Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan tayfunvw Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 51
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 32,914
Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

mayıstosböce' Alıntı:
Bu kadar güzel karelerden sonra yine de ben pastırmayı soracam Gökhan ,nasıldı ?

Kuru et diyorlar üstad, giden olursa muhakkak sipariş et, yumurta ile de on numara uyum içinde .
 

Etiketler



Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

Gökhan paylaşım için teşekkürler. Güzel görseller yakalamışsın.

Köy kahvehanesi gözüme hiç yabancı gelmiyor. Bizim diyarlarda mı? Yoksa yabancı diyarlarda da, ben rüyamda mı gördüm
 



Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

aslanahmet' Alıntı:
Gökhan paylaşım için teşekkürler. Güzel görseller yakalamışsın.

Köy kahvehanesi gözüme hiç yabancı gelmiyor. Bizim diyarlarda mı? Yoksa yabancı diyarlarda da, ben rüyamda mı gördüm

Bizim buralardan abi, Keşan, Mecidiye, köy kahvehanesi. Onsekiz gün sonra '' dööört çay, demli olsun'' demek nasıl bişi

anlatamam,bir de karşılığında güzel demlenmiş sıcak bir çay geldiğinde . Abi canım nasıl saroz çekti şimdi, hafta sonu

zorlasak mı acaba?
 

Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

Öyleyse geçen sene beraber çay içtiğimiz yer. Ben şimdilik buralardan ayrılamam. Giderseniz size iyi kamplar dilerim.
 

Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

MAKEDONYA

Arnavutluğun kuş uçmaz, kervan geçmez dağlarına tırmanıp, 50 euroluk araç sigortasını da paşa paşa ödeyip Makedonya'ya giriyoruz. Gece saat 24.00. Ohrid çok uzakta değil. 1 saat yol alıp şehir merkezine ulaşıyoruz ve gecelemek için yer arıyoruz. Haritada işaretli kampingi bulamadık. Tam o sırada birisi geliyor yanımıza. Yarım yamalak bir Türkçe ile gölün kıyısında fiyatı makul (1 person 10 euro) otel ayarlayabileceğini söyleyip bizi peşine takıyor. Sonradan anlıyoruz ki adam zurna gibi sarhoş. Deli gibi gidiyor göl yolunda. Kayboluyoruz, yanlış aracı takip ediyoruz, tekrar buluyoruz adamı... Uzatmayayım otele varıyoruz. Fiyat bizim sarhoşun dediğinin neredeyse 2 katı. Gruptakiler başka yapacak bir şey yok diye kabul edip otele yerleşiyorlar. Biz 3 araç 2 km ilerideki kamp alanına yollanıyoruz. Gecenin bir yarısı kampa giriyoruz, 2 bira yuvarlayıp yatıyoruz. Bütün günün yorgunluğuyla nerede olduğumuzun farkında bile değiliz.

Sabah cennete uyanıyoruz. Ohrid gölü bütün güzelliğiyle 1 metre ilerimizde. Kampımız gölün hemen dibinde, yemyeşil bir ormanın içerisinde. Hemen göle giriyoruz. Otelciler şehir merkezindeler. Kahvaltı edip, alelacele toparlanıyor ve kampingden ayrılıyoruz. 3 - 4 km gerideki Ohrid'e varıp şehri turluyoruz.

Burada konvoy 2 ye ayrılıyor. Dursun ve ben rotayı 200 km daha uzatıp Skopje'e (Üsküp) gideceğiz. Konvoyun geri kalanı Manastır'ı gezip Yunanistan'a girecekler. 2 gün sonra buluşmak üzere ayrılıp 2 araç yola düşüyoruz.

Mavrovo Tabiat Parkı'ndan geçiyor yolumuz. El değmemiş uçsuz bucaksız ormanlardan geçen yol bizi Gostivar şehrine götürüyor. Şehirde alt yapı çalışmaları var. Yollar kapalı. Bir benzinciye yol sorduğumuz sırada 50'li yaşlarda bir motorlu geliyor. Türkçe biliyor ve bize yolu gösterebileceğini söylüyor. Muhabbet esnasında Beşiktaşlı olduğunu öğreniyoruz. Şehrin çıkışında kendisine Beşiktaş atkısı hediye ediyorum. Nasıl seviniyor anlatamam. Öpüp boynuna doluyor. Abiyle vedalaşıyoruz, o yoluna biz yolumuza gidiyoruz.

Issız Makedon yollarında, Arnavut azınlığın yerleştiği bölgelerden geçiyoruz. Doğa çok bonkör buralarda da. Yeşilin bin bir türü. Tertemiz Müslüman köyleri, Hristiyan köyleri yol kenarlarına serpiştirilmiş.

Yol yine bir milli parktan geçiyor. Uzun bir tırmanıştayız yine. Rampanın sonunda ufak seyir terasında yaşlı bir Arnavut çiftin işlettiği lokantavari bir yerde mola veriyoruz. Bizdeki pişi, katmer tarzı peynirli veya kıymalı börekler yapıyorlar. Nefis. Teyze zaten Türk olduğumuzu öğrenir öğrenmez hepsinden birer tane hediye ediyor bize. Vedalaşıp yolumuza düşüyoruz tekrar.

Artık Vardar ovasında ve otobandayız. Üsküp'e vardığımızda hava kararmak üzere. Şehir bomboş, yollarda tek tük araçlar var. Üstün yol bulma ön sezilerimle bir otoparka dalıyorum. Girdiğimiz otopark hafta sonları bedava, mesai günlerinde ise ücretli. Eee biz burada mis gibi kalırız. Önümüz Old City, arkamız yeni şehir merkezi. Araçları yerleştirip şehri gezmeye çıkıyoruz. Gezemiyoruz yağmur yine peşimizde, bolca heykelin olduğu meydanda bir saçak altına sığınıyoruz. Meydan bomboş, yağmur rahatsız etmiyor, hava zaten sıcak, koca koca heykeller ışık oyunlarıyla canlı gibiler ve biz Makedonya'nın başkentinde bir saçak altındayız. Çok keyifli ya...Yağmur dinipte Vardar Nehrinin üzerindeki köprüden karşıya geçtiğimizde nehir kenarındaki cafelerin tıklım tıklım dolu olduğunu görüyoruz. Tabi yaa dünya kupası final maçı... Bizde çöküyoruz bir cafeye. Almanyanın zaferini seyredip araçlara dönüyoruz.

Sabah erken kalkıyor, bisiklete atlayıp Üsküp'ü geziyorum. Şehir çok düzenli yerleşmiş. Eski şehir kale tarafında. Meydanları tertemiz ve heykel dolu. Meydanlarda ve Vardar nehri kıyısında alt yapı çalışmaları devam ediyor. Anladığımız kadarıyla Makedon hükümeti turistlik bir şehir yaratmak için harıl harıl çalışıyor. Çok değil 5 sene sonra oldukça güzel bir Üsküp ortaya çıkmış olacak.

Büyük İskenderin hayatını, ailesini betimleyen devasa heykeller her yerde. Meydanlarda devamlı klasik müzik yayını yapılıyor. Geceleri heykeller su ve ışık oyunlarıyla daha bir güzel görünüyor.

İskenderin haricinde tarihteki Hristiyan misyonerler, Almanlara karşı savaşan Partizanlar, Osmanlıya karşı savaşan halk kahramanlarının heykelleri yine şehrin her yerine serpiştirilmiş.

Eski şehri gezmeye koyuluyoruz. Safranbolu'yu andıran çarşısı, kervansarayı, çeşmeleriyle tipik bir Türk şehri. 1 saat dolaşıp araçlarımıza dönüyoruz. Kaymakçina'nın memleketindeyiz ama yol üzerinde rastlayamadım. Artık ayrılma vakti geldi. Yolumuz uzun. Üsküp'e veda edip otobandan Yunanistan'a doğru yola koyuluyoruz. Artık yolda olmanın pek keyfi kalmadı. "Gurbetçi otobanı" bizi direk Yunanistan'a, meşhur "european otoban" da Türkiye'ye götürecek...

Makedonya gezdiğimiz ülkeler içinde en ucuz olanı. Hem üzerimizdeki Makedon paralarını bitirmek hemde çok ucuz olan gıda maddeleriyle buzdolaplarını doldurmak için yol üzerindeki Veles şehrine giriyoruz. Bir süpermarkette alışveriş yapıyoruz, Türkçe konuştuğumuzu duyan hemen yanımıza geliyor. Burada herkes Türk asıllı. Alışveriş arabasını bile karavana kadar taşıdı bir soydaş. Çok cana yakınlar, istemeye istemeye vedalaşıyoruz soydaşlarla. Sınırına en yakın benzinciden de depoları doldurup, ver elini Hellas diyarı....


Καλώς Ελλάδα









 

Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

resimler harika, anlatım süper, gezi mükemmel, bize de takip etmek kalıyor
 

Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

YUNANİSTAN

Artık gezimizin son ülkesine doğru ilerliyoruz. Son ülkeye Yunanistan'a Makedonya üzerinden giriş yapmak üzereyiz. İnanılmaz bir sıcak, resmen Ege denizi'ne hoş geldiniz der gibi. Sınır kapısı Balkan ülkelerindekiler gibi baştan savma değil. Yunan gümrük memuru Türkçe hoş geldiniz diyerek karşılıyor bizi. Her zamanki gibi pasaportlar damgalanıyor ve Hellas diyarına giriyoruz.

Otoban güneşten kavruluyor. Axioupoli, Aspros gibi küçük şehirleri uzaktan görerek Selanik'e doru ilerliyoruz. Selaniğin dış mahallelerindeyken grupla iletişime geçebiliyoruz. Halkidiki yarımadasında "Nea Moudania" evet doğru okudunuz Yeni Mudanya'da bir kamptalar. Selaniğe yoğunlukla mübadele ile gelen Rum nüfus yerleşmiş. Yerleştikleri yerlere de nereden geldilerse oranın adını vermişler. Nea Moudania, Nea Marmaros, Nea Trilye gibi...

Selanik'in iş çıkış saatine denk geldik. Çevre yolu kalabalık. Artık Halkidiki yarımadasında ilerliyoruz.Ve denizi gördük yine. Ege denizini... Karadenizden, Adriyatikten sonra Ege...

Mea Moudania'dan 5 km ileride Camping ouzouni'deyiz artık. Camping çok hoş, temiz. İşletmeciler güler yüzlü. Keyfimiz yerinde. Artık denizin ve güneşin keyfini çıkarma zamanı. Fakat ertesi gün bütün gezi boyunca bizi takip eden yağmur yeniden bastırıyor. Ortalık birbirine giriyor. Gök yarıldı sanki, şimşekler ardı ardına çakıyor. Bir gün daha kaybettik... 2. günde hava nane molla olduğu için ben artık gruptan ayrılıyorum.
Hedefim meşhur üç parmak yarımadaların ortasındaki Porto Koufu'ya gitmek. Fakat orada da havanın bulutlu olduğunu öğrenip rotamı Asprovalta'ya çeviriyorum.

Yunanistan'ı 3. ziyaretim olduğu için bizim güney sahillerini bildiğim gibi biliyorum buraları. Volvi gölünü ve Stavrosu geçip Asprovalta sahiline varıyorum. 3 gün buranın keyfini ailecek çıkarıyoruz. Sahil Sırp, Bulgar, Romen karavancılarla dolu. Bilmeyenler için Asprovalta sahilinde karavanlar için alan ayrılmış olup ücretsizdir. Yunanistan'da gezen çoğu karavancının uğrak yeridir. Belediye tuvalet, su ve duş imkanını da ücretsiz sağlar. Bu uygulama kasaba için harika bir gelir kaynağına dönüşmüş durumdadır. Zaten turistlik bir kasaba olan Asprovalta'da gündüzleri denizin, akşamlarıda cafelerin, barların tadını çıkarıyoruz. Yol yorgunluğunu ve sersemliğini yerleşik hayata geçerek yavaş yavaş atıyoruz. 3. gün hava yine bozar gibi oluyor ve biz yine yola düşüyoruz. Hedefim Alexandroupoulis (Dedeağaç).

Yunanistan otobanları bizdeki gibi değil. Ücretlendirme yan yollarda değil, otoban üzerinde ve belirli noktalarda. Boyu 2.40 olan bizim Kamyon için 6 euro gibi bir fiyat belirlemişler. Dedeağaç'a kadar 3 gişe var. Vermem o kadar para. Otoban onların olsun. Ben eski E-5 ! 'den basıp gidiyorum. Kavala, Xanthi (İskeçe), Komotini (Gümülcine) üzerinden Dedeağaç'a varıyoruz. Limanda kalamayız, sahil de pek keyifli değil. Direk belki de bütün Yunanistan'daki en güzel camping olan (Evroz Camping)'e giriyorum. Tertemiz, sessiz, sakin. Ben bayılıyorum bu kampa. Ama pek keyfimiz yok açıkçası. Yolda olmayı, ülkeden ülkeye koşturmayı, Tuna'yı, Mostar'ı, Kotor'u hatta Arnavutluğu özlüyoruz.

Hava burada da iyi değil, geçen gece yağan yamur denizi de etkilemiş, bulanık. Artık eve dönme zamanı ...
Toparlanıyor ve çıkıyoruz yola. Arka yollardan gümrüğe kadar geliyorum. Türkiye girişi kalabalık, Avrupa'da yaşayan Türkler giriyor ülkeye. 2 saat oyalanıyoruz. Free shop alışveriş ve memleket .....









 



Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

Benden şimdilik bu kadar. Dilim döndüğünce tatilden çok bir yol hikayesi olan maceramızı kaleme dökmeye çalıştım. Kafa şişirdiysem affola.

Gezmeye, yeni yerler, insanlar görmeye, km'leri saymaya devam. Hayat kısa, dünya güzelliklerle dolu... Önümüzdeki sene Bus Meeting Sırbistan'da. Ve bizde daha batıya Macaristan, Slovenya, İtalya'ya direksiyon sallayacağız. Bekleriz...
 

Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

Eline,kalemine sağlık Tayfun. Birbaşka yol hikayeni okuyabilme dileklerimle.Selamlar
 

Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

Anılarınızı zevkle okudum. Emek verip detaylı anlattığınız için ayrıca teşekkürler.
Yazılanların ve resimlerin birbirini tamamladığı ilgi çeken bir anı oldu. Tebrikler.
 


Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

Elinize, dilinize sağlık . Gitmiş kadar olduk.

Teşekkürler.

Hasan
 



Ynt: Avd Balkan Ülkeleri Gezisi 2014

Güzel anlatımınız için çok teşekkür ederiz. Başka gezi anılarınızı da keyifle izlemek dileklerimizle
 

BENZER KONULAR