Kendi Aracımızla Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.temmuz.2016

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 183
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 28,237
Vakit öğlene geliyordu ve Saraybosna'da dört saat içinde ancak bu kadar dolaşabildik.Şehre bir gün önce hava kararırken vardığımız için görmeyi çok istediğim Umut Tüneli,Alifakovaç Mezarliğı,Beyaz Tabya ve şehrin 15 kilometre dışında yer alan Igman Dağı'nın eteğindeki Vrelo Bosne Doğa Parkı ile 90 kilometre dışındaki vezirler şehri Travnik'e gidemedik.İşin doğrusu Saraybosna'ya iki gün ayırmak gerekiyormuş.Eksikleri bir daha gelişimizde tamamlarız inşallah dedik ve otelimize dönerek aracımızı alıp yola koyulduk.


140_zpstblyhm66.jpg


Saraybosna-Mostar yolunun başlangıcı


Saraybosna-Mostar arası 129 kilometre ve yaklaşık kırk kilometrelik bölümü otoban olan yolun 60.kilometresindeki Konyiç(=Konjič) kentine girdik.Burası 26.000 nüfuslu küçük bir şehir olup Saraybosna'dan sefere çıkan Osmanlı akıncılarının ilk dinlenme noktası imiş.Zaten Konyiç adı da atların dinlendiği yer anlamına geliyormuş.Şehirde,Neretva Nehri üzerinde Sultan IV.Mehmet tarafından 1860 yılında yaptırılan altı kemerli ve 81 metre uzunluğundaki Eski Köprü(=Stara ćuprija=Stara çupriya) TİKA'nın finanse ettiği ve 2006-2009 arasında Er-Bu şirketinin yaptığı restorasyon sonucu eski haline kavuşturulmuştur.


29_zpske4ubhmf.jpg


Konyiç Eski Köprü


Bundan sonra Neretva Nehri komşuluğunda ilerleyerek 24 kilometre ilerideki Yablanitsa(=Jablanica) Kasabası'na ulaştık.Yablanitsa Gölü(= Jablaničko Jezero=Yablaniçko Yezero) yüzme, su sporları ve balıkçılık için çok önemli bir kaynak olup ayrıca elektrik üretiminde de kullanılmaktadır. 1943 yılında,Neretva Savaşı sırasında,Yablanitsa,Tito'nun liderliğindeki bir grup Partizan tarafından başarılı bir baskına sahne olur.Neretva üzerindeki demiryolu köprüsü üzerinden bir tren geçerken havaya uçurulur böylece nazilerin ilerlemeleri durdurulur. Günümüzde bu eylemin anısına, yıkılan köprü bölümü ve lokomotifin aynen durduğu ve maalesef göremediğimiz bir park ve anıt bulunmaktadır.
 

Etiketler
Yablanitsa Kasabası'nın yaklaşık iki kilometre ilerisinde bulunan Zdrava Voda(=Sağlıklı Su) bölgesi,mükemmel bir göl manzarası ve gürül gürül akan serin sular eşliğinde kuzu çevirme yapan restoranları ile Türkiye’den gelen Balkan turu otobüslerinin mola verdiği yerdir.


143_zps5cxracko.jpg


Zdrava Voda Restoran'dan çevrenin görünümü



06045374-0bbf-4197-880d-d19bb2ee1be7_zpsyippegsj.jpg


Yediğimiz kuzu çevirme lezzetliydi.Ancak dört kişi için ödediğim 80KM Bosna-Hersek ölçeği için biraz turistik bir fiyattı.Bundan sonra kalan 45 kilometrelik yolu tamamlayarak Mostar’a ulaştık.Mostar'da Villa Monera isimli otelde iki kişi gecelik 25 euro karşılığında konakladık.Burası çok basit bir yerdi ancak Eski Köprü'ye beş dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunuyordu ve kapalı otoparkı mevcuttu.



162_zpsh4sqca5c.jpg



Dinar Alplerinden doğup Dubrovnik'te denize karışan 230 kilometre uzunluğundaki Neretva Nehri,Hersek bölgesinin can damarıdır.
 

Neretva Nehri'nin kıyısında yer alan 105.000 nüfuslu Mostar ise Hersek bölgesinin idari başkenti ve Bosna-Hersek’in dördüncü büyük kentidir. Ülkemizden İzmir ve Antalya ile kardeş şehir olan Mostar adının kökeni Most (=köprü) ve Mostari(=Köprü Bekçileri)kelimelerinden gelmektedir. Osmanlı’dan önce bu bölgenin egemenlerine hersek deniyormuş. Hersek’in sözcük anlamı da düke ait olan ya da dükün yeri demekmiş. Kısacası Ortaçağ’dan kalma bir ünvan olan hersek kelimesi günümüzde bir ülkenin adında yaşamaktadır. Hersek bölgesi su ve orman yönünden zengin olsa da ekonomik açıdan durumu orta hallidir.Bölge ekonomisi ağırlıklı olarak madenlere ve metal endüstrisine dayanmaktadır.Bosna-Hersek’in en büyük alüminyum tesisleri Mostar’da bulunmaktadır.
Demografik bakımdan da bölge karmaşık bir yapıya sahiptir.Bölgenin batısında katolik hırvat,doğusunda ortodoks sırp ve güneyinde müslüman boşnaklar çoğunluktadır.Bunun bir yansıması olarak kanlı olaylara sahne olan iç savaş süreci de sonrası da Mostar’da sancılı geçmektedir.

198_zpsvlui5j6h.jpg


129_zpssh7qgwwc.jpg


Yirmi yıldan fazla geçmiş olmasına rağmen duvarlardaki kurşun izleri aynen duruyor.:( Ya kalplerdeki izler ???


Mostar’daki ilk yerleşim Roma dönemine rastlamaktadır.1468’de Osmanlı egemenliğine geçen ve iç savaşta çok hırpalanan şehirdeki tarihi köprü 2004 yılında topluluklar arasında bir bağ oluşturması umuduyla yeniden açılmıştır.Ancak Mostar,halen bölünmüş bir kent konumundadır.Hırvatlar nehrin batı tarafında, Müslümanlar ise doğu tarafında yaşıyorlar.Hırvatlar ve Boşnaklar ayrı yerlerde oturdukları gibi ayrı dükkanlardan alışveriş ediyor ve ayrı kafelere gidiyorlarmış.Savaş sırasında şehirden ayrılmak zorunda kalan Sırplar ise bir daha geri dönememişlerdir.



151_zps26f29idc.jpg



Mostar Köprüsü(=Stari Most)
 

Kanuni Sultan Süleyman,baş mimarı Koca Sinan’a Mostar halkının kendisinden şehirleri için istediği eşi benzeri olmayan bir köprünün yapılması isteğini iletir.O sıralar Mimar Sinan,Süleymaniye külliyesinin yapımı ile uğraştığından bu görevi aslen Mostar’lı olan öğrencisi Mimar Hayreddin'e verir.1557'de başlayan köprünün yapımı tam dokuz yıl sürer ve 1566 yılında tamamlanırsa da Kanuni göremez.Taş köprünün yapımında teneliya adı verilen yöreye has hafif ve güçlü bir kireçtaşı, beden duvarlarında breça denilen ve nehir kıyısı boyunca bol miktarda bulunan bir kum-çakıl karışımı ve köprü döşemesi üzerinde ise kreçniyak denilen ve adeta mermer sertliğinde olan kireç taşı kullanılmıştır. Yüksekliği 24 metre, uzunluğu 28.7 metre ve genişliği 4.49 metre olan köprü sahip olduğu mimari güzellikler dışında sembolize ettiği şeyler nedeniyle de dünyanın en önemli yapıları arasında sayılmaktadır.

Yapımında o dönemin en iyileri olan Dubrovnikli ustaların çalıştığı ve İslam'ın simgesi olan hilal şeklinde inşa edilen köprüde Allah'ın 99 adına atfen 99 adet basamak yapılmıştır.Köprünün içinde her zaman muhafızların(=mostari) bulunduğu kulelerinden soldakine Tara sağdakine Halebiye adı verilmiştir.Evliya Çelebi de günümüzde devlet konukevi olarak kullanılan Tara adlı kulede üç ay kalarak eseri Seyahatname 'yi yazmıştır.Evliya Çelebi,nehrin bir yakasından diğerine uzanan bir gökkuşağına benzettiği Mostar Köprüsü'nün gezdiği on altı imparatorluk içerisinde benzersiz bir yapı olduğunu belirtmiştir.Gerçekten de inşaatı tamamlandıktan sonra bir ilgi odağına dönüşen bu köprü günümüzde kültürel hoşgörünün simgesi sayılmaktadır.


147_zpshfryrfsp.jpg



Eskiden nişanlı erkeklerin eş adaylarına sevgi ve cesaretlerini göstermek için atladıkları köprüde şimdilerde bu iş para için yapılmaktadır.



163_zpsu1gfgjdk.jpg



Riske girmek istemeyenlere daha düşük rakımlı alternatifler de mevcuttur.:smiley: Su,bayağı soğuk ve akıntı fazla olduğu için Neretva'da yüzmeyi düşünmeyiniz derim.
 

Mostar'ın müslüman kısmı ile hıristiyan kısmını birbirine bağlayan ve barışın sembolü olarak kabul edilen tarihi Mostar Köprüsü 1992 yılında Sırplar tarafından bombalanıp harap edilir.Sonrasında Hırvat tanklarının köprüye daha büyük zarar veren saldırıları başlar ve 9.Kasım.1993'te köprü tamamen yıkılır ve taşları Neretva’nın sularına gömülür.



Compass-Cultura-Bridge_zpsk4lk5ecw.jpg



Ünlü sanatçı Edward Serotta'nın köprü yıkıldıktan sonra çektiği fotoğraf


1997 yılında Unesco,TİKA ve Dünya Bankası iş birliği yaparak köprünün yeniden inşasının finanse edilmesine karar almışlardır.Yapı Merkezi isimli şirket tarafından temel,beden duvarları ve zemini güçlendirilen köprü,ER-BU adlı bir başka Türk şirketi tarafından aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.Köprünün yeniden inşası için suya gömülen taşların macar dalgıçlar tarafından sudan vinçlerle çıkarılarak tekrar kullanılması denenmiş ancak suyun taşların özelliğini bozmuş olması nedeniyle bu yöntemden vazgeçilmiştir.Bunun üzerine köprünün ilk yapımında kullanılan orijinal taşların çıkarıldığı taş ocağı yeniden faaliyete geçirilerek yapım için gerekli materyal sağlanmıştır.İnşaat firması orijinal modele sadık kaldığı gibi köprünün temellerini de sağlamlaştırmış ve 2002 yılında başlayan çalışmalar 23.Temmuz.2004 tarihinde İngiltere Veliaht Prensi Charles tarafından köprünün tekrar hizmete açılmasıyla sonlanmıştır. 2005 yılında Dünya Mirası Listesi’ne eklenen köprünün savaş döneminde yaşadığı tüm gelişmeler köprünün Tara Kulesi içinde yer alan ve 3KM ödeyerek girilen üç bölümlü Eski Köprü Müzesi’nde sergilenmektedir.Müzenin labirent adı verilen üçüncü bölümünde bir de fotoğraf sergisi bulunmaktadır.


165_zpsukdsbgk8.jpg



Köprünün eğimi ve kaygan taşları yürürken dikkat etmeyi gerektiriyor.
 



Mostar'daki bir başka tarihi köprü ise,Neretva’nın diğer kolu Radobolya Deresi üzerinde bulunan ve tarihi Mostar Köprüsü'ne bir hayli benzeyen Eğri Köprü(=Kriva ćuprija=Kriva Çupriya)'dür.8.5 metre genişlik ve dört metre yükseklikte olan bu köprüyü 1558 yılında Civan Kethüda adlı bir mimar yapmıştır.Bazı tarihçiler bu köprünün aslında Mostar Köprüsü'ne bir ön hazırlık olması amacıyla yaptırıldığını iddia etmektedirler.Bu köprü de saldırılardan çok isabet almış ve 1999 yılında meydana gelen bir su taşkınında ise tamamen yıkılmıştır.Köprü,onarım sonrası 2002 yılında tekrar hizmete açılmıştır.



155_zpsnaj8nfw1.jpg



Eğri Köprü


Bu köprüyü fotoğrafladıktan sonra Mostar’ın Kujundžiluk(=Kuyunciluk) olarak adlandırılan eski çarşısına girdik.Türkiye Konsolosluğu da bu sokakta bulunmaktadır. Yer yer arnavut kaldırımı yer yer parke taş döşeli sokaklarda yer alan sağlı sollu dükkanlarda bolca el işi takılar,bakır eşyalar ve her çarşıda olduğu gibi çin malları sergilenmekte idi.Üzerine Mostar şehrinin simgesi olan nar figürü işlenmiş bakır eşyalar ilginçti.



20160829_234509_zpsdvy20wkr.jpg



Mostar-Alveri-800x300_zpsstpub9lg.jpg



Mostar Çarşısı'ndaki tezgahlar
 

Mostar Köprüsü'nü geçtikten sonra sola dönüp çarşı içinde yaklaşık 150 metre kadar ilerleyince karşınıza çıkan ilk cami Koski Mehmet Paşa Camisi(=Koski Mehmet Pašina Džamija=Koski Mehmet Paşina Camiya)’dir.


164_zpsnn6y47ym.jpg


Caminin Mostar Köprüsü'nden görünümü


Mostar'ın bu ikinci büyük camisi,Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa’nın ruznamecisi(=devlet hazinesinin muhasebecisi) ve tımar defterdarı Koski Mehmet Paşa tarafından 1618 yılında yaptırılmıştır.İç kısmı 12,4x12,4 metre ölçüsünde kare formlu olup bu haliyle Karagöz Bey Camisi'ne benzerse de ondan biraz daha küçüktür.Küçük bir şadırvan bulunan avlusundan ve minaresinden köprü ve eski şehri gören eşsiz bir manzaraya sahiptir.İç savaşta yıkılan cami minaresi onarılarak 2001 yılında tekrar ibadete açılmıştır.


168_zps9qlryrgs.jpg


Caminin giriş kapısı



169_zpsoe3hanva.jpg


174_zpswmbf4ibj.jpg


Caminin içinden kareler


Camiyi gezmek 6 KM ancak 89 basamaklı minareye çıkmak ya da avlunun köşesinden Mostar Köprüsü'nü izlemek ve fotoğraf çekmek isterseniz 10 KM ödemeniz gerekiyor.Allah'ın evini para karşılığında gezebilmek fikri hoşuma gitmese de merakımı gidermek için bu parayı ödemeye razı oldum.



180_zps8mdsxist.jpg



Caminin avlusu ve şadırvanı



176_zpsyuahtuaz.jpg



Koski Mehmet Paşa Camisi'nden Mostar Köprüsü'nün eşsiz manzarası
 

Koski Mehmet Paşa Camisi'nden çıkınca sola doğru 400 metre kadar ilerleyince 1557 yılında Sadrazam Rüstem Paşa’nın kardeşi Karagöz Mehmet Paşa adına yaptırılmış Karagöz Bey Camisi(=Karađozbegova džamija=Karagoz Begova Camiya)’ne vardık.Kalem kullanılarak yapılan nakışlı kubbesi ve 35 metrelik yüksek minaresi ile tanınan bu güzel eser,Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.İç savaşta keskin nişancı(=sniper) ateşi ile minarede ezan okuyan müezzinin öldürüldüğü bu cami topçu ateşi ile tamamen yıkılmasına rağmen tekrar inşa edilerek 2004 yılında ibadet ve ziyarete açılmıştır.Tek kubbeli olan caminin iç kısmı kare biçimli olup 13,4x13,4 metre ölçüsündedir. Pencerelerin kemerlerine yerleştirilmiş mermer kafes oymaları,Mimar Sinan’ın İstanbul’daki pek çok camisinde olduğu gibi bu camide de görülmektedir.Caminin yanında yer alan medrese ise günümüzde Mostar’ın en eski halk kütüphanesini barındırmaktadır.


187_zpsdnrihi5v.jpg



181_zpsrvidwcra.jpg



182_zps65nreok0.jpg



Karagöz Bey Camisi



Ertesi gün Ramazan Bayramı olduğundan cemaat camide kapsamlı bir temizlik çalışması yapıyordu.Yine de Türkiye’den geldiğimizi öğrenince bizi içeriye kabul ettiler ve camiyi gezdirdiler.
184_zpsdrd9sopb.jpg



Camide sergilenen el yazması Kuran-ı Kerim



186_zpsml9nekcz.jpg



185_zpsskqpnwze.jpg



186_zpsml9nekcz.jpg



Caminin bahçesinde eski mezar taşları ile dolu bir de mezarlık mevcut.
 

Mostar'da,kentin varlıklı Türk ailelerine ait olan ve 17-18.yüzyıllar arasında yapılmış iki tane ev görülmeye değerdir.Her ev,servis alanı (=selamlık),ailenin yaşadığı alan(=haremlik) ve bahçe olmak üzere üç bölümden oluşur.Hizmetçilerin çalıştığı ve eve gelen gıda ve malzemelerin depolandığı yerleri içeren selamlık,aynı zamanda eve gelen yabancıların da kabul edildiği bölümdür.Haremlik bölümünde ise yatak odaları,mutfak ve hamam bulunur.Saat 18'i geçtiği için bu evleri gezmek mümkün değildi.Alelacele birer fotoğraf çekmekle yetindik.


20160830_101833_zpsuhk2xq0q.jpg


Bişçeviç Evi(=Biščevića kuća=Bişçeviça Kuça)


Karagöz Bey Camisi'nden Neretva'ya doğru yüz metre yürüyünce karşılaştığımız Bişçeviç Evi,1635 yılında inşa edilmiştir.Neretva Nehri doğusunda yer alan bu ev orijinal Osmanlı ev mimarisinden biraz farklı olarak çok yüksek iki taş sütun üzerine inşa edilmiştir.Evin içindeki özgün mobilyalar ise aynen korunmuş olup bahçesinde şirin bir kafe bulunmaktadır.



20160830_102550_zpsvfeucqkb.jpg


Muslibegoviç Evi(=Muslibegovića kuća=Muslibegoviça Kuça)


Karagöz Bey Camisi'nden dağa doğru iki yüz metre kadar yürüyünce karşımıza 18.yüzyılda ve dört katlı olarak inşa edilmiş Mostar'ın en etkileyici binası olan Muslibegoviç Evi çıktı.Halen ilk günkü sahiplerinin mülkiyetinde olan binanın zemin katı günümüzde bir otele üst katları ise müzeye ev sahipliği yapmaktadır.
 

177_zps7mqkat2k.jpg


Mostar Haçı


Mostar'da tıpkı Üsküp'te olduğu gibi şehrin en yüksek tepesine yapılmış bu haç dikkatimi çekti.Elbette kendi seçimleridir ancak böyle çok kültürlü ve çok etnik gruplu kentlerin tepesine dikilen devasa boyutlarda haçları görünce Bosna-Hersek'in Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç'in kendisine bu durumu şikayet edenlere verdiği bilgelik dolu cevabı aklıma geliyor; "onlar ne kadar uğraşsalar da haçı gökyüzüne çıkaramazlar oysa hilal hep göktedir ve asla inmez".


Saat 19 civarı idi.Gezmemiz gereken yerler listesinde yer alan ve Mostar'a kırk kilometre mesafede bulunan Trebižat Nehri üzerindeki Kraviçe Şelalesi(=Slapovi Kravice) ile şehrin içinde yer alan ve II.Dünya Savaşı'nda ölenler anısına yaptırılmış Partizan Abidesi(=Partizansko grobliye)'ni gezemedik.Gezi programınızı yaparken Mostar için bir tam gün ayırmanızı tavsiye ederim.
 



Bundan sonra Mostar'a 12 kilometre uzaklıkta bulunan Blagay Tekkesi (=Blagaj Tekija=Blagay Tekiya)'ne doğru yola çıktık.Tekke, Neretva’nın kollarından Buna’nın da doğduğu yerde bulunmaktadır.Tekkenin yaslandığı tepenin tabanındaki mağaralardan doğan Buna Irmağı'nın suyu yaz sıcağında bile çivi gibiydi. İsterseniz tadı çok iyi olan nehir suyundan çekinmeden içebilirsiniz.Bu bölgeye ilişkin buluntular tarihinin onuncu yüzyıla dayandığını ve o zamanlar adının Bona olduğunu göstermektedir.Bölgenin Osmanlı egemenliğine girdiği 1465 yılında bektaşi dervişler tarafından "yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevmek" idealiyle kurulan tekke,tarihinde Kadiri,Rufai,Halveti ve Nakşıbendi tarikatlerine ev sahipliği yapmış ve halen de bir Nakşibendi tekkesi olarak devam etmektedir. Tekke;Sarı Saltuk ve Şeyh Açıkbaş'ın türbeleri,ibadet odaları,mutfak, misafirhane, hamamlık,iç avlu ve abdesthane bölümlerinden oluşmaktadır.Osmanlı döneminde özellikle bölgedeki Boşnakların Müslümanlığı seçmesinde bu tekkenin çok önemli bir rol oynadığı kabul edilmektedir.Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde de bahsettiği Blagay Tekkesi'nden 1952 yılında uzaklaştırılan dervişler,iç savaş sonrasında geri dönmüşlerdir.2012'de kapsamlı bir restorasyon geçiren Blagay Tekkesi'nin sponsorluğu ile kafe ve restoranlarının işletmeciliğini günümüzde bir Türk firması yapmaktadır.


fc4df8b9-974f-4d08-929c-de5821039718_zpstscci5h7.jpg


Blagay Tekkesi



20160704_201955_zpsvq3mgdok.jpg


Buna Irmağı'nın doğduğu mağara
 

İki katlı olarak inşa edilen Tekke gayet iyi korunmuş durumdadır.İçeriye kadınların saçı açık,erkeklerin de şort ile girmeleri yasak ancak kapıda ücretsiz olarak eşarp temin edebilirsiniz.Tekkenin içinde Sarı Saltuk ve uzun süre tekkenin şeyhliğini yapmış olan Şeyh Açıkbaş'ın türbeleri bulunmaktadır.



401d5e1a-e351-400c-aac2-01ba111cb280_zpspvvi4tgn.jpg


Sarı Saltuk ve Şeyh Açıkbaş'ın türbeleri


Soluk tenli çilekeş anlamına gelen Sarı Saltuk,tarih kitaplarına göre İzzettin Keykavus döneminde bir grup Anadolu dervişini Deliorman’a götüren ve onlarla birlikte Dobruca’ya yerleşen siyasal bir rehber ve efsanevi bir sufidir. Anadolu ve Rumeli’nin fethi sırasında önemli rol oynadığı söylentisine dayanılarak Sarı Saltuk efsanesi ile kahramanlaştırılmış bir bektaşi babasıdır.Bir destan kahramanında bulunması gereken güç,cesaret,gözüpeklik ve kendisinden aman dileyenleri bağışlama gibi tüm özellikleri taşıması yanında;ok atmak,yazı yazmak,yüzmek gibi konularda da son derece başarılıdır.İlaveten uzakta konuşulanları duyabilmekte,düşmanlarını yakınında olmasalar da yok edebilmekte ama hiç kimse ona bir zarar verememektedir.
Bu kadar olağanüstü özelliklere sahip bir kişiliğin çoğul olması aslında doğal karşılanması gereken bir durumdur. Başka deyişle her yörenin, her coğrafyanın bir Sarı Saltuk’u olduğu gibi türbelerinin Makedonya Ohrid'de gördüğümüz üzere hem hıristiyanlar hem de müslümanlar tarafından ziyaret ediliyor olması nedeniyle bir bakıma dinler üstü bir kişilik olduğu da söylenebilir.
Bir görüşe göre 1300 yılında vefat ettiği kabul edilen Sarı Saltuk, İslamiyet’in yayılmasını sağlamak amacıyla türbelerinin birden fazla yerde olmasını kendisi istemiştir.En bilinen Sarı Saltuk türbesi İznik ve Mostar'da bulunmakta olup her yıl Mayıs ayında bu tekkede yapılan anma törenlerine dünyanın pek çok yerinden insanlar geliyormuş.
 

195_zpsm5jzkv4h.jpg


Hava kararırken Blagay Tekkesi'nin görünümü


Tekke ziyaretimizi tamamladığımızda hava kararmak üzereydi.Bizim planımızda akşam yemeğini Mostar'da meşhur Şadırvan Restoran'da ulusal yemek tabağı ısmarlamak vardı.Ancak ortam o kadar güzel ve huzur vericiydi ki fikrimizi değiştirip akşam yemeğimizi tekkenin hemen karşısında bulunan restoranda almaya karar verdik.Burada;


191_zpsbwtfdqqq.jpg


Alabalık


193_zpswbdsj60h.jpg

Salata ve gazlı içecekten oluşan basit ama lezzetli menüye dört kişi için sadece 45 KM ödedim.



Sonrasında Mostar'daki tarihi köprünün altında yer alan bir kafeye oturup bir yandan kahvelerimizi içerken bir yandan da köprünün gece görünümünü hayranlıkla izledik.



197_zpshia5shff.jpg



Mostar Köprüsü'nün gece görünümü
 

Salı sabahı bayramın ilk günüydü.Biz de kendi aramızda bayramlaştıktan sonra erkenden otelden ayrıldık ve ilk gördüğümüz börekçide kahvaltımızı yaptık.Bundan sonra Dalmaçya kıyılarının en gözde turizm merkezi olan ve 150 kilometre güneyde bulunan Dubrovnik’e doğru yola çıktık. Mostar'ın çıkışında Saraybosna'daki Milli Kütüphane'ye benzeyen bir bina dikkatimizi çekince fotoğraflamak için durduk.Çevredekilere sorunca binanın Mostar Lisesi(=Гимназија Мостар= Gimnaziya Mostar) olduğunu öğrendik.Endülüs mimari üslubuyla 1898 yılında tamamlanan okulun özelliği sadece boşnak ve yabancı uyruklu öğrencilere açık olması imiş.


202_zps5cb4hjbf.jpg


Mostar Lisesi


Yol üzerindeki ilk durağımız Mostar'a 29 kilometre uzaklıkta bulunan Poçitel(=Počitelj) oldu.Poçitel başlangıç anlamına geliyor.Başlangıç denmesinin nedeni Dalmaçya kıyılarına en yakın Osmanlı yerleşim yeri olmasından kaynaklanmaktadır.Burası nehir kenarından başlayan dik bir yamaçta kurulan ve tepesinde yer alan büyük kalesi ile gerçekten geçit vermeyen bir yer görünümündedir.Poçitel’in 1383 yılında Bosna Kralı 1. Stjepan Tvrtko tarafından inşa edilmiş olduğu düşünülmektedir.Kale surları Osmanlı buralara gelmek üzereyken Macar Kralı Matija Korvin tarafından güçlendirilmişse de 1471 yılında fethedilmesini engel olamamıştır. Poçitel’e 1664 yılında bir saat Kulesi ve kervansaray eklenmiştir.Şişman İbrahim Paşa’nın adını taşıyan medrese ise 17. yüzyılın ilk yarısında yaptırılmıştır.Savaş döneminde Hırvatların yoğun bombardımanında kaldığı için bir çok Osmanlı eseri ve taş evler zarar görmüş ve köylüler evlerini terk etmek zorunda kalmışlardır.2000 yılında Bosna Hersek Devleti,Poçitel'i koruma ve canlandırmak için Dünya Bankası ve Türkiye'nin desteğini alarak bölgeyi koruma altına almış ve halka geri dön çağrısında bulunmuştur. Günümüzde Unesco dünya mirası listesine alınan Poçitel'de,bahçelerinde yetiştirdikleri meyveleri gelen turistlere satarak hayatlarını kazanma çabasında olan az sayıda aile yaşamaktadır.
 

208_zps5jbqb8hc.jpg


Poçitel genel görünüm



213_zpsey6n3t5k.jpg



211_zpsflal7bij.jpg



Şişman İbrahim Paşa Camisi(=Šıšman Ibrahim-Paša Džamija)


Evliya Çelebi,caminin Kethüda ibrahim Ağa'nın ecdadından Ali bin Musa Ağa tarafından yaptırıldığını yazmakta ise de genel kanı camiyi Şişman İbrahim Paşa'nın yaptırdığı yönündedir.Kitabesinde inşa tarihi olarak 1563 yılı belirtilen caminin kubbesi 15 ve minaresi de 28 metre yüksekliğindedir.Cami,1993 yılında ağır hasar almış ve minaresi yıkılmış olup onarımı 2002 yılında tamamlanmıştır.


212_zpscnfusjir.jpg


Şişman İbrahim Paşa Hamamı
 



1664 yılında eklenen hamam,Osmanlı hamamlarının klasik şemasına uygun olarak düzenlenmiş olup uzunluğu 22 metredir.Yapının kare şeklinde bir soyunmalık yeri,ılıklığa açılan bir halvet ve helası ile yine kare şekilli bir sıcaklığı vardır. Bakımsız ve işlevsiz olan hamamın kubbelerinin üzerine sonradan yapılan beton sıva zamanla çatlamış ve dökülmüştür.



207_zpsqaxxn4vy.jpg


Saat Kulesi(=Sahat-Kula)


Poçitel,ünlü gezgin Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi’nde,“Poçitel Kalesi küçük ama sağlam bir yapı.Kalede surların, kulelerin ve komutan konutunun yanı sıra ambar ve küçük bir cami de yer almakta.Kale dışında 150 hane var.Evler taş,tuğla ve kiremitten yapılma.1562’de yapılmış bir de köy camisi var” şeklinde betimlenmektedir.Bizim gördüklerimiz de aynı doğrultuda idi.Seyahatname'de resmin arka planında gözüken Saat Kulesi'nden bahsedilmemesi nedeniyle bu kulenin 1664 yılından sonra yapılmış olduğu düşünülmektedir.Akdeniz-Dalmaçya tipi mimariye uygun olarak taştan yapılmış olan 16 metre yüksekliğindeki kule piramid şeklinde bir çatı ile örtülüdür.Girit Adasındaki bir kiliseden getirilen çanı 1917'de sökülmüştür
Şişman ibrahim Paşa Medresesi(=Medresa) ise L şeklinde planlanmış olup, her biri ocaklı, nişli beş öğrenci odası ve bir dershaneden oluşur.Bu mekanların önünde ahşap ayaklara oturan sundurma çatılı revak bulunur.Şişman İbrahim Paşa'nın yaptırdığı han ise yıkık vaziyette durmaktadır.

Poçitel'deki yerel satıcılardan biraz meyva satın alıp,sorduğum kişilerin Neum yolunun elden geçirildiğini ve bu yolu kullanmamı tavsiye etmeleri üzerine önce 22 kilometre ilerleyip Metkoviç(=Metković) sınır kapısından Hırvatistan'a girdik.Sonra 30 kilometre daha ilerleyip Neum'a ulaştık.İç savaşı bitiren Dayton antlaşmasıyla koskoca Bosna-Hersek'e deniz kıyısında sadece 20 kilometre uzunluğunda ve limanı dahi olmayan Neum Kasabası bırakılmıştır. %90'ı hırvat olan yaklaşık beş bin nüfuslu kasaba,Bosna-Hersek'te yaşayanların en gözde tatil yeridir.Neum'un en belirgin özelliği burada fiyatların Hırvatistan ve Karadağ'dan daha ucuz olmasıdır.Neum'dan sonra Dubrovnik'e ulaşmak için 65 kilometre yolumuz kalıyor.Ancak yolun 6.kilometresinde tekrar Bosna-Hersek'ten çıkıp Hırvatistan'a gireceğimiz sınır kapısı geçişi bulunmaktadır.Toplam uzunluğu 120 kilometre olan ve dört sınır geçişi nedeniyle 2.5-3 saat süren bu standart yol yerine 138 kilometre uzunluğunda ve sadece iki sınır geçişi gerektiren Stolac-Trebinye-Dubrovnik istikameti de tercih edilebilir. Ancak bir dağ yolu olan Stolac yolunda yaklaşık 100 kilometre boyunca hiç benzin istasyonu olmadığından deponuzda yeterli yakıt olması gereklidir.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,846
Mesajlar
1,524,220
Kayıtlı Üye Sayımız
166,629
Kaydolan Son Üyemiz
ilyasharem

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst