Viyana-bratislava Gezi Notları (27-31.ocak.2017)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 120
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 16,709
Gümüş koleksiyonu bölümünden sonra Sisi Müzesi(=Sisi Museum)’ne geçtik. Müzede,Sisi’ye ait kıyafetler,takılar ve kullandığı eşyalar yer almaktadır.Buradan itibaren fotoğraf çekmek yasak olduğundan çekebildiğim fotoğrafların netliği için kusura bakmayınız.
Bavyera dükünün kızı ve o devirde Avrupa’nın en güzel prensesi olan Elisabeth(=Sisi),16 yaşında iken ablası Helen ile evlendirilmek istenen kuzeni İmparator I.Franz Joseph'in kendisine ilk görüşte aşık olması sonrasında onunla 1854 yılında evlenerek imparatoriçe olmuştur. Özgürlüğe aşırı düşkün yapısına,saray yaşamının ve kayınvalidesi Sophia'nın katı kuralları ve baskısı ile migren ve anoreksiya gibi hastalıkların eklenmesi nedeniyle bunalmış ve genellikle mutsuz bir yaşam sürmüştür.Kendisine ait “Evlilik saçma bir kurumdur.15 yaşında bir çocuk iken satılırsınız ve anlamadığınız bir yemini eder,sonra 30 yıl veya daha uzun bir süre pişman olur ama bu yeminden geri dönemezsiniz" sözleri onun ruh halini net bir şekilde anlatmaktadır.Sisi işte bu nedenle aristokrasinin tören ve eğlencelerinden uzak durmaya çalışmış,vaktini spor yapmak,ata binmek ve halkın sorunları ile ilgilenmekle geçirmiştir. Bu mahzun imparatoriçenin 1.72 metre boyunda ve dört çocuk doğurmasına rağmen sadece 48 kg. ağırlığında olmasının sırrı spor yapmasına ya da söylendiği gibi günde sadece bir tabak çorba ve bir portakal yemesine ya da hastalığına mı bağlı onu bilmek mümkün değilse de kendisine aşık olan İmparator Franz Joseph'in,Avusturyalıların ve Macarların kalbinde taht kurduğunu söylemek mümkündür.
1889 yılında tek oğlu Rudolf'ün sevgilisi ile birlikte intihar etmesi sonucu iyice içine kapanan Sisi,1898’de İsviçre'nin Cenevre kentine yaptığı ziyaret sırasında,bir italyan anarşist tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürülmüştür.Sisi'ye büyük bir aşkla bağlı olan İmparator I.Franz Joseph ise bu tarihten kendisinin vefat ettiği 1916 yılına dek bir daha evlenmemiştir.


20170131_100623_zpsioociru3.jpg


IMG_0119_zpsz5nzxxzs.jpg


20170128_135952_zpsysaivefu.jpg


20170128_140535_zps98irqs4j.jpg


IMG_0120_zpsyx88ijt6.jpg


Sisi Müzesi'nden görüntüler
 

Etiketler
Saraydaki turun üçüncü bölümünde,Avrupa’da yakın tarihin en uzun süreli(=1848-1916) hükümdarlık yapmış imparatoru Franz Joseph ile eşi Elisabeth'in yaşam alanlarının sergilendiği İmparatorluk Daireleri (=Kaiserappartements) bölümüne geçtik.Michaelertor'un sağında kalan Reichkanzleittrakt kanadında İmparator Franz Joseph'in ve Amalienburg kanadında ise İmparatoriçe Elisabeth'in yaşadığı saray daireleri yer almaktadır.Ziyarete açık olan toplam yirmi bir odadan oluşan bu daireler arasında imparatorun misafir kabul odası,çalışma odası,yatak odası, imparatoriçenin çalışma odası,yatak odası,banyosu ve beraber yemek yedikleri kraliyet yemek odası bulunmaktadır.
Sarayın bu bölümünde İmparatoriçe Elisabeth'in 1865 yılında alman ressam Franz Winterhalter tarafından yapılmış yağlı boya tablosu, 17.yüzyıldan kalma devasa çini sobalar ve 19. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen mobilyalar ile yemek takımları sergilenmektedir.Sergilenen bu eşyalar,655 sene boyunca kesintisiz hükümranlık yapmış Habsburg hanedanının egemenliği altındaki Macaristan,Bohemya,Hırvatistan,Silezya ve Slovakya gibi bölgelerin zenginliklerini nasıl Viyana’ya akıttığını gösterse de Schönbrunn Sarayı'ndaki ihtişamlı odalar ile kıyaslandığında İmparatorluk Daireleri bölümündeki barok veya rokoko stilinde döşeli odalar daha mütevazi görünüyorlardı.


20170128_141525_zpswt2rm9yg.jpg


20170128_141317_zpsyclt7ogz.jpg


İmparatorluk Daireleri bölümünden kareler


20170128_140830_zpssr3groes.jpg


20170128_141919_zpsayebjqcp.jpg


Sisi'nin dinlenme odası ve tuvaleti
 

Hofburg Sarayı içindeki gezimizi böylece tamamlayıp sarayın İn der Burg ya da İnnenhof denilen en büyük iç avlusuna çıktık.Avlunun II.Franz heykelinin arkasına düşen sağ kanadı ve tam karşısına düşen sol kanadında her ikisi de 16. yüzyılda rönesans mimari tarzında yapılmış binalar göze çarpmaktadır.Sağda yer alan ve ön cephesinin üzerindeki barok saat kulesi ile ilgi çeken Amalienburg, İmparatoriçe Sisi'nin de yaşamını sürdürdüğü bölümdür.Sol tarafta yer alan bina ise Schweizerhof olarak adlandırılır.Bu binanın yapım tarihi 1552 olan ve rönesans mimari tarzında yapılmış kapısı Schweizertor(=İsviçre Kapısı) olarak adlandırılır.Bu kapıda,orta çağda İsviçre'den gelen maaşlı muhafızlar nöbet tutarlarmış.Bu kapı,Hofburg Sarayı'nın, Alte Burg olarak adlandırılan en eski kısmı ile Schatzkammer adı verilen hazine bölümüne ve 1449 yılında inşa edilmiş Burgkapelle adı verilen şapeline girişi sağlamaktadır.Avluya girişte arkanızda kalan ve her iki girişinin üzerinde ikişer adet Herakles(=Herkül) heykeli bulunan kısım ise önce Napolyon Bonapart sonra da İmparator Franz Joseph'in yaşam alanı olan Reichkanzleittrakt'tır. Avluya girişte tam karşınızda kalan kısım ise Leopoldinischertrakt(=Leopold Kanadı) adını alır ve bu bölüm günümüzde Avusturya Cumhurbaşkanı'na aittir.
Avlunun ortasında 1846 yılında Pompeo Marchesi adlı italyan heykeltraş tarafından yapılmış İmparator II.Franz'ın bronz heykeli bulunmaktadır. Heykel o kadar ağırmış ki Milano'dan Viyana'ya 16 öküz ve 18 at tarafından çekilerek 33 günde getirilebilmiştir.Heykelin üzerinde Latince "amorem meum populis meis(=Ben insanlarımı severim)"sözü yer almakta olup kaide kısmında oturmakta olan dört kadın figürü ise inanç, güç,sevecenlik ve adaleti simgelemektedir.


IMG_0123_zpsq0j06iwi.jpg


İmparator II.Franz Heykeli.Fotoğrafın solunda Reichkanzleittrakt kanadı,sağında Leopoldinischertrakt kanadı ve heykelin tam karşısında ise Schweizerhof adı verilen saray bölümleri görülmektedir.


Amalienburg-hofburg-viyana-960x640_zpsjmjhbz3m.jpg


Amalienburg kanadı


IMG_0122_zpssrzkpjiq.jpg


20170201_114702_zpsohdsojc9.jpg


İnner Hof veya İn der Burg avlusunda yer alan Reichkanzleittrakt kanadı


IMG_0126_zpski4gvdhb.jpg


Schweitzertor(=İsviçre Kapısı)
 

İn der Burg avlusunun karşısındaki geçitten yolumuza devam edip sarayın bir başka önemli meydanına çıktık.Heldenplatz(=Kahramanlar Meydanı) olarak adlandırılan ve mimar Gottfried Semper tarafından 19. yüzyılda tasarlanmış bu geniş meydanda iki büyük komutanın heykeli bulunmaktadır.Bunlardan ilki,Neue Burg ile birlikte sağ tarafta yer alan ve 1809 yılında Napolyon ordularını Aspern'de mağlup eden Arşidük Erzherzog Karl,ikincisi ve sol tarafta yer alanı ise Osmanlı ordusunu pek çok kez yenmeyi başaran Savoy Prensi Eugene'dir.Sözün özü Avusturyalılar için bu meydan,kendilerine geçmişteki başarılarını hatırlatan bir ulusal kimlik sembolüdür.


IMG_0502_zps78twmm4i.jpg


Heldenplatz(=Kahramanlar Meydanı) ve sarayın Neue Burg kanadı


Heldenplatz'ın hemen arkasında,1891-1913 yılları arasında yapılmış kavisli ve geniş bir blok bulunmaktadır.Hofburg Kompleksi'nin en genç yapısı olan Neue(=yeni) Burg'un yapılış amacı sarayı genişletmek olsa da,inşasının tamamlanmasından beş yıl sonra Habsburg hanedanı sona ermiştir.Neue Burg'da Sanat Tarihi Müzesi'ne bağlı olarak faaliyet gösteren bir çok müze ve koleksiyonlar bulunmaktadır.Dolayısıyla Neue Burg'u Sanat Tarihi Müzesi için alacağınız tek biletle gezmek mümkündür. Bu müzelerden;Ephesos Museum'da,1895-1906 yılları arasında Türkiye'den çıkartılan antik Efes dönemine ait parçalar;Sammlung alter Musikinstrumente koleksiyonunda eski çağlardan günümüze uzanan müzik aletleri;halen renovasyon çalışmaları nedeniyle kapalı olan Welt Museum(=Etnoloji Müzesi)'da dünyanın çeşitli kıtalarından toplanmış sanat eserleri;Hofjagd und Rüstkammer koleksiyonunda ise 14-17.yüzyıllar arasında kullanılan silah,zırh ve savaş kıyafetleri sergilenmektedir.
Neue Burg'da yer alan bir başka önemli bölüm ise muhteşem okuma salonuyla göz kamaştıran Ulusal Kütüphane(=Österreichische National Bibliothek)'dir. 1723-26 yılları arasında Jozef Emmanuel von Erlach tarafından barok mimari üslupla yapılan bu bina,muhteşem Okuma Salonu(=Prunksaal),mermer sütunları, ahşap galerileri, altın yaldızlı süslemeleri ve büyük tavan tablosu yanı sıra içerdiği yedi milyondan fazla kitabı ile dünyanın önde gelen kütüphanelerindendir.


Bu meydan hakkında belirtilmesi gereken bir başka özellik ise Adolf Hitler'in Neue Burg'un balkonundan 15.Mart.1938 tarihinde yaptığı ünlü konuşmadır.Hitler burada toplanan halka Almanya'nın Avusturya'yı ilhak ettiğini (=German Anschluss) açıklamıştır.


Kahramanlar Meydanı'ndan daha aşağıya Maria Theresia Meydanı'na doğru ilerleyince karşımıza, beş bölmeli kapısı ile Äußeres Burgtor(=Sarayın Dış Kapısı) çıktı.Napolyon'u mağlup etmelerinin anısına 1824’te inşa edilen ve Bu kapının Ring Caddesi ve Maria Theresienplatz'a bakan alınlığında Avusturya İmparatoru I.Franz,1824 (=Franciscus I. Imperator Austriae,MDCCCXXIV) ve Laurum Mılıtıbus Lauro Dıgnıs MDCCCCXVI =I.Dünya Savaşı'nda ölen askerlere,1916 diğer tarafında ise "Iustitia regnorum fundamentum(=Adalet,kuralların temelidir) diye yazmaktadır.


IMG_0042_zpsbf3zyqef.jpg


Mariatheresienplatz'dan Hofburg girişi
 

Saray turumuzun sonraki parçasına gitmek için Michaelerplatz'a geri döndük.Michaelertorun arkasında ve sol tarafındaki kare biçimli bina ,16. yüzyılda IV. Karl tarafından kurulmuştur.Stallburg olarak adlandırılan bu yapı,Hofburg Sarayı için ahırlara dönüştürülmüş olup günümüzde bu yapının önünde ve Michaelertor'un da solunda kalan kısımda İspanyol Binicilik Okulu(=Spanische Hofreitschule) yer almaktadır.Bu okul, Habsburg hanedanının İspanya’dan getirttiği arap,berberi ve ispanyol kırması olan Lipizzaner atlarını yetiştirmeleri için yaptırılmıştır. Kuruluşundan günümüze 450 yıldan fazla geçmiş olan,dünyanın bu en eski ve halen tek kraliyet binicilik okulunun gösterileri bugün de aynı ilgi ile izlenmektedir.


IMG_0130_zpskbcvz8ks.jpg


İspanyol Binicilik Okulu(=Spanische Hofreitschule)


IMG_0129_zpsmffgwjuu.jpg


Lipizzaner atları


Koyu renkli doğup,renkleri daha sonra süt beyaza dönüşen bu atlar, günümüzde Graz yakınlarında bulunan Piber'de yer alan Avusturya Ulusal Harası'nda yetiştiriliyorlarmış.Bu okulda her gün atlarla yapılan ve yaklaşık bir buçuk saat süren gösterileri 18€ ve sabah antrenmanlarını ise 15€'dan başlayan fiyatlarla izlemek mümkündür.


Lipizzaner-Stallions-1_zpsjrjnpyjt.jpg


Lipizzaner atlarının izleyemediğimiz gösteri fotoğrafını internette kendi sitesinden indirdim.
 



Binicilik Okulu'nu geçince ortasında II.Jozef(1795-1807)'in at üzerindeki heykelinin bulunduğu Jozef Meydanı(=Josefsplatz) ile hemen arkasında barok tarzda inşa edilmiş Ulusal Kütüphane'yi gördük.Hükümdarlığı kısa sürmesine rağmen kölelik düzenine son vermesi,ülkenin köyler de dahil her yerleşim biriminde ücretsiz mecburi ilk öğretim sistemini kurması,Viyana'daki büyük malikanelerin parklarını halka açtırması ve tüm dinlerin mensuplarına eşit haklar tanıması nedeniyle II. Jozef,hanedanın en ileri görüşlü imparatoru olarak kabul edilmektedir.


IMG_0131_zpsoejsy17z.jpg


IMG_0132_zpszbcrijrl.jpg


Jozef Meydanı(=Josefsplatz)'nda II.Jozef'in at üzerindeki heykeli ve hemen arkasında yer alan Ulusal Kütüphane binası


Ulusal Kütüphane'nin önünden ilerlemeye devam edince karşımıza sarayın diğer bölgesel kilisesi olan Aziz Augustine Kilisesi (=Augustinerkirche) çıktı.1347 yılında yapılmış olan bu katolik kilisesi 18.yüzyılda geçirdiği gotik tarzdaki renovasyon sonucu bugünkü görünümüne kavuşmuştur.1634 yılından itibaren imparatorluk kilisesi olarak kabul edildiğinden bir çok Habsburg hanedan mensubu burada evlenmişlerdir.


IMG_0133_zpsqjl6ycbc.jpg


Aziz Augustine Kilisesi(=Augustinerkirche)
 

Kilisenin önünden devam edince bir önceki akşam gördüğümüz Albertina Müzesi'nin önüne çıkacağımızdan geriye dönüp bu bölgedeki bir başka önemli sokak olan Dorotheergasse'ye girdik.Bu sokakta 17 numaralı binada 1707 yılında İmparator I.Jozef tarafından kurulmuş Müzayede Evi(=Dorotheum) bu konuda dünyanın en eskilerinden birisidir.1901 yılında yapılan renovasyon sonucu bizzat Kral Franz Jozef tarafından açılışı yapılan neobarok tarzdaki bu bina,günümüzde sanatsever ve koleksiyoncuların haftanın pek çok günü bir araya geldikleri ve açık arttırma usulü ile objelerin el değiştirdiği dünya çapında bir merkez konumundadır.Pazar hariç her gün 08-18 arası açık olan Dorotheum'a gittiğimizde müzayede bitmişti.Ancak incelediğim kataloğunda bir kaç yüz Euro ile de alınabilecek pek çok eşyanın bulunduğunu gördüm.


20170202_013640_zpsttea1xus.jpg


20170202_013615_zpsbepidvti.jpg


Dorotheergasse'deki Dorotheum(=Müzayede Evi)


Müzayede Evi'nin karşı sırasında,16 numaralı binada bir Protestan Evangelist Kilisesi(=Reformierte stadtkirche) bulunmaktadır.


IMG_0134_zpsdjgvabup.jpg


Protestan Evangelist Kilisesi(=Reformierte stadtkirche)


Bu kiliseyi biraz geçince Dorotheergasse,11 adresinde ise Musevi Müzesi(=Jüdische Museum) yer almaktadır.Temelleri 1893 yılında atılan ve dünyanın ilk musevi müzesi olarak 1895 yılında kapılarını ziyaretçilere açan bu müze 1938 yılında naziler tarafından kapatılmış ve içindeki tüm birikimler dağıtılmış ya da yok edilmiştir.Yeni müze,ancak 1990 yılında hayata geçirilmiş olup kütüphanesi ve sanat etkinlikleri ile varlığını sürdürmektedir.


IMG_0135_zpsyowkbhlw.jpg


Musevi Müzesi(=Jüdische Museum)
 
Son düzenleme:

Musevi Müzesi sonrası Dorotheergasse,6 adresinde yer alan şehrin bir başka ünlü kafesi,Cafe Hawelka'yı gördük.Günümüzde Viyana kafe kültürünün en önemli parçalarından biri olan Cafe Hawelka,1939 yılında Leopold ve Josefine Hawelka tarafından açıldıktan sonra II.Dünya Savaşı sırasında kapanmış ve 1955'te tekrar faaliyete başlamıştır.Cafe Hawelka' da,mermer yüzeyli masalar ve Thonet sandalyeleri saymazsak bu şehir kafelerinin olmazsa olmazı yüksek tavan,mermer zemin ve gösterişli dekordan eser yoktu.Ancak ziyaret ettiğimiz diğer kafelere göre küçük kalan ortamı daha samimi ve huzur vericiydi.Kahveyi kömür ateşinde pişirdiklerini öğrendiğim bu kafenin yaklaşan yemek saati nedeniyle denemediğimiz mayalı bir tatlı çörek çeşidi olan Buchteln’i internette bir hayli övülmektedir.Bence burası kısa bir kahve molası için ideal bir yerdir.


20170130_175532_zpspjlzefvs.jpg


20170130_175506_zpscb0hegjt.jpg


20170130_175441_zpstpbz3dki.jpg


Cafe Hawelka


20170130_163310_zpslwbdjoi8.jpg


Cafe Hawelka’da içtiğimiz melanj(=4.20€) gerçekten güzeldi.
 

Cafe Hawelka sonrası akşam yemeğine kadar geçen süre içinde Viyana'nın önemli caddelerini turladık.Ancak yüksek fiyatlar nedeniyle sadece vitrinlere göz gezdirmekle yetindik.


20170131_112335_zpsc6qofxv1.jpg


Tütün ve tütün ürünleri satılan mağaza(=Tabac)


20170201_121042_zpszve3hs7t.jpg


20170131_085614_zps4jxtkloc.jpg


20170131_083845_zpspdjze6di.jpg


20170131_195306_zpsdfrm8the.jpg


20170130_160551_zps1egrpiv4.jpg


Şehirdeki mağaza vitrinlerinden kareler
 

Herrengasse,14 adresinde bulunan Ferstel Sarayı'nın alt katındaki Cafe Central(=Merkez Kafe),bizim cumartesi günkü son durağımız oldu. 1876’da açılan Cafe Central, İkinci Dünya Savaşı’nda kapanmış ve 1975’de tekrar açılmıştır.Tonozlu tavanı,mermer kolonları,süslemeli avizeleri ile Rönesans’ın etkilerini günümüze taşıyan restoran,Sigmund Freud’dan Leon Trotsky’ye kadar pek çok ünlü ismin uğrak yeriymiş.19. yüzyılın ünlü şairlerinden Peter Altenberg ise burada her gün saatlerce otururmuş.Öyle ki mektup adresi bile bu kafe imiş. Peter Altenberg’in, kafenin içerisindeki ilk masada oturan heykeli günümüzde de mevcuttur. Ferah,yüksek tavanlı ve piyanonun hiç susmadığı bu kafede çalışanlar ve özellikle takım elbiseli garsonlar son derece ilgiliydiler.


20170201_115240_zpsmsbfv1j8.jpg


20170130_175125_zpsuaaoikyu.jpg


Cafe Central'in girişi ve müşterileri karşılayan en sadık müşterisi ünlü şair Peter Altenberg'in heykeli




20170130_175047_zpsynv4ian5.jpg


20170130_180930_zpszr3dv6yg.jpg


20170130_180602_zpsb9qvivxz.jpg


20170130_180613_zpsq0yqbydc.jpg



Cafe Central'in içinden görüntüler
 



Yemekte önce Kremalı kestane çorbası(=Maronicreme suppe) söyledik.İlk defa denediğim bu çorba çok hoşuma gitti.


20170130_181740_zps6qjqdemf.jpg


Kremalı kestane çorbası(=Maronicreme suppe)


Sonra tavuk eti,dana eti,erişte,havuç ve pırasa ile yapılan Eski Viyana usulü et suyu çorbası(=Alt Wiener Suppentopf)'u denedik.Bu da güzeldi.

20170318_172631_zpstqbl2hi0.jpg


Alt Wiener Suppentopf(=Eski Viyana usulü et suyu çorbası)


Bundan sonra dere otu,jülyen tarzda kesilmiş sebzeler,soğan,turp,yeşil fasulye ve haşlanmış dana eti ile yapılan Tapfelspitz ile dana eti,kırmızı biber ve kekikten yapılmış Rindgulasch Wiener Art(=Viyana usulü dana gulaş) söyledik.Avusturya'ya özgü bu yemekler çok lezzetli idi.


20170130_181747_zpshh8izwju.jpg


Tapfelspitz


20170130_181732_zpskdkbou6n.jpg


Rindgulasch Wiener Art


Tatlı seçmekte ise epeyce zorlandıktan sonra buraya özgü Cafe Central Torte ile Cafe Central Surprise adlı iki çeşit pastada karar kıldık.


20170130_183901_zpsrjokm7sn.jpg


Badem ezmeli(=Marzipan) Cafe Central Torte son derece hafifti.


20170130_183846_zpsct11nmtv.jpg


Cafe Central Surprise(=Sentral sürprizi) tatlısı portakal kreması,kahve çıtırı ve karamelden oluşuyordu.


Bir yandan güzel bir yemek bir yandan piyano sesi ve çok şık bir ortamda yediğimiz bu yemeğe 56€ ödedim ve son kuruşuna kadar helal ettim.

Bu kafenin baş müdavimi Peter Altenberg'in kafelerin her şeyin paylaşıldığı bir yer olduğunu vurgulamak amacıyla 1918 yılında bu kafede yazdığı şu satırları ile Cafe Central'e veda edelim;

"Canın bir şeylere sıkılıyorsa kafeye git,
İnsanlardan nefret ediyor fakat onlarsız yapamıyorsan kafeye git,
Kimsenin sana ödeyeceği borcu kalmamışsa kafeye git"
 

Gezimizin üçüncü günü olan pazar günü,Viyana'ya çok yakın olan ve ülkemizden Orta Avrupa'ya yapılan turların genellikle uğradığı Slovakya'nın başkenti Bratislava'yı gezmeyi planladık.Bunun için otelimizdeki kahvaltı sonrası Schottentor İstasyonu'ndan U2 ile Volkstheatre İstasyonu'na buradan da U3 hattı ile sekiz durak ilerideki Erdberg İstasyonu'na gittik.Viyana’daki tren ve metro istasyonlarının düzgünlüğünü ve işleyişini görünce karşımıza kocaman bir otogar çıkmasını bekliyorduk ancak metro istasyonundan çıkınca ortada otogara benzer bir bina göremedik.!Sora sora otoyolun altına sığdırılmış dar bir alandaki küçücük binanın Erdberg otobüs terminali olduğunu öğrendik.
Avusturya,yüzölçümü bakımından bizim onda birimiz kadar ancak demiryolu ağı bizim yarımızdan fazladır.Türkiye İstatistik Kurumu web sitesinden aldığım bilgiye göre,Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmış yokluk içindeki ülkemiz,1924-1940 arasındaki 16 yılda 5569 kilometre demiryolu yaparken,1940-2015 arasındaki 75 yılda ancak 5585 kilometre demiryolu üretebilmişiz.:( Bu tablo karşısında, 14.Mart.1931’de demiryolu ağının Malatya’ya ulaşması nedeniyle Atatürk’ün yaptığı konuşmada ”demiryolları bir memleketin toptan, tüfekten daha mühim bir emniyet silahıdır” sözünü daha iyi anlayarak O’nun ülkesini muasır medeniyet seviyesine getirme yolunda çabalayan devlet adamlığı karşısında bir kez daha saygı ile eğildim.
Viyana,Slovakya'nın başkenti Bratislava'ya 66 kilometre uzaklıktadır. Vatikan-Roma ilişkisi sayılmazsa Avrupa'da birbirine bu kadar yakın iki başkent bulunmamaktadır.İki şehir arasında ulaşım için otobüs,tren ve feribot gibi pek çok seçenek bulunmakta olup hangisini seçerseniz seçin yaklaşık bir saat on beş dakika içinde diğer şehire varabiliyorsunuz. Bunlardan,Tuna Nehri üzerinde 1.Nisan-1.Kasım arasında çalışan ve kişi başı 30-35€ ücreti olan feribot,Viyana Schwedenplatz'dan Bratislava'nın Eski Şehir(=Stare Mesto) bölgesine gidiyor.Tercihiniz tren olursa Viyana'da önce U1 metro ile Hauptbahnhof İstasyonu'na gidip oradan da 14€ ödeyerek her saat başında hareket eden tren ile Bratislava'daki ya ana tren istasyonu olan Hlavna İstasyonu(=Hlavná Stanica)'na ya da şehrin biraz dışında kalan Petrzalka İstasyonu'na ulaşabilirsiniz.İki şehir arasındaki en ekonomik ulaşım seçeneği ise bizim de tercih ettiğimiz otobüs olup gün içinde pek çok sefer yapan Eurolines ve Slovak Lines isimli otobüs firmaları tek gidiş 5€ karşılığında götürüyorlar.Bizim dönüşte tercih ettiğimiz Slovak Lines otobüsü,gidişte kullandığımız Eurolines otobüsüne göre hem ücretsiz wi-fi sunması hem de rahatlığı bakımından daha iyiydi.



Slovak-lines-IMG_4101-1024x585_zpsyare4u1s.jpg



Slovak Lines otobüsü
 

Slovakya,5.5 milyonluk nüfusu ve 49.000 kilometrekare yüzölçümü ile küçük bir ülkedir.Karpat Dağları,ülkenin yarıya yakınını kaplamaktadır. Başkent Bratislava,450.000 kişilik merkez nüfusu ile ülkenin en büyük şehridir.Bratislava hem Macaristan hem de Avusturya'ya komşu olması nedeniyle iki ülkeye komşu olan başkent ünvanına da sahiptir.Slovakya ekonomisi tarım,otomotiv endüstrisi,turizm ve enerji üretimi ağırlıklıdır. Eskiden temel gıda maddesi fiyatlarının daha ucuz olması nedeniyle hafta sonları avusturyalıların adeta akınına uğrayan ülkede son yıllarda ekonomi dalgalanmakta ve işsizlik oranı giderek yükselmektedir.
Osmanlıların Mohaç Savaşı sonrası Macaristan'ı ele geçirmeleri neticesinde,o devirdeki adıyla Pressburg,1536 yılında Macaristan'ın başkenti olmuş ve 1848 yılına dek bu statüsünü korumuş ve 1919 yılından itibaren bugünkü adıyla anılmaya başlamıştır.Daha sonra önce alman sonra sovyet egemenliğinde kalan ve "kadife devrim" olarak da nitelendirilen referandum süreci sonrasında 1.Ocak.1993 itibarıyla Çekoslovakya'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Slovakya,2004 yılında Avrupa Birliği ve Nato'ya tam üye olarak,Avrupa ile entegrasyonunu hızlandırmıştır.Günümüzde nüfusunun %87'si slovaklardan oluşan Slovakya,tarih boyu alman,macar,avusturyalı,çek ve rus gibi farklı ulusların hakimiyetinde kalmıştır.Ülkede ayrıca II.Dünya Savaşı'na dek önemli bir musevi topluluğu da yaşamıştır.İşte bu kozmopolit yapının etkileri,ülkenin bayrağından kültürüne dek pek çok özelliğinde karşımıza çıkmaktadır.
Bizi Bratislava'ya götürecek otobüsümüz Erdberg'den saat 08.40'da hareket etti.Otobüs yolda sadece Viyana havaalanında durdu ve iki ülke arasında pasaport kontrolü yapılmayan yolu bir saat onbeş dakikada tamamlayarak Bratislava Mlynské Nivy Otogarı'na ulaştık.Otobüs terminali,oldukça bakımsızdı ve dışarda bizi zor şartlar bekliyordu.


20170201_112558_zpspowkgcr1.jpg


Bratislava'da şehir içi yollar buz kaplı,hava sisli ve sıcaklık -7C :(
 

Bizi otogardan 4 kilometre ilerideki kaleye götürmek için fiyat sorduğum fırsatçı taksici 90€ !!?? isteyince otogar içindeki gazete bayisinden tanesi 0.90€ olan ve bir aktarma hakkı tanıyan üç adet bilet satın alıp terminalin hemen önünden 212 Nolu otobüse binerek dört durak sonra Hodjovo Meydanı(=Hodžovo Námestie)’nda indik.Burada günümüzde Slovakya Devlet Başkanı'nın resmi ofisi olarak görev yapan Grassalkoviç Sarayı (=Grasalkovičov palác= Grassalkoviçov Palas) bulunuyordu.


20170201_114240_zpslrcagnmc.jpg


Grassalkoviç Sarayı


46900358_zpsrjcj6bdn.jpg


Sarayın önünde yer alan ve 1982 yılında yapılmış olan dünya şeklindeki havuz(=Zem-planéta mieru)ise barış ve özgürlüğü sembolize etmektedir.


Mimar Anton Mayerhofer tarafından İmparatoriçe Maria Terezia'nın baş danışmanı olan macar aristokrat Antal Grassalkovich için 1760 yılında ve rokoko mimari tarzında inşa ettirilen yazlık saray,ilk yıllarında burada verilen davetlerde Joseph Haydn gibi ünlü barok müzik ustalarının boy gösterdiği bir mekan olmuştur.Daha sonra askeri birlikler ve son olarak da izcilere tahsis edilen saray 1990'ların başında geçirdiği restorasyon sonrası 1996 yılından itibaren Slovakya Devlet Başkanı Rezidansı olarak kullanılmaya başlamıştır.Günümüzde bu saray devlet başkanının sadece çalışma ofisi amaçlı kullanılması yanında ülkeyi ziyaret eden yabancı devlet adamlarının onuruna verilen resepsiyonlara da ev sahipliği yapıyormuş.Binanın içini sadece Haziran ayında " açık kapı günü" olarak adlandırılan günde gezmek mümkün oluyormuş.Soğuk nedeniyle gezemediğimiz sarayın heykellerle süslü ve simetrinin hakim olduğu fransız stili bahçesi de görülmeye değer olarak tanımlanmaktadır.
 

Hodjovo Meydanı’ndan geçen 207 numaralı otobüse binerek Bratislava Kalesi önünde indik.Bratislava’daki tarihi yapıların başında,Grassalkovich Sarayı'na 1.5 kilometre yürüme mesafesindeki bir tepe başında ve kare planlı olarak inşa edilmiş Bratislava Kalesi(=Bratislavský Hrad) gelir. Çek ve Slovak cumhuriyetlerini birbirinden ayıran anlaşma da bu kalede imzalanmıştır.


IMG_0137_zpsgzzabwlh.jpg


IMG_0141_zpsjnxigvut.jpg


Bratislava Kalesi(=Bratislavský Hrad)


20170201_113431_zpsj2z6lvic.jpg


Bratislava Kalesi(=Bratislavský Hrad) girişinde yer alan Büyük Moravya Kralı I.Svatopluk'un at üzerindeki heykeli


Küçük Karpat Dağları'nın uzantısı olan bir tepenin üzerinde 9.yüzyılda inşa edilen ve 1811 yılında çıkan yangında büyük zarar gören kale, II.Dünya Savaşı sonrası 1956-64 arasında yapılan restorasyonla aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.Konumu sayesinde Bratislava'yı ve Tuna Nehri’ni kuş bakışı görme imkanı sunan kalenin içinde Slovak tarihine dair bilgi alabileceğiniz giriş ücreti 7€ olan Tarih Müzesi(=Slovenské Národné Múzeum Historické) yer almaktadır.
 



Tuna Nehri(=Danube=Donau),2857 kilometrelik uzunluğu ile Avrupa’nın ikinci büyük nehri olup tam on ülkenin topraklarını suladıktan sonra Karadeniz'e dökülmektedir.Ne yazık ki yıllar önce ilk gördüğümde hayran kaldığım ve şarkılara da konu olan maviliği kirli kahve rengine dönüşmüş halde idi. :(
Tuna Nehri üzerinde bulunan Yeni Köprü(=Nový Most) veya SNP Köprüsü(=Most Slovenského Národného Povstania=Slovak Ulusal Başkaldırı Köprüsü) 430 metre uzunluğunda olup 1967-1972 yılları arasında asimetrik kablolu bir köprü olarak inşa edilmiştir.Köprünün 85 metre yüksekliğindeki kulesinin üst tarafında yer alan ve şekil olarak uçan daireye benzeyen kısmında bir restoran ve UFO adı verilen bir gözlem kulesi bulunmaktadır.Kulenin ayaklarında bulunan asansöre kişi başına 7.40€ ödeyerek ya da kulede Akdeniz ve Asya mutfağından tatlar sunan UFO Restoran’a yaptığınız rezervasyonu göstererek 45 saniye içinde tepeye çıkabilirsiniz. Özellikle gün batımına doğru ziyaret çıkılması önerilen ve güzel havalarda yüz kilometre ilerisini dahi gözlemlenin mümkün olabildiği kuleye yoğun sis nedeniyle çıkmamayı tercih ettik.


IMG_0140_zpsjzyxtisw.jpg


IMG_0142_zpsnwjjbkty.jpg


Bratislava Kalesi'nden Tuna Nehri,Yeni Köprü(=Nový Most=Most SNP) ile üzerindeki UFO Gözlem Kulesi ve bunların solunda yer alan Apollo Köprüsü(=Most Apollo)'nün görünümü.


Kaleden ayrılmadan önce içinde yer alan Kale Restoran(=Reštaurácia Hrad) adlı şık mekanda küçük bir kahve molası verdik.


20170201_114046_zpsxwypmoig.jpg


Kale Restoran(=Reštaurácia Hrad)

20170129_112541_zpshoggivsd.jpg

Dışarıdaki soğuktan sonra espresso ve elmalı turta bize iyi geldi.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,676
Mesajlar
1,522,014
Kayıtlı Üye Sayımız
166,527
Kaydolan Son Üyemiz
Selma Yörük

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst