadığı yerleri ve dünyalarını hatırlıyoruz.
Evet şimdi sizlerinde bu bilgilerden mahrum olmamanız adına kısaca gelmiş ,geçmiş ve çelik misali taşlar ile aynen bir karton,bir kartonpiyer gibi oynayan bu insanların resimlerini izlerken birde haklarında bilgi sahibi olmanızın daha faydalı olacağını düşündüğüm tarihi bilgileri sizlerle paylaşıyorum.
saygılar ve keyifli seyirler.

Not: Yüce yaratıcımız Mevlamızında bizden imkanlar dahlinde bu insanların,devletlerin,kavimlerin ve milletlerin nasıl,nerede,ne şeklide,hangi şartlarda,hangi günah ve sevaplar ile bir yaşam mücadelesi verdiklerini Kur'anı kerimde birden çok ayet-i kerimede gidip gezip yerinde görmemizi istediğini veya bizlere tavsiye ettiğini biliyormuydunuz.
İşte konu ile ilgili sadece bir kaç ayet meali.

11:48 - "Ey Nuh!" denildi, " Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini bir çok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır."

16:36 - Andolsun ki biz her ümmete, "Allah'a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının." diye bir peygamber gönderdik. Allah, bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yer yüzünde bir gezip dolaşın da bakın ki, peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün?

43:23 - Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın şımarık varlıklı kimseleri: "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız." dediler.

Al-i İmran / 137. Sizden önce nice (milletler hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir. Onun için yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah'ın âyetlerini) yalan sayanların âkıbeti ne olmuş görün!
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Anadolu Medeniyetleri hakkında ansiklopedik bilgi
Anadolu'da tarih boyunca kurulan medeniyetler. Anadolu isminin ortaya çıkışı konusunda iki rivayet vardır. Birincisi; Romalıların buralara hakim oldukları devirde Kızılırmak ile Ege Denizi arasındaki bölgeye "Thema Anatolica" (Doğu Bölgesi) ismini vermişlerdir. Zamanla Thema Anadolica isminin yerine sadece Anatolica kullanılmış ve batı literatürüne bu şekilde geçmiştir. Müslüman Türklerin buraya yerleşmeleri ile bu kelime değişerek Anadolu şeklini almıştır.

İkinci görüş ise; Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Kılıç Arslan'ın bir seferi esnasında vuku bulan bir hadisedir. Selçuklu ordusunun sıcak bir yaz günü yürüyüşü sırasında, askerler çok susamışlardı. Verilen istirahat sırasında ordugaha gelen ihtiyar bir kadın, askerlere ayran dağıtıyordu; elindeki testiden bütün asker içmiş ve mataralarını doldurmuştu. Yaşlı kadın hala; "Evlatlarım ayran için. Mataralarınızı doldurun." diyordu. Her bir asker de; "Ana dolu!", "Ana dolu!" demelerinden ordunun bulunduğu yere daha sonraları "Anadolu" denilmeye başlanmış. Bu da zamanla şimdi üzerinde yaşadığımız topraklara isim olmuştur.
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Anadolu'da kurulan uygarlıklar (Medeniyetler) sırasıyla şunlardır:
1.
Anadolu kelimesi Yunanca güneşin doğduğu yer anlamına gelen “Anatoli”dan doğmuştur. Romalılar, kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia demişlerdir. Anadolu isminin bir bölge adı olması ise Selçukluların Anadoluya gelmesiyle başladı.
Anadolu’nun tarihsel çağları, Çorum'un Sungurlu ilçesine 5 km. uzaklıkta bulunan ve yapılan kazılarda Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşa olduğu anlaşılan Boğazköy'de, Yozgat’ın güneydoğusuna düşen Alişarhöyük'te ve kayserinin kuzeyindeki Kültepede bulunan, çivi yazısı ile yazılmış tablet denilen kil levhacıklar ile başlar.

Güçlü bir uygarlık kuran Friglerin tarihi ve sosyal yaşamı ile ilgili bilgilerimiz ne yazık ki yeterli değildir. Bu konudaki ilk bilgileri antik yazarlardan öğreniyoruz. Tarihçi Herodot ile coğrafyacı Strabon'a göre Frigler, Avrupalı bir kavimdi ve Anadolu'ya gelmelerinden önce “Brigler” olarak anılıyorlardı. Friglerle ilgili bu yazılı kaynakları ve bölgedeki kazı sonuçlarını değerlendiren bilim adamları Friglerin, büyük olasılıkla MÖ 1200'lerde Trakya ve Boğazlar üstünden Anadolu'ya geldiler

Lidyalılar Alm. Lyd(i)er (pl.), Fr. Lydiens (pl.), İng. Lydians. Batı Anadolu'da devlet kurmuş eski bir kavim. Asıl merkezleri, Menderes ve Gediz nehirleri vadileriydi. Ülke güneyinde Karya, doğusunda Frigya, batısında Eolya, kuzeyinde Temnos Dağları ile çevrilidir.

Yunan efsanelerine dayanarak, M.Ö. 700'lerde Mermnad veya Şahin Kralları adı ile kaynaklarda geçen Lidya Sülalesinin adı, Lidas'tan gelmiştir. İlk kralları Giges'tir.

İzmir ile Büyük Menderes ırmaklarının bulunduğu bölgeye yerleşmişlerdir. Polis adı verilen şehir devletleri şeklinde yaşamışlardır. En önemlileri İzmir, Foça, Efes, Milet’dir. Bu şehir devletleri; aralarında ticari rekabet bulunması ve hürriyetlerine düşkün olmaları nedeniyle siyasi birlik oluşturamamışlar ancak dini inanışlarının ortak olması sebebiyle kültür birliği sağlamışlardır.Fenike harf yazısının Ege havzasında tanınmasını sağlamışlardır. Bilim, sanat, alanlarında Anadolu’da İlkçağda en
Urartular (M.Ö. 2000 - M.Ö. 600 yılları arasında)
2.
Urartu Devleti Doğu Anadolu'da yaşamış ilkçağ ulusudur, en parlak döneminde (M.Ö. IX. yy.) Hazar Denizi'nden Malatya'ya kadar uzanan alanda egemenlik sürüyordu. Başkenti Tuşpa (Van) idi. Devletin kuzey sınırları Erzurum ve Erzincan'a, güney sınırlarıysa Musul ve Halep'e kadar uzanıyordu. O yıllarda Ön Asya'nın büyük devleti olan Asur Devleti, Urartuların bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
Persler (M.Ö. 543 - 333)
3.
Persler İran’a hakim olan eski bir kavim. Ari ırkına mensup, Hint-Avrupa kavmidir. M.Ö. 2000 yılında, kuzeyden gelip, Orta İran’a yerleştiler. Eski Ortadoğu’ya hakim Elamlılar ve Medlerin hakimiyetinde yaşadılar.
 



Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

4. Roma İmparatorluğu
5.
Bugünkü İtalya’nın Latium bölgesinde, Tiber Irmağı’na bakan tepelerde kurulmuş birkaç köyden oluşan eski Roma, sonradan dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin merkezi oldu. Romalılar tarihte pek çok ülkenin dilini, edebiyatını, yasalarını, yönetim biçimini ve mimarlığını etkiledi.

6.
Bizans İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu’nun İS 395’te Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmasıyla ortaya çıktı. Başkenti Roma olan Batı Roma İmparatorluğu 5. yüzyılda Germen kabilelerince yıkıldı. Merkezi Konstantinopolis (bugün İstanbul) olan ve Doğu Roma İmparatorluğu da denen Bizans İmparatorluğu ise, bin yılı aşkın bir süre varlığını sürdürdü. Bizans’ın ortaya çıkışı, Roma İmparatoru Constantinus’un başkenti Roma’dan bugünkü İstanbul’a taşımasıyla da yakından ilişkilidir.

Anadolu'da insanların toplu olarak yaşamaya başlamasıyla birlikte, devletler kurulmaya başlamış ve farklı medeniyetler birbiri ardına ortaya çıkmıştır. Asırlarca devam eden bu devletler zinciri, Anadolu'nun yeryüzünün medeniyet beşiği olmasına sebep olmuştur.

Bilinen tarihi kayıtlara göre bugünkü devlet şekline uygun ilk olarak Hatti Devleti ortaya çıktı (M. Ö. 2500 - 2000). Hattiler, Mezopotamya tesiri altında olmalarına rağmen, kendilerine mahsus bir medeniyet ortaya koydular. An'ane, mitoloji ve sanat bakımından büyük bir varlık gösteren Hattilerin tesiri Anadolu'da uzun süre devam etti. Küçük krallıklardan meydana gelen Hatti devleti, idareci sınıfın etkisiyle kendisine has bir sanat ortaya koydu. Alacahöyük, Horoztepe ve Mahmatlar bölgelerinde yapılan kazılarda, Hattilerin san'at gücünü ortaya koyan kalıntılar çıkmıştır.

M.Ö. 1750 ile 1200 yılları arasında Anadolu'da hüküm süren Hitit Devleti ise, Hint-Avrupa ırkları topluluğuna mensupturlar. Hititler M.Ö. 15 ve 14. asırlarda o zamanki dünyanın egemenliğini Mısır Devleti ile paylaşıyordu. Hititlerin ilk merkezi olan Kaneş (Kültepe)te bulunan çivi tabletler, Anadolu'daki ilk yazı örnekleridir. Hititler; Mitoloji, örf ve adet, kültür, sanat alanlarında tamamen Hattilerin tesiri altında kalmışlardır. Mimari alanda özel bir tarz geliştirmişlerdir. Hitit sanatının bugüne kadar gelebilen eserleri arasında saraylar, tapınaklar, heykeller ve etrafı duvarlarla çevrili şehirler gelmektedir. Eski Anadolu oymacılığının en güzel örnekleri Hitit devrinden kalmadır. Oymalar; taş, tunç, demir ve altın üstüne yapılmıştır. Hitit medeniyeti, klasik medeniyete (Yunan - Roma Medeniyeti) tesirde bulunmuştur.

Hurri Devleti ise, Hititlerle çağdaş olup, kültür ve medeniyet sahalarında Hititlerin ve Mısırlıların te'sirinde kalmışlardır. Bugüne kadar yapılan kazılar sonunda Hurrilerde taş oymacılığı ve çanak çömlekçiliğin çok ileri bir seviyede olduğu görülmektedir.

Urartular ise, şimdiki Van, İran ve Azerbaycan'ın birleştikleri yerlerde medeniyet kurmuşlardır. Sami, Hind, Avrupa ve Hatti dilinden başka Hurricenin bir lehçesini de kullanırlardı. Maden işleme sanatında oldukça ileriydiler; bunların madeni eserleri Frigya (Phrygia) Etrüsk şehirlerinde bulunmuştur.

M.Ö. 1275'ten sonra Anadolu'ya gelen ve siyasi sahada M.Ö. 750'den sonra kendilerini gösteren Frigyalılara ait Gordion, Pazarlı, Alişar, Alacahöyük ve Boğazköy'de ortaya çıkarılan san'at eserleri dönemin mimarlığını ve bina tekniğini ortaya koymaktadır. Frigyalılar Geç-Hitit ve Helen tesiri altında sanat eserleri ortaya koymuşlardır. Bu sanat eserleri arasında çeşitli renklerde, insan ve hayvan figürleri, geometrik motiflerle süslü, pişmiş topraktan levhalar, geometrik motifli ya da aslan, geyik gibi figürlerle süslü seramikler dikkati çekmektedir. Frigyalıların maden, ağaç işçiliğinde, dokumacılıktaki eserleri Helenlere tesir etmiştir.

M. Ö. 700 - 300 arasında Batı Anadolu'da hakimiyet kuran Lidyalıların merkezi Sard kasabası kalıntıları hala mevcuttur. Burada bulunan Lidya kral mezarları yüksekçe olup, mozak tipindedir. Lidyalılar zaman zaman İon şehirlerine hakim olmuşlarsa da, fazla bir tesirleri olmamıştır.

Likyalılar (Lykia), Lidyalılarla aynı devirlerde Güneybatı Anadolu'da hüküm sürmüşlerdir. Bunlardan günümüze kadar sağlam olarak Fethiye'de Kaya Mezarları ayakta kalmıştır.

İon Medeniyeti, Batı Anadolu'da M. Ö. 1050-300 arasında Mısır, Fenike, Assar ve Hitit te'sirinde olarak görülmüştür. En parlak dönemleri M. Ö. 650-545 arasındadır. Felsefe alanında ileri olan bu toplum içinde Thales, Anaximandras ve Anaximanes gibi hala meşhur olan filozoflar yetişmiştir. Felsefi sistem olarak Grek felsefesini etkilemiştir. Sağlam bir mimari tarz geliştiren İonyalılar, Avrupa mimarisini büyük ölçüde etkilemiştir.

İskender'in M. Ö. 333'te Pers hükümdarı Dara'yı mağlub edinceye kadar, Anadolu'da Pers hakimiyeti görülür. Perslerin Anadolu'ya yerleşmeleri ile İonyalıların Anadolu'daki varlıkları silinmiştir. Anadolu'daki Pers satrapları bağımsız krallar gibi hareket ettiklerinden, burada dünya çapında eserler meydana getirmişlerdir.

İskender'in Anadolu'yu istilasıyla buradaki Hellen şehirlerine bağımsızlıklarını geri vermiştir. Yarımadada tekrar dünya çapında eserler vücuda gelmeğe başlamıştır. Bergama, Efes, Milet, Didim'deki mimari eserler, Roma san'atına büyük ölçüde te'sir etmiştir.

M. Ö. 30 ile M.S. 395 arasında Anadolu'da Roma medeniyeti hakim olmuştur. Romalıların tuğlaları harçla birbirine bağlama usulüyle yaptıkları, geniş hacimli ve kubbeli binalar, Anadolu'da eskiye nazaran daha tekamül etmiş yapıların inşasına yol açmıştır. Böylece Anadolu o zamanın en mamur ülkelerinden biri haline gelmiştir.
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor


Anadolu'da M. S. 330-1453 arasında Geç Roma sanatı ve Erken Hıristiyan sanatının bir karışımı olarak meydana gelen Bizans sanatı, mimari bakımdan yeni bir merhaledir. Mimari gelişme, en mükemmel mahsullerini M. S. 330'da kurulan Konstantinopolis (İstanbul)'de vermiştir. M. S. 532-539 arasında inşa edilen, merkezi kubbeli bir bazilike olan Ayasofya, hala dünya mimarisinin en önemli eserlerindendir .

1071'den sonra Anadolu'yu fethe başlayan Müslüman Türkler, burayı ikinci anayurt kabul ederek hiç ayrılmayacak şekilde yerleşmişlerdir. Buradaki Türk kavimleri, hoşgörüye dayanan idareleri ile tamamen Anadolu'ya hükmettiler. Selçukluların Anadolu'ya hakim olmalarıyla, yeni bir imar hareketi başladı. Önceden mevcud olan ticaret yolları üzerine inşa edilen kervansaraylarla, Anadolu'da ticari hayat iyice canlandı. Selçuklu sanatı, Arab ve Acem sanatından etkilenmekle beraber kendisine mahsus Ortaasya'dan beri gelen mimari özellikleri de bünyesinde toplamıştır. Selçukluların Diyarbakır'dan İstanbul Boğazına kadar uzanan sahada yüzlerce saray, cami, mescid, imaret, han, hamam, darüşşifa, medrese, hankah, türbe, künbed, çeşme, sebil, kervansaray, kale ve surları görülmektedir. Bu yapıların cepheleri, kapıları, pencere kenarları en güzel ve renkli yazılar ile süslenmiş, camilerin kubbe kenarları, minber ve mihrapları Türk çinileri ile kaplanmıştır. Şadırvanlar Türk mermer işçiliğinin, kapı ve pencere kapakları Türk kakmacılık ve oymacılığının en güzel örneklerini vermiştir. Türbeler, Türk çadırının taş binalara uygulanmış şeklidir. Kuzey Avrupa'da görülen gotik mimarideki tuğla süslemeleri, Haçlı seferleri sırasında Anadolu'dan alınarak kullanılmıştır, yani Selçuklu menşelidirler.

Camilerde ve diğer yapılarda pencerelerin katlar halinde sıralanması, Türk mimari mahsulü olup, başka İslam ülkelerinde uygulanmamıştır. Kubbe inşaatında Selçukluların ortaya koydukları en mühim yenilik ana duvarlardan kubbeye geçişin müselles sahalar ile teminidir ki, bu durum mimari tarihinde "Türk üçgenleri" adı ile anılmaktadır. Bu üslub Osmanlılar zamanında değişik şekiller altında geliştirilmiştir. Selçuklu stilinde daha ziyade basık olan mihrablar, Osmanlılar devrinde camilerin azametine paralel olarak yükselmiş ve incelmiştir.

1299'dan sonra altı asırdan fazla yeryüzünde hüküm süren Osmanlı Devleti, Selçukluların kültür ve sanatını geliştirmiş ve yeni bazı şekiller kazandırmışlardır. Türk yapı sanatında, Selçuklularda toplu mekana doğru bir ilerleme başlamış ve Osmanlı mimarisinde Mimar Sinan'ın inşa gücüyle tamamen bütünlüğe kavuşmuştur. Mimar Sinan'ın meydana getirdiği cami stili, model olarak sonraki mimarlara örnek olmuştur. Ancak Süleymaniye ve Selimiye o kadar eşsiz eserler olarak meydana gelmişlerdir ki, hiç bir mimar o büyüklükte ve mekan bütünlüğünde bir cami yapmağa cesaret edememişlerdir. Mimar Sinan, Selimiye ile merkezi bina tipinin yeryüzündeki en başarılı örneğini vermiştir. Osmanlı mimarisi, türbe, medrese, kütüphane, köşk, konak, saray, hamam, işhanı ve su kemeri, köprü inşaatında da hem mimari, hem de mühendislik açısından eşsiz eserler meydana getirmişlerdir..

Bugün Anadolu'nun dört bucağı Osmanlı eserleriyle doludur. Bunlardan bazıları bakımsızlıktan, ilgisizlikten harabe haline gelmiştir. Gelecek nesillere mirasın ulaşabilmesi ancak bu eserlere sahip çıkmakla mümkün olacaktır.

Bilgilerin tamamı güvenli kaynaklardan Alıntıdır.
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

ilyas bey camii restorasyon nedeniyle kapalıydı.. gezememiştik.sayenizde gezdik gördük.kubbesinin tepesinde ki leylek yuvasımı tam bilmiyorum .hem geziyoruz hem bilgileniyoruz sayenizde.iyi yolculuklar
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

Yine mola çeşitlileri ile gezimize kaldığımız yerden devam ediyorum.
Şimdi Didimde bulunan Apollon tapınağının önünündeyiz hep birlikte deva asa ve tonlarca ağırlıktaki taşlarala nasıl aynen bir yap boz gibi oynamışlar gelin detayları ile izleyelim.

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

251220091735.jpg


251220091591.jpg


251220091729.jpg


251220091601.jpg


251220091602.jpg
 




Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

251220091592.jpg


251220091594.jpg


251220091595.jpg


251220091598.jpg


251220091600.jpg
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

[attachment=2][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

251220091603.jpg


251220091604.jpg


251220091605.jpg


251220091606.jpg


251220091607.jpg
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

251220091608.jpg


251220091609.jpg


251220091611.jpg


251220091612.jpg


251220091613.jpg
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

[attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5][attachment=1]

251220091614.jpg


251220091615.jpg


251220091616.jpg


251220091617.jpg


251220091618.jpg
 

Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

251220091619.jpg


251220091621.jpg


251220091622.jpg


251220091624.jpg


251220091626.jpg
 



Ynt: Seyyah-34 İle Tarihe Yolculuk Başlıyor

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4][attachment=5]

251220091630.jpg


251220091633.jpg


251220091634.jpg


251220091635.jpg


251220091636.jpg
 

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,828
Mesajlar
1,524,047
Kayıtlı Üye Sayımız
166,621
Kaydolan Son Üyemiz
Gamze Erol

SON KONULAR



Geri
Üst