İşine gidebilmek için günde 110KM yapması gereken biri olarak işin içinden başka türlü çıkamadım. Evimin yeri dolayısıyla toplu taşımayı kullanmam imkansızdı. Günde 150 lirayı bulan yakıt masrafına çok fazla dayanamazdım. Yakıtın daha fazla da pahalılanabileceği ve yiyecek ekmeğe vermem gereken paranın yakıta gitmesi tehlikesine karşı alabileceğim tek gard motosiklet gardı. Ben de sonunda bu kartı çektim. Kendi cubumu aldım. Kimbilir belki de caddelerinden motosiklet akan ülkelere dönüşürüz bu gidişle...
Yine de köydeki köpeklerden korkuyorum...
Hem işime gitmek hem de gezilerimde daha çok mesafe kat edebilmek adına CUB tasarımını ekonomik olması dolayısıyla seçtim. İlk motosikletim bir CUB'du ve memnun kaldım kullandığım sürede. Yalnız o 125cc idi. Olsun Cubların silindir hacmini yükseltmek zor değil.
CUB'lar ekonomik sürüş karakterleriyle Dünya'da kendilerine pazarda bir yer bulmuş durumdalar.
İlk CUB, Yani CUB'un mucidi ise Honda olduğunu biliyorum. Umarım doğrudur.
İşte bu ekonomik durum içerisinde ben de böyle bir ekonomik çözüme başvurdum.
Ama Ankara trafiği çok çok tehlikeli. Çok dikkatli olmak lazım.
Bir CUB motoru, Benim aracımın yarısından daha da az yakıyor. Aradaki bu farkın beni ekonomik olarak birazcık rahatlatmasını diliyorum.
CUB motorların nasıl ilk defa ortaya çıktığıyla ilgili bir link paylaşayım. İlginç.,