Moğolistan,sibirya Ve Moskova Gezi Notları(03-16.temmuz.2017)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 343
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 69,217
Höşö Saydam bölgesindeki yazıtlar,1997 yılında TİKA(=Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı)'nın desteğiyle başlatılan Moğolistan'daki Türk Anıtları Projesi(=MOTAP) uyarınca duvarla örülerek koruma altına alınmış,arkeolog ve tarihçilerin bulduğu kıymetli eserler ise 2008 yılında tamamlanan Orhun Yazıtları Müzesi(=хөшөө цайдам музей=Höşö Saydam Muzey)'ne konulmuş ve aynı yıl bu bölgeyi Harhorin'e bağlayan 47 kilometrelik yol da asfaltlanmıştır.




36636501216_4ba28ca6c0_c.jpg




TİKA'nın yaptırdığı ve Orhun Yazıtları’na giden 46 kilometrelik asfalt yol




36286846770_ecdc2573c4_c.jpg




Orhun Yazıtları Müzesi




36287058460_ed663771b4_c.jpg




Müzenin giriş kısmı
 

Etiketler
Ayrıca 2016 yılında yol ve uyarı levhaları elden geçirilmiş,yabancı misafir ve turistlere Moğol gelenek ve göreneklerini yakından tanıtmak amacıyla müzede örnek bir Moğol çadırı yaptırılmıştır.Geçen sene kendi aracımızla gerçekleştirdiğimiz Balkan gezisinde şahit olduğumuz gibi,ecdadımızın yurt dışında bıraktığı eserlere sahip çıkıldığını görmek bizleri çok mutlu etti.Ancak muhtemelen ağır kış şartları nedeniyle bazı levhaların okunamaz halde olması ve dışarıdaki replika anıtların çevresini kaplayan otların görüntüsü hoş değildi.Bu durumu TİKA'ya bildirdiğimde bana müzenin inşasının ardından Moğolistan Eğitim,Kültür,Bilim ve Spor Bakanlığı'na devredildiğini bu nedenle müdahale edemediklerini, Müzeye ilişkin sıkıntılar ve kitabelerin ülkemiz açısından önemi nedeniyle bölgede yeni bir müze inşasına başlanmasının gündemde olduğu cevabı verildi.




36287026940_8aea371e26_c.jpg




Müzenin girişinde bulunan örnek Moğol çadırının içi




36650742216_b960bafec9_c.jpg




36301402630_58b951f7d6_c.jpg





36544075431_4805d11d1a_c.jpg




Müzenin dışındaki levhaların durumu kötüydü ve her tarafı otlar kaplamıştı.Küçük bir dokunuş gerektiren bu işler umarım kısa zamanda tamamlanır.
 

Höşö Saydam bölgesinde bilim adamlarının bulduğu ve Orhun Müzesi'nde sergilenen her iki yazıtın da orijinal yerlerinde günümüzde birer replikaları bulunmaktadır.Ören yerinde karşımıza önce Köl(=Göl) Tigin(=Prens) Yazıtı çıktı.Köl Tigin'in 27.Şubat.731 tarihinde ölümü ve 1.Kasım.731'de yapılan yuğ töreninden sonra sonra Bilge Kağan'ın kardeşi için diktirdiği bu yazıt,oturtulmuş olduğu kaplumbağa şeklindeki kaidenin yanına devrilmiş ve doğu ile kuzey yüzlerini birleştiren kısmı yıldırım düşmesi sonucunda parçalanmış vaziyette bulunmuştur. Kaidesinin parçalanması nedeniyle yazıt,1911 yılında sunak taşından kesilen granit bir blok üzerine oturtulmuştur.



36969676966_2a12442432_c.jpg



Köl Tigin Yazıtı'nın bulunduğu yerde sergilenen replikası



35887015103_821fd3b848.jpg



Köl Tigin Yazıtı,doğu yüzü 22.satır
 

Köl Tigin Yazıtı'nın dikiliş tarihi Türkçe yazıtlarda belirtilmemekle beraber, batı yüzündeki Çince yazıların tercümesinden sonra bu bölümün 1.Ağustos.732'de tamamlanmış olduğu yazılmıştır.Türkçe yazıtların da yirmi günde bitirilmiş olduğu bilindiğine göre,Köl Tigin Yazıtı'nın tamamlanma tarihinin 21.Ağustos.732 olduğu kabul edilmektedir.Köl Tigin yazıtının doğu yüzünde,bütün Türk boylarının ortak damgası olarak kabul edilen dağ keçisi damgasına;doğu ve batıya bakan üst kısımlarında ise,kurttan süt emen çocuk tasvirlerine yer verilmiştir.

Piramit biçimli ve sert kireç taşından yapılmış yaklaşık 3.75 metre yüksekliğindeki bu dört cepheli yazıtın doğu yüzünde 40, güney ve kuzey yüzlerinde 14'er satır uzunluğunda ve Orhun alfabesi kullanılarak Bilge Kağan'ın yeğeni Yollıg Tigin tarafından yazılmış Türkçe metinler bulunmaktadır.Türkçe metinlerde Bilge Kağan'ın ağzından Köl Tigin ve Türk budununun övüldüğü,birlik ve bütünlük mesajlarının verildiği ve Göktürk Devleti'nin kuruluşundan sekizinci yüzyılın ilk yarısına kadar devletin tarihi ve Köl Tigin'in on altı yaşından itibaren katıldığı savaşların anlatıldığı toplam 68 satırda yaklaşık on bin harf bulunmaktadır.

Köl Tigin'in ölümü üzerine Tang İmparatoru Hiyuan Tsong'un yolladığı mesaj,imparatorun yeğeni Çang Sengün tarafından yazıtın batı cephesine Çin dilinde yazılmıştır.Her iki yazıtta da defalarca kullanılan Türk kelimesi ilk olarak Bilge Kağan'ın,ataları Bumin Kağan ve İstemi Kağan'ın Türkleri düzene sokup devleti kurmasını anlattığı doğu yüzünün üçüncü satırında geçmektedir. Bilge Kağan,dört bir yandaki düşmanlarla savaşarak doğuda Kadırkan Ormanı ile batıda Demirkapı arasındaki sahipsiz ve teşkilatsız olan Göktürklerin bir devlet düzenine sokulmasını anlatırken "Ekin ara idi oksız Kök Türük ança olurur ermiş=İkisinin arasında sahipsiz ve teşkilatsız Kök Türkler öylece otururlarmış" cümlesini kullanmıştır.



Yakın zamanda erkek kardeşini kaybetmiş birisi olarak,Bilge Kağan'ın kardeşinin ölümü üzerine hissettiklerini naklettiği bu satırların tercümesini Göktürkçe.net sitesinde okuyunca ağlamamak için kendimi zor tuttum;




24275862488_db819a7dd3.jpg




Köl Tigin Yazıtı,kuzey yüzü 10-11.satırlar
 

Köl Tigin Yazıtı'nın bir kilometre kadar uzağında Bilge Kağan Yazıtı yer almaktadır.Önce 726 yılında veziri Tonyukuk'u sonra 731 yılında kardeşi Köl Tigin'i kaybeden Bilge Kağan,Çinliler ile işbirliği yapan Buyruk(= Bakan) Çor tarafından zehirletilerek 25.Kasım.734 tarihinde hayatını kaybetmiştir.22.Haziran.735 tarihinde yuğ töreni yapılan Bilge Kağan'ın adına oğlu tarafından aynı yıl yaptırılan bu yazıt,yeğeni Yollıg Tigin tarafından otuz dört günlük bir çalışma sonrasında tamamlanmıştır.




36510460242_4c5a5bcf37_c.jpg




Bilge Kağan Yazıtı




36541469671_fcdba6d8d6_c.jpg




35870415963_f4476892eb_c.jpg



Yazıtın çince yazılmış batı yüzü



Tepesinde,başları birleştirilmiş iki ejderhanın tasvir edildiği ve ön kısmında Asena Türk boyunun sembolü olan yabani keçi damgası bulunan anıt,3.45 metre yüksekliğinde,1.75 metre genişliğinde ve 75 cm. kalınlığında olup mavi mermer taşından yapılmıştır.Dış ortamdan fazlasıyla etkilenmiş olan bu dört cepheli yazıtın doğu yüzünde 41,kuzey ve güney yüzlerinde 15'er olmak üzere toplam 71 satır Orhun Alfabesi harfli Türkçe metin bulunmaktadır.

Batı yüzünde ise Köl Tigin yazıtında olduğu gibi Çince bir metine yer verilmiştir.Bilge Kağan Yazıtı'nın kuzey yüzünün ilk sekiz satırı ile Köl Tigin Yazıtı’nın güney yüzündeki ilk on bir satır ve doğu yüzündeki ilk yirmi dört satır ile Köl Tigin Yazıtı’nın doğu yüzündeki ilk otuz satır birbirinin aynısıdır.Düz yazı olarak yazılmış her iki yazıtta da "Türklük bilinci oluşturularak Türk birliğinin sağlanması" teması işlenmiştir.Bu amaçla Türk ulusuna toplumsal dayanışma ve devletin sürekliliği ana hedef olarak gösterilmiştir.
 



Edebi açıdan söylev ile anı karışımı bir özelliğe sahip bu yazıtlar,Türk tarihi,devlet yapısı, toplum yaşamı ve kültürü üzerine önemli bilgiler içeren tarihi belgelerdir.Bilge Kağan yazıtında,Bilge Kağan'ın ağzından Türk Milleti'ne devletin nasıl büyüdüğü ve Köl Tigin'in ölümünden sonraki olaylar tüm sadeliğiyle anlatılmakta ve gelecek için öğütler verilmektedir. Devlet yönetmek için sadece savaşçılığın yetmediğini bilgeliğin de gerekli olduğunu savunan Bilge Kağan'ın zorlayıcı ya da baskılayıcı nemrut bir hükümdar yerine tecrübelerini kendisinden sonraki nesillere aktarmaya çalışan bir bilge kişi gibi kucaklayıcı bir tavırla ulusa öğüt vermesi o devir hükümdarları için beklenmeyecek bir tevazu örneği olarak dikkat çekmektedir.

Bilge Kağan yazıtında dikkat çeken özelliklerden birisi de doğu yüzünde 23. satırda yazılı olan "Tanrı buyurduğu için,devletim,kısmetim var olduğu için,ölecek milleti diriltip besledim.Çıplak milleti elbiseli kıldım.Fakir milleti zengin kıldım" cümlesinde belirtildiği üzere hükümdarın her şeyini ulusu ile paylaşması yani Göktürk Devleti'nde sosyal devlet anlayışının hakim olmasıdır.

Hem kardeşi hem de kendisi adına dikilen yazıtlarda Bilge Kağan,babası İlteriş Kağan ve amcası Kapgan Kağan’dan ayrıntılı bir şekilde söz etmesine karşın veziri,danışmanı, komutanı aynı zamanda kayınbabası olan Tonyukuk’un adından sadece güney yüzü on dördüncü satırda kağan olması nedeniyle kendisinin egemenliğini kabul edenler arasında söz etmiş olması dikkat çekmektedir.

Bilge Kağan'ın yazıtlardaki bu küçük ayrıntı dışında Bilge Tonyukuk'un adından bahsetmemesi bazı türkologlar tarafından ikili arasında yönetim anlayışından kaynaklanan anlaşmazlık nedeniyle Bilge Kağan'ın ihtiyar vezirini pasifize etmiş olabileceği ve Tonyukuk Yazıtı'nın bu nedenle diğer iki yazıttan 415 kilometre uzakta dikilmiş olduğunu öne sürmektedirler.
 

Bundan sonra Orhun Anıtları Müzesi'ne geçtik.Burası gerek ışık gerekse havalandırma bakımından gayet güzel düzenlenmiş ve deyim yerinde ise pırıl pırıldı.Giriş ücreti 5.000 Tögrög(~7.5 TL) olan müzeye rahatça fotoğraf çekebilmek için ayrıca 10.000 Tögrög(~15 TL) ödedim.




36682733445_cd17855c63_c.jpg




Göktürk Kağanı'nın sarayına ait maket




36287002140_21e34ff10c_c.jpg




36513133682_82fd9aa625_c.jpg




Kazılarda bulunan gümüş ve altın objeler
 

35844816584_d1395a847b_c.jpg




35847777614_f39bcb1564_c.jpg




36682600505_ed42fc4298_c.jpg




35847633334_08c7a711f3_c.jpg




Orhun Anıtları Müzesi



Kazılarda ortaya çıkarılan insan ve hayvan heykellerinin kafalarının olmaması ve diğer buluntuların da ağır tahribata uğramış olmasının Uygurların Göktürklere ait izleri ortadan kaldırmak istemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.Aynı kökenden gelen iki halkın birbirinden bu denli nefret ediyor olması nifak tohumunun ne denli güçlü bir silah olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.Bilge Kağan Yazıtı'nın kuzey yüzü dördüncü satırında "Türk ulusu,Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle,yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış" cümlesiyle Türk ırkı uyarılmaktadır.
 

36513175772_d7a15983b6_c.jpg



Bilge Kağan ve Köl Tigin Yazıtları'nın orijinallerinin sergilendiği ana salon



35870460483_08dd0411e0_c.jpg




Köl Tigin Yazıtı




36284299790_36922383d4_c.jpg




Bilge Kağan Yazıtı




36682651755_903c8e4fa6_c.jpg



Türk kültürünün 1285 yıl önce yakılmış ve halen tüten ocağında,solumda Köl Tigin Yazıtı ile sağımda Bilge Kağan Yazıtı'nın bulunduğu ve yıllardır hayalini kurduğum anı sonunda gerçekleştirdim.:smiley:
 

"Varlıklı,zengin millet üzerine oturmadım.İçte aşsız,dışta elbisesiz;düşkün,perişan millet üzerine oturdum.Küçük kardeşim Köl Tigin,iki şad,küçük kardeşim Köl Tigin ile konuştuk.Babamızın,amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyuyamadım, gündüz oturmadım.Küçük kardeşim Köl Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım.Öyle kazanıp bütün milleti ateş,su kılmadım."

(Bilge Kağan Yazıtları doğu yüzü,21-22.satırlar)

"Ben,1919 senesi Mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde hiçbir kuvvet yoktu.Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.İşte ben bu ulusal kuvvete,bu Türk milletine güvenerek işe başladım"

(Büyük Nutuk)


Üstteki iki alıntı paragrafı yazan devlet adamlarının arasında yaklaşık on iki yüzyıl fark bulunmaktadır.Bunalımlı dönemlerde ortaya çıkarak olağandışı yetenekleriyle topluma yön veren ve onu bağımsız bir devletin ferdi yapan lider kişilikler,tarihin seyri içinde özel bir konuma sahip olurlar.Ancak bu liderlerin kendilerinden sonra gelen kuşaklara miras bıraktıkları devletin,sonsuza dek devam edebilmesi için genç kuşakların bu mirasın ne büyük özveri ile elde edildiğini bilmeleri ve liderlerinin üzerine titredikleri değerlere sahip çıkmaları gerekmektedir.

Öte yandan tarihi bilmeden,ne bugünü anlamak ne de gelecek üzerinde isabetli düşünceler ileri sürmek mümkün olamayacağından bazı uzak görüşlü liderler,bu bunalımlı dönemleri yazılı belge olarak tarihe intikal ettirip ölümsüzleştirmeyi tercih etmişlerdir.Böyle üstün vasıflı devlet adamlığına bizim tarihimizden en iyi iki örnek ise Bilge Kağan ve Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Her ikisi de toplumlarının geleceğini karartabilecek tehlikeleri önceden fark etmişler ve onların yollarına ışık tutabilmesi amacıyla Bilge Kağan, kardeşi adına diktirdiği Köl Tigin ve kendi adına ölümünden sonra oğlu tarafından diktirilen Bilge Kağan Yazıtları ile Mustafa Kemal Atatürk ise Büyük Nutuk ile,Türk ve dünya tarihine,milletlerinin geleceğini asırlarca aydınlatabilecek kaynak eserler bırakmışlardır.Farklı zamanlarda farklı yerlerde,farklı kişiler tarafından ancak aynı ruh ile hazırlanmış bu eserler gelecek nesillere yol gösterici özelliktedir.

Bilge Kağan,o devirde ileride ortaya çıkacak sorunları isabetli bir şekilde tahmin edip doğru önerilerde bulunmasına rağmen ne yazık ki Türk Ulusu onu dinlemeyip birbirini yediği için tarih sahnesine çıktığı topraklarda kalıcı olamamıştır.Bu saatten sonra tek temennimiz,genç kuşakların Atatürk'ü ve onun öğütlerini anlamaları ve cumhuriyetimize sahip çıkmaları olmalıdır.Bunun da tek yolu tarihimizi genç kuşaklara,doğru ve tarafsız bir biçimde nakletmemizden geçmektedir.

Cumhuriyetimizi gençlere emanet eden Atatürk'ün dediği gibi "Türk çocuğu, atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır".
 



Moğolistan’da İkinci Kağanlık döneminden kalma birkaç küçük yazıt daha vardır.Bunların en önemlileri de Küli Çor(=İhe-Hüşötü) ve Ongin(=İşbara Tarkan) Yazıtları'dır.Küli Çor Yazıtı'nın 719-723 yılları arasında,Ongin Yazıtı'nın ise 732-735 yılları arasında dikilmiş olduğu sanılmaktadır.

Ongin Yazıtı,Bilge Kağan Yazıtı'nın 160 kilometre güneyinde yer alan ve Ongin Nehri'ne dökülen Tarimal Irmağı kıyısında 1891 yılında Rus tarih bilimci Nikolay Yadrintsev tarafından bulunmuş olup 19 satırdan oluşmuştur.731 yılında dikildiği sanılan bu yazıt bir görüşe göre Alp Eletmiş bir başka görüşe göre Taçam adlı bir Türk beyine ait olup bu yazıtta İlteriş Kağan ve Kapgan Kağan yanı sıra Oğuzlar ve Çinliler ile yapılan savaşlardan bahsedilmektedir.

Orta Moğolistan’da 1928’de bulunan İhe Hüşotü Yazıtı ise Küli Çor adlı bir bey adına 716’da dikilmiştir.Yazıtta İlteriş, Kapgan ve Bilge Kağan'ın adları geçer.Bu yazıtta,Tarduşların başı olduğu sanılan Küli Çor’un kağanlara hizmeti ve öbür boylarla yaptığı savaşlar anlatılmaktadır.
Bengü taşlardan söz açınca ilk bulunan yazıtlar olmaları nedeniyle Yenisey Yazıtları önemli bir yere sahiptir.Bir sonraki gezimizde görmeyi umduğumuz bu yazıtlar,Yenisey Vadisi'nde,doğuda Tuva Cumhuriyeti'nin başkenti Kızıl'dan 60 kilometre uzaklıktaki Sargal Aksı'dan başlayıp batıda Hemçik Irmağı yakınındaki Şançi kırlarına kadar uzanan yaklaşık iki yüz kilometre uzunluğundaki bir bölgede yaşamış değişik Türk boylarına aittir.

Sayıları iki yüz elli civarında olan Yenisey Yazıtları,genellikle mezar (=kurgan) taşı ya da kaya taşı olarak dikilmiştir. Bazıları birkaç kelime ya da üç-beş satırdan oluşan bu yazıtlar,son derece yalın bir dille ve küçük farklılıklar olsa da Orhun Alfabesi kullanılarak yazılmışlardır.Ne var ki üzerinde tarih kaydı bulunmayan, daha ziyade üst düzey komutan,bey gibi erkekler adına dikilmiş ve ölüm nedeniyle aile bireylerinden ayrılmanın verdiği keder yanı sıra göğe, güneşe ve suya duyulan özlemin anlatıldığı bu yazıtlardan tarihi olaylar bakımından yararlanmak mümkün olamamıştır.Bu nedenle Yenisey Yazıtları, tarihçilerden çok dilbilimcilerin ilgisini çekmektedir.



37419204584_ca3e644a20.jpg



Orhun Anıtları Müzesi'nde bengü taşlar hakkında bilgi veren bir levha
 

Orhun Yazıtları ziyaretimizi böylece tamamladıktan sonra yönümüzü yirmi altı kilometre ilerimizde bulunan Ögii Gölü(=Өгий нуур=Ögii Nuur)'ne çevirdik.Toprak yolda kendi başına otlayan yak,koyun ve keçi sürüleri arasından geçerek ulaştığımız bu göl,Arhangay Eyaleti'nin doğu tarafında bulunmakta olup Orhun Nehri'ne boşalmaktadır.Yedi kilometre uzunluğa ve beş kilometre genişliğe sahip bir tatlı su gölü olan Ögii Gölü, deniz seviyesinden 1337 metre yükseklikte yer almakta olup en derin kısmı on beş metredir.




36512930802_90f7da08ff_c.jpg




36650741926_4d9154695f_c.jpg




36682447255_99c3f00fc8_c.jpg




36286715740_545ae7cded_c.jpg




Ögii Gölü




Yaklaşık yüz elli su kuşu türünü barındıran bu masmavi göl,nesli tükenmekte olan göçmen kuşların önemli bir üreme alanı olması nedeniyle Ramsar uluslararası öneme sahip sulak alan listesine alınmış olup kıyısında bir kuş izlem istasyonu bulunmaktadır.Levrek ve kedi balığı yönünden de zengin olan gölden yılda seksen ton kadar balık yakalanmaktadır.Harika bir kumsala sahip bu gölde tekne turları yanı sıra kumsalında at ve deve yarışları yapılmakta imiş.Nedenini öğrenemedim ancak şoförün anlattığına göre bu göl kutsal kabul edildiği için kadınların gölde yüzmeleri yasakmış(!!??).
 

Ögii Gölü sonrası,yetmiş üç kilometre yolu yaklaşık bir saatte geçerek Harhorin(=Хархорин) ilçe merkezine geldik.Orhun Nehri kıyısında yer alan Harhorin,ülkedeki yirmi bir il merkezinden biri olan Övörhangay Vilayeti(=Өвөрхангай аймаг)'ne bağlı yaklaşık 14.000 nüfuslu bir ilçedir. Tarihte Türk ulusu için büyük önem taşıyan Karakurum ve Karabalgasun şehirleri yanı sıra Orhun Yazıtları da bu ilçenin yakınında yer almaktadır.




35861663314_591c03291d_c.jpg



Harhorin haritası



Sabah programı sonrası yemek için ilçe merkezine geldik.Burada King Restaurant adlı mekana oturduk.Ben bizdeki mantının Moğolistan yorumu olarak tanımlayabileceğimiz Buuz(=Бууз) yemeyi tercih ettim.Bence mutlaka denenmesi gereken bir lezzet olan buuz yapımı için,mayasız hamur on santim gibi ölçüde açılıp içine koyun eti konulduktan sonra hamur üzeri hafif açık kalacak şekilde bohça gibi kapatılıyor ve buharda ya da suda haşlanarak pişirilmektedir.Buuz'un daha küçüğü ve yağda kızartılarak yapılan türüne ise Banş(=Банш) denilmektedir.




35872831113_23dfce6ab8_c.jpg




36543871411_4c573dc950_c.jpg




Bol etli Moğol mantısı;Buuz



Arkadaşım ise soğan,havuç,lahana,kırmızı biber,kalın kesilmiş erişte ve koyun eti kullanılarak yapılan erişte yemeği Suyvang(=Цуйванг) denedi. Her iki yemek de lezzetli ve doyurucu idi.




36682354935_a987b76e97_c.jpg



Suyvang



Restoranda bizden başka sadece bir masa daha doluydu. Ancak anlam veremediğim bir şekilde içeriye polis memurları gelip ne yediğimize bakıyorlardı.Sonradan o gün ülkede devlet başkanlığı seçimlerinin yapılmakta olduğunu ve her türlü alkollü içeceğin iki gün süreyle yasak olduğunu ve bu nedenle kontrol yaptıklarını öğrendik.Bu yemeğe de üç kişi için 18.000 Tögrög(~27 TL) ödeyip restorandan ayrıldık.
 

Restoran çıkışı yaklaşık iki kilometre kadar ileride bulunan Büyük İmparatorluk Haritası Anıtı(=монгол нутаг дахъ их гурнyyдийн =Mongol Nutag Dahı İh Gurnuudin)'na gittik.İlçeye hakim bir tepeye kurulmuş ve ortasında büyük bir Ovoo bulunan bu anıtın üç tarafında yer alan ve üzerlerinde dokuz tane tuğ bulunan duvarlarına,Büyük Hun İmparatorluğu dönemi (=M.Ö. 300-200),Türk dönemi(=M.S. 600-800) ve Moğol İmparatorluğu dönemine(=M.S. 600-800 yılı) ait dev haritalar işlenmiş vaziyettedir.




35873371133_4e590a932b_c.jpg




Anıtın ana yoldan görünümü




36513327602_c8b76aa1a1_c.jpg




Anıtın tam ortasına yerleştirilmiş ovoo




36544442141_a76e96256d_c.jpg




Hun İmparatorluğu dönemi




35873292973_6719c18ac3_c.jpg




Türk dönemi




36513349702_14c6e6a686_c.jpg




Moğol İmparatorluğu dönemi
 

2004 yılında tamamlanmış olan bu anıta ulaştığınızda bir tarafta coşkun bir şekilde akıp giden Orhun Nehri'ni izlerken diğer yandan Harhorin'i biraz yüksekten izleme imkanı elde edeceksiniz.





36513284712_3d505779f0_c.jpg






35873383383_96a7458fd8_c.jpg





Anıtın bulunduğu yerden Harhorin'in görünümü






36544381521_17ca32184e_c.jpg





Anıtın hemen arkasında yer alan Orhun Nehri
 



Saat 15 civarı olmuş ve hava iyice ısınmıştı.Bugünün programında yer alan son durak Gobi Çölü'nün Moğolistan'ın orta kısmındaki küçük uzantısı olan Elsen Tasarhay Kumulu idi.Aracımızla Harhorin'den ayrıldıktan yaklaşık bir saat sonra yolun yetmişinci kilometresindeki Högnö Kaan Ulusal Parkı(=Хөгнө-Тарна байгалийн цогцолборт газар=Högnö Tarna baygalin sogsolbort gazar)'na ulaştık. Buradan da batıya doğru ilerleyince, dağlık bir alanın ortasında kaybolan kum tepelerine ulaştık.Bu tepeler,Moğol dilinde "kum kırığı" anlamına gelen Elsen Tasarhay(=Элсэн тасархай) ya da yabancıların daha çok tercih ettiği şekliyle Mini Gobi olarak adlandırılmaktadır.


35872634623_9a983976c0_c.jpg



Högnö Kaan Ulusal Parkı girişi



35847374974_6c308d62cd_c.jpg




35847330094_e31708c077_c.jpg



36543784981_d9b82cc18c_c.jpg




35847272604_478fcd5e99_c.jpg




35872658363_2f1685cc56_c.jpg




Elsen Tasarhay Kumulu'ndan kareler
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,805
Mesajlar
1,523,930
Kayıtlı Üye Sayımız
166,616
Kaydolan Son Üyemiz
doggukann

SON KONULAR



Geri
Üst