Sonra “Ancient Agora’ya” doğru yola çıktık ama girişini kaçırıp Akropolis’e kadar yürüyoruz. Tekrar inip çıkmak zor geliyor. Programı tersten uygulayacağız. Bu sefer “Plaka” tarafından dolanıp önce Akropol Müzesine gidiyoruz. Müze’de gerçekten görülmeye değer eserler var. Kombine bilet Müze’de geçmiyor, bizim için 5’er, Ada için 3 € verip bilet alıyoruz. Maalesef fotoğraf çekmek yasak. Bazen fotoğraf çekmemekte güzel, müzeyi doya, doya dolaşıyoruz. Tabi kaçınılmaz olarak, herkes gibi biz de bir kaç selfi patlatıyoruz kaçak olarak. Müze’den sonra sıra Akropolde. Evet, acayip bir bilet kuyruğu var, biz elimizi kolumuzu sallayarak giriyoruz içeriye kombinemizle. Akropol çok yüksekte, öğle sıcağında çok yorucu oluyor. Çok gölgelik alan da yok. Ayrıca, İnşaat var, inşaat araçları, vinçler, iskeleler falan görseli de etkilemiş. Tüm bunlara rağmen heybetine diyecek hiç bir şey yok, insanı oldukça etkiliyor. İki saate yakın gezip, fotoğraf çekiyoruz. Artık çıkmamız lazım yoksa eriyeceğiz. Akropol’den çıkıp Plaka sokaklarında dolaşıyoruz. Burada oldukça çok kafe, taverna var. Birine oturup buz gibi bira ve patates yapıyoruz. Biraz dinlendikten sonra geziye devam. Biraz daha Plaka sokaklarında dolaşıp, açacak ve tabaklarımızı alıp koleksiyon faslını kapatıyoruz.