Sayın forum üyeleri, izninizle bir iki ekleme yapmak isterim. Lütfen yazdıklarım yanlış anlaşılmasın, bu işin üstadı olmadığı, sadece kendi çapında parkurda sportif tabanca ve tüfek atışı ile ilgilendiğimi baştan belirteyim.
Her gün içinde bulunduğumuz trafikte vurdumduymaz davranan, başkalarına saygı duymayan, "önce ben", "hep bana" diyen sürücüler yüzünden çok insan ölür veya sakatlanır ama buna sebebiyet veren sorumsuzlar yerine ihale trafik canavarına kalır. Ekonomiyi iyi idare edemessiniz, işler sarpa sarar, yine sorumluluk üstlenmemek adına "enflasyon canavarı" günah keçisi olur. Eğitimsiz, senelerce beyni mafya, it-kopuk dizileri ile beslenmiş, aile yada insan sevgisi aşılanmamış şahısların şiddet eylemlerinin çok büyük bölümü "silah" veya "bireysel silahlanma" kavramları ile izah edilmeye çalışılır. Bu örnekler arttırılabilir ama işin özü kendimize toz konduramayıp, sorumluluk alamamamızdır. İnsan yetiştirmek zor olduğundan işin en kestirme yolu endüstriyel ürünleri suçlamak görünüyor. İşin kolayına kaçan, biçimden sıyrılıp olayın özüne inemeyen bir takım dernekler de bu çizgide kendince havanda su dövmekte, bir şekilde ilgi çekmeye çalışmaktadır. Oysa bütün ateşli silahları toplasanız bile; bıçak, tornavida, demir boru, balta, keser, pala gibi aynı sonuca çok daha hızlı götürecek envai çeşit edevat bulunabilir. (Burada uzun uzun izaha girmek istemiyorum ama bazıları belli koşullarda ateşli silahtan tehlikelidir) Demekki göz önüne alınması gereken ilk konu; ateşli veya ateşsiz silahların insan öldürmediği, esasında insanın insanı öldürdüğü ve bunun altında kısa vadede çözümü olmayan zihinsel etkenlerin bulunduğu unutulmamalıdır. (Almanya, İsviçre, Abd gibi ülkelerde bireysel silahlanma oranı tüm nüfus içerisinde büyük oranlarda bulmasına rağmen bizim yaşadığımız sorunlara rastlanmaz)
İkinci dikkat edilmesi gereken konu eğitim. Yani büyük bir müzik marketten alınan en pahalısından gibson gitar nasıl ki sahibini müzisyen yapmaz ise ateşli silah sahibi olmak, kravanda-çadırda bulundurmak kişiyi iyi ve güvenli atıcı yapmaz. Bu şekilde silah sahibi olmak iyi sonuçlara götürmeyecektir. Bu iş sürekli, disiplinli eğitim ve ciddi anlamda maliyet gerektiriyor. Enstrüman çalmak gibi uzak kalındığında körelme başlıyor. Örneğin bir karavan veya çadır içerisinde uyurken potansiyel bir tehdit nedeniyle uyanıp, zihinsel olarak toparlanıp, mantıklı karar verebilecek hale ulaştıktan sonra ateşli silahı bulup, atım yatağı dolu, kurulu hale getirip devamında tehlike ile orantılı-mantıklı şekilde kullanabilmek, hele de hareketli hedeflere yönelik müdafa yapmak gerçekten oldukça zordur. İkinci önemli konu; ateşli silah edinilecekse muhakkak ciddi bir eğitim sürecinden geçmek (gerçekten yorucudur) eğitimde sürekliliği sağlamak, yine eğitimin maliyetini göze almak (sabit hedef kağıdına bir kaç yüz atış yapmakla güvenli yada iyi atıcı olmak mümkün olmuyor)
Yasa dışı zeminde olanlar ne ruhsatı, ne bu yazılanları, nede silah karşıtı dernekleri umursamazlar. Çünkü yasa dışı zeminde olmak en başta bu kural ve kaideleri hiçe saymaktan geçer. Onlar için yapılabilecek fazla bir şey olmadığından cezai müeyyidelerin arttırılması uygun olacaktır. Ruhsatlı ve bilinçli kullanım ülkemizdeki mühimmat fiyatları, birkaç büyük şehir dışında poligonlara erişim sıkıntıları nedeniyle oldukça güçtür. Bunlar gözetilerek ateşli silah sahipliği düşünülmelidir.