gagauz yerine giderken moldova sınırında aç kalıp öğleden sonra iki olmasına rağmen çorba parasını çıkartamamış iki moldovalı polisin benim 60 ile gidilmesi gereken yerde 66 ile gittiğimi kameradan göstermesi ile tekrar durduruldum (bu arada numara çekmişler hız sınırı galiba tabeladakinden 10 km fazlası imiş) cebimdeki 18 liraya denk gelen leiyi verdim daha yolun karşısına geçmeden abiler çorbacının yolunu tutmuştu. gagauzlar ya da gökoğuzlar oranın gariban halkı. tamam moldova fakir ama gagauz yeri daha da fakir. kanımca arabın yağlı kıçına sürdüğümüz paranın onda birini onlara versek abad olurlar. hiç olmazsa türkler faydalanmış olur paramızdan.
yollarda ilginç şekilde insanlar her gelen arabaya dolmuş muamelesi çekiyor. ve hatta her mesafenin de ücreti belli. tamamı ücret uzattı ama olmaz ki biz misafirden para almayız sizler arabada misafirdiniz deyince türkçe teşekkür edip indiler. arabaya kaç kişi bindi saymadım ama binenlerin hepsi türkçe anlıyor. gençler konuşmaya çekiniyor ama panimayu diye de anladıklarını ifade ediyorlar. arabaya binen 3 kişilik gruptan almanyada yaşayan bir hanımefendi gayet düzgün istanbul türkçesiyle sorduklarımı cevapladı, buralarda türkiyeden birini gördüğüne sevindiği her halinden belli idi insanların. komradda biraz oyalanıp karnımı doyurdum, ve ingilizce ne de rusçaya ihtiyaç duymadan herkesle türkçe konuştum hepsi de sağolsun sorduklarımı türkçe cevapladı. komradda demirel zamanında atatürk adına yapılan bir hastane var fotosounu ekledim. sınırdan önce marketten epeyi çay aldım. markette çalışan yaşlı teyze ne gezersin bu ellerde, kızım istanbulda çalışır biz sizleri çok severiz diye gönlünden geçeni ifade etti. ben yolad hastanenin fotolarını çekip sınıra doğru devam ettim. son benzin istasyonunda depoyu tekerin altına konulan takviye ile boğazına kadar doldurdum. sınırda beklerken bir grup genç bagajdan üstüme bir şeyler alırken arkadaki sepeti görüp yanıma geldi abi senin tekel maddeleri burada yasak geçemezsin dedi. ne yapacağım dedim, 1 lt den ve iki paket sigaradan sonrasında arabanı alırlar dediler. size vereyim dedim olmaz bizim hepimiz günde 3 kez karşıya geçip 1 lt vodkayı satar geliriz dediler. döksen olmaz. sigaraların jelatinini söktüm, arkadaki sepete tüm hediyelik şişeleri dizdim, moldovadan hiç bir şeye bakmadılar romanya tarafında da polis gelince de market fişini gösterip abi bunlar ukraynadan isterseniz dökün, ister kendiniz alın dedim. adam komşi sen geç ben anladı dedi, sigaraları koltuğun arkasına itti, şişelerin üstüne de battaniyeyi çekti. galatiye kadar sakın durma dedi. bastım gittim. gece rezerve ettiğim otelde kalıp sabah bükreşe devam ettim.
dördünci resimdeki yol komraddan sonra galatiye kadar o şekilde en az 50 km daha devam etti. bu gezideki en kötü yol kişinev galati arasındaki gagavuz yerinden geçen yoldu.
Gagavuzlar ya da Gagauzlar, bugünkü
Moldova Cumhuriyeti’nde, başta
Gagauzeli Özerk Devleti olmak üzere uzeydoğu
Bulgaristan,
Ukrayna,
Romanya ve
Yunanistan'da yaşayan, çoğunluğu
Ortodoks-Hıristiyan olan bir
Türktopluluğu.
[2][3] Ayrıca Trakya'nın yerli halkı olan Müslüman
Gacallar'ın da Gagavuzlar'dan geldiğine inanılmaktadır.
Gagavuz adı ilk defa 1817 tarihli Rus nüfus sayımındaki belgelerde geçmektedir. Türkiye'de ve dünyada daha çok
Gagauz şeklinde kullanılmaktadır. Türkiye'de ilk olarak İstoyan Cansızov'un "Balkan Şib-i Ceziresinde Türkler" (Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası, c.17, İstanbul 1328) adlı makalesinde Gagavuzlardan bahsedilmiştir. Gagavuzlar hakkında ilk önemli bilgileri veren
Yaşar Nabi Nayır,
Türk Gagauzlar olarak kaydettiği Gagauz adının,
Göksözcüğünden gelen
Gaga sözüyle Oğuz adının birleşmesinden meydana geldiğini, bunun için de bu Türklere GökOğuz denilebileceğini söyler.
[4] Yaşar Nabi Nayır'ın bu şekilde ortaya attığı Gök-Oğuz adı, yakın dönemlere kadar popüler bir adlandırma olarak kullanılmıştır.
Gagavuzların çoğunluğu
Ortodoks mezhebine bağlıdır. Ancak Ortodoks olmayan bir kısım Gagavuz da vardır. Ortodoks olmayan Gagavuzlar,
Katolik ve
Subbotnik,
Evanjelistlerden oluşmaktadır. Ortodokslar
komünizm sonrası, diğer eski
Sovyet halklarında olduğu gibi, inançlarını daha rahat uygulayabilir hale gelmişlerdir.
Gagavuzların kökenleri hakkında bugüne kadar yerli
Balkan asıllı halklardan oldukları ve sonradan "Türkleştikleri/Türkleştirdikleri" gibi iddialarda dahil çok sayıda değişik tez öne sürülmüştür. Tarihi gelişimleri kesin olarak saptanamamak ile birlikte bugün dünyada akademik çevrelerce yaygın kabul gören görüş, Gagavuzların kökeninin
Oğuz kökenli bir
Türk topluluğu olduğu yönündedir. Gagavuzların Balkanlara ve bugünkü Ukrayna bölgesine ilk defa 11. yüzyıl civarında Asya’dan göç ettikleri,
Peçenek,
Uz (Oğuz),
Kıpçak Türkleri ile aynı soydan geldikleri düşünülmektedir. Ortodoks Hristiyan olan Gagavuzlar'ın konuştuğu dil; bulundukları bölgelere göre, Slav, Yunan ve Romen dillerinin etkisinde kalmış, büyük ölçüde Türkiye Türkçesine ve ağız olarak da Balkan Türkçesi ağzına benzemektedir.
[5]
Gagavuzlar üzerine uzun süren araştırmalar yapmış Polonyalı bilim adamı
Tadeusz Kowalski, Gagavuzlar'ın kökenini üç tabakaya ayırır:
1- En eski tabaka, kuzeyden gelen bir Türk topluluğunun kalıntısıdır.
2- İkinci tabaka Osmanlıların gelişlerinden daha önceki bir devre uzanan güneyden gelen kuvvetli bir gruptur.
3- Üçüncü tabaka Osmanlı devrinin Türk kolonilerinden ve Türkleşmiş unsurlarından teşekkül eder.[6]
Kowalski'nin tanımlamasına göre; Gagavuz topluluğu içine güneyden katılan kitle, Gagavuz dilinin karakteristik yapısını etkilemiştir. Gagavuzların Hristiyanlığı'nın, kökeni Tuna ötesi olan, kuzeyden gelen eski tabakadan kaynaklandığı, Gagavuzlarla büyük benzerlikleri bulunan
Deliorman Türklerinin Müslümanlığı'nın ise güney kaynaklı olan "ikinci" ve "üçüncü" tabakadan kaynaklandığı düşünülmektedir. Gagavuzların ilk tabakasını oluşturan boy veya boylar hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Buna göre Gagavuzların en eski tabakasını, kuzeyden gelen Türk topluluğunu
Çek tarihçi Jireçek
Kumanlara, Bulgar tarihçi Mladenov
AsparuhBulgarlarına(
İdil Bulgarları), Kumanlara ve
Oğuzlara, Çek arkeoloğu Şkorpil kardeşler Asparuh Bulgarlarına, Bulgar Petko R. Slaveikov
Peçeneklere ve Kumanlara, Romanyalı St. Georkesku Kumanlara ve Oğuzlara dayandırmaktadır.
Yine Kowalski'nin güney kaynaklı olarak tanımladığı ikinci grup ise, Balaşçev'in
Seyyid Lokman Oğuznâmesi'ne dayanarak ileri sürdüğü
Paul Wittek'in ise Yazıcıoğlu Ali'nin Selçuknâmesi'ne dayanarak geliştirdiği
II. İzzeddin Keykavus ve
Sarı Saltuk ile Balkanlar'a geçen
Selçuklu Türklerinin Hristiyanlaştırıldığı düşüncesine bağlanmaktadır.
Üçüncü tabakanın ise, Anadolu'ya Müslüman Türklerden önce yerlemiş ve çeşitli nedenlerle Hristiyanlaşmış
Karamanlılardan bazı grupların, Osmanlı döneminde Balkanlar'a göç ederek Gagavuz Türkleri ile kaynaşmaları sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir.
[7]
Çek K. Jireçek, 11.-13. yüzyıllar arasında Balkanlar ve Orta Avrupa'da derin izler bırakan
Kumanların Gagavuzların atası olduğunu düşünmektedir. Ayrıca
Bulgar Petko R. Slaveikov ve
Romanyalı St. Georgesku gibi bazı araştırmacılar Gagavuzların etnik yapısı üzerinde Kumanların çok büyük payı olduğunu ifâde etmektedirler.
Ana madde: Gagavuzca
Gagavuzca çoğunluğu
Moldova'daki
Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi'nde yaşayan Gagavuzların konuştuğu dildir. Yaklaşık 300.000 kişi tarafından konuşulur. Gagavuzca,
Oğuz grubuna bağlı bir
Türk dilidir.
Komşu dillerden birçok ödünç sözcük almasına rağmen bir Türkiye Türk'ü ile Gagavuz Türk'ü kolayca anlaşabilir. Eskiden Gagavuzca
Yunan abecesi ile yazılırdı; ancak 1957'de
Kiril abecesi kullanılmaya başlanınca Yunan abecesinden vazgeçilmiştir. Moldova'nın bağımsızlığına kavuşması ve Gagavuzlara özerklik verilmesinden sonra Türk abecesi üzerine biçimlendirilmiş bir abece oluşturuldu.
Bu abece günümüzde hâlâ kullanılmaktadır. Türk alfabesinden farklı olarak Gagavuz abecesinde (Türkçedeki açık e sesi yerine) Ää harfi, Êê ve Ţţ harfleri bulunur. Gagavuzcada yazı dili Türkiye'de halk arasında konuşulan Türkçenin yazıya dökülmüş biçimidir denebilir.
Ğ harfinin yerine birçok sözcükte ünlü harfler çift yazılarak Ğ sesi kazandırılır.