Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 605
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 174,127
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland


Midyat'da bir kilise bahçesi. Süryani çocuklar yaz kursunda anadillerini öğreniyorlar. Süryanice Hz. İsa'nın konuştuğu Aramice'nin bir kolu, yeryüzünde yaşayan en kadim dillerden.


[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]


Midyat'ın yüzlerce yıldır yaşayan birbirlerine komşu camii ve kiliseleri.

[attachment=5]









 

Etiketler
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]


Midyat'daki zoraki rehberim.

[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]









 


Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland


Burası Sıla dizisinin de çekildiği konak. Halen devlet konukeviymiş. İshak Şabo Konağı adıyla da anılıyor. 200 küsur yıllıkmış.

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]









 




Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]
[attachment=2]


Rehberim arabayı Midyat'ın eşkıya çocuk çetelerinden korurken. Bu konudan sonra bahsedeceğim.

[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]









 


Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland


Bunlara katılmama olanağı var mı? Yukarıdaki satırları okuyunca, neler düşündüm neler!... Güçlü olan kuralını koyar ve dayatırken, o an işine ne geliyorsa, onu kullanır; bu bazen "silah" olur, bazen de "sandık"... Bugün, sandığı kutsayanlar, sandık yoluyla değişimi(!) gerçekleştirenler; S.Allende'yi zorla alaşağı ederlerken neler söylüyorlardı acaba? ???

Yöreye gelirsek; Güneydoğu Torosların ücra bir köşesinde, yetmişli yılların ortasında kısa bir süre görev yaptım. Ülkenin sosyo-ekonomik durum ve koşullarını bilen (ya da bildiği iddiasında olan) bir kuşağın en gençlerinden biri olarak, çarpılmıştım. Ülkenin batısına göre, birkaç yüzyıl bir gerilik söz konusu idi. Bir örnek vereyim; 28 yaşında bir kadın, 12 çocuk dünyaya getirmiş, 13. de yolda!.. (1975 nufus sayımı - Hizan) Çevirmen aracılığı ile yaşının kaç olduğu sorusunu yöneltmeden önce, 50-60 civarında olduğunu sanmıştım; yüzü kırış kırıştı... "28" yanıtını vermiş ama olamaz deyip sorumu yinelemiştim!... Kuşkusuz, Mardin yöresine göre buralar daha geri idi o yıllarda da ama benzer coğrafi, soyo-ekonomik koşullar var(dı).

Bir daha buraları gezme olanağım olmadı. Bir çok yerini gördüm, birinde yaşadım ama bir iki nokta içimde ukdedir; Nemrut Dağı krateri, Nurs Köyü (Said-i Nursi'nin köyü-Hizan) Midyat ve Mardin!.. Sizin fotolar, neler anımsattı ve düşündürdü bir bilseniz; emeğiniz için sağolun. Umarım, kamperle buraları ayrıntılı bir biçimde dolaşma olanağım olur baharda..

Cavid Sezen
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

sizi kutluyorum gezilerinizi büyük bir heyecan içinde takip ediyorum. Benim hayalini kurduğum yoldan gidiyorsunuz.. Yolunuz açık olsun....
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Sizin geziler arasında geçiş yaptığım için bir an kendimi başka bir diyarda sandım,gezinin başlığına bakacaktım eğer yazılara bakmasam.Rehberinizi merak ettim.
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland


mayıstosböce' Alıntı:
Sizin geziler arasında geçiş yaptığım için bir an kendimi başka bir diyarda sandım,gezinin başlığına bakacaktım eğer yazılara bakmasam.Rehberinizi merak ettim.


Plansız nüfus artışı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nin temel sorunlarından. Hangi akla hizmet bu geleneksel anlayışın değişmediğini çözümlemek güç. Eskiden çok çocuk, çok işgücü, çok işgücü daha fazla gelir demekmiş. Nüfusun az, aile başına düşen toprakların fazla olduğu dönemlerde, emek yoğun ekonomik aktivitenin(öncelikle tarımsal üretim) gerçekleşebilmesi için, ailenin kalabalıklığı gücü ve refahı arttırıyormuş. Günümüzde dengeler öyle altüst durumda ki bırakın sanayi üretiminin yokluğunu, karın doyuracak kadar küçük toprak parçasına bile sahip değil nüfusun çoğunluğu. Her yıl yüzbinlerce kişinin Akdeniz'e pamuk, Karadeniz'e fındık toplamaya gitmesinin sebebi de bu. Kendi memleketlerinde kalırlarsa açlıktan başka görecekleri şey yok. Sorun gerçekten karmaşık, çözülmesi kolay değil. Devletin boşvermişliğinin yanında buradaki insanlar da yaşam biçimlerinden pek taviz vermiyorlar. Sokakta konuştuğum çocukların dörtten az kardeşlisi yoktu, genelde beş-altı kardeşler. Zerre kadar ekonomi okumuşluğumla söyleyebilirim, böyle bir nüfus artışına ayak uydurabilecek ekonomik sistem yok yeryüzünde.

Güneydoğu'nun çocuklarını gördükçe, onları hiçbir iyi gelecek veremeyecekleri halde dünyaya getiren hala Ortaçağ'dan kalma dünyalarında yaşayan cahil anne-babalara öfke duydum. Evet, cahil diyorum. Kendi karnını doyuramazken beş tane çocuk yapan cahildir.
Çaresizliğin, ümitsizliğin ve fakirliğin insan evladını nasıl daha çocuk yaşlarda eşkıyalığa, haramiliğe sürüklediğini gözlerimle gördüm ve yaşadım.
Çocukların çoğu küskün, hırçın ve tehditkardı. Neyse ki aralarında birkaç tane, herşeye rağmen aklını vicdanını ayakta tutabilenler vardı, az sayıdaydılar, ama vardılar. Onlar tüm iyi niyetleriyle güzel, faydalı birşeylerin ucundan tutup, kendilerini meşgul ediyorlardı ve geliştiriyorlardı. Midyat ve Mardin'deki bazı resmi(kaymakamlık veya valiliğin verdiği tanıtım kartları var) rehberler ümitlerin en kötü koşullarda bile yeşertilebileceğini gösterdi bana.
Bazı çocukların tehditkar, talepkar tutumları sadece mahallelerinde gördükleri yabancılara karşı değildi, bu çocuklara kimse oturup eskıyalık öğretmiyor, ama ne devlet ne de onları doğuran insanlar onları dönüştüren olumsuz koşulları değiştirmek için birşeyler yapıyor. Midyat'daki iki çocuk rehber yanıma gelerek bana çevreyi gezdirebileceklerini söylediler. Rehber istemediğimi söylediğimde, ısrar ettiler. "Kesinlikle para vermem, istiyorsanız da şimdi söyleyin, sonradan bana kızmayın." dedim. Neyse, iki- üç saat kadar çevreyi dolaştık, sürekli anlattılar ve sorularımı cevapladılar. Bu esnada kendileriyle aynı mahalleden, aynı etnik kökenden başka çocuklar benimkileri tartaklayıp para almaya teşebbüs etti. Onlara meşrubat ısmarlamayı teklif ettik. Tabii, bu kadar küçük kazanıma razı değildiler ve kabul etmediler. Onlar iyilik yapılmasını ve minnettarlık duymayı istemiyorlardı, kontrolü daima ellerinde tutacak korku, baskı ve haraç düzenini oturtmak istiyorlardı. On-oniki yaşında çocuklardan bahsediyorum gerisini siz düşünün artık.
Rehber çocuklar mı? Vedalaştık, uzaklaşırlarken hiçbir olumsuz davranışta bulunmadılar, çağırıp onlara harçlık verdim, çünkü emek ve vakit harcayıp bunu haketmişlerdi...

mountaineer16' Alıntı:
sizi kutluyorum gezilerinizi büyük bir heyecan içinde takip ediyorum. Benim hayalini kurduğum yoldan gidiyorsunuz.. Yolunuz açık olsun....

Takip ve beğeniniz için teşekkürler.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Doğduğum Şehir Mardin

Doğduğum ülkenin kentleri arasında doğduğum şehir Mardin’in ayrı bir yeri var. Her ne kadar ailemin kökeni Egeli ise de ben ‘babamın memuriyeti dolayısıyla’ orada dünyaya gelmişim. Seyahati seven ailem sayesinde daha önce de bu bölgeyi gezmiştim, ancak malum, yaş ilerledikçe insanın algıları açılıyor, bildiği şeyler artıyor ve gittiği yerleri daha ayrıntılı değerlendirebiliyor.

Mardin dünya tarihinin en eski şehirlerinden sayılır. Mezopotamya’nın kuzeyindeki bu yerleşim, günümüzden binlerce yıl önce şimdikinden çok daha yeşil, bereketli topraklara sahipmiş. Asya uygarlıklarını ve Arap topraklarını batıya bağlayan hat üzerinde yeralan Mardin’in henüz keşfedilmeye açık bir tarihi geçmişi var. Dara antik kenti buna bir örnektir. Tarih boyunca hangi uygarlıkların kullandığı kısmen tahmin edilse de kimler tarafından kurulduğu henüz bilinmemektedir.

Mardin’in eski kısmı Suriye’ye doğru uzanan düzlükleri ayaklar altına seren bir tepede kurulu ve görülecek hemen hemen her şey de bu bölgede. Eski mahalleleri oluşturan taş mimari günümüze dek yeterince korunmamışsa da bir zamanlar kentin ne kadar görkemli olduğuna dair fikir veriyor. Yokuşlu, basamaklı dar sokaklarıyla, kollarımı yanlara uzattığımda karşılıklı iki duvarına rahatlıkla değebildiğim darlıktaki yollar arası geçitleriyle, o sokaklarda oynayan çocukları ve kapı önlerinde oturan kadınlarıyla gezmekten hiç sıkılmadığım bir ortam.

Mardin daha bakımlı ve turistik bir şehir haline gelebilir, gezdiğim ülkelerde daha mütevazı kentlerin birazcık onarım ve tanıtımla ne kadar parladıklarını ve zenginleştiklerini bizzat gördüğümden bu ümidi besliyorum.

Şehrin belli başlı cazibe merkezleri tepeye kurulu tarihi bölge, hemen altındaki çarşı kısmı ve müzeleri. Arkeoloji müzesi ve eski askeri taş yapıların restore edilmesiyle meydana getirilmiş kent tarihi müzesi; aynı yerdeki sanat galerisi görülmeye değer.

Deyrulzafaran Manastırı, Mor Gabriel Manastırı ile yaklaşık aynı dönemde yapılmış bölgedeki bence en görkemli ve bakımlı manastır. Eğer tek Süryani manastırı görme imkanınız varsa burası tercih edilmeli. Manastır kompleksine yakın tepeler üzerinde yeralan inziva mağaralarına da tırmanılmalı.

Mardin ülkemizdeki etnik çeşitliliğin en belirgin görüldüğü kentlerden. Türk, Arap, Süryani(Suriye kökenli Hıristiyan Arap da diyebiliriz) ve Kürt nüfusu birlikte yüzlerce yıldır yaşıyor…
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Ağustos ayında Mardin'e gideceklere hava sıcaklığıyla ilgili fikir versin.

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]









 


Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]


Güneş tapınağı. Yapılış tarihi kesin bilinmiyor, 4000 yıllık olduğu söylendi.
[attachment=4]
[attachment=5]









 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]
[attachment=2]


Dara antik kenti. Kuruluş tarihi ve kuran uygarlık henüz tespit edilebilmiş değil, ancak M.Ö. 500-600 arasında olduğu tahmin ediliyor. Kent sonraları Romalılar, Persler, Araplar arasında el değiştirmiş en son 15. yüzyılda Osmanlı topraklarına katılmış.

[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]