Viyana-bratislava Gezi Notları (27-31.ocak.2017)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 120
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 16,709
Büyük turda gezdiğimiz kırk oda arasında,40 metre uzunluğunda ve 10 metre genişliğinde olan ve sarayın elektrikle aydınlatılmaya başlandığı 1901 yılından önce her biri 70 mum taşıyabilen iki büyük avizenin asılı olduğu,balolara ve büyük kutlamalara ev sahipliği yapan Büyük Galeri (=Große Galerie)'yi çok beğendik.


f4cd66e5-d37a-4ddd-a9d8-781b8e603283_zpsbaoq5pmh.jpg


Büyük Galeri'nin resmini sarayın kendi sitesinden indirdim.


Bunun dışında;1762 yılında,henüz altı yaşında olan Mozart’ın Maria Theresia'ya konser verdiği kristal aynalarla süslü Aynalı Oda (=Spiegelsaal),aile içi küçük kutlamaların yapıldığı Küçük Galeri (=Kleine Galerie),Viyana'yı işgal eden Napolyon'un kaldığı ve duvarları Belçika yapımı halılarla bezenmiş Napolyon Odası (=Napoleonzimmer), Avusturya Cumhuriyeti'nin temelinin atıldığı antlaşmanın yapıldığı ve duvarları Çin'den getirilmiş çiçek desenli duvar kağıtları ile kaplanmış Mavi Çin Salonu (=Blauer Chinesischer Salon) ve ekzotik tipte gül ağacından yapılan ve fekatin adı verilen duvar kaplamalarının bulunduğu ve sarayın en pahalı restorasyonunun yapıldığı barok tarzdaki Milyonlar Odası(=Millionen Zimmer) en çok ilgimizi çeken yerler oldu.
 

Etiketler
Schönbrunn saray kompleksinde,saray binası dışında 1200 metre uzunluğunda ve 1000 metre genişliğindeki,barok tarzda dizayn edilmiş ve UNESCO dünya mirası listesine girmeyi başarmış saray bahçesi de kesinlikle kaçırılmaması gereken bölümlerdendir.
Bahçenin en sağ tarafında yer alan,110x28 metre ebadındaki Palmiye Evi(=Palmenhaus),1883 yılında çelik ve camdan yapılmıştır.Yapıldığı zaman itibarıyla Avrupa’nın en büyük serası olarak kabul edilen Palmiye Evi,günümüzde 4500 civarında bitki barındırmaktadır.Palmiye Evi'nin arka tarafında ise 1752 yılında açılmış ve bünyesinde panda,kutup ayısı gibi yedi yüz elliden fazla tür barındıran dünyanın en eski Hayvanat Bahçesi(=Tiergarten) yer almaktadır.Her gün 09-17 arası açık olan hayvanat bahçesinin giriş ücreti 18€'dur.
Arka bahçede sırtınız saraya dönük olarak karşıya baktığınızda önce 350 metre uzunluğundaki Büyük Çiçeklik(=Großes Parterre) görülür. Onun bitiminde ve sağda,1720 yılında bodur bitkilerden yapılmış Labirent(=Irrgarten) yer alır.Büyük Çiçeklik arkasında 1780 yılında yapılmış ve ortasında elinde üç başlı mızrağıyla Roma mitolojisinin su ve deniz tanrısı Neptün’ün durduğu Neptün Çeşmesi(=Neptunbrunne)'ni ve onun da yaklaşık 650 metre arkasındaki tepede aslında bir Roma dönemi tapınağı olup 1775 yılında elden geçirilerek bugünkü haline getirilmiş olan Zafer Takı(=Gloriette)'nı görebilirsiniz. 1757 yılında Büyük Frederick komutasındaki Avusturya güçlerinin Prusya ordusunu bozguna uğratması nedeniyle İmparatoriçe Maria Theresia’nın emriyle bahçenin altmış metre yüksekliğindeki tepe noktasına yapılan ve neo-klasik sütunlardan oluşan bu zafer takı,uzun yıllar boyunca hanedanın seyir terası ,kahvaltı ve yemek mekanı olarak kullanılmıştır.Günümüzde burada bir kafe ve bir seyir terası yer almaktadır. Tabii resimde de görüldüğü üzere kar ve sis nedeniyle biz bahçeyi keşfetme imkanı bulamadık.:(


_Alexander_Eugen_Koller_9e4cb821f7%201_zpsokrskvt5.jpg


Sarayın kendi sitesinden indirdiğim arka bahçenin yazın çekilmiş fotoğrafında Büyük Çiçeklik,arkasında Neptün Çeşmesi ve en arkada Gloriette görülmektedir.


IMG_0210_zpsyjaw5klm.jpg


Sarayın arka bahçesinde benzer açıdan çektiğim fotoğrafta sis ve kar yağışı nedeniyle zor seçilen Gloriette


1fd80365-b955-4470-96aa-ad74fbeb95b6_zpsi3khfdy1.jpg


Sis yüzünden Labirent'in sadece tabelasının fotoğrafını çekebildim.:(
 

Arka bahçede alabildiğim bir kaç fotoğraf sonrası sarayın yan tarafına geçtik.Burada çeşitli bölümlere ayrılmış Kammergarten'den ön bahçeye geçtik.


IMG_0212_zpsqdsj13jn.jpg


IMG_0211_zpsr44b1shu.jpg


Kammergarten ve yazın gölgesinden yararlanmak için yapılmış mini köşkler(=pavillon).


Sarayın ön tarafında iki müze yer almaktadır.Bunlardan ilki batı kanadının giriş bölümünde yer alan Çocuk Müzesi(=Kindermuseum)dir.Burada kraliyet ailesinin ve çocuklarının hayatlarını anlatan sergiler yer almaktadır.Giriş ücreti büyükler için 8.80€ ve çocuklar için 6.70€ olan ve bizim gezmediğimiz bu müzede ayrıca oyuncaklar ve çocukların giyip kendilerini kısa süreliğine de olsa kraliyet ailesindenmiş gibi hissetmeleri için küçük prens ve prenses elbiseleri de mevcuttur.


IMG_0207_zpsvyumeukc.jpg


Sarayın Çocuk Müzesi
 

Çocuk Müzesi'ni 150 metre kadar geçince karşımıza bir başka ilginç müze olan İmparatorluk Taşıtları Müzesi (=Kaiserliche Wagenburg) çıktı. Monarşinin 1918'de sona ermesinin ardından saray envanterinde yer alan yüzlerce atlı araba,at ve kızaktan satılabilenler satılmış geri kalanlar için de 1922 yılında bu müze düzenlenerek hizmete açılmıştır.Giriş ücreti 9.5€ olan bu müzede 1690-1918 döneminden kalma yüz yetmiş civarında atlı araba,kızak,sedye hatta koşum takımları yer almaktadır.


20170327_160020_zpsrilhy6w1.jpg


20170327_155013_zpstyuawxdp.jpg


18.yüzyılda yapılmış ve sadece beyaz renkli sekiz atın koşulduğu altın kaplama bu aracı (=Golden Imperialwagen),imparator ve imparatoriçeler evlilik ya da taç giyme törenine giderken kullanmışlardır.


20170327_160130_zpseuz7udfg.jpg


Ölen hanedan üyelerinin son yolculuklarında bindiği araç (=Schwarzer Leichenwagen)


Böylece Schönbrunn Sarayı'nda yaklaşık 1.5 saat süren gezimizi noktalamış olduk.Eğer bu sarayı güzel bir mevsimde gezecek olursanız hakkını vererek gezmek için en az altı saat ayırmanızı öneririm.
 

Sırada 3.Bölge ya da Landstraße olarak adlandırılan bölgenin en önemli binası olan Belvedere Sarayı vardı.Bunun için Schönbrunn Sarayı önünden U4 metrosu ile Karlplatz'a giderek buradan da U1 metrosuna binip Hauptbahnhof durağında indik.Buradan da trene binerek on dakika içinde bir durak sonraki Belvedere Sarayı'na ulaştık.Tren dışında bir seçenek de Hauptbahnhof metro durağı çıkışı altı dakikada bir kalkan otobüs ile 1.2 kilometre ilerideki Belvedere Sarayı'na gitmektir.
Belvedere Sarayı,Viyana Kuşatması ve sonrasında Belgrad'ın Osmanlılardan geri alınması sırasında gösterdiği başarılar ile ünlenen Savoy Prensi Eugen(1663–1736)’in emriyle Mimar Johann Lukas von Hildebrandt tarafından 1712-1723 yılları arasında barok mimari tarzıyla inşa edilmiştir.Kelime anlamı "güzel manzara" olan Belvedere Sarayı, Aşağı(=Unteres) ve Yukarı(=Oberes) Belvedere olmak üzere iki farklı bölüm ve bunları birbirine bağlayan sfenks,çeşme ve şelale ile süslü fransız tarzı bahçelerden oluşmaktadır.


20170131_233812_zps06tcmybf.jpg


Sarayın aslan heykelleriyle süslü giriş kapısı


20170130_181548_zpsyhmqqzpt.jpg



IMG_0215_zps1u79eek6.jpg



Belvedere Sarayı’nın ön bahçesi ve buz tutmuş büyük havuzu



20170130_181429_zps24onapom.jpg


Sarayın ön bahçesindeki kadın başlı,aslan gövdeli ve kanatlı sfinks heykeli


IMG_0218_zpsulavdrxv.jpg


Sarayın arka bahçesi ve uzakta görünen Aşağı Saray binası



img_0842_zpsbwuw8kkh.jpg



Arka Bahçe ve Aşağı Saray'ın benzer açıdan ve yazın çekilen bu fotoğrafını internetten indirdim.
 



Yukarı Saray'ın üst katında empresyonizm(=izlenimcilik) akımının önemli isimleri olan Monet,Renoir ve Van Gogh gibi ressamlar yer almaktadır.Alt katta ise ekspresyonizm(=dışavurumculuk) akımının öncüleri olan Egon Schiele ve Oskar Kokoschka ile sembolizm(=simgecilik) akımının öncülerinden ve Avusturya'nın en ünlü ressamı olan Gustav Klimt'e ait eserler sergilenmektedir.Genellikle kadın bedenini ince dekoratif süslemeler ve zarif bir erotizm kullanarak çizen Gustav Klimt,tabloları yanı sıra duvar resimleri ile de tanınmaktadır.En ünlü Gustav Klimt tabloları Öpücük(=Der Kuss),Adem ve Havva(=Adam und Eve) ile Judith ve Holofernes'in Başı(=Judith und Der Kopf Des Holofernes)'dir.
Yukarı sarayda ilgimizi çeken bir başka sergi ise heykeltraş Franz Xaver Messerschmidt’e ait olan Kafa Derlemeleri(=Kopfstücke) sergisi oldu. Viyana’da İmparatoriçe Maria Theresia’nın himayesinde çalışan sanatçı, insanın fiziksel görünüşünün karakterini göstermede önemli bir ölçüt olduğunu söyleyen fizyognomi akımından etkilenerek on üç yıl süren çalışmasında yüzlerini ilginç şekillerde buruşturan toplam altmış dokuz tane büst üretmiş olup bunlardan on altısı bu katta sergilenmektedir.
Yukarı Belvedere Sarayı,sanat açısından önemli olduğu kadar zemin katında yer alan mermer kaplı salonun,II.Dünya Savaşı sonrası Avusturya'yı tekrar özgürlüğüne kavuşturan 15.Mayıs.1955 tarihli Avusturya Devlet Antlaşması(=Österreichischer Staatsvertrag)'nın imzalandığı yer olması nedeniyle de ülke tarihi açısından önem taşımaktadır.Aslında bu antlaşmaya bizim de küçük bir katkımız olmuştur.O günün koşullarında bu salonu kaplayacak ebatta yer halısı bulamayan ve bu durumun prestij zedeleyici olacağını düşünen Avusturyalı protokol şefi,dönemin Türk Büyükelçisi İzzet Yemişçibaşı’na ricada bulunarak bu halıyı ödünç istemiş ve antlaşma bizim Uşak halısının serildiği salonda imzalanmıştır. Bu halı günümüzde büyükelçilik binamızda bulunmaktaymış.
Aşağı Belvedere Sarayı'nda ise dönemsel sergiler açılmaktadır.Seçim yapmak gerekirse üst saray daha çok tavsiye edilmektedir.Sarayın bu iki yapıyı birbirine bağlayan çok şık bir de bahçesi bulunmaktadır.Sarayı gezmek için kişi başına 14€ ödemek gerekmektedir.Ancak saray bahçesini ücret ödemeden gezebilirsiniz.


f07ccc27-a357-4fb1-89b0-847ad531c0d5_zpspo9bnkay.jpg


Klimmt'in 1901 yılında yaptığı Judith ve Holofernes'in Başı


20151027_130829_001_zps1hydbwz3.jpg


Klimmt'in 1907/1908 yılında yaptığı Öpücük(=Der Kuss) tablosunda bir uçurumun kenarında birbirine sarılmış ve ayaklarının altında çiçekler olan bir kadın ile bir erkeğin öpüşmesi anlatılıyor. 135 milyon$ değer biçilen bu tablo dünyanın en pahalı tablolarından biriymiş.


20170327_062048_zpsmfhnynvs.jpg


Kafa Derlemeleri(=Kopfstücke) sergisi
 

Belvedere Sarayı çıkışında çok yakında bulunan ve Prinz Eugen-Straße,40 adresinde yer alan Türkiye Büyükelçiliği(=Botschaft der Republik Türkei)'ni gördük.Londra,Paris ve Berlin ile birlikte Viyana da Osmanlı İmparatorluğu'nun daimi büyükelçi bulundurduğu şehirlerden birisi olmuştur.Viyana'da büyükelçilik ilk kez 1798 yılında oluşturulmuş ve ilk büyükelçi İbrahim Arif Efendi'den günümüze dek 55 büyükelçi görev yapmıştır.Viyana'nın Wieden adlı 4. bölgesinde bulunan ve 1879 tarihinde yapılmış bu bina, Osmanlı Devleti tarafından 1916 yılında satın alınmıştır.Öğlen tatili nedeniyle içeri girmek imkanı bulamadığımız büyükelçiliğimizin dört katlı binasında nadide antika mobilyalar,rokoko stilinde süslemeler,antika Türk halıları,porselenler,Osmanlı İmparatorluğu fermanları ile Dışişleri Bakanlığı’nın Türk ressamları koleksiyonuna ait tablolar bulunuyormuş.
Avusturya'da görev yapan Türk diplomatlarından Daniş Tunalıgil, Erdoğan Özen ve Enver Ergun,ermeni terör örgütü asala tarafından 1975-1984 yılları arasında düzenlenen üç kahpe saldırı sırasında şehit düşmüşlerdir.Onların nezdinde,vatan uğrunda görev yaparken şehit düşen tüm görevlilerimizi bir kez daha rahmetle andık.



45a96162-452f-4fca-8b98-ff61a60ccb75_l_zps6gbrsvry.jpg


Türkiye Büyükelçiliği
 

Büyükelçilik önünden Belvedere Sarayı çıkışınageldik.Buradan D tramvayı ile Kärntner Ring,Oper durağına buradan yayan yüz elli metre ilerideki Karlsplatz metro istasyonuna,oradan da U4 ile Kettenbrückengasse istasyonuna gelip şehrin tarihi onyedinci yüzyıla kadar dayanan açık hava pazarı,Naschmarkt’a ulaştık. Kettenbruckengasse istasyonu çıkışında Naschmarkt'ın hemen Linke Wienzeile Caddesi üzerinde 38 ve 40 numarada yer alan iki ev bu bölgeden geçen herkesin dikkatini çekmektedir.Bu evlerin mimarı olan Otto Wagner(1841-1918),üniversitede çevre bilimi konusunda dersler veren bir profesör olmasının yanında sembolist sanatçılar birliğinin de üyesi olan bir inşaat sanatçısı olarak kabul edilmektedir.Wagner,modern çağın insanları için daha konforlu yaşam alanları planlayarak, teknoloji ve yapısal fonksiyonelliği yüksek estetik kriterler ile birleştiren binalar inşa etmiştir.
Otto Wagner,1899 yılında tamamladığı 40 numaralı evin dış cephesini sert iklim koşullarına dayanıklı ve Bratislava'ya kırk kilometre uzaklıktaki Küçük Karpatlar bölgesinde yer alan Modra Kasabası’nda üretilen Majolika adı verilen seramiklerle kapladığı için bu ev Majolikahaus olarak anılmaktadır. Pembe ve mavi gibi canlı renklerde boyanmış haşhaş çiçeği ve akanthus yaprağı desenli Majolika seramikleri,aslan başı şeklinde kabartmalı süslemeleri ile bu ev insana keşke bütün evler böyle olsa dedirtiyor.Günümüzde alt katında ikinci el kitap satıcısı bulunan binanın diğer katları ev olarak kullanılıyormuş.
38 numaralı binanın da mimarı Otto Wagner olmakla beraber dış cephenin yaldızlı süslemeleri ve çatıdaki bronz kadın heykelleri bir başka sembolist sanatçı Kolo Moser tarafından yapılmıştır.Bina günümüzde bir bankanın şubesi olarak kullanımdadır.
Her iki bina da art nouveau akımının Viyana’da önde gelen eserleri olarak günümüze ulaşmayı başarmışlardır.


20170130_180636_zpsqaxgz1ai.jpg



0-5fcd1619dc-z_54_990x660_201405312130_zpsplhaqje5.jpg



5_zpsjdorhaiu.jpg



23_zpswphw6qah.jpg



Naschmarkt’ın arka tarafında yer alan Otto Wagner'in binaları
 

Naschmarkt, Wienzeile üzerinde, Wien Nehri boyunca kurulmuş bir pazardır.16.yüzyılda sadece süt ürünlerinin satıldığı bir pazar iken şimdilerde her türlü sebze,meyve,baharat,peynir,ekmek, meze çeşitleri, et,deniz ürünleri yanı sıra bolca baklava ve tulumba tatlısı bulabileceğiniz şirin bir yer haline dönüşmüştür.Yaklaşık bir buçuk kilometre uzunlukta ve sağlı sollu dükkanların yer aldığı tek bir caddeden oluşan Naschmarkt, gündüzleri pazar yeri,akşamları ise içkili restoranlar ve müzisyenlerin bulunduğu bir eğlence mekanı görevi görmektedir.Burada ayrıca, cumartesi günleri kurulan Flohmarkt(=Bit Pazarı) da görmeye değermiş ancak denk getiremedik.


IMG_0223_zpswczd3ome.jpg


IMG_0226_zpssiqoy8k7.jpg


IMG_0227_zps7bganbln.jpg


IMG_0224_zpsjaymwjad.jpg


Naschmarkt pazar yerinde satılan bizim memlekete has tatlar
 

2001-2004 yılları arasında süren ekonomik kriz,Naschmarkt'ta pek çok tezgahın değişerek lokantaya dönüşmesine neden olmuş.Böylelikle Pazar yerinin lokanta merkezine dönüşeceğinden çekinen resmi makamlar hemen bir yasa çıkararak bu tür yerlerin sayısını sınırlandırmışlardır.Biz de öğle yemeği için pratik bir yemeği tercih ederek iki tane klasik italyan yiyeceği sipariş ettik.Dört peynirli pizza(=pizza quattroformaggio) hepsi İtalya'ya has peynirler olan ricotta,mozzarella,gorgonzola ve parmesan peynirleri kullanılarak ve gnocchi ise patates,un ve yumurta ile hazırlanan basit ,lezzetli ve ekonomik seçeneklerdir.Gazlı içeceğin eşlik ettiği bu basit yemeğe de 25€ ödedim.


IMG_0229_zpslezhnizs.jpg


Dört peynirli pizza


IMG_0228_zpsmdkllfv3.jpg


Gnocchi
 



Naschmarkt sonrası Kettenbrückengasse istasyonuna geri dönüp U4 ile Schwedenplatz istasyonuna gittik.Oradan bindiğimiz 1 Nolu tramvaydan Hertzgasse durağında indik ve Landstraße bölgesinin bir başka önemli binası olan Hundertwasser Evleri (=Hundertwasser Haus)’ne ulaştık.
Mimarlığını Joseph Krawina'nın yaptığı binanın süslemelerini Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser gerçekleştirmiştir.Düz çizgilerin ve simetrik mimari yapıdaki binaların insan doğasına uygun olmadığını düşünen mimarın Viyana’nın simetrik ve düzgün binalarına tepki olarak 1985 yılında yaptığı bu rengarenk boyalı bina ,hiçbir yerinde standart mimari öge kullanılmamış olmasıyla dikkat çekmekte olup Viyana’ya gelen turistlerin de başlıca uğrak noktalarından birisidir.İlk bakışta asimetrik pencereleri, soğan şeklinde kubbeleri,değişik kolon şekilleri,bina girişinde bir çeşme ve çatısında 250 adet ağaç barındırdığı söylenen bahçesi ile dikkat çeken binada 52 adet daire ve 4 adet dükkan bulunmaktadır.Bu bölgenin bir başka ilginç tarafı ise binaların bulunduğu sokaktaki arnavut kaldırımlarının da dalgalı taban olarak yapılmış olmasıdır.Binada yaşam devam ettiğinden evlerin içerisini gezme imkanı bulunmamaktadır.Binanın eskimesi nedeniyle başlayan restorasyon çalışmaları belediye tarafından yavaş da olsa sürmekte imiş.


IMG_0232_zpsh0p6cxbr.jpg


IMG_0231_zpsr9orbpwp.jpg


IMG_0234_zpsyn8e2hr8.jpg


Hundertwasser Evleri(=Hundertwasser Haus)


20170328_174452_zpsvvf1v7us.jpg


Binanın yanındaki sokaktaki kaldırım bile asimetrikti.
 

Hundertwasser Evleri'nin içini görme imkanı olmayan turistler için hemen karşısında bulunan eski bir lastik fabrikası 1990-91 yılları arasında Friedensreich Hundertwasser tarafından karşısındaki esas binada uyguladığı prensiplerine sadık kalınarak elden geçirilmiş ve Hundertwasser Village adıyla ziyarete açılmıştır.Burada yer alan kafelerde biraz dinlenebilir,hediyelik eşya satan mağazaları dolaşabilir ve asimetrik dizaynlı meşhur tuvaletini ziyaret edebilirsiniz.


20170328_175023_zpsepehiwgs.jpg


w1_zpslzqovtfx.jpg


20170328_175244_zps4qprnc7z.jpg


Hundertwasser Village'dan görüntüler


Hundertwasser Village binasının yakınındaki Sahte Sanat Müzesi (=Fälschmuseum),orijinal bir eseri olmayan küçük bir galeridir.Burada Klimt,Rembrandt,Matisse gibi ünlü ressamların eserlerinin başka sanatçılar tarafından yapılmış replikaları ve bunlarda yapılan hatalar sergilenmektedir.
Hundertwasser Village binasının yaklaşık 400 metre kadar gerisindeki Weißgerberstrasse,13 adresinde ise yine kendisinin 1991 yılında tamamladığı Kunsthaus adlı bir başka binası bulunmaktadır.Hava kararmadan Schwedenplatz'a dönmek istediğimizden bu iki binayı göremedik.
 

Hundertwasser Village sonrası 1 nolu tramvaya tekrar binip bu kez Schwedenplatz'da indik.Schwedenplatz(=İsveç Meydanı) tramvay, metro ve nehir gemisi hatlarının kesiştiği bir meydandır.
Bu meydan aynı zamanda Viyana'yı gezmek için bir başka seçenek olan Vienna Ring adlı sarı renkli tramvayın da başlangıç noktasıdır.Her gün 10-17.30 arasında çalışan tramvayın ücreti 9€'dur. Opera,Parlamento, Burgtheater,Borsa,Rathaus gibi önemli yerlerin önünden geçerken içindeki ekranlar aracılığıyla yolcularını bilgilendiren bu tramvayın bir turu 25 dakika sürüyormuş.


IMG_0238_zpsbpd6h0b3.jpg


Vienna Ring tramvayı


20170130_170622_zpsbwpavdox.jpg


Schwedenplatz'da yer alan Marienbrücke(=Marien Köprüsü) ile altından geçen ve neredeyse buz tutmak üzere olan Tuna Nehri


20170130_170702_zpsim2wah9k.jpg


Kafenin balkonundan Schwedenbrücke(=İsveç Köprüsü) ve Bratislava'ya giden Twin City Liner şirketi gemilerinin kalktığı iskele
 

Tramvay durağının hemen arkasında ve Tuna üzerindeki bir gemi şeklinde yapılmış Motto Am Fluss(=Nehrin Üzerindeki Parola) adında çok şirin bir kafede kısa bir mola verdik.Avrupa'da 10 ülkeden geçen, türkülere, şarkılara konu olmuş Tuna Nehri'nin bir bölümü de Viyana'dan geçiyor.Ancak Viyana'nın şehir merkezi, Tuna nehrinin büyük sel baskınlarından korunmak amacıyla diğer Avrupa şehirlerinden farklı olarak nehirden üç kilometre kadar uzakta kurulmuştur.


IMG_0237_zps302r1ahq.jpg


20170130_170350_zpsdqzk4zro.jpg


Schwedenplatz'da yer alan Motto am Fluss Cafe


20170130_142911_zpsypbugzdr.jpg


Cappuccino ve brownie


20170130_142830_zpsif3tinav.jpg


Melanj ve cheesecake


Burada yediğimiz ve içtiğimiz her şeyin fiyatı 3.70€ olunca hesap olarak 18.50€ ödedim.
 

Bundan sonra U1 metrosuna binerek Praterstern Bf durağında indik. Metro çıkışında şehrin Leopoldstadt olarak adlandırılan 2.bölgesinde istasyonun 400 metre ilerisinde yer alan eğlence parkı Prater'e ilerledik. Önceleri av alanı olarak kullanılan bu bölge 1766 yılında konulan av yasağı sonrası dinlenme alanı olarak kullanılmaya başlanmıştır.Sonraları buraya açılan kafe ve eğlence yerleri ile Lunapark(=Wurstelprater) oluşturulmuştur.Lunaparkın içinde Madam Tussaud'nun Balmumu Heykel Müzesi yanı sıra çarpışan arabalar,atlı karınca, atış poligonu gibi klasik eğlence araçları yanında iki tane dönme dolap ve bir de bumerang roller coaster gibi adrenalin makinaları bulunmaktadır.
Prater içinde yer alan önemli yapılardan birisi de 1931'de tamamlanmış ve günümüzde sadece milli takım maçları ile uluslararası müsabakaların oynandığı 53.000 kişilik Ernst Happel Stadyumu'dur.


20170202_012957_zpsbfpuwqmw.jpg


Prater girişi


Giriş ücreti alınmayan bu parkta yer alan ve dünyanın en eskilerinden biri olan Wiener Riesenrad(=Viyana Dönme Dolabı)’a kişi başı 9,5€ ödeyip bindik.İmparator Franz Joseph'in görevinin 50.yılını kutlamak için 1897’de otuz kabinli olarak yapılmıştır.II.Dünya Savaşı sırasında çıkan yangından dolayı zarar görünce 1945 yılında 15 kabinli olarak tekrar inşa edilmiştir. Dönme dolaba binmeden önce içinde vagonların bulunduğu şirin bir odaya alınıyorsunuz.Buradaki eski vagonlardan birinde Osmanlı ordusunun püskürtülmesi minyatür askerlerle canlandırılmakta idi.


20170202_012831_zpsffpkzwzi.jpg


Prater'deki dönme dolapın bulunduğu yerde sergilenen savaş maketi


20170202_013018_zps4qybav07.jpg


Viyana Dönme Dolabı(=Wiener Riesenrad)



Dönme dolabın iki tanesinde yemek de yenilebilen on beş adet büyük kabini ve her kabinin ortasında tahta bir oturma alanı bulunmaktadır. Kış şartlarında 65 metre olan en tepe noktaya çıktığınızda güzel bir manzara eşliğinde sallanıyor ve adrenalin yapıyorsunuz.:smiley:Viyana’yı karanlıkta görmek değişik gelebilir ancak ben bu eğlenceyi gündüz yapmanızı tavsiye ederim.


36-1_zpsrkaz74o8.jpg


Dönme dolabın yemek yenilebilen romantik kabini


20170202_012627_zps15cpith5.jpg


20170202_012549_zps7oblxuxj.jpg


Dönme dolabın tepesinden Leopoldstadt bölgesinin görünümü
 



Prater sonrası tekrar metro istasyonuna dönerek bu kez kırmızı renkli U1 hattına binip Karlsplatz durağında indik ve Kärntner Straße'ye girdik. Şehirdeki son gecemizde Albertinaplatz,2 adresinde yer alan ve Viyana’nın en eski kafelerinden birisi olan Cafe Mozart'a geldik.Mozart’ın ölümünden hemen sonra 1794’de burada bir kafe açılmış ancak bina yıkılınca 1882'de kapanmıştır.Cafe Mozart ise kapılarını 1929 yılında açmış ve kısa sürede gelişerek opera öncesi ve sonrasının gözde bir buluşma noktası haline gelmiştir.Şık dekoru,terası ve her gün 15'e kadar sundukları "Üçüncü Adam Kahvaltısı(=Dritter Mann Frühstück)" ile tanınan kafenin çok da iyi bir yemek menüsü bulunmasına rağmen akşam üzeri yediğimiz tatlılardan olsa gerek,yemek yerine sadece tatlı menüsünden iki spesiyalite tercih ettik.


11352871_1622396428040245_797084596_n_zpswaw4lvmq.jpg


20170131_091648_zpsgkxjmuby.jpg


Cafe Mozart’ın içi


20170131_092117_zps0tl5fat3.jpg


Melanj da nefisti


20170131_091704_zpshki6duk9.jpg


Bitter çukulata,antep fıstığı ezmesi ve mus çukulata ile hazırlanan Mozart Torte çok iyiydi.


20170131_091639_zps2lrjtb3f.jpg


Çikolata kaplı gevrek bir kabuk üzerinde kestane kreması ve vişne üzerine rendelenmiş kestane ve en üstte rendelenmiş bademden oluşan Maroniblüte ise bence bu gezide yediğim en iyi tatlıydı.


Bu enfes tatlılara ve melanj kahvelere de 25€ ödedikten sonra otelimizin yolunu tuttuk.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,676
Mesajlar
1,522,014
Kayıtlı Üye Sayımız
166,527
Kaydolan Son Üyemiz
Selma Yörük

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst