Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Boğaç Erkan Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 144
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 78,051
Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Sevgili Boğaç Bey,
Size tamamen katılıyorum,yasakladıkça kıymetli oluyor ve bir çaresi de hemen bulunuyor,You Tube örneği gibi herkes bir şekilde ulaşıyor.Peki kime yasaklandı şimdi... Artık teknolojiden kaçılmıyor arkasından koşarak yetişemeyince yasal hakkımız gibi yasaklıyoruz ama teknoloji koşarken, biz yürüyünce fark yiyoruz ve tur bindiriyorlar.Yasaklanan site için gerekçe nedir niye yazılmıyor, verdikleri karar numarasını yazınca bizde bir bilgilendik bir bilgilendik ki sorma gitsin...Başka bir şekilde bloglara girilme yöntemi keşfedildi mi acaba?
 

Etiketler

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Boğaç Bey,

Biraz önce ntv radyoda Blogger ile ilgili haber yaptılar.
Sizin sayfanız için kapatmamışlar. ;)

Kapattıran Digiturk ve futbol maçlarının yüzünden kapatılmış. :'(
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Ferhat Bey, benim site yüzünden olmadığını ben de tahmin etmiştim. Soru şu ki, on dakika falan boyunca kendi siteme ulaşamadım :smiley: Benim sitem ya da sizin siteniz... can sıkıcı bir şey işte. Bu arada sizin gezi notlarınız da benimkilerden bile çok gecikti. :D
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Gezi notlarım, evet gecikti. Bu benim tarzım galiba. Hatta daha yazılacak birçok yurt içi notları da var. İskandinavya gezisini de zaten 1 yıldan uzun zamanda yazmıştım. Birkaç hafta gezip birkaç yıl yazıyorum :eek:

Geçen gün Romanya'nın fotoğraflarını da düzenleyip bitirdim. Henüz internete yüklemedim. Dün hafta sonu yağmurlu olunca hızlı çalışıp Macaristan'da Balaton'a kadar yazdım. Tabi daha fotoğrafları da var. ;D

Bugünlerde Romanyayı yayınlarım.

Selamlar
Ferhat Şirin
 



Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

13 ülkeyi kapsayan ve karayolundan kamp taşıtımızla yaptığımız,
"Avrupada Yollarında 6000Km" adlı yazımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

1. Bölüm Bulgaristan : http://**.com/files/147933006/A08B1_BG.pdf
2. Bölüm Romanya : http://**.com/files/158657790/A08B2_RO.pdf
3. Bölüm Macaristan : Az sonra....

Ayrıca aşağıdaki topikten de ulaşabilirsiniz.
http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=16845.0
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

"Fsirin" lerin gezi notlarını zevkle ve ilgiyle okuyorum. Bu yıl Balkan'larda epeyce gezindik anlaşılan. Osmanlı kalıntıları arasında dolaşmak, anlatılanları ilgi ve iftihar ile dinlemek, onların bize karşı savaşmış kumandanlarının heykellerini hafifçe gülümseyerek (!) seyretmek ilginç oluyor doğrusu.
Gezi yapmak bir zorluk, dönüşte, beyaz sayfaları anılarla donatmak ayrı bir zorluk.
Sizlere , çepeçevre Adriyatik anılarımın tümünü aktarmadan önce Dubrovnik yakınlarındaki bir günümü anlatan bölümü paylaşalım dilerseniz.
Anılarımın bütününü kaleme alabildiğimde yine bu bölümde buluşmak üzere,
Selamlar,

RÜZGAR


Bir Butik Kamp Mutluluğu

Adriyatik gezimizin ikincisini, çok istememize rağmen ancak altı yıl sonra gerçekleştirebildiğimiz güzel bir Eylül sabahında, Dubrovnik deki kısa “anımsamalar” turumuzun ardından kuzeye doğru çıkıyoruz.
Ardımızda asma köprüyü bırakıp daracık , neredeyse kayalara sürtünürcesine kıvrılan yolda Zadar yönüne doğru yavaş yavaş ilerliyoruz. Solumuzda uzanan Adriyatik’in kıvrım kıvrım masmavi koyları, zeytin ağaçlarının yeşililiği arasından adeta birer cennet köşeleri gibi dinlendirici , davetkâr..
Bir süre sonra önümüze çıkan Slavo ‘ ya ani bir karar ile dalıyoruz. Çok değil Dubrovnik’ten sadece 30 km. çıkmışız. Ama bu davetkâr güzellik sonraki yüzlerce kilometrenin plânını programını bir çırpıda bozuyor. Karar vermek için birkaç saniye yetiyor bize. (Yalnız gezmenin avantajının burada da işe yaradığını sonradan anlıyoruz.) Küçük küçük kubbelerin bir büyük kubbe etrafında toplandığı tipik Ortodoks kiliselerinin büyüklüğü kentin büyüklüğünü de dışa vuruyor adeta … Slavo’ nun ki ise büyükçe..Dik bir yokuştan kentin merkezine inen yol bir meydana açılıyor. Buradan kıyı boyunca güneye ve kuzeye doğru giden yollardan güney ‘ ini tercih ediyoruz.
Denizin hemen dibinden giden incecik yol salkım söğütlerin arasından kıvrılarak yalıların önünden bilinmeyen bir güzelliğe doğru yol alıyor.
Güneşten solmuş tabelalar da birkaç Autocamp adı okunuyor. Yer yer ağaçların altında bir karavanlık kadar konaklanacak küçük alanlar olsa da biz bir kamping arayışı içinde bakınarak ilerliyoruz. Önünden geçtiğimiz bir bahçenin içinden biri fırlıyor önümüze…Güler yüzü ile önce plâkaya sonra da bize bakıyor… İngilizce soruyorum..cevaplıyor Bir şeyler söylüyorum (low season, €10).. tamam diyor… okey.
Girdiğimiz bahçenin Autocamp Bambo olduğunu soluk tabelasından anlıyoruz. Bahçe irisi kampta Alman, Avusturyalı, İtalyan ların yanına Türkiye plakamız ile dördüncü ünite olarak biz de yerleşiyoruz. Bir yer de henüz boş… Topu topu beş karavanlık bir “ butik “ kampingde olduğumuzu anlayınca çok seviniyoruz. Arka yamaçlarda birkaç çadırlık küçük düzlüklerde sadece bir Hırvat çadır var…
Takoz, kablo, tente üçlemesinin ardından mayolarımızı bir aceleyle giyip Yunanistan ın Aspravolta’ sında bırakıp yüzlerce kilometre hasretini çektiğimiz mavi sulara yeniden kavuşuyoruz. Selma hayatında benim bu kadar uzun yüzdüğümü, bir türlü sudan çıkmak istemeyişimi ilk defa görüyor. Yüzüme bakıyor hayretle.
Bende kendime bakıyorum hayretle … Dalmaçya ’ nın tipik, basamaklı, birbirinin üzerine binmiş küçücük odaları ile insanda yaşam sevinci yaratan taş evlerinin duvarlarından sarkan morumsu begonvillerin güzelliği, denizin derinliklerinde bile tek tek sayılabilen taşların buğulu ışıltısı geçmişin sakin, kara paranın henüz kirletmediği 70’lerin Bodrum günlerini anımsatıyor , ne zaman ve nerede olduğumu unutturuyor, sadeliğin, azlığın mutlu günlerine çekip götürüyor beni…
Bir yalnızlık bir ,sessizlik, bir durağanlık içinde öylesine geçen mutlu bir zaman dilimi…Buralara kadar gelebilmemin tüm yorgunluğunu alıp götürüyor.İncir ağaçlarından yayılan nefis kokular,asma lardan neredeyse başımıza değercesine sarkan koca koca üzüm salkımları, iğdeler bu sakin tabloyu tamamlayan birer doğa parçası olarak görüntüyü zenginleştiriyorlardı.
Akşamın ağır ağır kızıldan laciverte dönüşen loşluğunda karavanların önlerindeki sarımtırak ışıkların aydınlattığı insanların birer kadeh eşliğinde bu güzelliklerden birer parça kopartmaya çalıştıklarını gözlemek, sonra doğanın içinden gelen bu mutluluğun bir parçası olmanın sevinci ile şööyle geriye doğru yaslanmak… geçmişi anımsamak…geleceğe dair hayaller kurmak…rahatlamak…

Kamp’ la Slavo arası iki km. kadar. Yürüyerek gidilebilir ama biz geceyi kampı yaşamak, dinlenmek için kampta kalarak geçirmeyi tercih ediyoruz. Biraz da yorgunuz açıkçası. Yunanistandan beri Makedonya sı, Arnavutlu ğu, Montenegro su, Hırvatistan ı derken girişiyle, çıkışıyla pasaportlar bile karıştırılmaktan yorgun düşüyor…


Bu güzel ve tertemiz kampın birer gözlü, bulaşık yıkama, çamaşır yıkama lavaboları ile çamaşır makinası, ütüsü nün yanısıra chemical boşaltma yerinin ( acemi biri tarafından lavabo niyetine kullanılma tehlikesi ! olsa da ) son derece hijyenik görünümü kampçılar için moral kaynağı. Az sayıda ama düzenli ve hijyenik sosyal ünitelerin ülkemizde de yaygın olmasını, çok personelli büyük kampingler kurma hayallerinin yanı sıra ev pansiyonculuğunun teşvik edilmesine benzer yöntemlerle “butik kamping” modelinin bahçesi uygun olan ev sahiplerinin özendirilmesini , onlara birer gözlü duş- tuvalet üniteleri ile pek ala para kazanabileceklerini anlatmanın uygun olacağını düşünüyoruz. Yıllar önce Hırvatistan da bir çok 1000, 2000 üniteli kampingler görmüş ancak bu tarz tatil yapmanın fazla endüstriyel olduğunu, insanın kampın hara güresi içinde dağılıp gittiğini düşündüğümüzü anımsıyoruz.
At tavlası gibi göz göz duşların, tuvaletlerin, Anadoludaki çeşme başı yalaklarına benzer upuzun bulaşık yıkama yerlerinin, şehir yaşantısını anımsatan marketlerin artık bir şey dememeye başladığını konuşuyoruz epeydir. Bir zamanlardan beri tatil ve dinlenme için “azlık”, “tenhalık” aradığımızı ama bu özlemimizin büyük kampinglerdeki düşük sezon tenhalıklarında değil fakat küçük butik kampinglerin küçüklüğü ve şirinliği ile giderebileceğimizi düşünüyoruz...
Butik kampımızda yaşadığımız “butik mutluluğa” yolculuk programımızın ağırlığı nedeni ile istemeyerek son veriyoruz. Ertesi günün öğleye kadar sürdürmeye çalıştığımız güzel saatlerimizin ne yazıkki sonu geliyor ve
Slavo’ dan yukarı doğru ana yola çıkıp sola sinyal verdikten sonra yine bir büyük maceranın bilinmeyen heyecanı ile daracık Adriyatik yollarında Bosna-Hersek,Slovenya, İtalya, Avusturya, Almanya rotasına doğru uzayıp giderken aramızda bu iki kamping türünün insan doğası üzerindeki etkilerini tartışıyor, bir yandan da kıvrım kıvrım yeşilimsi mavi koyların güzelliklerini atlamadan her birine bir daha, bir daha bakmaya çabalıyoruz...

RÜZGAR
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Sn. Rüzgar Gezi notlarınızı merakla bekliyorduk.

Sizin giderken kullandığınız rotayı biz de dönüşte kullanmıştık. Bizden başka daha kaç kişi bu rotadan geçti bilmiyoruz. Her gezginin gördüğü ayrı bir lezzet, ayrı bir bakış açışı. Diğer gezgin arkadaşları da gezi notlarını yazmaya davet ediyoruz. Sn Rüzgar'ın konakladığı "AutoCamp" lardan biz de Hırvatistanda çok sayıda gördük ama biz aşırı yoğun programımızdan hiç birine giremedik. Sayenizde aynı lezzeti biz de tatmış olduk. Teşekkürler.

Ferhat Şirin.
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Sn Boğaç Berkan

Gezi notlarınızı bir solukda okudum.Eski günleri sayenizde eşimle yad ettik.Teşekkür ederiz.
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Boğaç Bey.

Blogger açılmışken sayfalarınızı bilgisayarıma da kaydettim. ::smiley:
http://bogacerkan.blogspot.com/
 



Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

boğac bey sizi tebrik ederim...blogunuzu zevkle okudum.....surada bir sürü sorular,kafa karısıklıgı derken gittiniz..geldiniz...tebrikler bravo size...ben de japonya'yı bir uctan bir uca biskletle gectikten sonra...hiç bir gezinin yapılamaz olduguna inanamıyorum..önemli olan yola bir kere çıkmak..
caner Gürellier
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Herkesin güzel yorumları için teşekkür ederim. Zaman geçtikçe zorlaşıyor olmasına rağmen, devamını getirip yolculuğun son anına kadar yazmayaya devam etmek istiyorum. Hatta blogdaki yazıların çerçevesini genişletip, biraz da araştırmayla bir kitap haline getirmek gibi de bir projem var ama bu tür bir kitap ilgi görür mü, ya da böyle bir şeyi hangi yayınevi kitap haline getirmek isteyebilir, bilemiyorum. Sanırım bugün Floransa yazımı da ekleyeceğim.

Caner Bey, Japonya gezinizi yazmanızı merak ve hevesle bekliyorum.

İlgiliniz için hepinize teşekkürler.
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Boğaç Bey,
Yazı üslubunuz güzel. Akıcı birşekilde okunuyor. Kitap haline gelirse de ben alırım. Ama hangi yayınevi yayınlar, kitap ne kadar satar bilemiyorum. Kitapçılarda bir gezi kitabı görünce hemen ilgimi çekiyor. Tarık Minkarinin bir çok kitabı bende var, Orhan Kural'ın kitapları, Gizem Altın'ın interrail ile yaptığı "Bir Bilet Al" kitabı da güzel örnekler. Ben 2003 Temmuz'da yaptığım geziyi "İskandinavya'da Gezi ve Kamp" olarak yazıya döktüğümde aynı şeyler benim de aklımdan geçmişti. Acaba kitap olarak yayınlanabilirmi diye. Ancak peşinde koşmak zor gelmişti. Gezi öncesinde okuduğum Tarık Minkarinin "Norveç Kıyıları" kitabı bana gezide en büyük rehberliği yapmıştı. Benim yaptığım geziler de başkalarına rehberlik yapabilir düşüncesiyle gezi yazılarımı internetten yayınlama kararı aldım. İskandinav yazısını yazmam 1.5 yıl sürdü. Ancak 2004 aralık ayında tamamladım. Son bir yılda indirilme sayısı ise sadece 76, Bozcaada yazısının 52, Edirne yazısı az indirilmekten sunucudan silinmişti, 2008 gezisinin en çok indirilen Bulgaristan bölümü ise henüz 30. Hevesinizi kırmak istemem ama bendeki sayısal değerler böyle. :(
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Sevgili Ferhat Bey, ben bir yayınevi sahibiyim ve satış rakamları ile ilgili hiçbir bilgi hevesimi daha fazla kıramaz. Aslına bakarsanız bana çok yardımcı oldunuz... Dost kitabevi ile görüştüm ama onlar sadece çeviri kitaplarla ilgileniyorlarmış. Ama sizin mesajınızdaki isimler, belki de aradığım türden bir yayınevi ile bağlantı kurmamı sağlayacak. Hemen işe koyuluyorum. Ümitli miyim, diye soracak olursanız, pek de değilim aslında ama denemekten de bir zarar çıkmaz diye düşünüyorum.
 

Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Ferhat Bey, aklıma geldi... bütün yazılarınızı **'e mi koyuyorsunuz? Ben bogacerkan.net adresini alıp, istediğim gibi düzenlemeyi planlıyorum. Bence, eğer yazmaya devam etmek istiyorsanız ve yazdıklarınızı paylşmak hoşunuza gidiyorsa, siz de bir web adresi almalısınız.
 



Ynt: Transporter ile Türkiye - Yunanistan - İtalya

Boğaç Bey, elbetteki yardımcı olmayı isterim. Ben de elimdeki kitapların yayın evlerine bir bakayım. Size bunları bildiririm. Şu an için Rapishareye koymak daha kolayıma geliyor. Notları ilk yayınladığımda işyerimin internet sayfası altına koymuştum. Daha sonra farklı bir yerde bulundurmak daha kolayıma geldi. Belki bir farklı domain de alıp ilerde önerdiğiniz gibi yapılabilir neden olmasın. İşyerimin internet sayfasında halen yarım yamalak da olsa bir şeyler duruyor. :smiley:
http://www.nefer.com.tr/Gezi/Gezi.html
Selamlar
Ferhat
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,784
Mesajlar
1,523,728
Kayıtlı Üye Sayımız
166,598
Kaydolan Son Üyemiz
emerer

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst