Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ve Aruşa'dan ilk gün safari yapacağımız alan olan Manyara Gölüne doğru gidiyoruz. Yol boyu gördüklerimiz Afrika'nın zihnimizdeki ilk görüntüleri. Yürüyen, yürüyen ve sürekli yürüyen insanlar...
Yol boyu meyve- sebze satıcıları.Sanki büyün hayat yol kenarlarında kurulmuş gibi.Biz görmemiş gibi aracın penceresinden sürekli fotoğraf çekerken bazısı el sallıyor bazısı da küfrü savuruyordu.
Hala yoldayız. Manyara Gölü'ne gidiş yolu iki saatten fazla sürdü.Yolun bir saatlik kısmı çok kötüydü.Ama yan tarafa yeni yol yapıyorlardı. Koltuklarımızdan düşmemek için sıkı sıkı tutunduk. Dubai'de çölde yaptığımız safarinin doğal yolda olan hali gibiydi. Midemiz alt üst oldu. Yol uzun sürünce de fotoğrafların hatti hesabı olmadı.Bir de ilk günün hevesi her gördüğümüzü çektik. Sonra bu kadar hevesli değildik. Sanırım safari fotoğraflarına ancak yarın geçebileceğim.
Hollanda’nın Avrupa’ya sattığı çiçeklerin yüzde 25’i Tanzanya’dan, yüzde 25’i Kenya’dan geliyor. Her gün Amsterdam’dan bir uçak geliyor ve çiçekleri doldurup götürüyormuş.
Bu ilginç terlikler çok hoşumuza gitti. Eski motor lastiklerinden yapıyorlarmış. Bir çoğunun ayakları zaten çıplak. Onun haricinde de bu terlikler oldukça yaygın. Fotoğraftaki süslü olanlardan. Eşim denedi, oldukça da rahatmış.
Aruşa Manyara arası 120 kilometre. Aracın içinde çalkalana çalkalana iki saatin sonunda Manyara'ya varıyoruz. Safari bölgesine yaklaştığımızı yollarda gezen maymun ve babunlardan anlıyoruz. Babunların en önemli yaşam alanlarından birisi burasıymış. Besin zincirinin en üstünde bulunan leoparlar bile babunların sivri dişlerinden korkarmış.kuş, tavşan, diğer maymun türleri ve hatta küçük antilopları bile avlayabiliyorlarmış. Büyük gruplar halinde hiyerarşik bir yapı içinde yaşıyorlar ve her grubun kendilerine ait bir bölgesi var.