Tanzanya'da Safari - Zanzibar'da Kum ve Deniz

[edebiyatçı]

MANYARA GÖLÜ: Sığ bir soda gölü olan Manyara, adını Masai dilinde çit olarak kullanılan bir bitkiden almış. Dev ağaçlarla kaplı çok güzel bir doğa manzarasının ve vahşi yaşamın ev sahipliği yapıyor.Serengetinin aksine oldukça yeşil bir alan. 120 farklı kabile bu gölün çevresinde yaşıyor.Çevrenin bu kadar yeşil olmasının sebebi rehberin dediğine göre yanlış hatırlamıyorsam 14 tane olan yer altı suları. Bu sular sayesinde bu bölge diğer safari alanlarından farklı olarak hiç kuru kalmıyor. Hayvan çeşitliliği de bu yüzden çok fazla.Park 06.00- 19.00 arası açık. Park alanı içindeki konaklama alanlarında da kalabiliyorsunuz. Bizim kaldığımız yer parka 15-20 dakika mesafedeydi.Park alanına kişi başı giriş ücreti 45 dolar.
Park diğerlerine oranla küçük olmasına karşın içindeki yollar 100 kilometreyi buluyor. Yılda 129 bin ziyaretçiyle, Serengeti’den sonra en popüler ulusal park. 329 kilometrekarelik Manyara Milli Parkı’nın içinde yer alan göl, 231 kilometrekarelik bir yer kaplar. Sodalı suyunda sadece suaygırılar yaşayabiliyor. Parkta babunlar, hipopotamlar, impalalar, filler, bufalolar görmeniz mümkün. Biz uzaktan ancak dürbünle görsek de ağaçta yaşayan aslan türünü de bir tek bu alanda görebilirsiniz. Normalde aslanlar ağaca çıkabiliyor ama pek inemiyor. Genelde düşerek iniyorlarmış.
600 metre yüksekliğindeki dik kayaların oluşturduğu bir çatlak vadisi içinde uzanan sodalı gölü, Ernest Hemingway “Afrika’da gördüklerimin en güzeli” olarak nitelendiriyor.Manyara için safarinin çorbası, Serengeti ana yemek ve Ngorangora da tatlısı diyorlar.

 

[edebiyatçı]

Park girişinde bizi ilk karşılayan bu ilginç ağaç oluyor. Rehberimizin sosis ağacı dediği bu ağacın meyvelerini babunlar yiyormuş.

 

[edebiyatçı]

Karşılaştığımız ikinci hayvan maymunlar oldu. Bu alanda sürekli ağaçtan ağaca atlayan yüzlerce maymun gördük. En yakışıklısı ilk fotoğraflarda olan mavi maymundu. 50-60 cm boyunda olan ve upuzun bir kuyruğu bulunan bu maymunların dişisi 4-5 kilo erkeği 8 kilo civarında oluyormuş. Oldukça saldırgan olan bu maymunlar safari yapan insanların ellerindeki yiyeceklere de saldırabiliyorlarmış.

 

[edebiyatçı]

Biraz ilerlediğimizde birkaç aracın durup bir şeyi fotoğrafladığını görüyoruz. Yaklaşıp araya dalınca bu kertenkelenin büyük büyük abisi ile karşılaşıyoruz.Asil duruşunu ölümsüzleştirip toprak yolları tozutarak ilerliyoruz.

 

[edebiyatçı]

Safari sırasında sadece birkaç yerde araçtan inmeye izin veriyorlar. Küçük bir su birikintisinde yuvarlanan suaygırlarını görmek için de bu alanda indiriyorlar.Geziye gelmiş bir öğrenci topluluğu ile karşılaşıyoruz. Rehberimiz bunun bir özel okul olduğunu devlet okullarının eğitim durumunun çok kötü olduğunu anlatıyor.

 

[edebiyatçı]

Hipo havuzunda onlarca su aygırı yatmış keyip yapıyor. Sanki büyük kaya kütleleri gibi gözüküyorlar.

 

[edebiyatçı]

Bu da minicik gövdesi ile aracımızın önüne çıkan dik dik dedikleri ufaklık.

 

[edebiyatçı]

Bunlar da tuvalet.Doğa ile ne kadar uyumlu olmuş.

 

[edebiyatçı]

Nihayet Afrika'nın beş büyüğünden en büyüğü olan fil ailesi ile karşılaşıyoruz. Afrika fillerinin ağırlıkları 5-6 ton.Ankara Hayvanat bahçesindeki filin yıllar önce ölümünden sonra hayatımda gördüğüm ilk fil bunlar oldu. Bu alanda birkaç defa fil aileleri ile karşılaşıyoruz.

 

[edebiyatçı]

Tanzanya'da Serengeti dahil yaklaşık 14 tane doğal parkları bulunuyor.Arusha Milli Parkı, Kilimanjaro Dağı milli parkı, Gombe Nehri Milli parkı, Katavi Milli parkı, Kitulo Milli parkı, Mikumi milli parkı, Mkomazi Milli parkı,Saadani milli parkı,Ruaha milli parkı,Serengeti milli parkı.
Bu park alanlarına ancak bir şirket ile ya da otel ile anlaşarak girebiliyorsunuz. Bireysel girişlere izin verilmiyormuş.Bu park alanlarının içinde çadırda kalabileceğiniz bölümler de var.Çadır için bile geceliği 90-150 dolar arası değişiyormuş.Vahşi yaşamın içine yapmışlar oteller de var. Etraflarını kapatmak yasak olduğundan ”Ranger” denilen silahlı Orman Bekçileri tarafından korunuyor.Ama fiyatları oldukça pahalı.Safari turizmi Tanzanyada en önemli ticaret kollarından biri. İrili ufaklı binlerce firmanın olduğunu ülkede bir o kadar da dolandırıcı şirket varmış.Bu firmalar arasında en çok gördüklerimizden Sunny Safarisin 100 kadar aracı varmış. Leopard Tours ise 600 araçla sektörün en büyük firmalarından biriymiş. Biz kendi şirketimizin tüm hizmetlerinden memnun kaldık.

Netten bir bilgi : " Kenya’daki fillerin toplam sayısı 40 bin, Tanzanya’dakilerin 130 bin. Aslan sayısı 16 bin 800, yani tüm kıtanın yüzde 40’ı..."

 

[edebiyatçı]

Tam karnımız zil çalmaya başlamıştı ki öğle yemeği için durduk. Sabah otelde hazırlanan azıklarımızı araçtan alıp göl manzaralı harika bir tepede doğal şemsiye olmuş akasya ağaçlarının altında diğer safaricilerle birlikte piknik yapıyoruz. Açlıktan ancak yemek bitince fotoğraf çekmek aklıma geldi. Kalan birkaç parçayı koyup fotoğrafladım artık idare edin. Birkaç çeşit sandviç, kek, meyve suyu, muz,elma, haşlanmış yumurta,küçük bir dilim sebzeli dürüm karton kutunun içine hazırlanmıştı. Bizim Türkiye'den getirdiğimiz sarma ve pogaçalarla birleşince harika bir öğlen yemeği oldu. Bu arada sabah Aruşa'dan ayrılırken büyükçe bir markete uğramıştık. Meyve suyu,cips gibi atıştırmalıklar da aldık. Yol boyu araç içinde yedik durduk. Tatil biraz da yemek yemektir.

 

[edebiyatçı]

Yemek sırasında misafirlerimiz de var.Ama hayvanları beslemek kesinlikle yasak. Çöplerimizi de toplayıp araca yüklüyoruz.

 

[edebiyatçı]

Manzara muhteşem. Fotoğrafta çok net gözükmese de Manyara Gölü manzaralı bir piknik yaptık.Hayvan kemikleri ile de dekor yapmışlar.

 

[edebiyatçı]

Karnımızı doyurup gözümüzün önü ışıdıktan sonra tekrar yola çıkıyoruz. Az ilerde Afrika beşlisinin en zarif hayvanı ağaçların arasında arzı endam ediyor. Biraz ileride bir diğeri 10 dakika bizi seyrederek poz veriyor. Biraz ilerde göl kenarında ise kocaman bir aile ile karşılaşıyoruz.

 

[edebiyatçı]

Akıl almaz büyüklükte yüzlerce karınca yuvası gördük.Bazı bölgelerde tarla gibi onlarcası yan yanaydı. Bir belgeselde izlediğime göre bu karınca yuvaları buz dağı gibiymiş. Asıl büyük kısmı içerideymiş ve bu büyüklükte bir karınca yuvası en az 100 yıllıkmış.

 

[edebiyatçı]

Kuş cinslerinin meraklıları için de bu park bir cennet. İçlerinde pembe flamingo, kartal gibi çeşitlerin de olduğu 390 çeşit kuş, bu parkta konumlanıyormuş. Kasım ve Haziran arasının, kuşları izlemek için en uygun zaman olduğu söyleniyor.Yıllık ortalama sıcaklık 27 derece civarında.Rehberimiz yanında bulunan bir kitapçıktan bu bölgedeki kuşları gösteriyor. Gördüklerimizin de adlarını söylüyor. Bir tanesi o kadar güzel ötüyordu ki dakikalarca onu dinledik.
Bu kuşu araştırırken internette bulduğum ilginç bir bilgiyi paylaşmak istiyorum:
"Alman Max-Planck Kuşbilim Enstitüsü araştırmacılarından Kim Mortega, iki yıldır Afrika Taşkuşu’nun sırlarını çözmeye çalışıyor. Tam 18 çeşit ezgi söyleyebilen bu kuş sadece 60 kilometre ötedeki Kenya’da eylülde kuluçkaya yatarken, Tanzanya’da nisanda üreme mevsimine giriyor. Sınırın iki yakasındaki ötümleri farklı. “Bu sırrı çözmek bizi kuşlarla ilgili hiç farkında olmadığımız bir çok ayrıntıya ulaştırabilir” diyor."