E
egeli
Ziyaretçi
Tam 216 gün sonra, 10947 km. yol katederek... İzmir'e, evimize döndük..
''2010 Yazı Da Böyle Geçti''nin bitiminde dilediğimiz üzere; ''2011 Yazı da Böyle Geçti'' topiğine sağlıkla ulaştığımız için Yüce Yaradana şükranlarımızı sunuyoruz, öncelikle..
Sevinçle karışık bir burukluk var içimizde.. Sağlıkla, can sıkıcı bir olay, büyük bir sorun yaşamadan evimize döndüğümüz için mutluyuz.. Yeni yerler görmenin, yeni dostlar-arkadaşlar edinmenin, dağarcığımıza yeni anılar eklemenin mutluluğu bu..
Bunun yanısıra, bir yazın daha sona ermesinin, bir gezinin daha bitmesinin, önümüzdeki yıllardan birini daha tüketmiş, 'Dönülmez Akşamın Ufkuna' bir adım daha yaklaşmış olmanın hüznü var, üzerimizde..(Geçmişteki yılların değil, gelecekteki yılların sayımını yapmaya başladığınızda, artık yaşlanmışsınız, demektir.)
Neyse, önümüzde uzun bir gezi yazısı var.. Başlayalım artık, değil mi?..
Yediğimiz-içtiğimiz bizim.. Gezip- gördüğümüzü paylaşalım, sizlerle..
Önce geçtiğimiz yolları görelim, harita üzerinde..
[attachment=1]
27 Mart 2011
Günlerdir süren yağış, soğuk ve fırtınanın, yerini pırıl pırıl bir güneş ve ılık bir havaya bıraktığı günün sabahında 'Artık demir almak günü' dedik.. Karavanımız, zaten günler öncesinden yola hazır.. Bakım yapılmış.. Yeni lastikler, ilave güneş panelleri ile yola çıkmaya sabırsız...
Yanımıza almamız gereken son bir kaç öteberiyi de taşıdıktan sonra, komşularımıza veda edip marşa bastık.. İkimizde de her geziye çıkışımızda olduğu gibi, gene bir heyecan ve coşku var.. Ne yöne gideceğimiz hakkında bir planımız yok. Bir an Manisa'da Mesir Şenlikleri olduğunu hatırlayıp, Sabuncubelini tırmanırken bulduk, kendimizi..
İzmir çıkışından itibaren, yolun iki yanı piknik yapanlarla dolu.. Aralarda mangal kömürü, hamak, uçurtma satıcıları.. Son yıllarda yoğun bir kış yaşamasak da; baharı algılayan herkes kırlara koşmuş.. Gençler, çeşitli oyunlarla enerji tüketirken, daha olgun yaştakiler (!) onları izliyor.. İçlerinden neler neler geçiyor, kimbilir..
Manisanın caddeleri bayraklar, rengarenk çiçekler, lalelerle süslenmiş.. Yollar kalabalık.. Herkeste bir coşku, bir heyecan... Mesir Şenliklerinin 471. si..
[attachment=2][
[attachment=3]
Manisa'nın yetiştirdiği 'Beş Padişah'
Mesir, hareket, canlılık, coşku anlamına gelirmiş, zaten.. Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafza Sultan, Manisa'da olduğu dönemde hastalanmış. Gerçek adı Muslihiddin olan Merkez Efendi çeşitli ot ve baharatlardan hazırladığı bir macunu sunmuş, sultana.. Bu macunu yiyince iyileşen Hafza Sultan;
'' Bana şifa olan bu macun tüm halkıma dağıtıla'' buyurmuş.
[attachment=4]
Hindistan cevizi, anason, karabiber, karanfil, kekik, zencefil, vanilya gibi 41 çeşit baharatın karışımı olan macun, her yıl Merkez Efendi Camiinin minaresinden halka saçılır. Ne var ki; bu yıl 'saçılma' eylemi bir gün önceye alınmış olduğundan yetişemedik..
Ağzınıza hoş bir tat ve ferahlık veren bu macun, şimdi şeker, lokum, çikolata, reçel gibi seçeneklerle sunuluyor.[attachment=5]
Mesir Fuarı (aslında panayır demek daha doğru olur) gene çok renkli.. Çeşitli yiyecek stantları, tekstil ve takı sergileri, züccaciye ve hediyelik bölümleri dolup taşıyor.. Elektronik aletlerden plastik terliğe kadar ne ararsanız var. Luna Park'ta, çocukluğumuzdaki atlıkarınca, dönmedolap, zincirli salıncaklar yok, artık.. 'Binmek cesaret ister' aletlerle dolu.. Ve bizim asla düşünemiyeceğimiz bu 'şey'lerin önünde uzun kuyruklar oluşmuş..
Salıncaklara binme isteğiyle annesini çekiştiren; diğer tarafta istediği oyuncak alınmadığı için tepine tepine ağlayan çocuklar.. Pusetine oturttuğu torununu gezdiren bir dede.. beğendiği genç kızın peşinden ayrılmayan delikanlı..Herkes kendi derdinde..
Ne kadar umursamazlıktan gelmeye çalışsak da, çevredeki kirlilik, çöpler gözümüze batıyor. Üzülerek görüyoruz ki, halkımız maalesef çevre temizliği konusunda duyarsız.. Herkes yeyip-içtiğinin ambalajını olduğu yere bırakmaktan çekinmiyor.
Manisa ile ilgili küçük bir not; Manisa'da toplu taşıma araçları, çalıştıkları hatta göre renklendirilmiş. Örneğin; Bir semte çalışan araç mavi, diğerine çalışan sarı, bir başka semte çalışan yeşil.. Böylece, uzaktan yazıları okumakta zorluk çekenlere (özellikle yaşlılara) kolaylık sağlanmış oluyor. Yararlı bir uygulama..
Size bu anıları çok uzun zaman sonra aktarabileceğiz.. Belki gelecek yılın şenlik hazırlıkları başlamış olacak..
''2010 Yazı Da Böyle Geçti''nin bitiminde dilediğimiz üzere; ''2011 Yazı da Böyle Geçti'' topiğine sağlıkla ulaştığımız için Yüce Yaradana şükranlarımızı sunuyoruz, öncelikle..
Sevinçle karışık bir burukluk var içimizde.. Sağlıkla, can sıkıcı bir olay, büyük bir sorun yaşamadan evimize döndüğümüz için mutluyuz.. Yeni yerler görmenin, yeni dostlar-arkadaşlar edinmenin, dağarcığımıza yeni anılar eklemenin mutluluğu bu..
Bunun yanısıra, bir yazın daha sona ermesinin, bir gezinin daha bitmesinin, önümüzdeki yıllardan birini daha tüketmiş, 'Dönülmez Akşamın Ufkuna' bir adım daha yaklaşmış olmanın hüznü var, üzerimizde..(Geçmişteki yılların değil, gelecekteki yılların sayımını yapmaya başladığınızda, artık yaşlanmışsınız, demektir.)
Neyse, önümüzde uzun bir gezi yazısı var.. Başlayalım artık, değil mi?..
Yediğimiz-içtiğimiz bizim.. Gezip- gördüğümüzü paylaşalım, sizlerle..
Önce geçtiğimiz yolları görelim, harita üzerinde..
[attachment=1]
27 Mart 2011
Günlerdir süren yağış, soğuk ve fırtınanın, yerini pırıl pırıl bir güneş ve ılık bir havaya bıraktığı günün sabahında 'Artık demir almak günü' dedik.. Karavanımız, zaten günler öncesinden yola hazır.. Bakım yapılmış.. Yeni lastikler, ilave güneş panelleri ile yola çıkmaya sabırsız...
Yanımıza almamız gereken son bir kaç öteberiyi de taşıdıktan sonra, komşularımıza veda edip marşa bastık.. İkimizde de her geziye çıkışımızda olduğu gibi, gene bir heyecan ve coşku var.. Ne yöne gideceğimiz hakkında bir planımız yok. Bir an Manisa'da Mesir Şenlikleri olduğunu hatırlayıp, Sabuncubelini tırmanırken bulduk, kendimizi..
İzmir çıkışından itibaren, yolun iki yanı piknik yapanlarla dolu.. Aralarda mangal kömürü, hamak, uçurtma satıcıları.. Son yıllarda yoğun bir kış yaşamasak da; baharı algılayan herkes kırlara koşmuş.. Gençler, çeşitli oyunlarla enerji tüketirken, daha olgun yaştakiler (!) onları izliyor.. İçlerinden neler neler geçiyor, kimbilir..
Manisanın caddeleri bayraklar, rengarenk çiçekler, lalelerle süslenmiş.. Yollar kalabalık.. Herkeste bir coşku, bir heyecan... Mesir Şenliklerinin 471. si..
[attachment=2][
[attachment=3]
Manisa'nın yetiştirdiği 'Beş Padişah'
Mesir, hareket, canlılık, coşku anlamına gelirmiş, zaten.. Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafza Sultan, Manisa'da olduğu dönemde hastalanmış. Gerçek adı Muslihiddin olan Merkez Efendi çeşitli ot ve baharatlardan hazırladığı bir macunu sunmuş, sultana.. Bu macunu yiyince iyileşen Hafza Sultan;
'' Bana şifa olan bu macun tüm halkıma dağıtıla'' buyurmuş.
[attachment=4]
Hindistan cevizi, anason, karabiber, karanfil, kekik, zencefil, vanilya gibi 41 çeşit baharatın karışımı olan macun, her yıl Merkez Efendi Camiinin minaresinden halka saçılır. Ne var ki; bu yıl 'saçılma' eylemi bir gün önceye alınmış olduğundan yetişemedik..
Ağzınıza hoş bir tat ve ferahlık veren bu macun, şimdi şeker, lokum, çikolata, reçel gibi seçeneklerle sunuluyor.[attachment=5]
Mesir Fuarı (aslında panayır demek daha doğru olur) gene çok renkli.. Çeşitli yiyecek stantları, tekstil ve takı sergileri, züccaciye ve hediyelik bölümleri dolup taşıyor.. Elektronik aletlerden plastik terliğe kadar ne ararsanız var. Luna Park'ta, çocukluğumuzdaki atlıkarınca, dönmedolap, zincirli salıncaklar yok, artık.. 'Binmek cesaret ister' aletlerle dolu.. Ve bizim asla düşünemiyeceğimiz bu 'şey'lerin önünde uzun kuyruklar oluşmuş..
Salıncaklara binme isteğiyle annesini çekiştiren; diğer tarafta istediği oyuncak alınmadığı için tepine tepine ağlayan çocuklar.. Pusetine oturttuğu torununu gezdiren bir dede.. beğendiği genç kızın peşinden ayrılmayan delikanlı..Herkes kendi derdinde..
Ne kadar umursamazlıktan gelmeye çalışsak da, çevredeki kirlilik, çöpler gözümüze batıyor. Üzülerek görüyoruz ki, halkımız maalesef çevre temizliği konusunda duyarsız.. Herkes yeyip-içtiğinin ambalajını olduğu yere bırakmaktan çekinmiyor.
Manisa ile ilgili küçük bir not; Manisa'da toplu taşıma araçları, çalıştıkları hatta göre renklendirilmiş. Örneğin; Bir semte çalışan araç mavi, diğerine çalışan sarı, bir başka semte çalışan yeşil.. Böylece, uzaktan yazıları okumakta zorluk çekenlere (özellikle yaşlılara) kolaylık sağlanmış oluyor. Yararlı bir uygulama..
Size bu anıları çok uzun zaman sonra aktarabileceğiz.. Belki gelecek yılın şenlik hazırlıkları başlamış olacak..