Balkanlar 43 Gün (sofya-belgrad-bosna-dubrovnik-üsküp-selanik)

Merhaba,
2001-2002 yıllarında Mostar'da 14 ay kalmıştık. Tarihi Mostar köprüsü o zaman bir Türk firması tarafından restore edilmeye başlanmıştı. Maalesef bitişine yetişemedik. Neretva nehrinin kenarında köprüye yakın noktada Başkonsolosluğumuz vardı. Türkiye'nin futbolda dünya 3. olduğu o yıl maçları bir avuç Türk görevli birlikte izlerdik. Her kazanılan maçtan sonra boşnak kardeşlerimiz konvoy oluşturur kutlama yapardı..Güzel anlatımınız ve paylaşımınız ve dahası anılarımızı canlandırdığınız için çok teşekkürler.

Keyifli ve yararlı paylaşımınız için teşekkürler...

Karayoluyla Avrupa'nın çeşitli ülkelerini yolculuklar yapma fırsatım oldu yıllar içerisinde. Doğrusu benim de Bulgaristan, Bosna ve İtalya ile ilgili tatsız anılarım var. Bosna ve İtalya'da hırsızlık, Bulgaristan'da trafik polisinin para kopartmaya çalışması gibi.

En son kez çıktığımızda da (2014) Bulgaristan'da yine bir trafik polisinin çevirmesi sırasında " nasıl bir kulp takarım da, para kopartırım ?.. " edasıyla karşılaşmıştık.

Bizim de Bosna'da karavanlarımızı didik didik aramışlar ve de nazik sayılmayacak şekilde davranmışlardı. İnsan üzülüyor ama oluyor böyle şeyler...

Paylaşım için teşekkürler acaba ben mi kaçırdım bu iple gezme işini,daha önce bir çok arkadaş paylaşımda bulunmuştu bu bölgeden.Güzel fikirmiş ayrıca.

Bir çırpıda okuduğum gezi notlarınızın devamını ilgi ile bekliyorum

MOSTAR DEVAM...

köprüden atlayanları izlemek üzere köprünün altına inip nehrin kenarında manzarası güzel bir yerde savaş sırasında yıkılan köprünün orjinal taşları üzerine oturup güzel bir gün geçirdik. Tüm köprüden atlamaları telefonun videosuna kaydettin ama buraya koymak için dosya boyutu uzun. güzel birkaç gün geçirdik. Son günün sabahında ayrılmadan önce bu bölgeye özel böreklerin tadına varmamak olmaz. Ana cadde üzerinde Saç BUREK yapan bir börekciye gittim, büyük bir tezgah üzerinde köz odunların arasında üzerinde koni biçiminde kapakları olan tepsilerde pişiriliyor. Kıymalı, patatesli ve kabaklı boşnak böreklerinden alıp karavana döndüm. Tek kelime ile muhteşem lezzetler...

hiç' Alıntı:

Keyifli ve yararlı paylaşımınız için teşekkürler...

Karayoluyla Avrupa'nın çeşitli ülkelerini yolculuklar yapma fırsatım oldu yıllar içerisinde. Doğrusu benim de Bulgaristan, Bosna ve İtalya ile ilgili tatsız anılarım var. Bosna ve İtalya'da hırsızlık, Bulgaristan'da trafik polisinin para kopartmaya çalışması gibi.

En son kez çıktığımızda da (2014) Bulgaristan'da yine bir trafik polisinin çevirmesi sırasında " nasıl bir kulp takarım da, para kopartırım ?.. " edasıyla karşılaşmıştık.

Bizim de Bosna'da karavanlarımızı didik didik aramışlar ve de nazik sayılmayacak şekilde davranmışlardı. İnsan üzülüyor ama oluyor böyle şeyler...

Genişletmek için tıkla ...

Yazımın ileriki aşamalarında belirteceğim selanikte casusluk süphesiyle 3-4 saat karakolda sorguya çekilmemiz işin tuzu biberi oldu.

MOSTAR' dan hareket ve DUBROVNİK e varış.

Gezimizin 19. günü 13.09.2015 tarihinde Mostar'dan ayrıldık, Hırvatistan sınırına yakın bir yerleşim yerinde kasaba giderek elimizde kalan 25 km Bosna parasıyla et almayı tercih ettik, kasapla dil olarak anlaşamayınca çıkarıp parayı tezgaha bıraktım oda bana yaklaşık 3 kg kadar bonfilelik sığır eti verdi, türk parasıyla yaklaşık kg fiyatı 16-17 tl ye gelmiş oldu.

Hırvatistan sınırından sorunsuzca geçip Adriyatiki yüksek bir yerden gören yol kenarındaki park yerinde mola verip manzara eşliğinde çaylarımızı içtikten sonra yola devam ettik.

Bosna Hersek'in Adriyatikte 10 km lik bir sahili var, bu sahil aynı zamanda Hırvatistanı bu bölgede ikiye ayırmış oluyor, Bosnaya bağlı NEUM'a vardığımızda merkezde sahil kıyısında 2 saat deniz keyfi yapma imkanı bulduk.

mayıstosböce' Alıntı:

Paylaşım için teşekkürler acaba ben mi kaçırdım bu iple gezme işini,daha önce bir çok arkadaş paylaşımda bulunmuştu bu bölgeden.Güzel fikirmiş ayrıca.

Genişletmek için tıkla ...

Bu ip tek başına değil üzerinde her yarım metrede bir farklı renklerde nor kağıtları iliştirilmiş, üzerinde Mevlanadan, Buda'ya kadar dünyanın her yerinden ünlü sözler, değimler ve atasözleri var. Köprünün korkuluklarından başlayarak nehrin her iki yakasındaki turistik alanları dolaşıyor.

DUBROVNİK.....
Sabah Mostar'da borekle kahvaltımızı yapıp, öğle saatlerinde Adriyatik kıyısındaki Neumda yüzme molası verdıkten sonra Akşam 5 civarında Dubrovnik'e vardık. Önce karavanımızla şehir içerisini yaklaşık bir saat turladıktan sonra aşağıdaki resimde görülen sağ üst köşedeki karavan kampına 200 mt mesafede yol kenarındaki manzaralı boşluğa park ettik.
Mekezden uzaklığımız yaklaşık 3.5 km. Biraz Şehrin büyüsünden birazda keşfetme duygusundan olsa gerek yürüyerek OLD CİTY'ye gittik.




Merkeze vardığımızda aşağıdaki seremoni ile karşılaştık.


Ve ünlü GAME OF THRONES
dizinin çekildiği alanlarda dolaşmak apayrı bir duygu

uzun bir zamandır girmediğim gezenbilir forumuna,iyiki tıklamışım dedirten bir paylaşımı tek seferde okudum,rotanın geri kalanı için daha sık ziyaret edeceğiz gibi görünüyor.teşekkürler

DUBROVNİK 2.gün
Akşam yürüyerek gittiğimiz merkezden yine yürüyerek karavanımıza döndük çok yorulmuştuk, güzelce dinlendik, sabah geç kalkıp kalvatımızı ettikten sonra yakın çevremizi dolaşmaya çıktık. Konakladığımız yerden yürüyerek geldiğimiz kavşaktan (Aşağıda kırmızı çizgiyle belirtilen yol yaklaşık 500 mt. ) yol boyunca yürüdük sağlı sollu cafeler, restoranlar var, trafiğe kapalı alan zaten. Yolun sonu güzel bir koy'a çıkıyor, sahilde bir kafede oturup cafenin internetini kullanarak rutin haberleşmelerimizi ve sosyal medyadaki paylaşımlarımızı yaptıktan sonra karavanımıza dönüp akşam 5'e kadar dinlendik. Yeniden yürüyerek merkeze gittik, ortam çok nezih ve güzel, dün gezemediğimiz tarihi yerleri, dar sokakları dolaştık zaman zaman merdivenlerde oturup dinlendik.
Bu arada belirteyim Balkanlarda geziye başladığımızdan beridir çok uygun fiyatlarda olan cafeler Avrupa birliğine girmiş olan Hırvatistanda avrupanın pahalı fiyatları ile kendini gösterdi.

Cafelerin 10 da 1 fiyatına old city içerisinde bulunan lily marketten bira ve cips alarak merdivenlerde oturmak, etrafı seyretmek keyifliydi.
Yeterince yorulduğumuzu anlayınca karavanımıza dönüş için otobüse bindik.

Balkanları sizin gözünüzle gezmeye devam ediyorum ve çok zevk alıyorum. Teşekkürler...

DUBROVNİK...

3 gün saat 11 civarında yukarıda bahsettiğim koy'a mayolarımızı giyerek gittik. muhteşem bir deniz sanki göl, durgun ve temiz, fazla kalabalık yok. her yerde olduğu gibi burada da şemsiye ve şezlong kiralanıyor. Karavanda bulunan Plaj şemsiyesini ve katlanır şezlongu getirip kumsala (1 gün önce oturduğumuz ve internet şifresini aldığımız cafe yakınına) yerleşiyoruz. Adriyatik denizinin keyfini çıkarırken saat 2 civarında yine karavana yürüyüp (500 mt) ekmek arası köfte yapıp yanınada buz gibi bir kaç bira takviyesi ile güzel bir gün geçirdik. Daha ne olsun.... İnternet var, sıcak bir deniz var, soğuk biramız var, karnımızda tok, böyle EMEKLİLİĞE can kurban. Karavan almakla ne kadar isabetli karar vermişiz.


Bu arada meraklıları için bu seyahat bizim için 2 emekli maaşı ile ne kadar idare edebileceğimizin testi olacak. Şu ana kadar 20 gün geride kalmasına rağmen yeşil sigorta hariç 650 Euro ile geçinmişiz. Seyahatimiz boyunca ücretli parklarda kalmadan, kamplara girmeden devam etme niyetindeyiz. Şu ana kadar sadece Neum'da 2 saat denize girmek için otoparka 2 euro ödeme yaptık.Yazımın sonunda harcamalar konusunda istatiki bilgi vermeye çalışacağım.

Karavana dönüp duşumuzu aldık, biraz dinlendikten sonra yeniden merkeze farklı bir yoldan yürüdük, tek yönlü trafiğin olduğu bir noktada motosiklet kazasına denk geldik, bayan sürücü başında kask olmasına rağmen kaldırıma çarparak boynunu kırdığı için ölmüş. polis şerit çekerek yolu hem araçlar hemde yayalar için durdurmuş. Mecburen 1 saat kadar yolun açılmasını bekledik, bizdeki gibi savcının gelmesi beklenmedi, polisin olay yeri incelemesi ve delil toplaması nedeniyle beklenildi, delillerin üzerine basılmasın diye yaya geçişine bile izin verilmedi. Dubrovnik'in dar sokakları ve deniz ile dağ arasına sıkışık yapılar nedeniyle motosikletler çok miktarda var.

Old city nin gezmediğimiz bölgelerinin gezilmesi ile geçen bir kaç saatin ardından yine otobüsle aracımıza dönüp istirahate çekildik.

DUBROVNİK 4 gün

Gezmeye doyamadığımız bu şirin şehirde fazladan bir gün daha kalmaya karar verdik, dünün tekrarını yaparak plajda uzun bir gün geçirdik, sonra dinlenmeye çekildik. Aracımızın hem temiz suyu bitme aşamasına gelmiş, hemde atık su depoları dolmak üzere. Depolarımız zaten 3-4 gün idare ediyor sonra doldurma,boşaltma noktalarına gitmemiz gerekiyor. Eşim günün yorgunluğunu atamadığından ben yalnız olarak yeniden merkeze yürüdüm,



17.09.2015 sabah park ettiğimiz alandan KOTOR'a gitmek üzere hareket ettik. Dubrovnik çıkışında şehri yukarıdan gören ve Adriyatik manzaralı alana park ederek kahvaltımızı yaptık. tur araçları kısa süreli olarak burada durup fotoğraf cekiyorlar. Hemen önümüzde bir motosiklet park edip fotograf çektikten sonra bize yaklaşarak selam verdi. Hollandada emekli olmuş ve hollandalı eşiyle kuşadasında yaşıyorlarmış, Motorla seyahat edip çadır kuruyorlarmış, karavana davet edip çay ikram edip biraz muhabbet ettik.



Yola devam edip KOTOR' a 30 km mesafede güzel bir koy görünce dayanamayıp attık kendimizi denize. Biraz kitap okuduk, yemeğimizi yiyip KARADAĞ-Kotor'a yola çıktık.

KARADAĞ - KOTOR

Kotor aşağıda görüleceği gibi etrafı dağlarla çevrili bir iç deniz görünümünde körfezin uç tarafında. boğazın çok daraldığı noktada feribot ile geçiş var, ama biz körfezi dolaşmayı tercih ettik, nede olsa amacımız GEZMEK, GÖRMEK, MANZARANIN TADINI ÇIKARMAK. Saat 15 civarında Kotor'a vardık, kısa bir turdan sonra aşağıdaki noktada bulunan benzin istasyonunun bitişiğinde uygun alana park ettik. Kotor Old City'nin güney kapısına 400 mt mesafede park etmişiz. Sarp ve dik çığlak dağların eteğine kurulu kale şehir Kotorun Kale bölümü hemen eteğine yaslandığı kayalık dağın tepesine kadar surlarla çevrili.

KARADAĞ - KOTOR

Karavanımızı park ettikten sonra yürüyerek kalenin güney kapısından girerek dolaşmaya başladık, sanki küçük Dubrovnik. Ön giriş kapısına geldiğimizde İnfo dan şehir rehberi istedik önce ingilizce verdiler sonra Türk olduğumuzu anlayınca Türkçe basılmış şehir rehberini verdiler, gezi boyunca ilk defa Türkçe rehbere rastladık.