Kendi Aracımızla Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.temmuz.2016

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 183
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 27,355
Gunduliçeva Meydanı'nın güney kısmında barok tarzda yapılmış bir merdiveni çıkınca geldiğimiz Rudera Boskoviça Meydanı(=Poljana Ruđera Boškovića)'nda karşımıza bir cizvit kilisesi olan Aziz İgnatius Kilisesi ile cizvitlere ait Collegium Ragusinum çıktı.Bu iki bina Dubrovnik'te barok mimari üslubuyla yapılmış en başarılı eserler olarak kabul edilmektedir.Yapımına 1647 yılında başlanan kilise 1725 yılında tamamlanmıştır.



242_zps5dc5arwi.jpg



20160705_232354_zpsu4hsiaff.jpg



Cizvit Kilisesi ve önündeki barok merdivenlerin gündüz ve gece görünümü
 

Etiketler
Gunduliçeva Meydanı'nın hemen arkasında ise gezilecek yerler listemizdeki bir diğer dini yapı olan Dubrovnik Katedrali(=Dubrovačka Katedrala) bulunmaktadır.


247_zpsxtuuwgqi.jpg



249_zps3fbdjcuf.jpg



Dubrovnik Katedrali


Katedral ile ilgili bir efsaneye göre haçlı seferlerinden dönen Kral Richard bir kasırga sırasında denizde zor anlar yaşar ve Dubrovnik’e sığınarak kurtulur.Bundan sonra Tanrı'ya teşekkür etmek için hayatının kurtulduğu bu yere bir kilise inşa etmeye söz verir ve bu katedrali yapar.12-14. yüzyıllar arasında inşa edilen katedral,1667 depreminde yerle bir olmuştur.20.yüzyılda yapılan kazı ve yenileme çalışmaları sayesinde günümüzdeki haline kavuşturulmuştur.
 

Pile Kapısı'na varmadan önce sur boyunca güneye doğru ilerleyince önce Bokar Kalesi'ni sonra da onun komşuluğunda yer alan ve 11.yüzyılda inşa edilmiş olan Lovrijenac ya da Saint Lawrence Hisarı(=Tvrdjava Lovrijenac)'nı gördük.37 metre yükseklikte ve 12 metreye varan kalınlıkta duvarları olan ve inşa edildiği yıllarda şehir savunmasında önemli görev üstlenen bu hisarın bazı bölümleri günümüzde tiyatro oyunları için kullanılmaktadır.Shakespeare'in ünlü eseri Hamlet,burada defalarca sergilenmiş olup Game of Thrones dizisinin bazı bölümleri de yine bu hisarda çekilmiştir.


20160705_224841_zps21xkttna.jpg


219_zpszuogqazv.jpg


Lovrijenac Hisarı


Dubrovnik halkı,Lovrijenac Hisarı'nın giriş kapısında dünyanın bütün altınları için dahi özgürlük feda edilmez(=non bene pro toto libertas venditur auro) diye yazdırmışlardır.
Dubrovnik'in bir diğer önemli kapısı ise şehrin doğu kanadında yer alan ve yüksekliği sadece 2 metre olan Ploça Kapısı(=Vrata od Ploča)'dır. Daha önceleri geceleri kapalı tutulan ve tahtadan yapılmış bir açılır-kapanır köprü yerine sonradan eklenen taş köprüyü geçtikten sonra ulaşılan bu kapı 14.yüzyıl sonlarında yapılmıştır.Giriş kapısının üzerinde tıpkı Pile Kapısı'nda olduğu gibi kentin azizi Saint Vlaho'nun heykeli bulunmaktadır.


20161018_114628_zpseakux3xk.jpg


Ploça Kapısı
 

Dubrovnik Eski Şehir'de yaklaşık üç saat süren turumuzu böylece tamamlayarak kentin yarım mil açığında yer alan Lokrum Adası'na gitmek için Eski Liman(=Stara Luka)'a geldik.Lokrum adı latince akrumen(=narenciye) kelimesinden gelmektedir.Ada,Dubrovnik kentini Adriyatik Denizi'nin olumsuz koşullarına karşı koruyan doğal bir siper vazifesi görmektedir.Her yarım saatte bir eski limandan hareket eden tekneye kişi başı 50 Kuna ödeyerek yaklaşık 15 dakikada Lokrum Adası'na ulaştık.Lokrum Adası için yarım gün fazlasıyla yeterlidir.



20160706_150258_zpscs1ilhqi.jpg



20160706_145719_zpsoatplghc.jpg



259_zpsdykybldt.jpg



Tekne'den Eski Şehir'in Ploça Kapısı ve arkasındaki Dominiken Kilisesi ile Aziz Nikola(=Sveti Nikola) Kilisesi'nin görünümü




260_zpsej6cgi7w.jpg
Dubrovnik Eski Liman ve Karantina(=Lazareti) yeri



20160706_144334_zpsly1josva.jpg



Lokrum Adası iskelesi



Tekneden ineceğiniz iskele ve çevresindeki kayalık alan denize girmek için en müsait yerlerdir.İskeleden sonra adadaki okları takip ederek, restoranlara,ölü denize ve botanik bahçesine ulaşılabildiği gibi adanın etrafını tekne ile keşfetmek de mümkündür.
 

Ada hakkında ilk yazılı bilgiler buraya 1023 yılında kurulan ve 1808 yılına kadar faaliyetlerini sürdüren bir Benedikten Manastırı yapılmasıyla başlamaktadır.


20160706_144108_zpsd8746klm.jpg



257_zpsubkbxz1l.jpg



Adadaki Benedikten Manastırı



20160706_115133_zpsc4advtvk.jpg



Lokrum Adası'ndaki Benedikten Manastırı içinde bir de Game of Thrones dizisi sergisi bulunmaktaydı.Ben fırsatı ganimet bilip ejderhaların annesi Khaleesi'nin boşta duran tahtını gaptım.:smiley:


Habsburg hanedanından Avusturya-Macaristan İmparatoru Maksimilian bu adada 1859 yılında bahçesinde türlü bitkilerin bulunduğu bir yazlık ev yaptırır.1959 yılında ise bu bahçe büyütülerek bir botanik bahçesine dönüştürülür.


20160706_130239_zpsqq3w9kz8.jpg


20160706_130340_zps78e7heu9.jpg


Botanik Bahçesi'ndeki tavus kuşları ve tavşanlar adaya 150 yıl kadar önce getirilmişlerdir.


262_zpswxgo8bab.jpg


Ölü Deniz(=Mrtvo More),10 metre derinliğinde olup Fethiye'de aynı isme sahip benzerinden çok daha küçüktür.


Adada bizim ziyaret etmeye fırsat bulamadığımız ve Napolyon döneminden kalma küçük bir kale ile bir de çıplaklar kampı mevcuttur.Lokrum Adası,milli park statüsünde olup son teknenin hareket ettiği saat 20'den sonra adada kimsenin kalmasına izin verilmemektedir. Belki de bu sayede bitki örtüsü ve doğal görünümü korumayı başarmışlar diye düşünüyorum.
 



Bundan sonra evimize dönüp biraz dinlendik.Akşama doğru biraz da Dubrovnik'in Eski Şehir bölgesi dışındaki yerlerini görmek amacıyla kruvaziyer gemilerinin yanaştığı limana doğru hareket ettik.


267_zps52qjlqhp.jpg



269_zpsalp5c6zz.jpg



270_zpsxwrsut0y.jpg


Limanda yer alan lüks tekneler ve limanın çevresindeki gösterişli mağazaları izleyerek güneşi batırdıktan sonra akşam yemeği ve hediyelik eşya için tekrar Eski Şehir'in yolunu tuttuk.
 

Dubrovnik'teki ikinci akşam yemeğimizde tercihimizi limanda yer alan Lokanda Peskarija adlı restoranda aldık.Eskiden balık hali olan mekan günümüzde restorana dönüştürülmüş olup sade bir balıkçı ailesinin evinde pişen deniz ürünleri ağırlıklı bir menü sunuyorlar.Türklerin yoğun rağbeti nedeniyle Türkçe menüleri de mevcut.Basit bir masa ve sandalyede alınan bu sade menü yerine fazla vereyim daha rahat ve lüks bir menü alayım derseniz Aziz Blaise Kilisesi'nin karşısında yer alan ve benim de aklımda kalan Gradska Kavana Arsenal Restaurant'ı tercih etmenizi öneririm.


20160706_213457_zpsistec3bt.jpg


Restoranın bulunduğu bölgeden Dubrovnik'in görünümü


20160706_215737_zpsfso1rf4i.jpg


Ahtapot salata(=Salata od Hobodnice)



20160706_220259_zpsj3xnhgjs.jpg


Kalamar


20160706_220309_zps1nfylppv.jpg


Haşlanmış midye(=Musule)


20160706_215750_zpsvie38rrw.jpg


Büyük Salata(=Salata velika)


20160706_222733_zpsmleuy2mf.jpg


Krem Karamel


Bu lokantada porsiyonlar çok büyüktü.Dört kişi olduğumuz ikişer ikişer istediğimiz yemekleri bitiremedik.Bu yemeğe de 720 Kuna ödedim.


20161019_101223_zpsrx7te5ww.jpg


Yemek sonrası dolaştığımız hediyelik eşya dükkanından kızımın istediği yöresel kıyafetli hırvat bebeğini de 180 Kuna'ya aldıktan sonra ertesi sabah yola erken çıkacağımız için evimize dönerek gezimizin Dubrovnik ayağını noktaladık.
 

Perşembe sabahı evdeki kahvaltımızın ardından Karadağ'a doğru yola çıktık.Dubrovnik’ten Karadağ sınır kapısı 38 Kilometre mesafededir.Sabah erken saatte çıkmanın avantajı ile sınır kapısında kalabalığa kalmadan işlemleri tamamlayıp Hırvatistan’dan çıkıyoruz.Yolculuğun üçüncü gününde Karadağ'a giriş yaparken 20€ araç sigortalama ücretini ödediğimiz için Karadağ sınır kapısını da çabucak geçerek hepsi Karadağ anlamına gelen İtalyanca Monte Negro veya yerel adla Çorna Gora(= Црна Гора)'ya girdik.Sadece 700.000 nüfuslu olan Karadağ,AB’ye girme çabasında ve para birimini de şimdiden Euro olarak ilan etmiştir.Turizmin en büyük geçim kaynağı olması nedeniyle turistlere karşı son derece saygılı ve dürüst davranıyorlar.
Karadağ sınırından sonraki yolun 20.kilometresinde,Orjen Dağı eteklerinde ve tam da Kotor Körfezi'nin giriş noktasında kurulmuş olan, merkezi 17.000 nüfuslu Herseg Novi(=Херцег Нови) şehri karşımıza çıktı.1382 yılında Bosna Kralı Stjepan Tvrtko tarafından Yeni Kale anlamına gelen Castel Nuovo adıyla kurulan bu şehir,1482 yılında yapılan kanlı savaşlar sonrasında Osmanlılar tarafından fethedilmiş ve iki yüzyıl hüküm sürülen topraklar daha sonra Venediklilere bırakılmıştır.Kotor ve Budva gibi burası da Eski Şehir(=stari gorad) bölgesine sahip olan ve taş işçiliğinin yoğun olduğu sakin bir sahil şehridir.



20160707_120039_zpsb58msmbw.jpg



20160707_120032_zpsvoqijgrt.jpg



Herseg Novi ve Kotor Körfezi'nin girişi
 

Saat Kulesi'nin altından geçerek Eski Şehir(=Stari Gorad) bölgesine geldik ve burada Kanlı Kule(=Kanli Kula) adlı hisarla karşılaştık.Adriyatik Denizi'ne hakimiyeti nedeniyle kritik bir öneme sahip olan kaleyi ele geçirmek isteyen Osmanlılar bu uğurda 2.000 şehit verdikleri için fetih sonrası buraya bu ismi uygun görmüşlerdir.Günümüzde bu kule ve çevresi açık hava sahnesi olarak kullanılmaktadır.



20160707_110840_zpszamumzef.jpg


Herseg Novi Saat Kulesi



20160707_111128_zpsexmoft2p.jpg



04e5a8da-b554-4289-936b-1f83d364c5a6_zpsocgiihaq.jpg



Kanlı Kule ve Açık Hava Tiyatrosu



Kanlı Kule'den çıkınca meydanda yer alan Portofino adlı kafede oturduk. Burada istediğimiz sallama çayın yanında ayrı bir küçük bardakta taze sıkılmış limon suyu ve tatlandırıcı olarak da bal geldi.Bizim demli çayın yerini tutamazsa da bu ballı-limonlu çay,sabah keyfimizi arttırdı.



20160707_112340_zpskwl2viyg.jpg



Herseg Novi'de sabah keyfi
 
Son düzenleme:

Herseg Novi'nin ardından,Unesco dünya mirası listesinde yer alan Kotor Körfezi(=Boka Kotorska)'ni gezmeye başladık.Yaklaşık otuz sekiz kilometre uzunluğundaki Kotor Körfezi,Hırvatistan ile Karadağ arasında yer alan en geniş körfezdir.Yakın zamanda yapılan çalışmalar,bu körfezin Akdeniz'in fiyordu olduğu şeklindeki tanımlamaların hatalı olduğunu ve körfezin coğrafi şeklinin ria olduğunu yani akarsularla derin bir şekilde yarılmış olan bir vadinin alt kısmının denize gömülmesi sonucunda oluştuğunu ortaya çıkarmıştır.Karadağ'ın son derece engebeli bir arazisi olduğundan yerleşime uygun yerler ve yollar,sahil ile sarp dağlar arasındaki dar bir şeritte sıkışmıştır.

Kotor Körfezi;Kotor,Herceg Novi ve Tivat olmak üzere üç belediyeden oluşmaktadır.Kotor Körfezi’ni araçla gezilebileceği gibi bisikletle gezmek için 16 kilometre uzunluğunda ve 4 saat kadar süren bir bisiklet rotasını veya Kotor ya da Perast'tan kalkan tekneleri kullanmak da olasıdır. Kotor'dan kalkan tekne turu iki buçuk saat sürüyor ve fiyatı 15€ iken Perast'tan kalkan tekne turu bir saat sürüyor ve fiyatı 3€'dur.
Herseg Novi’den 15 kilometre sonra ulaşılan Kamenari’den Kotor’a gitmek için iki seçenek bulunmaktadır.Birinci seçenekte 5€ ödeyerek feribota binip 15 dakika içinde karşı kıyıdaki Lepetane’ye varıp oradan da 16 kilometre ötedeki Kotor’a araçla gitmek toplamda yarım saat sürmektedir.İkinci seçenek ise kara yolunu takip ederek önce 16 kilometre ilerideki Perast’a oradan da 12 kilometre ilerideki Kotor’a ulaşmaktır.Eski Yugoslavya'dan ayrılan tüm ülkelerde olduğu gibi Karadağ’da da polisler seyyar radarlarıyla sürekli denetim yaptıklarından sürücünün tabelalara ve özellikle hız sınırlamalarına uyması menfaati icabıdır.Hal böyle olunca virajlarla dolu olan 28 kilometrelik Kamenari-Kotor yolu da yaklaşık bir saat sürmektedir.


c275a5f2-885f-4e69-b531-3525bb58c748_zpsuemphkm1.jpg


Kotor Körfezi


274_zpsqrmai3el.jpg


Körfez girişi
 



Perast,Saint Iliya Dağı eteklerinde,Kotor ve Risano Körfezlerini birbirinden ayıran bir burun üzerinde yer almaktadır.Tam karşısında yer alan Verige Boğazı ise Kotor Körfezi'nin en dar kısmını oluşturmaktadır. Eskiden beri rus zenginlerin tercih ettiği Perast'ta onlara ait bir çok ev varmış.Hatta bu yüzden Perast'a küçük Moskova da deniyormuş.


292_zpsoomhqktx.jpg


272_zpsxmeoadop.jpg


Perast Kasabası

Perast,sakin ve küçük bir tarihi kasabadır.Perast’a gitmişken öğle yemeğimizde sahilde yer alan Konoba Skolji’nin kuzu tandırını denedik.


20160707_144533_zps4fczwofp.jpg



20160707_141347_zps87fsxe5e.jpg


Salata,bira ve enfes bir kuzu tandırdan oluşan bu yemeğe dört kişi için 60€ ödedim. Porsiyonlar bana bile büyük geldi.
 

Yemekten sonra sahilden 12€ ödeyerek kiraladığımız tekne ile körfezin ortasında yer alan adalara doğru hareket ettik.Perast'ın karşısında yer alan biri doğal diğeri insan eliyle oluşturulmuş iki ada ve bunların üzerinde yer alan dini yapılar kasabanın simgesi durumundadırlar.



279_zps7ns36x1l.jpg


Perast'ın karşısında yer alan ünlü adalar


Tekne ile ilk durağımız küçük yapay bir ada üzerinde yer alan Kayaların Leydisi Kilisesi(=Gospa od Škrpjela) oldu.22.Temmuz.1492 tarihinde Perast'ta yaşayan venedikli iki denizcinin bu kayalıkta buldukları ve Hz.Meryem ile Hz.İsa’nın tasvir edildiği Madonna ikonası bir tanesinin hastalığını iyileştirmiş.Bunun üzerine denizci de başkalarına da sağlık getirsin diye ikonayı bu kayalığın üzerine yerleştirmiş.O zaman bu kaya parçasının su üzerindeki kısmı uzaktan zorlukla seçilebilecek düzeyde imiş.Fakat bu tarihten sonra seferden salimen dönen her denizci bu kayalığın üzerine yeni bir kaya taşımış ve zamanla burada 3.030 metrekare büyüklüğünde yapay bir ada oluşturulmuştur.Her sene, 22.Temmuz'da gün batımı zamanı bölge sakinleri faşinada adını verdikleri etkinliğin gereği olarak teknelerle bu adaya gelip denize kaya parçaları atarak adanın yüzölçümünü arttırmaya çalışırlarmış.Adadaki kilise,1632 yılında Ortodoks sırplar tarafından inşa edilmiştir.Pek çok kez elden geçirilen kilise,bugünkü şeklini 1722 yılında almış olup içinde Tripo Kokolya adlı ünlü barok ressamın yaptığı 68 adet tablo barındırmaktadır. Bunlardan özellikle on metre uzunluğundaki Meryem'in ölümü adlı eser dikkat çekicidir.Kilisenin arka tarafında ise küçük bir hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır..



280_zpstcg5eiih.jpg



282_zpsd8idhl5p.jpg



284_zpsvwwqqrnk.jpg



283_zpsybxv4izh.jpg



286_zpsrnmyc7qq.jpg




288_zpsiqrb2foh.jpg



Kayaların Leydisi(=Gospa od Skrpjela) Kilisesi'nden kareler
 

Bu adanın sadece yüz metre yanındaki Ostrvo Sveti Dorde adında ki doğal ada üzerinde ise Kotor'un koruyucu azizi Saint George Benedictine adına kurulmuş manastır bulunmaktadır.Dokuzuncu yüzyılda kurulan ve yıllar içerisinde pek çok korsan istilası, deprem ve yangın atlatan manastır,geçirdiği onarımlar sonrasında bugünkü durumuna gelmiştir.Bir zamanlar seferden dönen gemileri ellerindeki beyaz sayfaları sallayarak selamlayan rahiplerin bulunduğu Manastır günümüzde tıpkı arka tarafındaki mezarlık gibi derin bir sessizliğe gömülmüş durumdadır.


290_zpsq3kcycf4.jpg


289_zpsc1lrbu17.jpg


Ostrvo Sveti Dorde Adası'ndaki St.George Benedictine Manastırı


Kotor Körfezi'nde kumsal alan ve plaj neredeyse yok gibidir.Bu nedenle denize girmek için beton sahil şeridini kullanmak gerekmektedir.Kapalıya yakın bir koy içerisinde kalan ve hemen derinleşen bu hareketsiz denizin suları şaşırtıcı biçimde temizdir.Yine de suyun tuz oranı düşük olduğundan denizden çok gölde yüzüyorsunuz hissi uyandırmaktadır. İnternette okuduğumuz en ünlü kumsal olan Bajova Kula Plajı,Perast’a üç kilometre mesafede bulunmaktadır.Plaja gittiğimizde hepi topu elli metre uzunluğundaki kumsalı görünce buraya para ödeyeceğimize yolumuza devam ederek denize otelimizin önünden girmeyi tercih ettik.


20161011_210521_zpsxfps5gqy.jpg


Bajova Kula plajı
 

Bajova Kula'dan sonra büyüleyici güzellikteki manzara ve araya serpiştirilmiş gibi duran kilise ve şapel tabelaları eşliğinde dokuz kilometre daha devam ederek Adriyatik'in bir başka büyüleyici hazinesi olan Kotor'a ulaştık.Gaziantep'in kardeş şehri olan Kotor,Lovçen Sıradağları'nın dik yamaçlarına sırtını yaslamış ve iç denizdeki doğal bir limanda konumlanmıştır.Çarpıcı mimarisi ve doğal güzelliğiyle dikkati çeken bu küçük ve huzurlu liman şehri,tarihte pek çok devlet tarafından fethedilmiştir.Sırasıyla Roma,Vizigot,Bizans, Slovenya,Venedik,Avusturya-Macaristan, Fransa, Yugoslavya ve Sırbistan devletleri bu şehirde hüküm sürmüşlerdir.Bu kadar el değiştirmek yanı sıra şehrin geçirdiği ve sonuncusu 1979'da olan büyük depremler dahi dokusunu bozmak yerine karizmasının daha da artmasına neden olmuştur.Tarih sahnesine Romalılar tarafından çıkarıldığına inanılan ve Orta Çağ'da önemli bir kültür ve ticaret merkezi haline gelen Kotor,bugünkü haline 1420-1797 arasında hüküm süren Venedikliler tarafından getirilmiştir. Osmanlı Devleti ise Kotor’u 1538 ve 1657 yıllarında iki defa denizden kuşatmış ancak o dönem Venediklilerin elinde olan şehri ele geçirmeyi başaramamıştır.Akdeniz'i bir Türk gölü haline getiren Barbaros Hayreddin Paşa,bu şehri ele geçiremese de Kotor Körfezi'nin ağzını gemi geçişlerine kapatarak Kotor'u Osmanlı Devleti'ne vergi ödemek zorunda bırakmıştır. Tüm Balkan ülkelerinin aksine bu şehirde Osmanlı'dan kalma bir yapı bulunmamasının sebebi de budur. Kendisi küçük fakat barındırdığı tarihi ve mimari eserler açısından oldukça önemli bir şehir olan ve 23.000 civarı nüfusa sahip olan Kotor,1979 yılından beri UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.

Kotor merkezini gezmeden önce eşyalarımızı bırakmak amacıyla otelimize doğru hareket ettik.Kotor’da,şehir merkezine 9 kilometre mesafede bulunan Donji Stoliv bölgesinde bulunan Casa Rozalija Oteli’nde konakladık.Gezimizin bu en pahalı konaklaması için iki kişi oda+kahvaltı gecelik 100 euro ödedik.Otel gayet güzel ve hizmet de kusursuzdu. Üstelik denize sıfır konumda ve otoparkı da mevcut olduğu için son derece memnun kaldık ve denize de buradan girdik.


326_zps2vf0yklw.jpg


Casa Rozalija Oteli
 

Otele yerleşme ve deniz faslı bitince akşam üzeri Kotor'a indik ve aracımızı belediye binasının arkasındaki paralı otoparka bıraktık. Dubrovnik'te 3€/saat olan abartılı otopark tarifesi sonrasında burada park etmenin saatinin 0.5€ olduğunu görmek bizi rahatlattı.Bu arada kural dışı yere park etmenin cezasının 90€ olduğunu da hatırlatayım. Otoparktan çıkınca karşımızda yer alan limana doğru yöneldik. Limana yanaşmış olan kocaman bir cruise gemisi rıhtımda pek de ihtişamlı gözüküyordu.İtiraf edeyim ki limanda demirli lüks yatların da ondan aşağı kalır yanları yoktu.


293_zps1ja48lrl.jpg



20160707_205303_zpsgcfiwrdk.jpg



20160707_204957_zps3ujlsj9h.jpg


Kotor Limanı



20160707_205234_zpss8ufaf0c.jpg


Limandan St.Giovanni(=St.John) Kalesi'nin görünümü
 



Limandan sonra şehri çevreleyen surların yanından akan Skurde Nehri’nin körfezle buluştuğu noktadaki köprü üstünden geçip,parkın içinden yürüyerek Eski Şehir(=Stari Grad) bölgesine geldik.Şehri koruyan Tahkimat(=Fortification) duvarlar,surlar,burçlar, kuleler,kapılar,sarnıçlar ile kaleden oluşmaktadır.
Tahkimat,nefesine güvenenlerin 09-20 saatleri arasında 3€ ödeyip tam 1424 basamak çıkarak ulaşabileceği 280 metre yüksekliğindeki Saint Giovanni Dağı'nın tepesinde sonlanmaktadır.İşin doğrusu ben vaktim olsa da çıkamazdım ancak internette ya sabah erken ya da akşam üzeri iyi bir ayakkabı giyip yanınıza içecek su alarak çıkılması önerilen ve en az iki saat sürdüğü belirtilen bu son noktada harika bir körfez manzarası izleniyormuş.


20160707_210206_zps6acgextr.jpg


Tahkimat ve ortasında görünen Sağlık Kilisesi



Şehri çevreleyen Tahkimatın zirvesindeki Saint Giovanni(=St.John) Kalesi'ne giden yolda pek çok kilise bulunmaktadır.Bunlardan yüzüncü metrede yer alan Sağlık Kilisesi(=Crkva Gospe od Zdravlja=Church of Our Lady of Remedy) ,bir katolik kilisesi olup 1518 yılında Kotor'u etkileyen veba salgını sonrasında dağın bu oldukça dik yamacında yapılmıştır.



299_zpsgmnm0gsk.jpg



Zirveye giden yolun başlangıcından St.Giovanni Kalesi'nin görünümü
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,669
Mesajlar
1,521,896
Kayıtlı Üye Sayımız
166,521
Kaydolan Son Üyemiz
corolla70

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst