Türklerde Kimlik Problemi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan mete Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 95
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 14,292
Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cculsuzz' Alıntı:
Sevgili cheg,Eşitlik hakında george orwell in hayvanlar çiftliği hikayesini okumanızı öneririm.eşitlik ordan anlayacagınız mananın ötesine gidemez.

kim kime tahakküm etsin o zaman...çoğunluk azınlığamı...
 

Etiketler
Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Sevgili cheg;Noam Chomsky güzel bir sözü vardır.Aslında bunu konu başlığı olarak açabilriz.
"Demokrasilerde iktidarın odağı konusunda belirli bir anlaşmazlık vardır.Ne varki ,yaşamın temel alanlarında karar verme yetkisi özel ellerdedir.Bu durum bütün toplum düzeninde geniş kapsamlı etkiler doğrurur.özelliklede genel düşüncelerin ve anlayışın,ülke içindeki ayrıcalıklı kesimlerin çıkarları doğrultusunda şekillenişiyle ilgili belirli sonuçlarda doğrur"
Kısaca o özel ellerden biri halktan birisi değildir.Devlet idaresi halkın öngörüsüne ve tercihine bırakılamayacak kadar önemlidir.Siz sadece 4 senede bir kendi düşünceniz oldugunu zannettiğiniz ideolojilerden birine oy verirsiniz.Ve kendi düşüncenizin iktidarda oldugunu sanırsınız.Eşitlik safsatadan başka bir şey değildir.Güç kimin elinde ise kanunları koyan odur.Güç demokrasi ile el değiştirmez.Zorla alınır.Halk burada sadece figuran rolünü oynar.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Demokrasi konusunda birşeyler yazmak istiyorum ama konu bölüneceği için bir başka başlıkta tartışırız diye bekliyorum.

Gelelim Osmanlı idaresi hakkında yazdıklarınıza.

Osmanlı Devleti askeri sistemle yönetilmekte idi Yönetim şekli askeri esaslara dayalı idi. Şeriat ise sadece Hukukunda vardı yani Hukuk sistemi şeri kanunlarla tesbit edilmişti. Örfi hukuk ise şeri hukukta cevap bulunamayan konular için geçerli idi. Burada yanılıyorsunuz.
Osmanlının bir din devleti olmadığı, Osmanlı hanedanının dini, idareyi kolaylaştırmak adına kullandığı doğrudur. Osmanlı hanedanının bütün halka eşit davrandığı ise tamamen yanlış bir düşüncedir.
Osmanlı hanedanının devlet nazarında Arapça- Farsça kullanmasının ilmi gelişmelere ön ayak olduğu ve Türkçeyi koruduğu düşüncesine nasıl ulaştınız anlamış değilim.
Şimdi biraz daha açalım.
Osmanlı Devleti bir Türk Devleti idi Bütün askeri kademelerinde Türkler hakimdi. Hukuk adamları Türklerden oluşuyordu. Eğitimi yürüten Türk alimlerdi. Halk Padişahı silah arkadaşı olarak görüyordu. Özetle bir Türk Devleti idi.
Ancak İstanbul alındıktan sonra Osmanlı Devleti, Osmnlı İmparatorluğuna dönüştü ve artık bu günden sonrada impartorluk Türklerin olmaktan çıktı. Önce Fatih döneminde Türklerin İstanbula yerleşmeleri ordan mülk almaları yasaklandı. Sonra Çıkarılan bir kanunla Enderun denilen mekteplerden yetişen okumuş aydın dediğimiz kimselerin bürokrasiye ve ordu komutanlıklarına hakim olması sağlandı. Fakat burada acı olan şuydu bu okula sadece devşirmeler alınıyordu Türklerin bu okula girmesi yasaktı. Zamanla devletin üst kademesinden Türkler tamamen uzaklaştırılmış saray ve yönetim gücü devşirmelere devredilmişti.
Büyük Türk ailelerinin yok edilmesi için bir kanun çıkarıldı buna göre ölen tımar beylerinin tımarları (Çiftlikleri) çocuklarına kalmayacak devlete devredilecekti. Böylece Tımar beyleri Akıncı Beyleri öldüğünde sülalesi ve gücü dağılacaktı.
Kanuni döneminde geliri 20.000 akçeni üzerinde olan tımarlar devşirmelere verilecektir şeklinde kanun çıkarılarak bu defa Anadolunun idaresine Türklerin girmesi engellendi.
Ve gün geldi 20.000 kişilik devlet kadrosunda bir tek Türk bile kalmadı.( Bu konuyu "Osmanlı Devlet Kadrolarında Tek Türk Yoktu" başlığı ile yazmıştım detaylar oradan okunabilir) Ve maalesef Türk halkı hala Padişahım çok yaşa deyip savaşlarda yaya asker olarak ön saflarda ölmeye devam ediyordu. Osmanlı devletini kuranlar, artık Osmanlı İmparatorluğunda kul muamelesi görüyorlardı. Bumu güzel, bunun neresi eşitlik, adalet bunun neresinde.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

"Osmanlı hanedanının devlet nazarında Arapça- Farsça kullanmasının ilmi gelişmelere ön ayak olduğu ve Türkçeyi koruduğu düşüncesine nasıl ulaştınız anlamış değilim"

Bakın ben böyle bir şey söylemedim.Sizde bilirsinizki 11.yy dan sonra islam alemi dünya medeniyetine yeni bir şeyler pek vermemiştir.Bu tarihe kadar yazılan eserlerde farsça veya arapçadır.Yine çok iyi bilirsinizki bu tarihten sonra yazılan edebi eserlerde genellikle arapça ve farsçadır.
Benim kastettiğim osmanlı hanedanı Anadolu Türklerini dışlamış, farsça ve arapçayı bilim dili hale getirerek anadoludan ve Türklerden kopmuştur.Bu kopma neticesinde,halk kendi nazarında ve bildiği gibi yaşamaya devam etmiş ve arap etkisinden de uzak kalmayı gelenek ve göreneklerini yaşatmayı başarmıştır.
Şeriat hukukuna gelince osmanlı hanedanı şeriatı istediği gibi anlamış ve öyle yorumlamıştır.peyganberin dışında 4 ten fazla evlilik yokken,cariyelik müessesesi yokken bunu istediği gibi yorumlamıştır mesela.İstediği zaman kölelik müessesini işletmiş ,gerektiği zamankaldırmıştır mesela.Bazı kuran şeriatları öyle bir yorumlanmıştırki aslı ile alakası kalmamıştır.Hukuk sisteminin sadece adı şeriattır.Örfi hukuk boşlukları doldurdu diyorsunuz hayır neredeyse tamamını işgal etmiştir.

Adalet meselesine geleyim.ayrı bir tartışma konusu olsada bir devlet olusumunu oluşturan en az 3 asli unsurdan bahsedebiliriz.Bu üç unsurdan birisi bile olmazsa devlet ayakta duramaz.Bu ana unsurların yanında başka unsurlarda sayılabilir elbet.ama bu ayrı bir tartışma konusudur.
Nizamülmülk siyasetnamesinde bu üç ana unsurdan şöyle bahseder.
1.Silahlı kolluk kuvveti olacak
2.Eğitim ve ögretim kurumları olacak (Devlet adamı yetiştiren yerler)
3.Devlette adalet olacak
Bir devlet bu üç unsuruda sağlasa bile devletin ömrü 80-120 senedir der.
diğer unsurlar ekonomi,sağlık, bayındırlık vs gibi şeyler olabilir.650 sene yaşamış bir imparatorluğu genel mana olarak adaletsiz olarak nitelemek haksızlıktır.Bu saçayakları osmanlıda vardır.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

söylemedim diyorsunuz ama
"Sonuçta bizim büyük bir devlet olacaksak sarayda farsçayı,konuşma dilindede arapça kelimeleri almamız kaçınılmazdı.Yine bilimsel ,felsefi ,beseri ve sosyal bilimler kavramlarını almak zorundaydık.
Bunun sonucunda İstanbulda bir saray dilinin veya diğer adıyla Osmanlıcanın oluştuğu doğrudur.Ancak bu dil halkın devletle kopuk olmasına yol açmış ve Türk dilinin korunmasındaki yeğane unsur olmuştur."

Cümleleri size ait.

Adaletli olduğu için 600 küsür yıl ayakta kaldı düşüncesi yanlış. Adaletsizliğe örneği yukarıda verdim bunu sayfalar dolusu çoğaltmak mümkün.

Bu gün Amerikanın Zencilere ve Kızılderililere yaptıkları ortada ve ayakta, bunun sebebi merkezi hükümetin gücüdür, sistemin gücüdür. Bu gün Amerikanın elektriğini bir hafta kesin Amarika diye bir devlet kalmaz ortada. Ama o elektriği kesemezseniz, bütün adaletsizliğine rağmen yaşamaya devam eder.
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Şimdi aklıma gelid bu üç ana unsur ,mesnevide de geçiyor olabilir emin olamadım.

Bu arada Mete ağabey, dün gece sabaha kadar muhteşem bir yağmur yağdı.Az önce marketten geldim ve kuzu pirzolamı,rakımı aldım.Hava yine puslu ben ise yavaş yavaş barbekümü yakacağım terasta.sonra karşısına geçip özgürlüğün tadına vara vara rakımdan yudumlayacağım.Sonra bir de sigara çektinmi. :D Emin olun tüm tarih aklıma düşer....Darısı sizin başınıza
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cculsuzz' Alıntı:
Şimdi aklıma gelid bu üç ana unsur ,mesnevide de geçiyor olabilir emin olamadım.

Bu arada Mete ağabey, dün gece sabaha kadar muhteşem bir yağmur yağdı.Az önce marketten geldim ve kuzu pirzolamı,rakımı aldım.Hava yine puslu ben ise yavaş yavaş barbekümü yakacağım terasta.sonra karşısına geçip özgürlüğün tadına vara vara rakımdan yudumlayacağım.Sonra bir de sigara çektinmi. :D Emin olun tüm tarih aklıma düşer....Darısı sizin başınıza

Ufff O teresta şimdi beraber olup karşılıklı bu konuları sindire sindire tartışmayı isterdim
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Ağam siz iyi bilirsinizki bu tür konular üzerinde kouşulacaksa önceden hazırlık yapılır.Kaynaklar kısaca taranır.eski notlar bir elden geçer vs.Biz sadece aklımızda kalanlarla ver allahım ver duygusuzca yazıyoruz.Bazen aynı şeyi söylüyor ama anlayamıyoruz..yani hazırlıksız olsak bie karşılık konuşuyor olsaydık daha iyi netice alırdık.Bu sebeble en azından bugün yokum artık saygılar
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cculsuzz' Alıntı:
Ağam siz iyi bilirsinizki bu tür konular üzerinde kouşulacaksa önceden hazırlık yapılır.Kaynaklar kısaca taranır.eski notlar bir elden geçer vs.Biz sadece aklımızda kalanlarla ver allahım ver duygusuzca yazıyoruz.Bazen aynı şeyi söylüyor ama anlayamıyoruz..yani hazırlıksız olsak bie karşılık konuşuyor olsaydık daha iyi netice alırdık.Bu sebeble en azından bugün yokum artık saygılar

Tamam sen keyfine bak ben yazayım sen sonra cevabını verirsin

Bu arada bir şey itiraf edeyim benim bu konuda bir avantajım var tartışılan konuların birçoğu ile ilgili ya hazır makalelerim veya verdiğim konferansların notları var ve buna ilave olarak yazdığım kitapların dijital ortamda kopyaları var pat ordan alıp yayınlayabiliyorum ;D ;D ;D
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi,kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni /Nesimi
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Osmanlının adalet sisteminin esası şeri hukuka dayalı idi dedim. Bu sistemde, insan ilişkileri düzenlenirken önce Kuran’a bakılır, Kuranda bulunamayan konular Hadislere istinaden çözülür, eğer aranılan konu her iki kaynakta bulunamazsa bu defa, daha önce benzeri konularda alınmış kararlarla Kıyas yoluna gidilir. Kıyas imkânı bulunamazsa, İslam âlimlerinin üzerinde mutabakat kıldığı İcma yoluna başvurulurdu. Kuran ve hadiste devlet yönetimiyle ilgili bilgilerin azlığı sebebiyle bu konudaki düzenlemeler hükümdarın yetkisine bırakılarak “örfi hukuk” ismi verilen kanunlarla halledilirdi. Yargı işlerini yürüten kadılardı. Kadılar için güçlü bir denetleme mekanizması yoktu. Yargılama esnasında en güçlü deliller şahitlerdi. Devletin güçlü olduğu dönemlerde, sistem gayet iyi işliyor merkezi otoritenin baskısı ve iyi eğitilmiş kadılar sayesinde adalet mekanizmasında aksamalar görülmüyordu. Ne zamanki merkezi otorite bozuldu, eğitim sistemi çöktü. Bütün yurt sathında feryatlar yükselmeye başladı. Kadılar adaletli hüküm vermekte yetersiz kaldılar rüşvet alabildiğine arttı. Eğitim seviyesi düşük kadılar Kuran, Hadis ve Kıyas gibi çok dağınık kaynaklardan faydalanarak doğru çözüme ulaşmakta zorlanıyorlardı. Kadılar, anılan bütün bu kaynaklara hâkim olmasının yanı sıra mezhepler arasındaki farklılığı iyi bilmeli ve farklı mezhepten kişiler yargılanırken bu farklılıklar göz önüne alınmalıydı. Kaldı ki kadılar anılan bu kaynaklara hâkim olsa bile adalet sistemine esas teşkil eden bu kaynaklar Türk töresine uygun olmayan görüşlerle dolu idi. Hadisler, büyük ölçüde güvenirliğini yitirmiş sahih olmayan birçok hadis piyasada dolaşmakta idi. Kıyas ve İcma usulüne esas teşkil eden görüşler Arap törelerinden esinlenerek meydana getirilmişti. Arap âlimlerin Kuranı yorumlayışlarında bile Arap töreleri hâkimdi. Bu durum, Türk toplumunun giderek törelerinden uzaklaşmasına sebep olmuş sosyal yapıda büyük dejenerasyonlar yaşanıyordu. Özellikle, İslamiyet öncesi çok geniş hak ve özgürlüklere sahip kadınlarımızla ilgili konularda Arap âlimlerin görüşleri, Türk kadınını toplum hayatından uzaklaştırmış adeta köleleştirmişti. Hukuk düzenindeki bu dağınıklıklar, Osmanlı Devleti zamanındada düzeltilmeye çalışılmış ancak, alınan tedbirler yeterli olmamıştı. II. Mahmut döneminde başlayan bu çalışmalar Tanzimat döneminde yoğunlaştı, batıdan Ticaret ve Ceza kanunu ile ilgili düzenlemeler alındı. İslam hukukunun dağınık kaynaklardaki kuralları, Mecelle isimli bir kitapta toplandı. Ancak kadın hakları ve aile hukuku ile ilgili kısımlarda düzenlemeye gidilememişti. Atatürk Devriminin temelini teşkil eden, kültürel düzenlemeler çerçevesinde hukuk sistemi de Türk toplumunu özüne döndürecek, kültürel yozlaşmadan kurtaracak bir niteliğe kavuşturulmalıydı. Medeni Hukuk yeniden düzenlenecekti. Bunun için iki yol vardı birincisi, Türk hukukçuları tarafından Türk törelerine uygun bir medeni kanun hazırlanması. İkinci yol ise mevcut medeni kanunlar içerisinde Türk toplumuna en uygun en modern olanı alınarak adapte edilmesiydi. Türk aydını, dünya görüşü itibariyle eski sistemden tamamen kurtulmuş değildi. Üstelik yeni bir kanun yazmak için zamanda yoktu. İlk etapta, Fransız ve Alman kanunları incelendi. Fransız kanunları oldukça hantal, kendisini zamana uyduramamış bulundu. Alman medeni kanunu Türk toplumu için oldukça uygundu. Ancak onunda dili çok ağır, anlaşılması zor bilimsel ifadelerle dolu idi. Nihayet oldukça sade bir dille yazılmış olan, yargıç’ a oldukça hareket serbestliği tanıyan, ekonomik atılımlara müsait olan İsviçre Medeni Kanununun alınması uygun görüldü. Uzman bir kurulca Türkçeye çevrilerek 22 Nisan 1926 tarihinde T.B.M. Meclisince kabul edildi. Başka bir ülkenin medeni kanununu aynen kabul etmenin sakıncaları olacaktı, zaman içerisinde bu kanun geliştirilmeli Türk törelerine, halkın gelenek ve göreneklerine tam uyumlu hale getirilmeliydi. Bu sakıncaların farkında olan Gazi Mustafa Kemal Paşa, kanun kabul edilmeden çok önce 1925 tarihinde kendi hukukçularını yetiştirmek üzere, Cumhuriyet tarihinin ilk Yüksek Öğrenim Kurumu olan Ankara Adalet Mektebini kurdurmuştu. Ama maalesef bu güne kadar yapılan iyileştirmelerin hedefine tam olarak ulaştığı söylenemez. Özellikle Ceza Hukuku ve Medeni Kanun da ki törelerle olan uyuşmazlıklar, halkın duygularını yansıtmayan kararların alınmasına sebep olarak, devletle halkın bütünleşmesini engellemektedir.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cculsuzz' Alıntı:
Sevgili cheg;Noam Chomsky güzel bir sözü vardır.Aslında bunu konu başlığı olarak açabilriz.
"Demokrasilerde iktidarın odağı konusunda belirli bir anlaşmazlık vardır.Ne varki ,yaşamın temel alanlarında karar verme yetkisi özel ellerdedir.Bu durum bütün toplum düzeninde geniş kapsamlı etkiler doğrurur.özelliklede genel düşüncelerin ve anlayışın,ülke içindeki ayrıcalıklı kesimlerin çıkarları doğrultusunda şekillenişiyle ilgili belirli sonuçlarda doğrur"
Kısaca o özel ellerden biri halktan birisi değildir.Devlet idaresi halkın öngörüsüne ve tercihine bırakılamayacak kadar önemlidir.Siz sadece 4 senede bir kendi düşünceniz oldugunu zannettiğiniz ideolojilerden birine oy verirsiniz.Ve kendi düşüncenizin iktidarda oldugunu sanırsınız.Eşitlik safsatadan başka bir şey değildir.Güç kimin elinde ise kanunları koyan odur.Güç demokrasi ile el değiştirmez.Zorla alınır.Halk burada sadece figuran rolünü oynar.

çulsuz kardeş kasdetdiğim demokrasi bu değildir...onun çündürki genelde oy atmaya gitmem...hayvan mezarlığında hicvedilen sscb deki demokraside değildir...ancak şu var ki çocuklarım ben odaya girdiğimde toparlanırlarsa bir gün acayip üzülürüm...ben naptımda bunlar bana bu hareketi reva gördü diye...
hakkaten bir gün toplanıp ateş başı mangal başı ayık ya da dumanlı kafa ile ( bkz. rakı masasında memleket kurtarmak :-]]]] ) bir sohbet yapalım isterim...saatlerce konuşabilir, tercihen dinleyebilirim bu muhabbetleri...
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Mete ağabey size bir çok noktada katılamayacağımı ifade etmeliyim.Ancak son yazınızı okuyunca bir çok noktada adaletin olmadığı tezinize karşın,osmanlıda adaletin işleyiş tarzını ifade etmişsiniz.Ve geldiğiniz nokta aslında bu sistemin işlemediği ,kadıların ekonomik zorluklarla ,(açıkça yazmadınız ama) rüşvet yiyerek te adalaeti sağladığınız yönünde oldu.Bu konuya ekleyeceğim şeyler belki şunlar olabilir. Sahih olmayan hadisler 1 000 000 aşmıştı.Bugün bile ortada dolanan ne idüğü belirsiz hadisler var.Kutub i sittede bile sahih olduğu iddea edilen 7000 hadis varken hala osmanlının şeri hukuk ile idare ediliyordu demenizi anlamsız buluyorum.
Osmanlı idaresi hem kuranı ,hem hadisleri, istediği gibi kullanmış ve adalet mekanizmasını günün şartlarına göre uygulamıştır.Eğer kuran hükümleri tüm anadoluda uygulanabilir olsaydı emin olun Türk milleti çoktaaaaan araplaşmıştı.
Çok özel bir genimiz var bizim.Hangi ögreti olursa olsun sadece istediğimiz kadarını alıyor ve kalanını kendimize uyduruyoruz.Belkide Türk olmanın diğerlerinden farklı olan yanı budur. Saygılarımla.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Selçuk bey ben cevabı yarın bekliyordum sizi terastan koparmak istemezdim. :smiley:

Evet Osmanlıda merkezi otoritenin güçlü olduğu dönemde adalet siteminin iyi işlediği söyledim doğrudur biraz aşağıda da bu sistemin nasıl bozulduğunu ve esaslarından nasıl saptığını izah ettim. Aslında sizin söylediklerinizde beni teyit ediyor. Hem Kadıların yetersizliği hem kaynakların yetersizliği ortada adalet diye birşey bırakmadı adalet sistemi çöktü işin kötüsü bu çöküşün altında kalan Türk Halkı oldu.

Mahkeme karşısına çıktığında tamamen yabancı törelerle yargılanan halk, zaman içerisinde kendisine doğru olarak sunulan bu yanlışları kabullenmeye ve kendi töresi gibi yaşamaya başladı. Dahada kötüsü Türk halkının en büyük gücü veya gücünün diğer yarısı olan kadınlarımız topluma sızan bu arap töreleri sebebiyle hayattan koparılıp enerjileri tüketildi. Ve Türk toplumu kadınların beyin gücünden istifade edemez oldu. Özellikle Osmanlının son 300 yılını erkekler tek başına yönetti (Saray kadınlarını bunun haricinde tutuyorum) Ve erkeklerin yönettiği Osmanlı İmparatorluğunun da durumu ortada Yok oldu
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Ağam terastan beni koparmadınız,hatta kendi isteğimle denizin önüne gittim,denizin kırışık suratını seyrederken homurdanmasına muhattap kaldım.Ama bu homurdanmalar bile bana olan sevgisini ifade ediyordu.Git dedi "başımın belası" ,"kafayı çekip benim yanıma geliyorsun,söylenip duruyorsun",haklısın dedim usulca.Ama sen denizsin,sana söylemeyeceğimde kime derdimi yanacağım diye çıkıştım.
Homurdandı...."Sen ve senin gibilerini çok gördüm" dedi.Gelirsiniz "hayatınızın tüm öfkesini üzerime kusarsınız".
"Sizin dünyadan haberiniz yok " dedi ....sustum.Evime dönüp denizin bu kızgınlığını size yazmak istedim.Hepsi bu
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi


Sanırım orwell i internetten iyi araştırmışsın.Muhtemelen bulduğun kaynaklar 89 öncesi batılı ve sscb üzerinde yazılan kapitalizm ütopyasının kendini ifade etme biçimleri.
George orwell i daha iyi anlamak istiyorsanız interneti bırakın.Habermas,faucault,butler,faludi,beck,castells,goffman,giddens vs okumalısınız.Yani biraz daha sosyolojiye eğilmelisiniz.
Belki birazda futuristleri...kafanızı karıştırmak istemiyorum.Umarım bir gün sabaha kadar bir ateşin başında güneşin doğuşunu beklerken boş vaktimizi geçirmek için bunlardan bahsederiz.saygılarımla.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,740
Mesajlar
1,522,991
Kayıtlı Üye Sayımız
166,557
Kaydolan Son Üyemiz
Takezo

SON KONULAR



Geri
Üst