Ben her zaman karavanımla sevdiğim yerlerde olmayı sevdim. Çok güneyleri sevmiyorum çünkü çok sıcak. Balıkesir'de Erdek ve Burhaniye'yi seviyorum. Buralara gidip kalırsam mutlu olurum. Sonra da Angara'ya dönerim belki de karavanımla Ulaşan'da takılmaya devam ederim.
Ben kampçı dostlarımı hep el üstünde tuttum. Kendilerine ailemden büyüklerim gibi davrandım. Saygıda sevgide kusur etmedim. Ben böyle bir kimseyim. Yunus'un dediği gibi, Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz.
Sonra A101'e uğradım. Oradan okula vermek için Dibek Kahvesi ve Türk Kahvesi aldım. Başka şeyler de aldım. Sonra Güçlü ile okula, lojmanıma geri geldim.
Arılarım vardı ama onlara bakmayı tam anlamıyla öğrenememiştim. Anayı bile bulamıyordum yani. Biraz körükçülük yapmak istedim yanında olduğum arıcıya ama o da bizi yetiştiremedi. Herkesin her işi yapamayacağı gibi bir işi herkes de öğretemez, Herkes de öğrenemez zaten. Bunlar gerçekten meşakatli işler. Ben çıtalara tel takıp temel petek takma gibi işler yaptım. Kovanlarımı boyadım falan ama arılarıma güzel bir bakım yapamadım. En nihayetinde bu işten vazgeçmek ve zarar etmek durumunda kaldım. Ama kendime bir usta bulsam yeniden bu işi öğrenmeye çalışacağım.
Ama bu arıcılık işi de içimde kalmadı yani. Onu da özgürce dilediğim gibi yaptım. Tabii beklediğim gibi olamadı ama olsun. Ben denedim, günah benden gitti...
Vefayı, doğayı, iyiliği ve iyi olan değerleri seviyorum. Ben yola iyiler için çıktım. Kaç yılım kaldı ki dolu dolu yaşayacak? Niye kötü olayım, Kötülükten yana olayım?