Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 605
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 169,919
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Gerçekten güzel kareler. Paylaşım için teşekkürler. Takipteyiz...
 

Etiketler
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

mayıstosböce' Alıntı:
İlk göze çarpan, heykellerimiz elden gidiyor,tabiat şartlarının ne kadar yıprattığı ortada,orjinallarine sağdık kalınarak yenilerinin yapılması,orjinallerinin de müze ortamına taşınması gerekir bence,yoksa ilerde sergilenecek bir şey kalmayacak.
O coğrafyada büyük bir su kütlesinin bulunması tartışılmaz derecede insanların sosyal yönünüde etkileyecek bir durum.

Bülent Hocam,

Bi ara taşımadan bulundukları yerde koruma tedbirleri alacaklardı, herhalde tarihi eserlere para harcamaya sıra gelmiyor. Ziyaret eden vatandaşların da pek itina gösterdiği söylenemez. Ben oradayken insan görünümlü yaratığın teki heykelin üzerine çıkıp poz vermişti. İnmesi için uyardım, terslendi, kavganın kıyısından döndük.
Böyle durumlarda sokak yargıcı Dredd gibi anında cezalandırma yetkisine sahip olmak istiyorum. Sylvester Stallone'nin oynadığı çizgi romandan uyarlama bir film vardı. Sokak yargıçları kanun kitabı çerçevesinde, suç üstüne hemen cezayı kesiyorlardı.
Sahneyi şöyle hayal ediyorum:
Yanımda kablolu çivi atan elektroşok tabancalarından var, adamı uyarma gereği duymadan ateşliyorum, sersemleyip çıktığı kafadan yere düşüyor, elektriği kesmeden bir ayağımla göğsüne diğeriyle kafasının ortasına basıyorum, boşta kalan elimle de kendim kadrajın sağ kenarında klasik pozumu veriyorum. Fotoğrafı çoğaltıp çerçeveletip tanrı kafalarının önüne bırakıyorum ibrat alınması için. Bazı konularda tahammülsüzüm kusuruma bakılmasın.

kayzer' Alıntı:
Zafer Bey,
Yazılara tekrar devam etmenize çok sevindim. Merakla devamını bekliyorum.
Saygılar...

Teşekkürler Kayzer.

07gokhanlc' Alıntı:
Seyr ü Zafer bey merhaba,

Sizi cesaretiniz,güzel fotoğraflarınız ve akıcı anlatımınız için tebrik ediyorum. Birçok insanın isteyipte yapamadığı şeyi yaptığınız için birçok kişi gibi bende sizi ilgi ve biraz da kıskançlıkla takip ediyorum.
14. sayfa ya kadar bir solukta okudum gerisinide gece tamamlayacağım inşallah.

selamlarımla

Takip için teşekkürler. Bu gezinin sonlarına yavaş yavaş geliyoruz artık. Bitince, Uzakdoğu konusuna geçeceğim.

bilarman' Alıntı:
Gerçekten güzel kareler. Paylaşım için teşekkürler. Takipteyiz...

Beğeniniz için sağolun.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Urfa ve Halfeti

Türkiye, iklimsel ve kültürel çeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birisi. Kırkı aşkın ülkeyi gördükten sonra bu tespiti duygularımdan arınarak yapabiliyorum, ülkeme iltimas geçmiyorum. Bu topraklarda yaşayan insanlar çoğu kez bir ortak paydada buluşabilse de, en az o benzerlikler kadar farklılıklar da mevcut. Bilinçli bakanların kuzeyden güneye, doğudan batıya insan manzaralarının nasıl değiştiğini gözlemlemeleri mümkün.Ülkenin dışına çıkmadan Ortadoğu kentlerinin havası neye benzer diye fikir edinmek isterseniz Mardin ile birlikte Urfa’yı ziyaret etmenizi öneririm. Hitit Asur, Roma kısacası bölgede tarih boyunca ne kadar medeniyet hüküm sürmüşse çevrede izlerini bulmak mümkün. Nüfus artışı ve şehrin genişlemesine bağlı, adımladığınız sokaklarda tarih önünüzden kesintisiz biçimde akmıyor belki, yine de karşılaşılan yapılar, binlerce yıllık bir kentte bulunduğunuz gerçeğini yeterli sıklıkta hatırlatıyor.
Urfa, bildiğim alışkın olduğum batı tipi şehirlere varmadan önce cami avlularında, Balıklı Göl’ünün kenarında huzurlu saatler geçirdiğim, baharatçılarında oturup avuç kadar alışveriş sonrasında bardaklarca çay içip insanlarıyla sohbet ettiğim en önemlisi gönül bağı kurabildiğim kentler arasında yerini alıyor. Urfa bana kebabı baştan öğretiyor, en son ne zaman o kadar lezzetlisini yemiştim yaşadığım şehirde, hatırlayamıyorum, güzeli tattığım için sevinmeli miyim, tekrar bulamayacağım için üzülmeli miyim? Belki İzmir’e dönünce aynısı değilse de buna yakın tadı bulabilirim, zira bulamazsam kebap defterini ömrü billah kapatmak zorunda kalabilirim 

Urfa merkezdeki gezimi bitirdikten sonra, Göbeklitepe’yi ziyaret ettim. Burası henüz keşif sürecinin başında, tamamlanması yıllar alacak, ancak şimdiki haliyle bile bilinen dünya tarihini değiştirmiş, arkeoloji alemine damgasını vurmuş durumda. Onbeş yıl kadar önce tesadüfen keşfedilen bu alanın önemi başlangıçta algılanamıyor. Gelişmelerden Alman arkeologlar haberdar edilince ödenek bulunup kazı çalışmaları başlayabiliyor, halen de yaz ayları boyunca kazılar sürmekte. Göbeklitepe, isanoğlunun avcı-toplayıcı ve göçebe hayattan yerleşik tarım toplumuna geçiş sürecinde inşa ettiği yeryüzünde bilinen en eski tapınak. Buradaki medeniyetin tarihi M.Ö. 10. yüzyıla kadar uzanıyor.


Urfa’dan sonra Halfeti’ye vardım. Halfeti, Atatürk Barajı tamamlanıp su toplamaya başlayıncaya kadar çoğu insanın bilmediği, vadi içine kurulmuş bir kasabaydı. Su seviyesi yükseldikten sonra kendi gölüne sahip yarı turistik bir Güneydoğu Anadolu kasabası haline geldi. Burada ilk bakışta insanı oyalayacak fazla şey yokmuş gibi gelse de, beni çok etkileyen bir atmosferi var. Karşısında, karaya çıkıp tırmanılarak keşfedilmesi gereken Rumkale’si Gölün uzak noktasında yeralan, sadece minaresi suyun üzerinde kalmış camisi, sahil şeridiyle, yamaca sıralanmış Mardin’dekilere benzer sarı taş evleriyle, iki- üç gün kalınsa sıkılınmayacak bir yer. Taş evlerden ve manzaradan o kadar çok etkilenmiştim ki, satılık var mı, kaçadır diye sormuştum çevredekilere. Halfeti yine de imkanları sınırlı, meraklılarının zahmetine katlanıp gittiği, pek gelişim gösteremeyen bir belde. Biraz bakım ve tanıtımla bölge turizminin önemli ayaklarından biri haline gelebilecek potansiyele sahip, belki zamanla. Belki de böyle kalması daha hayırlıdır, memlekette planlı ve koruma öncelikli turizm politikası üretilemediğinden Halfeti’nin de keşfedilip sömürülen, sonunda mahvedilen yerler kervanına katılması muhtemeldir…
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Göbeklitepe. Göçebelikten yerleşik hayata geçen insanların yaptığı bilinen en eski tapınak.

IMG_3062p.jpg


IMG_3063p.jpg


IMG_3064p.jpg


IMG_3065p.jpg


IMG_3066p.jpg
 







Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

hepsini inceleyemedim ama hayalim olan bir iş yapmışsınız. Takip amaçlı şimdilik tebrikler diyorum..
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Urfa bana kebabı baştan öğretiyor, en son ne zaman o kadar lezzetlisini yemiştim yaşadığım şehirde, hatırlayamıyorum, güzeli tattığım için sevinmeli miyim, tekrar bulamayacağım için üzülmeli miyim? Belki İzmir’e dönünce aynısı değilse de buna yakın tadı bulabilirim, zira bulamazsam kebap defterini ömrü billah kapatmak zorunda kalabilirim

Bende hep düşünürüm sizin yaşadığınız çelişkiyi,mesela güzel bir yer bulduğum da ya bir daha buraya nasıl gelirim tüh pek demem ama sevdiğim tadı o tadı bulamama korkusunu yaşamışımdır sürekli.
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland



mayıstosböce' Alıntı:
Urfa bana kebabı baştan öğretiyor, en son ne zaman o kadar lezzetlisini yemiştim yaşadığım şehirde, hatırlayamıyorum, güzeli tattığım için sevinmeli miyim, tekrar bulamayacağım için üzülmeli miyim? Belki İzmir’e dönünce aynısı değilse de buna yakın tadı bulabilirim, zira bulamazsam kebap defterini ömrü billah kapatmak zorunda kalabilirim

Bende hep düşünürüm sizin yaşadığınız çelişkiyi,mesela güzel bir yer bulduğum da ya bir daha buraya nasıl gelirim tüh pek demem ama sevdiğim tadı o tadı bulamama korkusunu yaşamışımdır sürekli.

İtiraf etmeliyim, geziler sırasında karşılaştığım sorun çıkarma potansiyeli taşıyan en önemli konu yemek benim açımdan. Türkiye'de dahi severek iştahla yediğim şeyler sınırlı sayıda, birkaç çeşit et ve sebzeden ibaret.Örneğin, balık, patlıcan gibi insanların bayılarak yedikleri gıdaları ağzıma koyamıyorum ne yazık ki, beğenmemekten farklı, yiyemiyorum Alışmanın çaresini bulamadım kırk yıldır, işte vaziyetim böylesine vahim beslenme açısından. Mevcut koşullarda severek yiyebildiğim birşeyler bulunca, hele de o güne dek tatmadığım lezzette yapılmışlarsa hiç unutamıyorum. Suriye-Tartus'da yediğim kebap ve salatayı halen hatırlıyorum, daha ilk lokmasında ömrüm boyunca benzerini bulamayacağımı anlamıştım, durum halen değişmedi. Kamboçya- Siem Reap'deki et yemeklerinin veya Antakya'da tattığım içli köfte ile pastırmalı humusun, Yunanistan'daki uzoların benzerlerine de rastlamış değilim. Şimdi o güzel tadların binlerce kilometre uzağında evimde kös kös otururken, benim gibi yemeğe dair pek tutku beslememiş bir adamı bile lezzet arayışına yöneltebilecek kadar cazip yemeklerden tatmış ve motive edilmiş olmak da büyük nimettir diye geçiriyorum içimden..
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Kapadokya

Kapadokya bölgesi Türkiye’de defalarca gitmekten sıkılmayacağım yerlerden biri, son ziyaretimde daha önce gitmediğim yerlerini görme yeni ayrıntılarını yakalama şansı buldum.. Tek seferde buranın köşesini bucağını, ayrıntılarını keşfetmek imkansız.

Şehirleri gezerken, hep insanlarıyla birlikte anlamlandırırım. Misafiri ve yerlisiyle gittiğim kentlerin sakinleri ve ziyaretçileri o şehirleri nasıl yaşıyorsa ben de onlara katılıp benzer duyguları hissetmeye çalışırım, ancak hep söylediğim gibi, şehirler yaptığım gezinin tamamı dikkate alındığında geçirdiğim vaktin yarısından fazlasını pek kaplamaz. Anlatılan hikayeler, çekilen fotoğraflar genelde şehir ağırlıklı olsa da yolun kendisi, şehirlerin dışındaki doğal güzellikler ve diğer her şey de benim için en az o kadar önemlidir.

Kapadokya doğal güzellikleriyle, şimdi ıssızlığa bürünmüş eski medeniyetlerin izleriyle dünyanın en nadide, benzersiz köşelerindendir; farklı diyarlardan her dönüşümde, benzerini göremeyişimde gözümdeki yeri yücelmektedir. Onbinlerce yıl önce püskürmüş Anadolu yanardağlarının kalıntıları o tarihlerden günümüze dek rüzgarlar ve sular tarafından şekillendirilmiş, derin vadiler, yan yana dizili konik kaya tarlalarını oluşturmuş. Gerçeküstücülük akımından etkilenmiş bir ressamın fırçasından çıkmış gibi duran bu şekiller insanlara kucak açmış, yöreye hükmeden uygarlıkların ülkesi haline gelmiş. Milattan önce 19. yüzyıldan itibaren Hititler, Persler, Romalılar buralarda yerleşmiş ve yaşamışlar. Peri bacaları ve kaya duvarlarını oyup evler, tapınaklar yapmanın yanında 30’dan fazla yeraltı şehri kazmış burayı yurt edinmiş topluluklar. Mağara şehirlerin tarihi Hititler’e kadar uzanıyor. Hristiyanlığın erken dönemlerinde bu yeraltı şehirleri istila ve zulümden kaçan ilk Hristiyan toplulukların barınma mekanları haline gelmiş. Sökonusu yerleşimlerin tamamı henüz keşfedilmemiş olsa da, bazılarının yüzlerce kişinin aynı anda ve kendilerine aylarca yetecek erzakla birlikte yeryüzüne hiç çıkmadan yaşayabilecekleri kapasitede oldukları biliniyor. Giriş kısımlarında güvenlik amacıyla gerektiğinde kapatılan yuvarlanan dev taş kapılar mevcut.

Asfalt yollardan ve kalabalık turist duraklarından biraz uzaklaşıp ıssız köşelerine gidildiğinde, örneğin bir peri bacasının kovuğunda gece geçirdiğinizde ya da en büyüğü değilse de az ziyaret edilen yeraltı şehirlerinden birine tek başınıza girdiğinizde, yaz mevsiminin düzenli rüzgarları fırtınaya dönmeye başladığında, hava akımlarının nereye sürükleyeceği belirsiz balonunuzun iki-üç yolculu sepetinde heyecanla kazasız belasız inebilmeyi beklerken, içlerine odalar oyulmuş dik yamaçlı vadilerinde yürüdüğünüzde burada yaşadığınız duyguları yine sadece burada yaşayabileceğinizi görüp daha ayrılmadan tekrar gelme planları yaparsınız Kapadokya’ya. Yolculuğumun sonlarına yaklaşırken finali bu bölgeye denk getirebildiğim için çok mutluydum ve perileri diyarı her zamanki gibi beklentimi boşa çıkarmadı. Geçen sefer binek otomobille gelmiştim, bu kez araziye girme imkanı sağlayan arabam sayesinde ana güzergahlardan daha fazla ayrılabildim, uzaklardan görünen ilgi çekici oluşumlara daha kolay ve hızlı ulaşabildim. Aslında bölgeyi gezmek için en uygun araç bisiklet. Bazı yerlerde dört tekerlekli araçla ilerlemek zorlaşıyor, ancak bisikletle gidilse sayısız patikalardan en bakir yerlere erişilebilir. Kapadokya’da bence en az bir kere yapılması gereken şey, vadilerde ya da peri bacalarında kamp usulü konaklamak, ateş yakmadan, çevreyi kirletmeden, yıldızların altında sessiz bir gece geçirmek. Ben bu ziyaretimde Göreme yakınlarındaki balon kalkış alanına bakan peri bacalarının altında kamp yaptım. Şafak sökerken kalış yapan onlarca balonu izleme şansı buldum. Periler diyarından ayrılma vakti geldiğinde, buraya tekrar gelebilmek için ülkeler ve sınırlar aşmak zorunda kalmayacağımı bilmek tek tesellimdi…
 







Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,677
Mesajlar
1,522,020
Kayıtlı Üye Sayımız
166,527
Kaydolan Son Üyemiz
Selma Yörük

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst