Kendi Aracımızla Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.temmuz.2016

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 183
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 28,253
Milli Kütüphane binasının hemen yanında ecdadımızın bu kentte inşa ettiği on üç köprüden biri olan Şehir Kahyası Köprüsü(=Šeher-Ćehajina ćuprija =şeher-çehayina çupriya) bulunmaktadır.Milyatska Nehri üzerinde 1585-1586 yılları arasında inşa edilmiş olan köprü,dört kemerli ve dört ayaklı olup geceleri ışıklandırılmaktadır.


c5408008-ee90-4f4f-9cfe-2cd749dd14ee_zpsyycmcf3n.jpg



20160825_111445_zps6svyqeob.jpg


Şehir Kahyası Köprüsü ve yanında yer alan İnat Kuça Evi’nin gece görünümü



Bu köprüden karşıya geçince hemen sol tarafta yer alan yeşil beyaz renkli ve tarihi objeler içeren dekorasyon eşliğinde yerel tadların sunulduğu İnat Kuça Restoran'da akşam yemeğini almayı tercih ettik.



20160825_133425_zpsxen5tj00.jpg



121_zpsypwjefgr.jpg



İnat Evi (=İnat Kuća=İnat Kuça) Restaurant


Saraybosna’nın yönetimini Osmanlılar’dan devralan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yöneticileri şehirde postane ve üniversite binası yaptıktan sonra Milyatska Nehri'nin kenarına görkemli bir belediye binası yapmak için kolları sıvamışlarsa da binayı yapmak istedikleri yerin sahibi olan Benderija isimli Boşnak arsasını vermek istememiştir.Yapılan yoğun görüşmeler sonunda bir torba altın ve evinin her tuğlasının ancak nehrin karşı kıyısına taşınması şartı ile arsasını vermeye rıza göstermiştir.Bu inat karşısında mecburen evi 1895 yılında karşı kıyıya taşımışlar ve evin de adı boşnakların inatçılığını simgelemesi için İnat Evi olarak günümüze dek gelmiştir.1998 yılında gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra ev,restorana dönüştürülmüştür.
 

Etiketler
İnat Kuça Restoran'ın tarihi atmosferi ve Milyatska Nehri eşliğinde yediğimiz akşam yemeğinde;


17b4e346-047a-4b79-86a9-ee45645c73c2_zpswjlugc9f.jpg


Begova(=Bey) Çorbası(=Begova čorba) havuç,patates ya da kereviz,bamya,maydanoz ,tavuk eti , pirinç,yumurta sarısı ve ekşi krema ile hazırlanıyormuş.



6051d334-15b7-4f58-aa31-e11fa627465e_zpsedqcqbpl.jpg


Şaşlık Kebap(=шашлы́к) bildiğimiz et şiş ve yanında smetana dediğimiz krema ile süperdi.



9191a728-11b3-4cbf-96d4-239809429439_zpsjw4dlxhs.jpg


Köfte(=Cevapi)



20160825_134311_zps2zrkbago.jpg



Dolma tabağı(=Sarayevski Sahan)'nda biber, yaprak, soğan ve lahana dolması bulunuyordu.


Bu lezzetli akşam yemeğine dört kişi için 30€ ödedim.
 

Ertesi sabah erkenden kalkarak otelimizde hazırlanmış mükellef bir kahvaltı ile güne başladıktan sonra Saraybosna’yı gezmeye başladık. Otelimizden iki yüz metre kadar ilerleyince Aziz Kiril ve Metodist Kilisesi(=Cerkva Sveti Kirila i Metoda)’ni gördük.1895’de yapılmış olan bu Katolik kilisesinin özelliği Rönesans mimarisinin uygulanmış olmasıdır.



100_zpsfgcctpdi.jpg


Aziz Kiril ve Metodist Kilisesi


Bundan sonra,1731-1809 yılları arasında Saraybosna’da yaşamış bir tarihçi olan Molla Mustafa Başeski(=Mula Mustafa Bašeskija)’nin adını taşıyan şehrin en önemli caddesinde yaklaşık beş yüz metre ilerledikten sonra Saraybosna'nın kalbi konumundaki Başçarşı(=Bašcaršija= Başçarşiya)’nın girişindeki sebilin önüne geldik.



116_zpsui1jykvb.jpg


Başçarşı’nın girişindeki sebil.



Başçarşı’nın hemen girişinde yer alan ve şehrin en önemli simgelerinden olan Sebil(=Sebilj) 15.yüzyılda Bosna Sancak Beyi İsa Bey tarafından yaptırılmış,daha sonra Gazi Hüsrev Bey‘in katkılarıyla büyütülmüştür. 1753’te ise Vali Hacı Mehmet Paşa'nın emriyle Çek mimar Alexander Vitek tarafından İstanbul’daki çeşmeler model alınarak tekrar inşa edilmiştir.Saraybosna’da buluşma yeri olarak kullanılan sebilin etrafı sürekli kalabalıktır.Söylendiğine göre bu sebil çeşmesinin suyundan içen,bu şehri unutamaz ve mutlaka tekrar gelirmiş.
 

118_zpsbzgj8auq.jpg



Başçarşı’nın girişi.



Fotoğrafın solunda görülen cami,Başçarşı Camisi ya da Hacı Durak Camisi (=Baščaršija ya da Havadža Durak Džamija) olarak bilinir.1528 yılından önce ahşap kubbeli olarak yapılan cami 1697 yangınında zarar görünce taş kubbe olarak 1900’lerin ortalarında yeniden yapılmıştır.



119_zpshgsnbfgr.jpg



Bakırcılar Sokağı



Yapımına 1462 yılında başlanan Başçarşı,asıl değerine 16. yüzyılda kavuşmuştur.Osmanlı döneminde 37 çeşit malın imalat ve ticaretinin yapıldığı Başçarşı’da sokak ve cadde isimleri çizmeciluk(=çizmeci),saraçi (=eyerci), çurçiluk(=tuhafiyeci) ,kundurdžiluk(=ayakkabıcı),aşçiliuk(=aşçı),Kazandžiluk (=bakırcı),kuyundžiluk(=kuyumcu) gibi zanaatlara göre verilmiştir.Günümüzde bu dükkanların çoğunun yerini köfteci ve börekçiler almış olsa da,başlangıçta arnavut kaldırımı döşeli yollar günümüzde parke taş ile kaplanmış olsa da Balkan coğrafyasının bu en büyük Türk Çarşısı’nın tarihi dokusunun oldukça iyi korunduğunu ve başta bakırcılar olmak üzere halen aktif olduğunu görmek sevindiriciydi.


Bundan sonra hemen sağa dönünce Saraçlar sokağına girdik.Burada yer alan ve 1551 yılında yaptırılmış olan Moriça Han(= Morića Han),300 yolcu ve 70 at kapasiteli olup Bosna-Hersek'te Osmanlı döneminden günümüze ulaşmayı başarmış tek kervansaraydır.1697 yılından başlayarak geçirdiği çeşitli yangınlar nedeniyle sonuncusu 1974’te olmak üzere defalarca onarımdan geçen hanın zemin katında kafeler ve hediyelik eşya satan dükkanlar üst katında ise ofisler bulunmaktadır. Bosna-Hersek'te ne yazık ki kapalı mekanlarda sigara içme yasağı olmadığından hana adımınızı atar atmaz çok yoğun bir tütün kokusu hissedilmektedir.:(


114_zpstiomttbd.jpg


Moriça Han'ın girişi
 

Moriça Han'ı geçer geçmez karşımıza Sultan II. Bayezit’in torunu ve Bosna Sancak Beyi olan Gazi Hüsrev Bey'in yaptırdığı han, medrese ve kütüphanenin bulunduğu külliye ile medresenin hemen karşısında yer alan cami çıktı.Toplam 17 sene Bosna sancak beyliği yapan Gazi Hüsrev Bey,Kanuni döneminde emrindeki serdengeçti(=şehit olacağını bile bile sadece kılıç ile düşmana saldıran akıncı askeri) askerleri ile Balkanlarda ve Dalmaçya'da pek çok kalenin fethedilmesi ve Mohaç Savaşı'nın kazanılmasında büyük yararlılıklar gösteren bir kahraman ve bu başarılarından elde ettiği tüm geliri yine halkın yararına vakfetmiş bir devlet adamıdır.

Bu amaçla ilk olarak 1531 yılında Gazi Hüsrev Bey Camisi(=Gazi Husrev-Begova Džamija) ya da halk arasındaki adıyla Bey Camisi'ni Mimar Sinan'a yaptırtmıştır.Osmanlı mimarisiyle inşa edilmiş caminin kubbe yüksekliği 26 metre ve çapı da 13 metre olup minare yüksekliği de 47 metredir.Avludaki iki türbeden büyük olanında Gazi Hüsrev Bey,küçük olanında ise sonradan Müslüman olan Dalmaçyalı Katolik komutan Murat Tardiç yatmaktadır.Caminin bir başka özelliği ise 1898 yılında İslam dünyasında elektrik enerjisiyle aydınlatılan ilk ibadethane olmasıdır.Cami, Saraybosna kuşatması döneminde şehirdeki tüm kültürel ve dini eserleri ortadan kaldırmayı amaçlayan sırpların öncelikli hedefi olarak büyük hasar görürse de aslına uygun biçimde restore edilerek 1996 yılında tekrar hizmete başlamıştır.



20160826_212105_zpsxcriom3u.jpg



Gazi Hüsrev Bey Camisi giriş kapısı



113_zpsogsqvivi.jpg



Gazi Hüsrev Bey Camisi Şadırvanı



20160826_211331_zpsadrhq8tu.jpg



Cami avlusunda yer alan türbeler
 



1537 yılında tamamlanarak eğitimin başladığı Kurşunlu Medrese (=Kuršumlija Madrasa=Kurşumliya Madrasa) ya da halk dilindeki gibi Gazi Husrev-Begova Madrasa'yı ise Dubrovnik'ten getirtilen taş ustaları inşa etmişlerdir.Medresenin içinde bir avlu, geçiş yolu ve bir havuz bulunmaktadır.Medrese,Osmanlı’nın bölgeden ayrılmasının ardından Bosna-Hersek'te egemen olan gerek Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gerekse eski Yugoslavya döneminde ülkede açık olan birkaç dini eğitim kurumundan biri olmuştur.Saraybosna'nın kuşatma altında olduğu dönemde dahi kapılarını eğitime kapatmamış olan medresede bu sene eğitimin başlamasının 479.yılı kutlanmıştır.


110_zpslr6i6bxz.jpg


Medresenin girişi



112_zpsw6ivhfpt.jpg




111_zpsxvthcujl.jpg



Medresenin içinden kareler



Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nin kurulduğu dönemde oluşturulan 50.000 kitap kapasitelik kütüphanesindeki kitaplardan yaklaşık 7.000 tanesi Osmanlı ve tarihi ile ilgili çok değerli el yazması kitaplardır.Medresede kelam,fıkıh,tefsir ve benzeri derslerde üniversite düzeyinde eğitim veriliyormuş.Medreseyi gezme ücreti ise 3 KM'dir.
 

Halka hizmet götürmeye doymayan Gazi Hüsrev Bey,1540 yılında bez satılan yer anlamına gelen bir Bezistan(=Gazi Husrev-Begova Bezistan) inşa ettirmiştir.Bezistan içerisinde günümüze dek ulaşan 109 metrelik bir sokak ve 70 kadar küçük dükkan bulunmaktadır.


107_zpslq2xecx7.jpg


Gazi Hüsrev Bey Bezistan


Osmanlılar Bosna-Hersek'te yirmi bir tane Saat Kulesi(=Sahat Kula) inşa ettirmişlerdir.Bu kule de Gazi Hüsrev Bey tarafından namaz vakitlerinin anlaşılabilmesi amacıyla yaptırılmış olup ay takvimine göre çalışan tek kamu saati özelliğini taşımaktadır.Akşam namazı vaktinin, güneşin batış vakti olması nedeniyle saat kulesi de güneş battığında tam 12’yi göstermektedir.Saatin 12'yi göstermesiyle kandillerin yandığı camiler halka günün bittiğini ve iftar vaktinin geldiğini haber vermektedir. Saraybosna'da arife günü konakladık.Şehirde iftar saatini bildirmek için kandiller in yandığını gördüğümüz gibi ayrıca bizde olduğu şekilde top atışı yapıldığını da duyduk.


109_zpskj8vsx8y.jpg


Saat Kulesi(=Sahat Kula)


Gazi Hüsrev Bey,bu eserlerin yanı sıra hamam,imarethane,misafirhane, muvakkıthane(=saat kulesindeki saati ayarlayanların kaldığı yer) ve bir de hastane yanı sıra bunları ayakta tutmak için vakfettiği iki yüz dükkan ile devlet adamlığı dersi vermiştir.Her devlet adamının kendisine örnek alması gereken böyle bir ecdada sahip olduğumuz için doğrusu koltuklarım kabardı.
 
Son düzenleme:

Gazi Hüsrev Bey Külliyesi çıkışında batıya doğru ilerlemeye devam edince Ferhadiye Caddesi(=Ferhadija Mejdan)'ne geldik.Tarihi 16.yüzyıla uzanan bu ünlü cadde ismini komşu mahallesinde bir de cami yaptıran Bosna Sancak Beyi Ferhad Bey’den almıştır.Bu caddeye girince geride kalan sokaklarda Osmanlı mimarisi ile yapılmış tek ya da çift katlı binaların yerini Avusturya-Macaristan mimarisi ile yapılmış çok katlı binalara bıraktığını fark ediyorsunuz.


105_zpsk4gbqydu.jpg


Ferhadiye Caddesi'ndeki çok katlı evler


Bu cadde üzerindeki ilk binamız dar bir sokakta yer alan Musevi Sinagogu oldu.1492'de İspanya'daki katolik zulmünden kaçan Sefarad musevilerine kucak açan Osmanlılar onları daha ziyade Rumeli'nde yerleştirmişler ve ibadetlerine karışmamışlardır.Rumeli Beylerbeyi Siyavuş Paşa tarafından 1581’de inşa edilen ve halen ibadetin devam ettiği Sephardim İl Kal Vjezu Sinagogu musevilerin Saraybosna'da iskan edilişinin 400. yılı anısına 1966 yılında Bosna Hersek Musevi Müzesi olarak düzenlenmiştir. Müze katında tavandan zincirle sarkan büyük bir kitapta naziler tarafından Saraybosna'da katledilen 12.000 musevinin isim ve resimleri yer almaktadır.


130_zpspav5sbnu.jpg


131_zpstqr7ggxy.jpg


132_zps3rxalgui.jpg


İçeride çekimin yasak olduğu sinagogun ön ve arka cephesi.Arka planda görülen cami ise Bozacı Hacı Hasan Camisi(=Džamija Buzadži hadži Hasanova)'dir.
 

Ferhadiye Caddesi üzerinde sonraki durağımız İsa'nın Kutsal Kalbi Katedrali(=Katedrala Srca Isusova=Katedrala Sursa İsusova) oldu. Burada daha önce bulunan ve Piskopos Povsa tarafından yaptırılmış olan Aziz Peter Katedrali'nin geçmişi 1247 yılına dayanmaktadır.1884-87 yılları arasında neogotik mimari üslubuyla ve Fransa Dijon'daki Notre Dame Kilisesi model alınarak tekrar inşa edilmiş olan katedral aynı zamanda Bosna Başpiskoposluğu’na ev sahipliği yapıyormuş. Dikdörtgen formlu katedral 42x22 metre ebadında ve çan kulesi de 43 metre yüksekliğindedir.Katedralin önünde ise Karol Wojtyla ya da bilinen adıyla Papa II.Jean Paul'ün heykeli bulunmaktadır.



103_zpsrw6jecvc.jpg



104_zpsuualfuhu.jpg



Katedralin iç ve dış görünümü ile yanında yer alan Papa II.Jean Paul'ün heykeli
 

Cadde üzerinde yürümeye devam edince katedralin hemen yanında içinde BBI(=Bosnia Bank İnternational) Bank'ın merkezinin de bulunduğu modern bir alışveriş merkezi yer almaktadır.Bu merkezi de geçince Kurtuluş Meydanı(=Trg. Oslobođjenja= Oslobodyenya)'na geldik. Burası çok büyük bir meydan olmamakla beraber Saraybosna için önemli bir merkez konumundadır.Hemen solunuzda yer alan Işık Parkı (=Svijetlost Park=Sviyetlost Park)'na 14.Temmuz.1997 tarihinde yerleştirilen Çok Etnisiteli Adam Heykeli (=Spomenik multietničkom čovjeku=Spomenik multietniskom sovyeku) şehrin simgelerinden birisidir. İtalyan heykeltraş Francesco Perilli tarafından bronzdan yapılmış bu heykelde dünyanın merkezinde oturan çıplak bir adam ve çevresinde yer alan barış güvercinleri görülmektedir. İki ucu bir araya getirmeye çalışan adam Ortodoks,İslam ve Katolik inancının yan yana yaşayacağı modern Bosna'yı sembolize etmektedir. Heykelin altında İtalyanca "dünyayı çok kültürlü adam kuracak(=L'uomo multiculturale costruira il mundo)" anlamında bir yazı vardır.Bu küçük parkın bir köşesine de büyük taşlar kullanılarak hazırlanmış bir satranç köşesi sığdırılmış.Burada genellikle yaşlı amcalar satranç oynuyorlarmış.



136_zpsvfyqguwq.jpg



Solda "Çok Etnisiteli Adam Heykeli" ve sağda Sırp Ortodoks Kilisesi



Meydanın hemen arkasında ve fotoğrafın sağ tarafında,Balkan ülkelerindeki en büyük Ortodoks kiliselerinden birisi yer almaktadır.1863-68 yılları arasında Bizans mimarisi kullanılarak inşa edilmiş olan Sırp Ortodoks Katedrali(=Caborna crkva u Sarajevu =Saborna serkva u Sarayevu) Theotokos(=Hz.Meryem)'un doğumuna ithaf edilmiştir. Beş kubbesi ve haç şeklindeki üç bölümü olan bu büyük katedralin önemli bir kısmı günümüzde İktisat Fakültesi olarak kullanılmaktadır.
 



Işık Parkı'ndan Ferhadiye Caddesi'ne geri dönünce sarı renkli heybetli bir bina gördük.Burası 1895 yılında yapılan ve şehrin çelik kiriş tavanlı ilk binası olan Şehir Pazarı(=Gradska tržnica=Gradska trıjnisa) idi. Bina içinde temizlik ve düzen gayet başarılı olup burada genellikle et ve peynir çeşitleri satılmaktadır.Saraybosna'da biftek de denilen hafif isli kuru etlerin tadı bizdeki çemensiz pastırmadan bile güzeldi. Satıcı vakumlayarak ambalaj yapabileceğini söylese de önümüzde daha bir haftalık yolculuk olduğundan satın almaktan çekindim ve sonrasında pişman oldum.:(


138_zpsosqrkcis.jpg



139_zpswyutlha7.jpg


Şehir Pazarı


Kapalı pazar yerinin arkasında Markale Açık Pazarı (=Pijaca Markale= Piyasa Markale) yer almaktadır.Tıpkı İsanın Aziz Kalbi Katedrali'nin yan tarafında olduğu gibi burada da yerde gördüğümüz kırmızılıklar dikkat çekiciydi.Bunlar Saraybosna Kuşatması zamanında şehre atılan havan topu mermilerinin yerde açtığı deliklermiş.Bu mermilerin o noktada akıttığı kanı temsil etmesi amacıyla deliklerin içleri kırmızı reçine ile doldurulmuş ve başka yerde de gördüğümüz bu deliklere Saraybosna Gülü(=Sarajevska Ruža=Sarayevska Ruja) adı verilmiş.


20160828_063722_zpsvyzudceg.jpg



134_zpsuibyylf3.jpg



Saraybosna Gülü
 

Bosna-Hersek’te 29.Şubat.1992‘de bağlı oldukları Yugoslavya’dan ayrılmak ve bağımsız bir ülke kurmak amaçlı bir referandum yapılır.Oylamadan halkın %99.7’sinin bağımsızlık istediği sonucu çıkar.Bunun üzerine Sırbistan,Bosna Hersek’e savaş ilan ederAliya İzzetbegoviç önderliğindeki müslüman boşnaklar ise bir barış mitingi tertip ederler.Ancak bu sırada Suada Dilberoviç isimli bir üniversite öğrencisi vurularak hayatını kaybeder ve sırplar modern savaş tarihinin en uzun kuşatmasını başlatırlar.Silah gücü olmayan bir ülkeye açılan bu savaş,giderek bir katliama dönüşür.Dünyanın gözü önünde ve kırk dört ay süren bu katliamda en az yüz bin kişi hayatını kaybederken iki milyondan fazla kişi de yaşadığı yeri terketmek durumunda kalır.Savaş esnasında binlerce çocuk öldürülür ve binlerce kadına tecavüz edilir. Gece gündüz bomba yağdırılan Saraybosna'nın yalnızca %13’lük kısım hasar almadan kurtulur.Yine bu süreçte Saraybosna’ya değişik türlerde 800.000 mermi ve Saraybosnalı başına 30 kg top güllesinin düştüğü bilgisi bu kentte yaşanan can pazarı konusunda biraz olsun fikir verecektir.
Markale pazarı da bu saldırılara iki kez uğramıştır.Birinci saldırı 5.Şubat.1994'te gerçekleşmiş ve altmış sekiz kişi hayatını kaybetmiştir. Olaydan sonra açıklama yapan Sırp Cumhurbaşkanı Radovan Karaciç bunun kendi aralarında liderlik kavgası veren müslümanlarca yapıldığını savunmuş ve hiçbir ülke kılını bile kıpırdatmamıştır.Keza 11.Temmuz. 1995'te düzenlenen ve tek bir günde 8.372 silahsız boşnak erkeğin katledildiği Srebrenitsa Katliamı sonrasında da dünya harekete geçmez. Hatta Srebrenitsa'da birliğine sığınan 25.000 müslüman boşnağı kayıtsız şartsız teslim ettiği için sırp komutanın kendisine hediye verdiği görüntüleri yayınlanan Hollandalı komutana ülkesinde bir de ödül verilir. Nihayet 28.Ağustos.1995'te yapılan ve otuz yedi kişinin can verdiği ikinci Markale Pazarı saldırısı sonrasında dünya harekete geçer ve NATO uçakları Sırp Cumhuriyeti’nde seçilmiş bazı hedeflere bir dizi hassas vuruş yapar.Hırvat,Boşnak ve NATO operasyonlarına uzun süre dayanamayan Sırp birlikleri Ekim.1995'te teslim olur ancak iş işten geçmiştir.İşte bu pazar yeri katliamları sonrasında ölenleri hatırlamak amacıyla Markale Pazarı'nın Molla Mustafa Başeski Caddesi'ne bakan tarafına bir isim anıtı dikilmiştir.


20161106_123522_zpsb7wwksyj.jpg



Markale Pazarı çıkışına yaptırılan anıt
 
Son düzenleme:

Ferhadiye Caddesi'ndeki yürüyüşümüzün sonunda bu cadde ile Mareşal Tito Caddesi(=Marsala Tito)'nin kesiştiği yerde bizi Ebedi Ateş Anıtı (=Vječna Vatra=Viyesna Vatra) karşıladı.Bu anıt,II.Dünya Savaşı sırasında ölen asker ve sivil halkı onurlandırmak amacıyla Saraybosna'nın Hırvat ve Nazi işgalinden kurtuluşunun birinci yıldönümü olan 6.Nisan.1946 tarihinde açılmıştır.O tarihten bu yana 2011 ve 2013 yılındaki münferit saldırılarda birer kez kısa süreliğine sönmek durumunda kalan bu ateş,1946 yılından beri söndürülmüyormuş.


20160824_214003_zpsskcfpzhy.jpg


Ebedi Ateş Anıtı


Anıttan Başçarşı'ya doğru geri dönerken Molla Mustafa Başeski Caddesi üzerinde restore edilmiş eski bir Türk hamamı görüp fotoğrafını çektik.Bu hamam aslında Boşnak Enstitüsü(=Bošnjački institut=Bosniaçki İnstitut)'ne ev sahipliği yapıyormuş.Kurucusu ise İzzet Aliyabegoviç'in uzun yıllar yardımcılığını yapan Adil Zülfikarpasiç imiş.2001 yılında kurulmuş olan bu enstitü boşnak kültürü,kimliği ve tarihini geliştirmek amacıyla araştırmalar yapıyor ya da destek oluyormuş.Binanın içini gezmek fırsatımız olmadı ancak çok zengin bir basılı eser ve sanat eseri koleksiyonuna sahip olduğunu öğrendik.


133_zpsangb9qzq.jpg



Boşnak Enstitüsü
 

Bundan sonra on dakikada Molla Mustafa Başeski Caddesi'ni geçip Milyatska Nehri'nin kıyısına geldik.Milyatska Nehri,düşük debili ve sadece 38 kilometre uzunluğunda küçük bir nehir ancak kıvrılarak geçtiği başkenti ikiye bölmesi onu önemli kılıyor.Şehrin önemli bir bölümünün içinden geçmesine karşın bu kadar temiz kalmış olmasına doğrusu şaşırdım.


Bulunduğumuz İnat Evi hizasından yukarıya doğru giden yol,Alifakovaç Mezarlığı'na gidiyordu.Zamanımız yetmeyeceği için biz nehir boyunca ilerlemeyi tercih ettik.Yaklaşık dört yüz metre kadar yürüyünce sol tarafımızda 1457 yılında yaptırılmış olan Hünkar Camisi(=Careva Džamija) çıktı.Fatih Sultan Mehmet’e hediye olarak inşa edilmesi nedeniyle Fatih Camisi adıyla da bilinen Hünkar Camisi,Osmanlı’nın bu toprakları fethetmesinden sonra Saraybosna’da yapılan ilk camidir.Kayıtlara göre Saraybosna’da ilk yerleşim de bu cami etrafında başlamıştır. Saraybosna'nın kurucusu sayılan İshakoğlu İsa Bey bu sahaya ayrıca hamam,değirmen,tekke, köprü ve çeşitli dükkanları içeren bir kompleks yaptırmıştır.Ancak 1480 yılındaki sırp saldırısında bu cami yakılır ve yenisi 1566'da Kanuni tarafından inşa edilir. Cami İkinci Dünya Savaşı ve Saraybosna kuşatması boyunca birkaç kez zarar görse de yenilenme çalışmaları ile günümüze kadar gelmiştir.Tek kubbeli ve kare mekanlı olan cami 15x15 metre ebadında olup aynı anda beş yüz kişinin ibadet edebileceği kapasiteye sahiptir.Evliya Çelebi ünlü eseri Seyahatname'de Hünkar Camii’nin mimarisinden,ziyaretçi sayısının çok olmasından ve abdest musluklarından kaplıca suyunun aktığından bahsetmektedir.


20161106_132247_zpsobd5xgu5.jpg


123_zpsv0osjs8r.jpg


Hünkar Camisi ve İsa Bey Hamamı[/URL]
 
Son düzenleme:

Hünkar Camisi'nden batı yönünde ilerleyince dört kemerli bir taş köprü olan Latin Köprüsü(=Latinska ćuprija=Latinska çupriya)'ne geldik. Osmanlı döneminde, Milyatska Nehri kenarında ağırlıklı olarak Dubrovnikli katolik ustalar yaşadığından bölgeye Latinluk denirmiş.İşte Latin Köprüsü'nün adı da bu bölgeden kaynaklanmaktadır.16. yüzyılda inşa edilen köprü Saraybosna suikasti ile ün yapmıştır.Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olan, Avusturya-Macaristan Arşidükü Franz Ferdinand ile karısı Sophia’nın sırp milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından vurularak öldürülmesi bu köprüde gerçekleşmiştir.Köprünün tam karşısındaki sokaktaki duvarın dibinde "Avusturya Macaristan Krallığı veliahtı Ferdinand suikaste uğradı Tarih; 28.Temmuz.1914" yazan bir levha bulunmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun iç karışıklıklar içerisinde bunalmasından yararlanan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu,1878 yılında bölgeyi kendi topraklarına katar.Bosna-Hersek’in Sırbistan’a bağlanması gerektiğini savunan Mlada Bosna(=Genç Bosna) örgütüne üye olan Gavrilo Princip adlı Sırp ve beş arkadaşı,çeşitli askeri tatbikatlara katılmak için Saraybosna’yı ziyaret eden Avusturya-Macaristan Veliahtı Franz Ferdinand ve hamile eşini, Latin Köprüsü’nden araçla geçerlerken öldürürler.İki ülkeyi bir arada tutan Habsburg hanedanının tek veliahtını öldüren Gavrilo Princip’in suikastte kullandığı silahın sırp malı olduğunu ve suikastçinin Sırbistan tarafından desteklendiğini öğrenen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Sırbistan’a savaş ilan edince yaklaşık dört yıl sürecek ve on milyon insanın ölümü ve otuz iki milyon insanın kaybolmasına neden olacak I. Dünya Savaşı başlar.II. Dünya Savaşı’ndan Bosna kuşatmasına kadarki süreçte köprüye Gavrilo Princip Köprüsü adı verilirse de sonra tekrar eski ismi olan Latin Köprüsü adını almıştır.



124_zps2lzeaneo.jpg



127_zps9viz2cy2.jpg



Latin Köprüsü ve Suikast Müzesi



Köprünün hemen bitiminde bulunan Suikast Müzesi(=Muzej Sarajevo 1878–1918=Muzey Sarayevo 1878-1918)'nde veliaht prens ve eşine ait eşyalar ve suikast hakkında kroki ve dokümanlar bulunmaktadır.
 



Artık bir kahve molası vermenin zamanı gelmişti.Latin Köprüsü'nün karşı çaprazında bulunan At Meydanı(=At Mejdan) tam aradığımız gibi sessiz sakin bir yerdi.Burada 17.yüzyılda bir hipodrom ve at ticareti yapılan yerler bulunuyormuş.1878 yılında burası bir meydana ve 1925 sonrasında parka dönüşerek Franze Josipa Parkı adını almıştır.Parkın içinde bulunan ve Avusturya-Macaristan mimarisinden izler taşıyan Müzik Pavyonu, ise II.Dünya Savaşı sırasında tahrip olmuş ve ancak 2004 yılında restore edilmiştir.


125_zpsiygkdl43.jpg


At Meydanı'nda yer alan Müzik Pavyonu


Parkın içindeki kafede denediğimiz Boşnak kahvesi bizim Türk kahvesine yakın ancak kahve aromasının daha yoğun olduğu bir tada sahipti.Onlar kahveyi bizde yapıldığı gibi soğuktan kaynatmayıp,sıcak suyun içine koyarak yapıyorlar ve cezve içindeki kahve yanında boş fincan,nefis lokumlar ve kıtlama şeker eşliğinde geleneksel sunum yapıyorlar.Fincana koyduğunuz kıtlama şekerin üzerine cezvedeki sıcak kahveyi döküyorsunuz ve kahveniz hazır oluyor.Dört kahve için 8 KM ödedim.


779e4e45-b1a8-4307-973e-6c1698c6a92d_zpsf1tnxqup.jpg


Boşnak Kahvesi


20160829_214257_zpsgbnivo9a.jpg


Saraybosna'dan ayrılmadan önce Bakırcılar Çarşısı'ndan hatıra olarak satın aldığımız bakırdan yapılmış kahve takımına 20 KM ödedim.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,843
Mesajlar
1,524,306
Kayıtlı Üye Sayımız
166,631
Kaydolan Son Üyemiz
drcard

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst