Ynt: Tek Başıma Arabayla 72 Günde Doğu-orta-kuzey Avrupa 22 Ülke 24000km Overland
Lviv
Lviv’i hep duyardım, sevimli bir kent olduğunu söylerlerdi. Gerçekten de öyleymiş. Odessa ve Kiev’e nazaran daha sakin, ama yine de sokaklarında ve meydanlarında her daim canlılık mevcut. Biz piyasa yapmak deriz ya hava güzel ise amaçsız dışarı çıkılır dışarıda dolaşılır, oturulur, Lviv’de bu alışkanlık hissediliyor. Şehrin en güzel merkez bölümünü keşfetmek için bir gün yetiyor. Opera binasının önünde uzanan park ve UNESCO Kültür Mirası Listesi’ndeki Rynok Meydanı en fazla vakit geçirdiğim yerlerdi. Meydandaki belediye binasının kulesine çıkıp kente yukarıdan bakma imkanı buldum. Aşağıda bankta oturup gelen geçeni izlerken yanıma geçler geldi, kekik benzeri bir bitki satmak istediler, çaya koyuyorlarmış. O bitkiden geldiğim memlekette de bulunduğunu ve yemeklerde kullandığımızı söyleyip teşekkür ettim.
Lviv insana güven ve huzur vere bir şehir, kitle turizminin varış noktası değil, gece hayatı sunmuyor bu sebeple Ukrayna’yı ziyaret eden ana kitlenin ilgi alanı dışında kalıyor…
Polonya’ya doğru
Lviv’den ayrılıp Polonya sınırına yöneldim. Şimdiye dek gördüğüm en kalabalık gümrüktü, geçmek bir günümü aldı, bürokratik işlemler ise zahmetsizdi.
Ukrayna, Türkiye’den havayoluyla ulaşılması zahmetsiz bir ülke. Türkiye’den gidenlerin amacı genelde gece hayatı ve Odessa’ya yöneliyorlar. Odessa ahalisi durumu çoktan fark etmiş, konaklama ve eğlenme bedelleri ağırlaşmış. Benim gibi karayoluyla seyahat etmek birçok masraftan kurtarsa da başka eziyetler ve riskler çıkartıyor, arabayla gidecekler başıma gelenleri okuyup tekrar düşünsünler. Yollar bozuk polisin varlığı da yokluğu da sorun.