Türklerde Kimlik Problemi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan mete Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 95
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 14,292
Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

benim hevesim kaçtı...saygı bizden....
 

Etiketler
Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Bir günlük ara vermem sebebi ile benim 2 saatimi aldınız gün gün takip iyiydi ama toplu okuma takibi saatler alıyor. ama iyi gidiyorsunuz siz biraz daha yol alın bende sonunda ( gerçi tarihin sonu olmazya bu forumun sonu diyeyim ) ilkokul ağızı ve bir tamirci parçası sıfatım ile size bir özet yaparım izniniz ile.
Bu arada çok hoş bir söz geçti onu alıntı yaparak kaçırmak istemiyorum.
cculsuzz' Alıntı:
Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi,kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni /Nesimi
Ah birde o denizin sahibine bir derdimizi anlatabilsek.işte o,o günü bekliyor.çünkü yardım etmek için bahane arıyor..
acizane özetimi ileride yapmaya gayret göstereceğim.sohbetinize katılamadığımı üzülerek şöyle ifade edebilirim : Arslanların çarpıştığı yerde çakalların olmaması gereği üzre.
Ne güzel insan ağızını açınca oradan beyninin görünmesi.
saygılar
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

seyyah-34' Alıntı:
sohbetinize katılamadığımı üzülerek şöyle ifade edebilirim : Arslanların çarpıştığı yerde çakalların olmaması gereği üzre.
Ne güzel insan ağızını açınca oradan beyninin görünmesi.
saygılar

Kemal bey, estafurullah ne demek o, burada herkes acizane fikrini söylüyor herkesin herkesten öğreneceği birşeyler vardır, biz de bildiklerimizi paylaşarak karşıdan bir şeyler kapmaya çalışıyoruz.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Birkaç yıl önce Bulgaristan’ da bulnduğumda bir gazete de okumuştum. Mimar Sinan’ ın bir Hristiyan ve bir devşirme olduğu ile ilgi bir yazı idi. Adının Lalyo ( Lale) olduğu, 6-7 yaşlarında Osmanlı nın onu aldığı ve zorla bir müsülüman olarak onu eğittiği ve Osmanlı olarak onu dünyaya tanıttığı. Fakat Mimar Sinan’ın kendi benliğini hiç unutmadığı ve Selimiye camisinde İçerde sütünların birinde sanırım ters bir lale (ters: hüznün ve ezikliğin ifadesi olarak) resmedilmiş ve böylelikle kimliğini ilelebed koruyacaktı.


Devşirme: Devletin kapıkulu ocakları olan sipahilere yeniçerin yenilenmesini teğmin etmek için ortaya çıkmıştı. Hristiyan çocuklardan devşirme alınırdı. Musevi toplumundan Osmanlılık ‘ ın Musevi kompartımanından devşirme alındığı görülmemiştir. Bunun nedeni de antisempatizm veya Yahudilik aleyhtarı değil, Yahudilerin şehir toplumu olmasıdır. (ki bu da devşirmenin temel kaidelerindendir) Bunun dışında hepimizin bildiği gibi fakat yanlış olarak tekrarlanığı üzere , Müslümanların da devşirmeye alınmadığı söylenir. Bu genel kuraldır, ama istisnalar yok değildir.
İhtiayaca göre sadece Balkanlardan değil, bazen Orta Anadolu’ dan çocuklar devşirilmiştir.
Mimar Koca Sinan Kimdir?
Devşirme olduğu biliniyor. Ordunun istihkam sınıfına ve Hassa Mimarlar ocağı dediğimiz mimari bölümüne devşirilen çocuklar, öbür devşirmelerin aksine daha ileri yaşta gelebilirler. Çünkü bunlar belirgin el sanatlarını bilen, öğrenen adamlar olmalıdır. Bazıların etnik menşei çok abartılıyor. Oysa bunu sağlıklı tespit etmek mümkün değil. Mimar Sinan bir Osmanlı’nın mimarıdır ve bir Osmanlıdır.
Mimar Koca Sinan’ın bu çevreden hassa mimarlar ocağı için devşirildiği bilinmektedir.

Genellikle çocuklar kimliklerini unutacak yaşta değiller. Yani ileri yaşta hangi köyden geldiğini, anasını ,babasını hatırlar. Örneğin Sokollu Mehmet paşa gibi…Herkes kendi yerini bilir. Fakat unutulan şey şüphesiz çocukların dilleri ve dinleridir.
Devşirme öyle sanıldığı gibi gidilip zorla alınmaz. Hatta bazı köyler çocuklarının bu yolla kurtulacağına yükseleceğine inanarak gönüllü olurlar.
Devşirme bir hayat tarzıdır. Bu çocuklar Türkçe öğrenir. Enderun a alınmayanlar bile _Türk e verilmek üzere İstanbul civarındaki köylerdeki köylülerin yanına gönderilir. Rafine bir medrese dindarlığı da verilmiyordu, bir köylünün dindarlığı veriliyordu. Esas unsurdur bu.

Bazı bölümler Osmanlı yı yeniden keşfetmek : İlber Ortaylı kaynağından alınmıştır.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Evet perihan hanım genel çerçevesi ile bizi teyit eden bilgiler bunlar yalnız devşirme olarak müslümanların alınmadığı ve istisna olarak alınanlar olduğu belirtilmiş bu sonraki dönemlerde olmuş ve hatta Anadoludan alınmalardan sonra yeniçeri ocağının bozulduğuda iddia edilmiştir. Çünkü ocaklara alınanlar bir gün geliyor devletin üst kadamelerinde yönetici olabiliyordu o yüzden Anadolu insanıda kendi çocuklarıın da bu ocaklara alınmasını istiyordu ama genel kural Hıristiyan çocuklarından alınmasıydı hatta 400 yıl boyunca bu kesin kural olarak uygulandı.

Mimar Sinan'a gelince evet o bir devşirmedir ama bütün eserleriyle bizdendir. Nerden geldiğinin bir önemi yok eserlerinde 10000 yıllık kültürün birikimini aktarmıştır.
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Hala hayattayım :smiley:

Mimar Sinan ın hepimiz devşirme olduğunu düşünürdük.Ancak son yıllarda yeni kaynakların ortaya çıktığı söyleniyor.Özellikle kayserililer Ermeniden dönme meselesine ateş püskürüyorlar.Hatta Sinan a ve ailesine ait olduğu söylenen bir evi müze yaptılar.Ve Sinanın seceresini yayınladılar.Ne kadar doğrudur bilmiyorum..
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cculsuzz' Alıntı:
Hala hayattayım :smiley:

Mimar Sinan ın hepimiz devşirme olduğunu düşünürdük.Ancak son yıllarda yeni kaynakların ortaya çıktığı söyleniyor.Özellikle kayserililer Ermeniden dönme meselesine ateş püskürüyorlar.Hatta Sinan a ve ailesine ait olduğu söylenen bir evi müze yaptılar.Ve Sinanın seceresini yayınladılar.Ne kadar doğrudur bilmiyorum..

http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=38049.0
bu linke göz atarsanız
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Mimar Sinan'ın benim bilgilerime göre Kayserili olması ihtimali hiç yok. Çünkü Mimar Sinan Enderun mezunudur ve Enderun'a o dönemlerde Kayseriden bir kişi bile alınmıyordu.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Haklı olabilirsiniz...Bir çok isime anadolunun bir çok cografyasında sahip çıkılır.Bu aslına balarsanız nevi şahsına münhasır bir belge çıkmadan nihayete erdirilemez gibime geliyor.Gerisi tevatür olacak sanırım
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Konumuza dönecek olursak
Bukadar yazışmalar neticesinde varacağımız netice ne olmalı.
Osmanlı hanedanı son 200 yılda ipleri elinden kaçırmış yönetim tamamen devşirmelerin eline geçmişti. 1000 yılı aşkın süre yabancı dille eğitim yapan halk artık bu dilin töreleri etkisi altında idi. Anadolu da kendi dillerini konuşuyorlar ancak gerek İslam dininin Arap törelerine göre açıklanması gerekse, adli kararların Arap törelerine göre verilmesi halkın günlük yaşayışını etkilemiş ve artık Arap törelerini benimseyip kendi töresi gibi yaşamaya başlamıştı. İşin daha da kötüsü bu Arap törelerini islamın bir gereği gibi algılamaları olmuştu. Sanki kopya bir Arap ailesi oluşmuştu. Kadınlarına hürmet etmeyen onları ikinci sınıf varlıklar olarak görüp dışlayan bir anlayış, yer sofrasında yemek yemeyi, misvakla diş fırçalamayı islamın bir gerçeği gibi algılamaya başlamıştı.
Bunların ne mahsuru olabilirdi, insanlar böyle mutlu oluyorlarsa öyle yapsınlar denebilir ama öyle değil. Bir defa kızların yok sayılması toplumun yarı gücünü toprağa gömmek demekti. Arap töresiini günlük hayata uygulamak miskin üretimden uzak ve her şeyi Allahtan bekleyen bir yapıya dönüşmesi demektiki bu gün dahi sıkıntılarını yaşamaktayız.
İnsanlar bütün dertlerinin çözümünü din de gördüğü için mahalle imamları başdanışman konumuna geldi. Kızını okutup okutmyacağını, Oğluna ne tür bir iş kurması gerektiğini ve ticaretinde nasıl bir yatırım yapması gerektiğini, hangi partiye oyvermenin daha hayırlı olacağını mahalle imamlarına danışmaya başladı. İmam; sosyolog, ekonomist, eğitici herşeydi.
Türk Devlet Geleneğine göre Lider tayininde işinin ehli, bilgili ve erdemli kişileri şeçmemiz gerekirken, Belediye başkanı seçilecek beş vakit namazlı ağzı dualı buna oy verelim dendi. Millet vekili seçilecek aynı krıterler arandı. Ama sıra doktor bulmaya gelince iman aranmadı doktorun iyisini aradılar. Bu değer yargıları ilede Seçilen belediye başkanları, millet vekilleride bizim ceneze namazımızı kıldılar. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
1000 yıl boyunca yabancı dille eğitim yapan, yabancı dille tanrısına yalvaran, aşklarını,sevgisini hüznünü yabancı dille ifade eden dilini konuşamaz hale gelen kendi kendisine yabancılaşan bu halkı artık kendisine benzetme zamanı gelmiştir.
Muasır medeniyetler seviyesine yükselmenin yolu budur.
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

"1000 yıl boyunca yabancı dille eğitim yapan, yabancı dille tanrısına yalvaran, aşklarını,sevgisini hüznünü yabancı dille ifade eden dilini konuşamaz hale gelen kendi kendisine yabancılaşan bu halkı artık kendisine benzetme zamanı gelmiştir"


Bu konuyu açabilirmisiniz lütfen.Ve öze dönüş için önerdiğiniz bir metot varmıdır?
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Aslında çözüm sunulmuş ve uygulanmış. Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşını kazandıktan sonra, gerçek savaş şimdi başlıyor diyerek çözüm yolunda yapılması gerekenleri yapmıştır. Atatürk'ün yapmış olduğu inkılapların tamamı Türk insanının kimliğini tekrar kazanması için yapılmıştır. O biliyordu ki eğer biz, Türk DEvlet Geleneğinin esaslarına uygun bir nesil yetiştirirsek yeni ve büyük bir devletin temellerini atmış oluruz. Cumhuriyetin ilk 10 yılına baktığımız zaman bunları görebiliriz. Miskin, üretimden uzak, kendi gölgesinden korkan halk gitmiş, kendisine güvenen dünyaya kafa tutacak çalışkan bir toplum haline gelmeye başlamıştık. Eğitim kendi dilinde, din Arabın etkisinden arındırılmış, Töreler(Anayasa) Halkın arzu ve isteklerine göre düzenlenmiş, Lider halkın arasından bilgi ve erdemi ile yükselmiş bir kişi.
Ama maalesef 10 kasım yükselişimizin durduğu nokta olmuş Atatürk'ün bedeni ile birlikte fikirlerini de toprağa gömüp geriye dönüş sürecini başlatmışlar.
Bizim yapmamız gereken ise Atatürk'ün 10 Kasım da bıraktığı yerden ideallerini devam ettirmektir. Çözüm ortada, bütün mesele bunu kullanacak bilgili erdemli bir gençlik yetiştirilmesindedir. Bunu yapabilmek içinde her şeyden önce bu idealleri sırtlanacak yöneticilerin seçilmesi gerekir.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Yazdıklarınızın büyük bir bölümüne katılamayacağım.
Bu metini okuyunca tamam çareyi bulduk,hemen Atatürk e sarılalım,onun yaptıklarını yapalım,çagdaş medeniyetler seviyesine ulaşalım.
Bu kadar basitmidir yani.Bakın asıl büyük tehlike Atatürk ün dinselleştirilmesidir.Ve neredeyse bunu salık veriyorsunuz.

Atatürk hayatı boyunca okuyan,araştıran hatta Aguste comte den çeviri yapacak kadar dil bilen,hemen her konu üzerinde çalışmış ve belkide en önemlisi halkını tanıyan bir liderdi.Evet 15 yılda inanılmaz şeyler yaptı.Aslına bakarsanız sosyolojik süreçlerin uzunluğunu ve bunların reçetelerinin 100 yıl sonra yavaş yavaş alınacağınıda bilen öngörü sahibi bir şahıstı.
Mustafa Kemal tohumları atmıştır.O tohumlar yeşermiş,büyümüş,tekrar tohum verir duruma gelmektedir yavaş yavaş.Olmasını istediği süreçte bu yöndedir.Bakın bu sürecin dikensiz,inişli,çıkışlı olmaması beklenemezdi.Evet zaman zaman geri hamleler atılmıştır Anca bu şunun gibidir.Halk Atatürk trenine binmiş kendini bulma istasyonuna gidiyor.İçlerinden bazılarıda yok be kardeşim ben o istasyona gitmeyeceğim deyip arka vagonlara doğru yürüyor.Merak etmeyin onların gidecegi en arkadaki vagondur.Tren ise durmadan istasyona doğru gitmekktedir.

Şimdi bunu bilmek yeterlidir.Ancak sabun köpüğü hayatlar yaşayanların yaptıklarına...Atatürk ü evindeki resim,anıtkabirde yatan adam olarak biliyorlar.Söyledikleri tek şey büyük adamdı.Yok güzel giyinirmiş,yaşadığı aşklar,rakısı ve leblebisi vs. Herkes anlamı bırakmış magazin peşine düşmüş.O kadar çok kitap yazıldıki,o kadar çok anı kitabı varki,bunları okuyanların hepsi artık farklı kendinden bir Atatürk portresi çiziyor.
Düşünebiliyormusunuz Atamızı korumak için yasalar yapıyoruz.
Artık 30 lu yıllarda değiliz.Dünya değişiyor,Atamız sanayi çağında yaşıyordu.Peşinden atom çağı geldi,onuda bitirdik bilgi çağındayız artık.

Bizler Atamızın tohumlarını atıp büyüttüğü ağaçların artık yeni versiyon tohumlarıyız.Ve gerekiyorsa Atamızın kurduğu kurumları sırf Atamız için yıkmalıyız.Tarih kurumunu ,dil kurumunu,ziraat bankasını,polis teşkilatını,diyanet işlerini,eğitim sistemini vs yıkmalı yenisini kurmalıyız.Böyle olmasını Atatürkte isterdi.Diyeceksinizki siyasiler böyle yaptı.Hayır işletim sistemini kuranda Atamızdı.Yani Atamızı ve onun kurduğu kurumları dinselleştireceğimize onun kurduğu cumhuriyetin kurumlarını gerekiyorsa tekrar yıkıp yapmalıyız.

Bugün gençlerin duyarsızlığından bilgisizliğinden vs dem vuruyoruz.Halkın büyük bir çoğunluğunun önemi yoktur.Mükenmel toplum yaratma peşinde koşanlar hep sukuti hayale uğramışlardır.Belki toplumu dengeye getirip daha idealize edebiliriz.Yani hedefleri olmayacak şeylere doğru büyük tutmak ,en ufak başarısızlıkta yok olmak demek anlamına gelir.
Diyeceksinizki öyleyse ne yapmalıyız.Yapmamız gereken en azından bizim gibi olan insanları öntarafa çıkarmak için toplumu tahrik etmektir.İşte o liderlerin arasından kitleleri peşinden sürükleyecek birisi her zaman bulunacaktır.İşte o insan Atatürkün ülküsünü yeniden gündeme sokacak,eski ve köhne kurumları yıkacak,Bize ait degerleri tekrar gündeme taşıyacak,belkide dinde devrim ateşini yakacaktır.
Tahrik edin....
"Muhtaç oldugunuz kudret,damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur"
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Selçuk Bey ya siz benim yazdıklarımı okumuyor sadece başlığa bakıp cevap veriyorsunuz yada beni tahrik etmeye çalışıyorsunuz.
Ne dedim. Atatürk çok okuyan çok inceleyen biri olduğu için Daha önce kurulmuş devletlerin kuruluş ve yıkılış sebeplerini çok iyi incelemiş çok doğru tesbitler yapmış bir liderdir.
Bizimde görüşümüz bu doğrultudadır bu güne kadar kurulup yıkılan bütün Türk devletlerinin kuruluş ve yıkılış dönemlerini incelediğinizde aynı şeyleri görürsünüz. Türk Devlet geleneği esaslarına göre kurulan devletler, aldıkları tedbirlerle bilgide yarışan, üretken, dinamik toplumlar oluşturmuşlar sınırlarına sığmaz olup bu dinamizmle devletlerini imparatorluğa taşımışlar. İşte bu noktadan sonra olan olmuş, İmparatorluğa dönüşen devlette esaslar değişmeye başlamış, Töreler(Anayasa) İlahi esaslara göre düzenlenmiş, Lider halkın arasından çıkması gerekirken kutsiyet atfedilen ailelere bırakılmış ve babadan oğula geçmeye başlamış böylece deliside divaneside lider olmuş. Dil yabancılaştırılmış yabancı kültürlere özenir olmuşuz. Neticede miskin, üretimden uzak, gelecekle ilgili hiç bir hesabı olmayan, öz güveni sarsılmış bir toplum ortaya çıkmış, ordu disiplinini kaybetmiş üstmakamlara Türk olmayan kişiler gelmiş ve netice olarak İmparatorluk yıkılmış. Bütün yıkılan devletlerimizi inceleyin bu senaryoyu görürsünüz. Sonra tekrar başa dönülmüş tekrar Türk devlet geleneği esaslarına göre bir devlet kurulmuş.... bu böyle devam etmiş gelmiş. İşte Atatürk bu gelişmeleri çok iyi tesbit ettiği için yine büyük bir devlet kurabilmemiz için yapılması gerekenleri tarih sayfalarından tesbit etmiş. Kendi döneminin en güçlü ideolojilerini elinin tersi ile itmiş. Ne faşizim ne Komünizm bu ülkeyi kurtarmanın ve güçlü bir devlet kurmanın yegane yolu kendimize benzemektir demiş ve inkılaplarını buna göre düzenlemiş ve başarı yolunda çok hızlı ilerlerken maalesef ömrü yetmemiş. Onun kurduğu bu düzende menfaatlerini kaybedenler, halkın sırtından geçinenler, halkın cahilliğinden istifade edenler. Tekrar halkı bu duruma düşürmek için kolları sıvamışlar. Bu gün artık halk onların istediği şekle giren oyuncak hamuruna dönmüştür. Dün bütün eziyetlerine rağmen padişahım çok yaşa diye bağıran millet olmaktan çıkıp ümmet olan halkın bir benzeri oluşturulmuş ve artık bir kilo pirinçle iki kilo şekerle oyu alınır hale getirilmiştir. Bize düşen görevse bu gerçekleri komşumuzdan başlayarak anlatmaktır.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Yazımın özüne inerseniz tahrik etmenin önemine vurgu yapıyordum.Sizde beni tahrik etmekle suçluyorsunuz.Evet sizi tahrik ediyorum.Ve bin defada edeceğim ki.Osmaniyenin yaylalarında keyif çatana kadar ,vatan sevmenin idrakine varasınız.Yunus misali yollara düşesiniz,herkese derdimizi dökesiniz.Yani herkese; yıkmamız için yer var bu memlekette.
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Anlaşıldı bu konu yeterince açığa kavuştu zannederim. Kabul görür veya görmez ama bilgimiz dahilinde dilimizin döndüğünce ve form şartlarının izin verdiği ölçüde bir şeyler karaladık. Bundan sonra konuya katkıda bulunacak arkadaşlar olursa onları dinleyelim.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,740
Mesajlar
1,522,991
Kayıtlı Üye Sayımız
166,557
Kaydolan Son Üyemiz
Takezo

SON KONULAR



Geri
Üst