Sayın wankel'in sorusuna cevaben (Admin'den bu yazışmaya dokunmamasını rica ediyorum; standard kumdur-güneştir-yemektir gezi izleniminin biraz dışına çıkıyoruz ama o kadar özgürlüğümüz olsun lütfen.)
Sorunuzun yanıtı: Muhtemelen evet.
Aslında mesele "akılcılığı" ve "evrensel etik ilkeleri" ön planda tutmakta. Yani Türkiye, arkaik şaman dininde kalsaydı ya da Mevlana, Bektaşi-Alevi öğretisine sırtını bu kadar dönmeseydi ya da Müslümanlığın şekilci pratiklerini özünden daha üstün tutmasaydı ya da ağırlıklı Deist/Agnostik/Ateist felsefeyi benimseseydi ya da hıristiyanlıkla tanışsaydı MUHTEMELEN içinde yaşadığımız toplu kendini daha fazla bilen, daha toleranslı ve asgari nezaket/görgü kurallarını çok daha fazla içselleştirmiş bireylerden oluşurdu...
Buraya kadar "muhtemelen" diyorum. Bundan sonrası ise "kesin" bilgidir:
Dinin temeli ahlaktır. Tersi doğru değildir. Yani ahlaki değerler din temelli değildir. Ancak dini inanışlar içinde vücut bulurlar.
İfade etmeye çalıştım.
Geziyle ilgili bazı resim ve ek yorumlarımı birkaç gün içinde göndereceğim.
Sevgiler
Sent from my LG-H815 using Tapatalk