Kışın İtalya: Çizmenin Burnuna Yolculuk

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan oralakbas Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 129
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 42,185
Gelecek durağımız denizi takip eden yoldan güneybatıya doğru 16 km sonra Santa Cesarea Terme. Devamlı virajlar ve inişli çıkışlı bir yoldan ilerliyoruz. Solumuzda hep deniz… hava bugün çok rüzgârlı; deniz köpük köpük. Yol boyunca zaman zaman taş kuleler (torre) görüyoruz. Tiren denizine bakan kıyıda yol alırken de onlarcasını gördük.
Santa Cesarea Terme’ye vardığımızda deniz kenarında bir park yeri bulduk (40.035761, 18.459611).
Köye girer girmez gözümüze çarpan binaya gittik. Mağribi mimari ile yapılmış bina bir 19. yüzyıl villasıymış. O dönem sahil bölgesi zenginleri arasında bu tarz moda olmuş; bu villa da en ünlülerinden biriymiş. Halen özel mülk olarak kullanılmaktaymış.
Bu yerleşim de ıssız, yazlık bir yer. Hem yol boyunca hem de burada manzaralar çok güzel ama etraf terk edilmiş gibi. Fotoğraflarımızı çektik, biraz da sokaklarda dolaştıktan sonra ayrıldık.
Önümüzdeki durak, yine güneybatıya doğru 7 km sonraki Castro. Yol çok ilginç yüzey şekillerinin, kayaların arasından geçiyor. Yer yer sık ağaç toplulukları var.


Santa Cesarea Terme’de bir sokaktan...


Castro'ya doğru yola devam.


Akşam üzerinin güzel ışığında Castro.


Eski yerleşime tırmandık, bu güzel meydana geldik.


Castro kalesi


Castro'da ara sokaklardan biri.
 

Rüzgâr iyice artmış durumda; duran karavanı sallıyor… yürürken insanın dengesini bozuyor. Dışarıda gezmek bile zor, tatsız Neyse…
Castro deniz kenarında bir tepenin üzerinde eski bir yerleşim… daha S. Cesarea Terme’den bakınca görülüyor. Yeni yerleşim yeri aşağıdaki görece düzlük arazide. Akşamüzeri Castro’ya vardığımızda park yerini bulana kadar yine sıkıntılı bir yola girmemek için özel bir çaba harcadık.
Park ettikten sonra eski şehre doğru yürümeye başladık. Buradan kale ve eski şehir çok etkileyici görünüyor. Biraz tırmanmamız gerekti. Kale duvarlarının içine, evlerin arasına girince rüzgârın etkisi azaldı. Sakin, hoş bir yerleşim. Güneş batarken harika manzaralar izledik. Sonra karavana döndük. Rahat bir gece geçirdik. Kaldığımız yer paralı bir otopark (40.002756, 18.422688) ama bizden başka kimse yok. Kimse para da istemedi. Parkmetre de yok. Yazın çalışıyor olabilir.


Castro'nun Duomosu.


Duomo eski bir Bizans bazilikasının üzerine inşa edilmiş. Kemerde bazilikanın freskleri hala ayırt edilebiliyor.


Meydanda güzel bir dükkan ışıklarını yakmış.


Castro'da ara sokaklardan biri...


Castro'da teraslardan biri... Akşam üzeri gün batarken. Yarın bu görünen kıyı boyunca yoldan gidilecek


Meydan ışıklanınca
 

16 Aralık 2017, Cumartesi; Tricase, Punta Meliso, Marina di San Gregorio, Ugento, Gallipoli
Sabah Castro'da yerimiz düzgünken duş alalım istedik, dün akşam aşırı rüzgâr nedeniyle ısıtıcı çalışmamıştı. Şimdi rüzgâr düşmüş, hava sakinlemiş durumda.
Saat 10.30 gibi yine batıya, Tricase'ye doğru yola çıktık. Tricase küçük bir liman köyü. Muhtemelen yazlık, ıssız. Burada biraz vakit geçirdik.
Daha sonra İtalya’nın topuk bölgesinin en güney ucuna (Punta Meliso) doğru devam ettik; 18 km yolumuz var. Bu arada hava iyice kapatmış… zaman zaman yağmur yağıyor. Vardığımızda seçtiğimiz park yeri deniz fenerinin (Santa Maria di Leuca feneri) yanında çıktı (39.797430, 18.370304). Burada bir süre kaldık, güzel manzarayı seyrettik.


Castro'da sabah park yerimizden...


Tricase marinasından bir görünüm


Tricase'den ayrıldık; topuk bölgesinin en ucuna doğru...


Yağmurda yol


Yol kenarında kısa bir mola


Virajı dönerken bir grup öğrenci ! Meğer kaya oluşumlarını inceliyorlarmış
 

Artık bir öğle yemeği molası vermek istiyoruz… daha uygun bir yer arandık; yakındaki yerleşim Marina Di San Gregorio'ya gittik. Yazlık bir yer. Kimseler yok. Deniz manzaralı bir yer bulduk kendimize (39.808819, 18.325779). Öğle yemeğimizi yedik. Sonra Gallipoli'ye doğru yola çıktık. Yaklaşık 50 km yolumuz var.
Bir yandan da ihtiyaçlar birikmiş, bir market bulmak istiyoruz. Anayol bundan sonra biraz denizden uzaklaştı. Yolumuzun üzerinde büyükçe sayılabilecek bir yerleşim var; Ugento. Market için oraya uğramaya karar verdik. Nitekim Lidl marketi bulduk, alışveriş yaptık. Büyükçe bir park yeri var (39.929802, 18.167812). Her ne kadar gezi listemizde yer almıyorsa da buranın da etkileyici bir yer olduğunu düşündük. Duomo ve kalesi uzaktan ihtişamlı görünüyordu. Gelgelelim yoğun yağmur var… gezmeyi göze alamadık. Daha Gallipoli’ye de gideceğiz, deyip yola koyulduk.


İşte çıktı karşımıza Santa Maria di Leuca feneri. Artık topuk bölgesinin en ucundayız.


Kısa bir moladan sonra yola devam ediyoruz.


Marina di San Gregoria'da öğle yemeği molası.


Market alış-verişi için Ugento'ya girerken.


Gallipoli...


Anti Yunan'dan kaldığı tahmin edilen çeşme.
 

Öğleden sonra 16.00 gibi Gallipoli'ye vardık. Nüfusu 20.000 civarında bir kasaba burası. Tarihi şehir merkezi denize doğru tam batıya uzanan burunda; burun kısmı vaktiyle bir ada imiş. Köprü ile birleştirmişler. Köprünün iki yanında marina, liman ve balıkçı barınakları var. Denizci bir şehre benziyor. Tezgâhlarda sünger var. Eski yerleşimin hemen tamamı burun kısmında ve etrafı kale surlarıyla çevrili. Biraz Siracusa’yı andırıyor. Tarihi antik çağlara dayanıyor. Eski şehre doğru yürürken köprüyü geçmeden önce soldaki güzel çeşmenin MÖ 3. yy.dan, Antik Yunandan kalan İtalya’daki en eski çeşme olduğu tahmin ediliyormuş. Gallipoli ekonomisini zeytin, şarap, balıkçılık ve turizm belirliyormuş. Barok Katedral görülmeye değer; içinde 1600'lerden kalma çok büyük duvar resimleri var… resim galerisi gibi neredeyse. Duvar ve tavan süslemeleriyle beraber çok etkileyici.


Gallipoli kalesi ve eski şehire uzaktan bir bakış.


Balıkçı ağları arasından Gallipoli kalesi.


Balıkçı dükkanları ve limanın görünümü.


Limanın bir köşesinde kayıklar.


Gallipoli katedralinin ön cephesi.


Katedralin kulesi.
 



Gallipoli’nin yeni şehir kısmında bizi şaşırtan çirkin yapılar gördük. Nasıl bunlara izin verdiler acaba diye düşündük. Çünkü genelde, gördüğümüz yerlerin hemen hepsinde tarihi dokuyu ve doğayı koruyan bir anlayış hissettiriyor kendini ve büyük bir saygı uyandırıyor insanda. Demek ki o yer İtalya da olsa bazı kaçaklar oluyor
Gallipoli’ye geldiğimiz saatlerde henüz dükkanlar açılmamıştı, siesta devam ediyordu. Az sonra yavaş yavaş ortalık canlamaya başladı. Işıklandırılmış sokaklar ayrı bir güzel oldu. Caddelerde bir de bu halini görmek için dolaşıp, akşam yemeğimizi de yedikten sonra karavana döndük. İlk park yerimiz istasyonun yanındaydı, oradan ayrılıp geceleyeceğimiz yere gittik (40.055715, 17.996389).


Eski şehrin sokaklarından birinde güzel bir kapı.


Sokakların birinde güzel bir ev.


Gallipoli'de akşam ışığında tipik binalardan biri.


Büyük plaj tarafında akşam çökerken şehir.


Başka bir açıdan Gallipoli'de akşam.


Akşam üzeri balıkçı barınağı.
 

17 Aralık 2017, Pazar; S. Maria al Bagno, Porto Cesarea, Galatina, Brindisi’ye doğru
Geceyi rahat geçirdik. Park yerimiz Gallipoli mezarlığının yanıymış, bunu da sonra fark ettik Saat 09.30 gibi yeniden yola koyulduk. Niyetimiz deniz kıyısı boyunca Porto Cesarea’ya kadar kuzeye yükselip sonra iç kısımda bir tarihi yerleşim olan Galatina’ya geçmek.
Önce Quattro Colonne’u görmek için Santa Maria al Bagno’ya uğrayacağız. Yolda giderken de karşımıza ‘bölünmüş kaya’ denebilecek ilginç bir oluşum çıktı; nitekim sonradan öğrendiğimize göre oranın adı Montagna Spaccata imiş ve zaten ‘Bölünmüş Dağ’ demekmiş. Oldukça eskiye dayanan -efsane ile karışık- bir de hikâyesi varmış. Galateo olarak da bilinen astronom, filozof ve hekim Antonio De Ferraris 1558’de bu kayaya ilişkin olarak, Lecce'ye ve Taranto'ya mesafeyi tanımladığı için iki şehir (Nardò ve Gallipoli) arasındaki tartışmalı sınırları kesin olarak işaretlediğini yazmış Bugün burası İtalya’nın en güzel gün batımı manzarasını görmek ve küçük kayadan dümdüz denize atlamak için de çok çekici bir yermiş… ama efsaneye göre her yıl Ağustos ayında Dağ naif genç bir kurbanını denizde boğmak için beklermiş
Yol oldukça kalabalık… bugün Pazar olması nedeniyle insanlar hareket halinde belli ki. Az sonra Quattro Colonne (Dört Sütun) diye adlandırdıkları torre’ye vardık. Yanında rahat geniş bir park alanı var… hemen denizin de kenarı (40.125631, 17.996670).


Gallipoli'den ayrıldık. Hava çok güzel. Karşımızdaki kaya da sürprizliymiş


Yol Montana Spaccata'dan (Bölünmüş dağ) geçiyormuş meğer


Yol, kaya, deniz, bulutlar...hepsi güzeş


"Dört sütun"a vardık. Yanıbaşındaki park yeri.


"Dört sütun" (Quattro Colonne). Duvarları yıkılmış dört sütun kalmış bir torre.


Park ettiğimiz yerden "Dört sütun"un görünüşü
 

Sık sık yolumuza çıkan bu torre’lerin de bir hikâyesi var… 1500’lerde Napoli Krallığı Osmanlı ve Sarazen akınlarına karşı savunmayı güçlendirmek için gözlem ve hızlı haberleşme amacıyla sahil boyunca kuleler inşa etmeye başlamış. Zaman zaman maddi nedenlerle kesintiye uğramışsa da 1700’lerin ortalarına kadar 379 kule inşa edilmiş… 80 kadarı bu dolaştığımız Salento bölgesi kıyılarındaymış. Her kule kendinden bir öncekini ve bir sonrakini görecek şekilde yapılmış. Gündüzleri dumanla, geceleri ışıkla haberleşiyorlarmış. Quattro Colonne’un özelliği bir dönemden itibaren yuvarlak değil de kare yapılmış olan kulelerden biri olması ve kenar duvarlarının zamanla çökmüş olması. Şimdi etrafında yetişmiş palmiyelerle yan yana hoş bir görünüm arz ediyor.
Yola devam… Santa Maria al Bagno’nun merkezi daha ileride, içerlek bir koya bakıyor. Dar yolda oradan geçerken Pazar günü kalabalığından zor ilerledik.
Öğlen üzeri Porto Cesarea’dayız. Burada da ünlü bir diğer torre’yi göreceğiz: Torre Cesarea. Bunaltıcı derecede bir Pazar kalabalığı var ve park edecek yer bulmakta zorlandık. Karavanı idareten bir yere koyduk ve kasabada hızlı bir tur attık. Etrafa bakındık, hoş bir cafede kahve molası verdik. Porto Cesarea çok güzel bir yer… sığ lagün büyükçe bir balıkçı barınağına dönüşmüş.


Dört sütun torre'den ayrıldık.


Kalabalık kasabadan sonra sakin yol.


Torre di Porto Cesarea... Porto Cesarea'da ki kule. Ziyaretçisi bol.


Porto Cesarea'da... kıyıdan balıkçıyla laflayan adam


Porto Cesarea'da... dalgalarla gelenleri gagalayan kuşlar


Porto Cesares'da ... Karavanı park ettiğimiz yer
 

Burada biraz dinlendik, öğle yemeğini yedik… sonra yeniden yola koyulduk. Galatina’ya gitmeyi hedefliyoruz. İç kısımda yaklaşık 35 km mesafede.
Saat 15.00’e doğru Galatina’ya vardık. Bir süpermarketin bahçesine park ettik (40.174675, 18.159757). Eski yerleşime doğru yaklaşık 1 km yürüdük…
Galatina bugün 30.000 kadar nüfusu olan bir şehir. Yunan kökleri ile önemliymiş. Puglia’nın önemli şarap üreticilerinden birinin de merkeziymiş. Binalarda mimari tarz burada da ağırlıklı olarak Gotik. 1300’lerden kalma Santa Caterina kilisesi özellikle freskleri için mutlaka görülmeli deniyor… ancak vardığımız saatte kapalıydı, biz göremedik Her yerde bir siesta sessizliği var. Hava da bugün çok soğuk ve uzun boylu dolaşılamıyor. Bir ikinci el pazarına denk geldik; oyalanmak için dolaşmak istedik… onlar da pazarı topluyorlarmış. Hava kararırken karavana döndük.
Artık yorgunluk iyice kendini göstermeye başladı. Bir durum değerlendirmesi yaptık ve dönüş yoluna düşmeye karar verdik. Brindisi buraya 55 km mesafede… geceyi orada geçirir, sabah da feribot bileti işlerini ayarlarız, diye düşündük. Feribotu ne zamana bulacağımıza göre… vakit kalırsa Brindisi’yi de gezeriz, dedik. Aslında iyi bir zamanlama. Çünkü dört gün sonra seyahat sigortasının süresi doluyor.
Akşam 18.30 gibi Brindisi’ye vardık. Haritadan peylediğimiz park yerini oldukça kolay bulduk. Çok büyük, ferah… Karavanlar için de yer ayırmışlar. Hatta atık boşaltma, su ve elektrik imkânları dahi vardı ve ücretsiz.


Karavandan bakınca gördüğümüz...Porto Cesarea.


Brindisi'de feribot kuyruğu.


Feribotun kalkmasını beklerken yağmur yağmış güverteden görünen Brindisi...


Feribottan, Brindisi üzerinde gün batımı...


Feribottan, inen kalkan uçakları sayıyoruz


Sabah Igoumenitsa limanının park yerinde.
 

18 Aralık 2017, Pazartesi; Brindisi’den Igoumenitsa’ya dönüş yolu…
Park yerimizde (40.632611, 17.947786) rahat bir gece geçirdik. Sabah ilk işimiz yakınlarda bir feribot acentesi aramak… Hemen yakınımızda yürüme mesafesinde bulduk bir yer. Saat 13.00’de Igoumenitsa’ya kalkacak olan feribota (Grimaldi Lines) biletimizi aldık; indirimli fiyatı ile toplam 162€ verdik. Normalde 40€/kişi ve 100€/karavan, 180€ tutacaktı.
Saat 11.00 gibi feribot’un kalkacağı limana gittik. Şiddetli bir rüzgâr var… dışarıda durmak imkansız gibi. Check-in için uzunca bekledik. Sonra liman kısmına geçebildik… araçları sıraya soktular. Bu kez de feribota binmek için uzunca bekledik. Kalkış saati 13.00 dedikleri feribota bizi ancak 16.00 gibi aldılar. Sonrasında bir süre de hareket etmeyi bekledik. Biz de üst güverteden gün kararırken Brindisi limanını ve yakındaki havaalanına inen uçakları seyrettik
Feribot saat 17.15 gibi kalkabildi ve gece Yunanistan saatiyle saat 03.00’de Igoumenitsa’ya vardı; denizde toplam 9 saat yol gelmişiz. Sabaha kadar üç-dört saat uyumaya çalıştık, dinlendik. Sabah olunca erken, mazotu doldurup (1.325€/l) Egnatia-Odos otoyolundan İpsala’ya doğru yola çıktık. Güzel kış manzaralarının içinden sorunsuz bir yolculukla eve döndük

Ancona’dan girdiğimizden Brindisi’den ayrılışımıza kadar orta ve güney İtalya içinde 2980 km yol yapmışız; 46 farklı yere uğramış veya gecelemişiz. Kabul etmek lazım, toplam 25 günde (gidiş-dönüş dört gün yol hariç) bu kadar hedef zorlayıcı oldu. Şimdi bakınca birçok yeri bir gözümüz görmüş, öbürü görmemiş… Aklımızın kaldığı da bir dolu yer olmuş.
Velhasıl bu yolculuk sanki bir keşif gezisi gibi olmuş. Öyleyse bu yola yine gidilecek Kısmetse…
Efsun&Oral


Igoumenitsa'dan ayrıldık, sislerin içine doğru yükseliyoruz.


Sisler dağılırken...


Karlı tepelere doğru...


Sisin süslediği manzara


Karlı tepelerden başka bir görünüm.


Selanik'e yaklaşırken bir yol manzarası.
 
Son düzenleme:



İtalya rotamız boyunca park yerlerimizin koordinatları...
  • Ancona, Liman - 43.615456,13.500785
  • Jesi - 43.522879,13.247805
  • Grotte di Frassasi - 43.402954, 12.969016
  • Gubbio, Karavan kamp alanı (elektrik, su, atık boşaltma; ücretli) - 43.351066, 12.564464
  • Perugia - 43.106132, 12.393329
  • Assisi - 43.066346, 12.618600
  • Spoleto, Karavan kamp alanı (su, atık boşaltma; ücretsiz)- 42.746771, 12.731726
  • Aquila - 42.358255, 13.385780
  • Sulmona - 42.050298, 13.926591
  • Scanno - 41.90427, 13.879679
  • Lucera - 41.510288, 15.330188
  • Troia, Karavan kamp alanı (su, atık boşaltma; ücretsiz) - 41.36173, 15.306418
  • Maratea - 39.989265, 15.707581
  • Tropea - 38.678664, 15.901499
  • Villa San Giovanni, Messina’ya geçiş feribotu iskelesi - 38.221341, 15.633192
  • Patti - 38.142071, 14.968461
  • Cefalu - 38.035308, 14.016960
  • Bagheria - 38.089856, 13.508783
  • Palermo, Karavan kamp alanı (elektrik, su, atık boşaltma; ücretli) - 38.147859,13.352174
  • Monreale (Katedrale yakın bir park yeri) - 38.079718, 13.291837
  • Trapani -38.014599, 12.501893
  • Agrigento - 37.313389, 13.568812; 37.303512, 13.589737
  • Tapınaklar Vadisi - 37.288307, 13.582143
  • Noto - 36.889645, 15.075226
  • Avola - 36.912573, 15.129324
  • Siracusa - 37.066996, 15.277627
  • Brucoli - 37.284361, 15.186318
  • Catania - 37.522765, 15.090248
  • Taormina - 37.847077, 15.283787
  • Messina, Feribot iskelesi - 38.208925, 15.561449
  • Trebisacce - 39.875612, 16.538302
  • Matera - 40.65975, 16.604135; Il Circo market - 40.681696, 16.577075
  • Alberobello - 40.78752, 17.24117
  • Cisternino - 40.740848, 17.432633
  • Ostuni - 40.732732, 17.581635
  • Lecce, Karavan kamp alanı (su, atık boşaltma; ücretsiz)- 40.362137, 18.168009
  • Otranto - 40.147825, 18.485934
  • Santa Cesarea Terme - 40.035761, 18.459611
  • Castro - 40.002756, 18.422688
  • Santa Maria di Leuca, Fener - 39.797430, 18.370304
  • Marina San Gregorio - 39.808819, 18.325779
  • Ugento - 39.929802, 18.167812
  • Gallipoli - 40.055715, 17.996389
  • Quattro Colonne - 40.125631, 17.996670
  • Porto Cesarea - 40.259772, 17.891261
  • Galatina - 40.174675, 18.159757
  • Brindisi, Karavan kamp alanı (elektrik, su, atık boşaltma; ücretsiz) - 40.632611, 17.947786
Efsun&Oral


Ancona'dan başlayıp Brindisi'de bitirdiğimiz orta-güney İtalya ve Sicilya rotamız.
 
Son düzenleme:

Hayret! Trulli evleri bizim Harran evlerine ne kadar benziyor?
 

Hayret! Trulli evleri bizim Harran evlerine ne kadar benziyor?

Bir yaşlı italyan (biraz tarihe meraklı olanları) Türkler ile bazı İtayanların kökleri bir olma ihtimali var diyordu.(etrüksler ) den dolayı .
Etrüksler için Kısa hatırlatma alıntısı.
Etrüsklerin kökeni hakkında yapılan en yeni çalışma, 2004 yılında çeşitli İtalyan üniversitelerinden gelen bir grup genetik bilimci tarafından yapılmıştır. Bu araştırma çerçevesinde MÖ 7-3 yüzyıllar arasında yaşamış Etrüsklere ait 80 iskeletten alınan DNAörnekleri alınarak çok titiz bir çalışma ile günümüzde yaşayan çeşitli milletlere ait DNA’lar ile karşılaştırılmıştır.
Sonuç olarak Etrüsklerin genetiğinin diğer milletlere göre en çok bugünkü Anadolu Türkleri ile yakınlık gösterdiği ortaya çıkmıştır. (Vernesi et al. 2004). Eski Yunan efsanelerinde de sıkça anlatıldığı gibi bu durum antik çağda Anadolu’dan İtalyan yarımadasına yapılan göçlerle açıklanmıştır.
İtalyan tarihçiler “Romalıların siyasi ve idari kuruluş şekillerini, ordu teşkilatını, altın işleme sanatını ETRÜSKLER’den öğrendiklerini” yazarlar. (5) ETRÜSKLER’i Latinler’den farklı bulurlar.
İtalya’da demir çağı ETRÜSKLER ile Villanova bölgesinde M.Ö. 1200’lerde başlamıştır. Latinler kendi medeniyetlerini ETRÜSK mirası üzerine kurmuşlardır.
Latinler ETRÜSKLER’e TUSKİ (Tusci) derlerdi… Sonra bu kelime TOSKA olmuş, TOSKANA adı da ETRÜSKLER’in yaşadığı yer için kullanılmıştır… Floransa TOSKANA’nın kültür merkezidir.
 


İtalya'ya yaptığınız güzel gezinizi sonuna dek sabırla bizimle paylaştınız. Biz de her noktasını sizinle ve heyecanla gezdik. Daha sonra gideceklere rehber niteliğindeki bu gezi yazınız için size sonsuz teşekkür ediyorum. Elinize ve emeğinize sağlık
 



Değerli Gezenbilir dostları
İlginiz ve iyi dilekleriniz çok teşekkür ederiz.
Bu forum sayesinde çok şey ögrendik. Sadece borcumuzu ödemeye çalışıyoruz.
Herkese keyifli ve sağlıklı geziler diliyoruz.
Efsun&Oral