theodor_malinovski
Kamp II
Ynt: Karayoluyla Türkiye - Fas
şimdi bizde çay, yunanistanda frappe neyse fas'ta da nane çayı o. 4x şekerli nane çayı içiyorlar. bardaklar yapış yapış oluyor, o derece şekerli. çoğu restoranda bedava ikram aynı bizdeki çay gibi. şekeri içinde geldiği için ben sevemedim, içemedim.
tajin denen yemeği gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. bildiğiniz güveç aslında. fırında yapıyorlar. on numara verdim bu yemeklerine.
tabii agadir faslını anlatırken argan yağından bahsetmeyi unuttum. argan ağacı tüm dünyada sadece agadir bölgesinde yetişenn bir ağaç. zeytine benzeyen meyveleri olan dikenli ve vahşi görünümlü bir bitki. aracımızı bir argan ormanı kıyısında durdurup ne olduğğuna bakmak istediğimizde üzerimize bir ordu çeçe sineği çullandı. hemen arabaya kaçtık. buralardaki endemik hastalıklara dikkat etmek gerekiyor. phlebotomus cinsi kan emici tuhaf sinekler var. afrika uyku hastalığı bulaştırıyorlar. aman diyeyim. sivrisineğin bulaştırdığı sıtma gibi. her sinekte bu mikrop yok ama yine de repelllent(sinek kovucu losyon) kullanın özellikle agadir ve tanger bölgesindeki ırmak havzasında.
argan bitkisine geleyim. bu argan ağacının zeytine benzer meyvesinden yağ elde ediliyor ve "argan yağı" olarak bilinen oldukça değerli bir yağ. türkiye de litresinin değeri binlerce lira ile ölçülüyor. neden değerli olduğunu fas'ta anladım.
bu yağ argan bitkisinin çekirdeklerinden elde ediliyor. direkt olarak ağaçtan toplanan bitkilerden elde edilen yağ hiç bir işe yaramıyor. asit gibi. yakıcı ve acı. bu argan meyvesini keçiler yiyorlar. dış etli kısmı sindirdikten sonra sıçıyorlar. sonra bu dışkı içindeki çekirdekler toplanıp kırılıyor. aynı badem çekirdeği gibi. içinden çıkan kısım öğütülerek yağ elde ediliyor. keçinin bağırsağında işlemden geçmeyen argan çekirdeğinin yağı hiç bir işe yaramıyor. mutlaka keçinin yemesi lazım. o yüzden çok pahalı bir yağ bu. fas ziyaretlerini karayoluyla gerçekleştiren gezginler buradan alacakları 5-10 litre orjinal argan yağı ile seyahatlerini bedavaya getirebilirler. benden söylemesi.
neyse marakeş fotolarına devam edeyim ben laf uzadı...
şimdi bizde çay, yunanistanda frappe neyse fas'ta da nane çayı o. 4x şekerli nane çayı içiyorlar. bardaklar yapış yapış oluyor, o derece şekerli. çoğu restoranda bedava ikram aynı bizdeki çay gibi. şekeri içinde geldiği için ben sevemedim, içemedim.
tajin denen yemeği gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. bildiğiniz güveç aslında. fırında yapıyorlar. on numara verdim bu yemeklerine.
tabii agadir faslını anlatırken argan yağından bahsetmeyi unuttum. argan ağacı tüm dünyada sadece agadir bölgesinde yetişenn bir ağaç. zeytine benzeyen meyveleri olan dikenli ve vahşi görünümlü bir bitki. aracımızı bir argan ormanı kıyısında durdurup ne olduğğuna bakmak istediğimizde üzerimize bir ordu çeçe sineği çullandı. hemen arabaya kaçtık. buralardaki endemik hastalıklara dikkat etmek gerekiyor. phlebotomus cinsi kan emici tuhaf sinekler var. afrika uyku hastalığı bulaştırıyorlar. aman diyeyim. sivrisineğin bulaştırdığı sıtma gibi. her sinekte bu mikrop yok ama yine de repelllent(sinek kovucu losyon) kullanın özellikle agadir ve tanger bölgesindeki ırmak havzasında.
argan bitkisine geleyim. bu argan ağacının zeytine benzer meyvesinden yağ elde ediliyor ve "argan yağı" olarak bilinen oldukça değerli bir yağ. türkiye de litresinin değeri binlerce lira ile ölçülüyor. neden değerli olduğunu fas'ta anladım.
bu yağ argan bitkisinin çekirdeklerinden elde ediliyor. direkt olarak ağaçtan toplanan bitkilerden elde edilen yağ hiç bir işe yaramıyor. asit gibi. yakıcı ve acı. bu argan meyvesini keçiler yiyorlar. dış etli kısmı sindirdikten sonra sıçıyorlar. sonra bu dışkı içindeki çekirdekler toplanıp kırılıyor. aynı badem çekirdeği gibi. içinden çıkan kısım öğütülerek yağ elde ediliyor. keçinin bağırsağında işlemden geçmeyen argan çekirdeğinin yağı hiç bir işe yaramıyor. mutlaka keçinin yemesi lazım. o yüzden çok pahalı bir yağ bu. fas ziyaretlerini karayoluyla gerçekleştiren gezginler buradan alacakları 5-10 litre orjinal argan yağı ile seyahatlerini bedavaya getirebilirler. benden söylemesi.
neyse marakeş fotolarına devam edeyim ben laf uzadı...