Ynt: BEYAZ MARTI Adriyatik Yollarında
..
Mostar, Mostar Köprüsüyle doğmuş bir şehir. Köprü yapılmazdan önce Mostar, 20 haneli bir Hristiyan köyüymüş. Buranın köylüleri, 1557 yılında, Kanuni Sultan Süleyman'a ulaşır ve köprü isteklerine söylerler. Kendilerine, "Olmaz, durun durduğunuz yerde, 20 hane için, hem de Hıristiyan, yüzbinlerce altın harcanarak köprü mü yapılır mı? Tahta köprü neyinize yetmez" denmemiş. Denmez çünkü o Osmanlı'dır, bütün vatandaşlarını din, dil, ırk ayırmadan emanet kabul etmekte, din, mal, can ve namuslarının korunması kendisine Allah tarafından borç olarak yüklenmiş vediatullah (Allahın emaneti) olarak görmektedir.(Köprünün yapımından sonra bu yerleşim yeri büyük bir hızla gelişir ve bugünkü durumunu alır).
Kanuni, hemen baş mimarı, gönül eri Sinan'ı huzuruna çağırarak, "Ey koca mimar! Batı'da gittiğimiz en uç diyarımız Mostar'da öyle bir köprü yaptırasın ki, bugüne kadar eşi benzeri görülmeye; bakan gözü, gönlü fethede; Osman'ın adını hatırlata, yaşata!" der. Koca Mimar "Emriniz başım üzre Hünkarım" diyerek çırağı Mimar Hayrettin'e bu görevi verir.
İşte seyri doyumsuz, yıllarca şiirlere, bestelere kaynak olan bu köprüyü, Sinan'ın kalfası, Bosna çocuğu olan Hayrettin Ağa yapar, tam 9 yılda. 19 metre yükseklik, 30 metre genişlikle.
Bir hilal şekli vermiş ki, bayrağımızı andıran; üzerini bembeyaz mermerlerle döşeyip 99 basamak yapmış ki, Yüce Allah'ımızın tüm güzel adlarını çağrıştıran.
1912'de ziyaret eden Avusturyalı R. Michel "Taş kesilmiş bir hilâl... Bütün dünyada eşi olmayan bir eser" diyerek heyecanını vurgular.
Ve köprünün yapılmasıyla, 20 hanelik Mostar Köyü, kısa zamanda Mostar şehri olur, Avrupalı'nın o güne kadar görmediği güzellikte bir şehir, hem insanlıkta hem de mimari eserleriyle şehircilikte.
.Mostarı ziyaretimi sırasında alındıgım.bir şey oldu..bu güzelim Mostar köprüsünün bu güzelim camilerin oldugu kasabanın hemen üstündeki tepeye koskoca ben diyeyim 15 metre siz diyin 20 metre boyunda ahşaptan haç dikmişler..Eski tarihi bir eser olsa amenna.