Kışın Ateş Yakmak

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Kapitan Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 156
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 67,403
Ynt: Kışın Ateş Yakmak

Bende size bir tavsiye edeyim ateşi yaktınız ama söndürmeyi unutmayın birde dikkat edin ağaç dalları keserken gıcık bir ormancıya rastgelirsiniz sonra size zabıt tutar sizi müsadere eder zapteder sonra mahkemeye verir siz ağaç keserken önce sağınıza sonra solunuzu sonra etrafınıza bakın ardından birazda dinleme yapın ormancının nerden ne zaman nasıl geleceği belli olmaz.
 

Etiketler
Ynt: Kışın Ateş Yakmak

agac kesmek cok tercıh ettıgımız bır yontem deıl daha cok cevredekı kuru dalları kullanıyoruz gercek bır hayatı ıdame durumu ıle karsı karsıya deılsek agac kesmek yerıne usumeyı bıle tercıh edebılırız :smiley:
cedrus48' Alıntı:
Bende size bir tavsiye edeyim ateşi yaktınız ama söndürmeyi unutmayın birde dikkat edin ağaç dalları keserken gıcık bir ormancıya rastgelirsiniz sonra size zabıt tutar sizi müsadere eder zapteder sonra mahkemeye verir siz ağaç keserken önce sağınıza sonra solunuzu sonra etrafınıza bakın ardından birazda dinleme yapın ormancının nerden ne zaman nasıl geleceği belli olmaz.
 

Ynt: Kışın Ateş Yakmak

Hakan (kakuli) arkadaşın benzin kutusu yöntemini biraz değiştirip geçen hafta kullandık. Yoğun yağmur ve kar yağışı altında kullandığımız yöntem son derece başarılı oldu. Yaktığımız ağaç dalları günlerce suda beklemiş kadar ıslaktı.

Yöntem: Toprağı az miktarda kazarak reşo yakıtını üztüne kadar toprağa yerleştirdik. Üzerine ince dalları onların da üzerine orta kalınlıkta dalları özenle dizdik ve reşo'yu dalların arasından ateşledik. Sonuç gayet başarılı idi.

Reşo yakıtını taşımak benzin taşımaktan çok daha kolay, daha ucuz ve extradan içecek kutusu da taşımak gerekmiyor. Herkese tavsiye ederim.
 

Ynt: Kışın Ateş Yakmak

arkadaşlar bu kamplarda havyan korkusu,böcek korkusu,zor şartlarda donma korkusunu bence bıkarıp,kışa 2 ay kala bir mağara bulmak,orayı kendine göre düzenlemek ve ateşi içeride yakmanın bir yolu bulunursa,kışın mağara kalınabilir mi? :D
 

Ynt: Kışın Ateş Yakmak

DR.GordonFreeman' Alıntı:
arkadaşlar bu kamplarda havyan korkusu,böcek korkusu,zor şartlarda donma korkusunu bence bıkarıp,kışa 2 ay kala bir mağara bulmak,orayı kendine göre düzenlemek ve ateşi içeride yakmanın bir yolu bulunursa,kışın mağara kalınabilir mi? :D
Hocam yukarıda saydığınız hayvan böcek ve bilimum hayvanat zaten o mağaralara saklanmış oluyor mağaranın içindede olsa ıslak odunları yakmak zor oluyor kışın karda altında dışarıda kalmak daha güvenli gibi. kış gelemeden bir mağarayı kapatıp kendimiz için kışa hazırlarsak bence kışın oerada kalanları yerinden etmiş oluruz. ama cazip bir fikir keyifli olurdu heralde mağaranın ağzından vadiye yağan karı seyretmek
 




Ynt: Kışın Ateş Yakmak

Herkese selam, karda, kışta yağmurda ateş yakmayla ilgili birçok yöntem vardır muhakkak ama bu zor şartlarda hazırlıksız yakalanırsanız o zaman ne yapacaksınız? Reşo yakıtı veya diğer modern yakıcılar diyelim adlarına bu tip bişey siz hazırlıklı olarak giderseniz yanınızda vardır ya zor idame hayat koşullarıyla karşıkarşıya kalırsanız o zaman ne yapılmalı bence biraz da onlar üzerinde duralım. Her ağaçın olmasada genellikle ağaçların alt katlarında kırılmış kurumuş veya en az derecede ıslanmış dallar bulabilirsiniz bunlar ağacın boyuna göre yere yakındada olabilir yüksektede bunlar o tip hava koşullarında bulabileceğiniz yeğane kuru ağaçlardır. Birde eğer yanınızda bir urgan veya kalınca bir ip benzeri bir malzemenin (birleştirilen kemerler, seçenekleri o anki koşullara göre zorlamak lazım) ucuna bir ağırlık bağlayıp sallayıp atınca yüksekteki kuru ağaçlarada ulaşmak mümkündür tabii o ağaçlardaki yosunlarda sizin ilk tutuşturucu malzemeniz olacaktır. Ateş yakmaya gelince, ıslak zemin üzerinde ateş yakmak oldukça zordur ısınan torraktan çıkan buhar, ateşin canlanmasını sürekli önler bunun için mutlaka ateş yakılacak zemine varsa teneke benzeri bir malzeme yoksa topladığımız ağaç dallarından bir zemin oluşturup (ızgara misali) ateşi onun üzerinde yakmalıyız. Çevreden topladığımız ıslak ağaçları kurutmak içinse, yaktığımız ateşin karşısına iki dal parçasını ateşe yaklaşık 60 derece açıyla yere saplarız bunun üzerine dizeceğimiz onun veya dal parçaları hem bir yandan kuruyarak bize kuru malzeme eğer gece yapıyorsak bu işlemi reflektör vazifesi de görerek işimizi bir hayli kolaylaştıracaktır. Hadi güzelce ısının şimdi. Ateş yandıktan sonra gerisi vız gelir. ;)
 

Ynt: Kışın Ateş Yakmak

Bu tür uygulamaların (mağara) Genellikle zorda kalınca kullanılması tavsiye olunur. Tamamen kaattığınız bir kovukta dumanın çıkması zor olacaktır. Duman için bıraktığınız delikten soğuk da girecektir. Bu da ateşin sönmesi halinde içeriyi soğutacaktır. Devamlı ateş nöbetçisi ve yeterli yakıt varsa ya da mecbur kalınırsa böyle bir uygulama yapılabilir Kovuğun girişi çıkışı için kapının hazırlanması, ya da tamamen haa geçirmezlik için uğraşılması uzun ve zahmetli bir iştir. Kovuğun içi ısındığında nereden çıktığını bulamayacağınız bir çok haşerat ortaya çıkmaktadır. Canınızı sıkan akrep, çıyan v.s gibi haşeratın topraktan çıkmaya başladığını görebilirsiniz. Gerçi ısı her zaman (Kış) dışarıdan daha sıcaktır ama bu kendi başına (ateşsiz) bir insanın uzun süre barınmasını sağlayamayabilir. İçeride yanan ateşin dumanı mağaranın durumuna göre istenmeyen davranışlarda bulunabilir. bazen umduğunuz yöne hareket etmez bazen çıkış varken çıkmaz ve içeride giderek yoğunlaşan ve aşağı doğru inen bir sis tabakasına döner. Arazide çadır yokken, dışarıda kalmaktan iyidir. Acil durumlarda kullanılması, şiddetli rüzgarda, yağmurda barınılması daha uygundur. Yıldırım ihtimali olan havalarda derin mağaraların en dip kısımları kullanılabilir. Ancak sığ kovuklar yıldırım için açık alandan daha tehlikelidir. Bir mağarayı kışın kullanılır hale getirmek istendiğinde uzun bir çaba gerekir. Eğer bir kışın tamamını geçirmek için dizayn edilecekse harcanan emeğe değebilir. Çadır kapısı çabuk açılıp kapatılabildiğinden, içi daha çabuk ısıtılabildiğinden tercih edilmelidir. Yine de bir kovukta gecelenecek veya ısınılacaksa Kapıya yüzünüzü dönüp sıtınızı mağara içindeki duvara dayadıktan sonra kapıya doğru üç büyük adım atıp ateşi oraya yakmak gerekir. Gecelenecek yer ateş ile duvar arasında olmalıdır. En sıcak, emin ve dumansız bölge orası olacaktır.
 

Ynt: Kışın Ateş Yakmak

en iyi kullanımlardan biride yanık yağdır. yıkama yağlama yapılan her yerden temin edebilirsiniz...
 

Ynt: Kışın Ateş Yakmak

Ben varım!!! ;D
Senin sorunu anladım ben. Aranızda manyak maceracı var mı diye soruyorsun Al sana deliliğin hikayesi.
Sene bin dokuz yüz küsur (tam tarihi için notlara falan bakmam gerekiyor üşenip bakmıyorum) terör nedeni ile Türkiyede bir çok dağa izin yok özellikle doğu güneydoğuda. Ayrıca avcılık gibi etkinliklerde o bölgelerde uzun zaman yapılamadı köylülerin yaylaya çıkmasına bile güvenlik nedeni ile izin verilmiyor. Kış bitmek üzere şehirde kar yer yer kalkmış ama şehir dışında hala kar var. Biz üç arkadaş bütün kış ağrı dağına tırmanma planları ile hayaller kuruyoruz. O anda bir haber aldık ki dağa izin bu yılda yok. İçimize ateş düştü. Öyle bir yerdeyiz ki şehir dışındaki tepelerde bile bulunmak akıl karı değil asker görse terörist diye ya vuracak ya tutuklayacak diğerleri görse ne olacağını kestirmek zor. Hemen her gün dağları helikopterler F16lar bombalıyor. Yani anlayacağınız şehirde hapis yaşıyoruz canımıza tak etmiş. Aslında hepimizin aklından geçen tek bir şey var. Ne olacaksa olsun gidelim ama delirdin mi diye diğer arkadaşlar vazgeçirecekler korkusu ile bir birimize söyleyemiyoruz. Sonunda bir arkadaş sert bir şekilde bardağı tabağa bıraktı öbür gün gidelim dedi. Üç arkadaş hemen plan yapmaya başladık. Ama öyle plan yapıyoruz ki bir eroin bağımlısı nasıl ki uzun zaman eroinsiz kalır krizden birkaç dakika önce aramaya başlar ve bulma ihtimalinin üzerine gider ama detayları atladığı planlar yaparak. İşte o şekilde plan yapıyoruz. Bu planda yaptığımız hatalardan biri üçümüz arasında hiç birimiz kaç gün kalacağımızı düşünmüyor. Çadır mat gibi bazı malzemelerimiz bazı arkadaşlarda duruyor. Gidip onlardan alınacak birazda alış veriş yapılacak tamam. Aramızda konuştuğumuz şeylerden bir diğer ise izin almadan nasıl gideceğimiz sorunu. İzin aslanın ağzında ve almanın imkânı yok. Sonunda karar verildi. İzinsiz gidilecek. İşte bu nedenle kimseye tam olarak ne yapacağımızı söylemiyoruz. Söylediklerimiz de bizi vazgeçirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hatta fikrimizi değiştirmeyi uzun uğraşlardan sonra başaramayan bir iki arkadaş bizimle helalleşti. Neyse bizim planda bir sorun var biz ağrı dağına çıkarsak kardan dolayı görüntü vereceğiz iki tarafta bizi rahatlıkla görecek ayrıca çadırlar bildiğiniz gibi görünebilir olsunlar diye özel renklerde üretilir. Dağda bu şekilde bir gece kamp yapmamıza bile imkân yok. Nasıl yapalım da görünmeden gidelim diye düşünürken arkadaşlardan birinin aklına güzel bir fikir geldi. Sedarbulak! Evet, bilenler bilir oralar bu tarihte bile gidilmesi sakat olan yerlerdir. Planımız şöyleydi; Eğer Güngören köyünden serdarbulağa doğru yürürsek oralar dağın doğu yönüne denk geldiği için güneş görüyor kar bir miktar erimiştir. Biz köyden karın olmadığı alanlardan küçük ağrıya doğru yürüyüp orda kamp yeri bulup kalacağız. Eğer kamp yeri için uygun bir yer bulamaz isek ( bu uygunluk tamamen görünmemek için başka bir uygunluğu düşünecek halde değiliz) Mağaralarda kalacağız. Köyden yürüyerek çıkarsak köylü bizi görür jandarmaya haber verir işimiz orda son bulur. Bu nedenle bir arkadaşı bizi köyün dışına kadar arabayla götürmesi için ikna ettik. Köyün dışına çıkınca biz arabadan inip yola devam edeceğiz arkadaşta araba ile kimseye fark ettirmeden dönecek. Son gece bütün hazırlığımızı yaptık sabah erkenden yola çıkacağız heyecandan kimseyi uyku tutmamış. Yatakta dönüp duruyorum. Gözümün önünden yarın yapacaklarım geçiyor karda yürüyeceğim kar katır kutur sesler çıkaracak, büyük bir sessizlik olacak, teknoloji yok, araba kornası yok, tv sesi yok, kömür ve duman kokusu yok. Bunlar için ölmeye değer mi diye soruyorsanız şu anda bile cevabım evet değer.
İlk sorun sabah erken malzemelerin bazılarını daha önce ödünç verdiğimiz arkadaşlardan birinde çıktı. Bizi vazgeçirmenin tek yolunun malzeme eksikliği olduğunu düşündüğü için malzemelerin onda olmadığını sinirli bir şekilde ifade etti. Kendisini ciddi bir şekilde tehdit edince gözümüzün döndüğünü anladı ve malzemeleri getirdi ama yinede vazgeçmemiz için elinden geleni yapmaya çalıştı. Tahmin ettiğimiz gibi sabah erken saatler olduğu için köyde pek kimse yoktu. Arabayla kazasız belasız köyü geçtik. Köyün dışında birazda köyden uzak bir ev vardı o evi de geçtik ve arabadan inerek arkadaşımızla helalleştik. Dönüşte telefon açıp aynı noktadan bizi almasını söyleyeceğiz. Çantalarımızı sırtladık yola koyulduk. Karnı yarık tepeyi geçtikten sonra serdarbulağın düşündüğümüz gibi olmadığını hayal kırıklıyla gördük. Nilüferden her yerde kar varı söylemeye başladım. Şimdi sizin sorunun ana maddesine gelmiştik uygun bir mağara nasıl buluruz? Karların içinden inanılmaz bir mutlulukla yürüyoruz ve aklımıza kötü hiçbir şey gelmiyor. İlk kazayı tripodum çantaya bağladığım yerden ayrılıp düşünce yaşadık. Kırılan tripod bize bir fayda sağlamıştı düştüğü yerde evimizi bulmuştuk.
Mağaramıza yerleştik. Yılan böcük akrep ya da yukarıda anlattığınız bilumum canlı bizde dahil kış aylarında hatta genelde yaz aylarında da güvenli olduğu için oraya sığınıyorlar. O nedenle amaç onlardan uzaklaşmaksa mağaralardan da uzak durulması tavsiye edilir. O mağarada öğrendiğimiz bir başka şey ise içerde ateş yakmanın da büyük bir hata olduğuydu. Bizim için değil mağarada yaşayan ev sahipleri için.
Konumuza dönersek oradaki oksijeni solumayla yavaş yavaş aklımız başımıza geliyordu fark ettiğimiz en büyük hatamız ise yiyeceği hesaplamamış olduğumuzdu. Evet büyük planımızda her şey vardı ama birkaç parça ekmek ve bir iki tane konserveden (ki onlarda daha önceden çantamda unutmuş olduğum konserveler) başka hiçbir yiyecek yoktu. Evet yaşamamız için bir şeyler yememiz gerektiğini unutmuştuk. Yapabileceğimiz şeyleri düşünmeye başladık ama fazlada şıkkımız yoktu. Birincisi konserveleri idareli yiyerek ayrıca çay için getirdiğimiz şekerleri kullanarak mağarada açlık grevi yapmaktı. Su sorunumuz yoktu karları eriterek bol miktarda su elde edebilirdik. Sorun şuydu ki bu haklı eylemimizden sonra arabanın bizi alacağı noktaya gidecek enerjiyi nasıl bulacaktık? Zira baya yol kat etmiştik. İkinci ise maharetimizi ortaya koyup hayatımızı idame ettirmekti ki buna da hiç birimizin tecrübesi yoktu. Üçüncüsü şık telefon açıp sabah geri dönmekti ki buna hiç birimizin gönlü yoktu. Tabiî ki üçüncü şıkkı eledik. Birinci ve ikinci şıkkı birleştirip şıkların şıkını oluşturduk. Şıkların şıkı şuydu; Birinci şıkkı uygulamaya koyacaktık ve yiyecek aramaya başlayacaktık.
Akşamüzeri mağara önüne çıktığımızda muhteşem bir manzara bizi bekliyordu. Avcılığa izin verilmemesi nedeni ile hayvanlar inanılmaz bir şekilde artmıştı Iran tarafından Türkiyeye giriyorlar ya da aksi yöne gidiyorlardı. Domuzdan kurda hatta vaşağa kadar Türkiyede varlığından haberimiz olmayan aklınızın ucundan bile geçmeyecek hayvanı orada gördük. Arkadaşlarımdan biri avcılıkta yapıyordu. O görüntüleri görünce avcılığı terk etti. Anlatılabilecek ya da tarif edilecek bir şey değil. O günden sonra orda kaldığımız süre boyunca mağara önünde çayımızı yudumlayarak canlı belgesel izledik. Fotoğraf makinemin lensi yeterli olsaydı Türkiyede hiçbir fotoğrafçının bir daha yakalayamayacağı şansları yakalamıştım. O ustalarımızdan bir çok şey öğrendik. Örneğin ayının ikide bir dadandığı bodur çalımsı bir ağacın kırmızı lezzetli yenilebilir meyveleri olduğunu ayıdan öğrendik. Toplayıp yiyorduk şu an bile ne olduğunu bilmiyorum ama çok lezzetli küçük kırmızı bir meyve.
Üçüncü gün bizi bir sürpriz bekliyordu. Su stoku olarak gördüğümüz karlar bir anda yok olmuştu. Bir şey daha öğrendik sıcak bir rüzgâr eserse ya da yağmur yağarsa karlar hemen eriyebilen bir oluşum. Bu bile bizi yıldırmadı dönmedik. Gölge ve çukurlarda kalan karları topladık. Çukur kazıp içine dolan suyu topladık bitkileri sıkıp su çıkardık. Sonuç olarak sinekten yağ çıkardık ama yine dönmedik.
Dönmeye de hiç niyetimiz yoktu. Sonunda dönmemiz için gelen telefonlardan bıkkınlık geldi. Üç gün telefonu kapalı tuttuk. Sonunda sevdiğimiz bir arkadaşın babasını kaybettiğini öğrendik ve onu yalnız bırakmamak için dönme kararı aldık. Gözlerimiz yaşlı arkamıza baka baka dönüyorduk. Toplamda tam 10 gün o dağlarda dolaştık orda yaşadık. Bu 10 gün bana doğa etkinliklerine dağa kampa falana filana niye merakım olduğunu fark ettirdi. İnsan özüne dönmek istiyor. Yaşadığımız bu hayat rahat edelim diye kurulmuş bir düzen ama doğamıza aykırı. Evlerde yaşayıp televizyon izlemek bizi eğlendiriyor rahat ettiriyor, arabalarla bir yerlere kolaylıkla ulaşabiliyoruz, istediğimiz yiyeceği gidip satın alabiliyoruz ve istediğimiz zaman yiyebiliyoruz ama bütün bunlar yaratılışımıza aykırı şeyler. O nedenle insan ne kadar rahat ederse etsin doğayı bilmedikçe mutlu olamaz. İnanın bana özünüze dönünce bir daha bu halinize dönmek istemiyorsunuz.
Akrep, böcük, yılan, kurt, ayı korkulacak şeyler değildir. Hiçbir zaman insana zarar vermediklerini mümkün oldukça insandan uzak durduklarını gördükleri halde saldırmadıklarını orda bire bir gördüm. Eğer o 10 günü yaşamamış olsaydım şu anda bahçemde yaşayan yılanı yok etmiş olurdum. Bahçemde bir metrelik bir yılan var ve her gün bahçede oynayan 4 yaşında kızım. Bir yıldan fazla oldu ne biz onu rahatsız ediyoruz ne o bizi. Biliyorum ki o bahçede oldukça daha zararlı olan bir canlı fare eve yaklaşmayacak. Evet fare yılandan daha tehlikelidir zehirli yılanlardan bu güne kadar ölmüş insan sayısını toplarsanız veba salgınlarından ölen insanların sayısını yanına bile yaklaşamazsınız. Bir yılan tarafından öldürülme riskim trafik kazasından ölme riskimden daha düşüktür ya da bir insan tarafından. 10 günde korkmam gereken tek şeyin kendim olduğunu öğrendim. Kendi yaşam ortamımı doğamı bile bina ve asfaltlarla kapatarak hayatımı riske atıyorsam benden daha fazla korkulacak bir canlı yoktur.
Hem yazı çok daha fazla uzamasın hem de bazı ayrıntıları yazamadığım için o on günde başımızdan geçen bazı ilginç şeyleri atladım. Bu yazı konu başlığı ile de pek alakalı olmadı ama kusura bakmayın. En azından konuyla ilgili bağlayıp bitirmeyi düşünüyorum. Konu neydi? Hatırladım sorunun cevabı yazıda da gördüğün gibi bir kış boyu değil ama bir yaz boyu kalacaktık nerdeyse. Olabilirliğini merak ediyorsan ve denemek istiyorsan yaşadığım kadarı ile olabilirliği sandığından daha kolay.
Not: Açtığınız başka alakasız konuya yurtdışında geçen daha küçük boyutlu bir delilik anımı yazma sözünü veriyorum.
Sevgiler saygılar
 



Ynt: Kışın Ateş Yakmak

Okurken şehirden kaçasım geldi. 8)

Bu maceranın bir yerlerde fotoğrafları yada ayrıntılı anlatımı var mı?
 


Ynt: Kışın Ateş Yakmak

Sayın suplilumas, yazdığınız için size teşekkürler, cesaretiniz için de tebrikler...

Kamp planları yapmayı düşündüğüm bu günlerde şevk verdi...
 

Ynt: Kışın Ateş Yakmak

Reşo olmazsa, yağmurlu bir hava felaket midir peki ?
 

Ynt: Kışın Ateş Yakmak

hocam suplilumas yazdığınızdan ve yaşadığınızdan anladığımız gibi eğer siz doğayı anlarsanız o sizi anlar gözlem çok önemli

Paylaşım için teşekkürler
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,480
Mesajlar
1,518,559
Kayıtlı Üye Sayımız
172,134
Kaydolan Son Üyemiz
mertm

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst