Ynt: www.kalanbilir.com Off-Road Güncesi (29-30 Aralık 2008 - 01 Ocak 2009)
Herkese merhabalar,
Öncelikle şunu söylemek isterim fotoğraflarla görmüş olduğunuz bu konu bir geziyi değil bir kurtarma hikayesini anlatmaktadır. Bu sebeple bu kurtarma sürecinde yer alan kimselerin orada bulunuş gayesi “mahsur kalanları kurtarmak ve yardım etmek” tir.
Amaç eğlence değildir.
Gelelim hikayemize…
Nadir abi aradı Salı günü “ibo perşembeye müsaitmisin acmat şaft kesti arazide” dedi.
“Hayırdır” diye sordum.
Durumu anlattı.
Oktay’ın aracı geçtiğimiz cumartesi Pazar off-road için bir parkura girmiş ve çıkışa doğru saplanıp kalmış aracı kurtarmak içinde Oktay Nadir abiyi arayarak destek istemiş ve Nadir abi de yardıma gitmiş ve düz arazide manevra yaparken Acmat’ın ara şaftı zorlanmadan kesilmiş ve oracıkta mahsur kalmış.
Sayı bir iken iki olmuş.
Sonrasında ertesi gün Oktay’ın aracı çıkarmak için oraya giden Tayfun abi ve siteye üye olmayan ama unimogçuların sanayide varlığını bildiği bir unimogta söz konusu arazide mahsur kalmış.
1’di 2 olmuştu sonra bu 4 oldu.
Artık son çare İlker abinin sarı unimogtaydı ve o da olmazsa iş makinelarıyla bölgeye girilecekti.
Neyse sözleşildiği gibi 1.1.2009 Perşembe günü saat 14.30’da İlker abi, Nadir abi, Can, ben, Tayfun abi, Oktay, mahsur kalan unimogun sahibi Mehmet bey ve bir çalışanı, Serkan bey, Atilla abi söz konusu arazide araçların bulunduğu yerde buluştuk.
Gün ışığından faydalanmak için hemen plan yapıp kurtarma operasyonuna başladık.
Arazideki çamur adeta ekmek hamurunun az sertleşmiş halindeydi.
Daha bismillah ilk adımı attım ve hoop çamurun içine 60 70cm kadar battım. Yardımla çizmemi de orada bırakmadan çıkabildim.
Arazideki yolu varın siz düşünün…
Yol bu şekilde bir yapıya sahip ve daha önceki denemeler yüzündende ciddi deformasyon belirtileri göstermişti.
Plana göre ilk olarak mahsur kalan cadde lastikli ve 2 vinci olup tahminimce yanlış kullanımdan ötürü sıkışmış olan Mehmet beye ait çift kabin unimogu çıkartacaktık.
İlk olarak İlker abinin sarı unimogu bir noktaya sabitlemek gerekti çünkü vinçleme esnasında aracın kaymaması en önemli unsurdu.
Bu noktada henüz kurtarma sürecinin başında her kafadan bir ses çıkması sebebiyle ancak 20dk da sabitlemeyi yapabildik çünkü henüz ilk defa karşılaştığım insanlar unimogun vincini dahi kullanmayı bilmezken plana yön vermeye çalışıp vakit kaybettirdiler nitekim orada “yardım etmek” amacıyla bulunuyorduk ve planlananın gerçekleşmesi uzadıkça arazide daha uzun süre kalacağımız belli oluyordu.
İlker abinin Unimogu sabitledik ve vinci Mehmet beyin “çalışan!!” unimoguna bağlayıp mahsur kalınan yerin henüz başında olan ve virajlı derin kanaldan çekmeye başladık.
Mehmet beyin çift kabin unimogu gerçekten çok iyi toplanmış ve iyi durumda bir doka dizel 406.
Yani motor ve model olarak İlker abinin mogun ikizi…
İlker abiyle vinci temkinli olarak ağır devirde çalıştırıyoruz ki dakka bir gol bir olmayalım diye…
O arada da ara mesafedeki arkadaşlar Mehmet beye aracın gazına biraz daha asılması konusunda bağırıyorlar çünkü aracı güçlü fakat Mehmet bey anladığım kadarıyla arazi deneyimi çok olmadığı için gaza temkinli olarak basıyordu…
Fakat gaza ara ara bastığı veya yarım debriyaj durumunda kullandığı için unimog bir türlü aşabileceği bir engeli aşamıyor ve olduğu yerde patinaj yapıyordu….
Sonrasında ise Mehmet beyin gaza basmadığı için kanaldan çıkamayan araç tümüyle bizim vince yükünü verdiğinden aracın geri kaçmasıyla İlker abinin vince binen yük halatı kopardı ve ilk araçta korktuğumuzu başımıza getirdi.
Aradan geçen 20 30dk lık bir süreçten sonra planı değiştirip kurtarıcı olan unimogu daha yakına sabitleyip kopan halatını yine makaraya sarıp operasyona devam ettik…
Mehmet bey yine gaza basmıyor ve üzerinde oturduğu canavarı basit noktalarda bile uyandıramıyor, kaydırıyordu…
Bizde sarı unimogla vinçle çekmeye devam ediyorduk…
Neden sonra saat 17.30’a doğru gelirken ve yolun zorlu olan kısmı aşıldığında Mehmet bey saatlerdir süren “bas gaza” çağrılarımıza rağmen yarım debriyaj yapması yüzünden aracının debriyajını duman dumana bıraktı... 3 saattir epi topu 200m gitmemişken hava yavaş yavaş soğumaya ve yorgunluk çökmeye başlamıştı fakat tüm araçları çıkaracağımız inancından vazgeçmiyorduk…
Mehmet bey sonunda parkurun düzlük alanında gaza basıp patinajından kurtulup yukarı kadar aracını çıkardı…
Sonunda hava karardı ve saatler 19’a yaklaştı.
Bu arada Yücel abi ve arkadaşları imdadımıza yetişip yanan ateşte sucuk ekmeklerle kurtarma operasyonumuza iaşe desteğinde bulundu…
Sıra geliyor 2.araca…
Artık bundan sonra zorlanabileceğimiz tek araç Acmat kalmıştı.
Oktay’ın aracı da yürümez halde olduğundan onun aracını çıkarmamız saat 22 civarını buludu ve kendi aracı kurtulan Mehmet bey aramızdan izin isteyerek ayrıldı
Sonrasında ise Tayfun abinin suzuki’sini de 12’ye kadar süren uğraşlarımız sonucu çıkardık ama çamurun içinde yürüme zorluğundan, vinç halatını ve çamurdan ağırlaşan strapleri taşımaktan, ağaca bağlayıp sökmekten adeta pilimiz bitme noktasına gelmişti..
Herkes çok yorgun ve çamurun içinde üşüyordu..
Fakat son bir hamle ile acmat’ı kurtarmak için ilk başladığımızda 60 70cm derinliğinde olan ve son inişimizde bu derinliğin 150cm civarına çıktığı kanala inmeden, acmat’ın ve unimogun halatlarını birbirine bağlayıp daha önceki araçları çekerken yaşadığımız sabitleme sorunlarını ve sıkıntılı noktaları göz önünde alarak inebildiğimiz en sağlam noktaya kadar eğimli arazide unimogu sabitleyip vinci çalıştırmaya koyulduk…
6 tonluk acmat’ı manevra yaptıramadığımız için geri geri çekerek çıkarmaya başladık ve santim santim ilerliyorduk…
İlk aracı çıkarırken 60 70cmlik kanal şimdi 150cm olmuştu. Mehmet beyin unimogu yürür halde olduğu halde orayı geçemezken Nadir abinin acmat geri geri ve yürümez halde kanaldan sorunsuzca çıktı.
Sonra ağır ağır acmat’ı mümkün olduğunca en uzak noktadan sabitleme yapıp sadece vinçleyerek çekiyorduk…
Unimog ara ara zorlanıyordu çünkü saatlerdir çalışıyor ve 6tonluk bir aracı ekmek hamuru gibi yumuşamış bir çamur deryasında çekmeye çalışıyordu…
Ve sonunda acmat’ı zorlu olan yerden kurtarıp düzlüğe alıyoruz artık yola vinçleyerek değil strap ile çekerek devam edebilmek için unimogu normal gidiş yönüne doğru çevirdik..
Herkes araçların kasalarına bindi ve tam 30m gitmişken mog patinaja kalktı ve yeniden vinçlemek zorunda kalmıştık ama bu sefer mogu sabitleyebileceğimiz tek bir ağaç bile yoktu ortada…
Bulunduğumuz yerin biraz ilerisinde bir ağaç öbeği bulduk ve mogu sabitledik ama hava o kadar soğuktu ki hepimizin parmakları nereydese artık kapanmıyordu.
Mogu son bir hamle ile saatler sabah 03’e yaklaşırken bağladık ağaca ve acmatı çekmeye başladık.
Sonunda acmatı yine düzlüğe çıkardık ve çekerek çıkarmaya devam ettik.
Bu arada Atilla abi aracıyla önde İlker abinin moga mogta acmata bağlıydı ve metre metre düzlüğe çıkmaya başlamıştık.
Ana yola çıktığımızda saatlerimiz sabah 04’ü gösteriyordu.
İlker abi 13.5 saattir mogun tepesindeydi…
Nadir abi sürekli fotolama ve halatlamada yön gösteriyordu.
Atilla abi, Serkan abi , Can, ben, Oktay, Tayfun abi ise halatlama, vinçleme, ağaçlara sabitleme ile can hıraş şekilde çalıştık.
14.30’da başladığımız kurtarma operasyonunu tam 13.5 saat sonra ikisi yürümez halde 4 aracı kaldıkları yerden çıkardık.
Bir araçla başlayan ve dört aracın mahsur kalmasıyla sonuçlanan bu durumu büyük bir dayanışma, paylaşma örneği sergileyerek 13.5saatte olumlu neticelendirmemizde emeği geçen
Nadir abi, İlker abi, Atilla abi, Can, Tayfun abi, Serkan abi ve Oktay’a teşekkür ederim.
Ayrıca Yücel abiye de desteğinden ötürü çok müteşekkir olduğumu iletmek isterim.
Bu operasyondan neler kazandık peki?
- herhangi bir otoritenin olmadığı bir grupta ancak 2.araçtan sonra koordineli olarak çalışmayı öğrendik ki bu çok kısa bir süre aslında..
- Mehmet bey aracının hangi durumlarda neler yapabileceğini gördü.
- Vincin halatının bir insana nasıl zarar verebileceğinin bilincini asla kaybetmedik.
- Orada kendi aracı olmadığı halde kurtarma esnasında çok dikkatli olunduğunu gördük.
- Fikir paylaşımlarını laf kalabalığı ile değil de deneyerek yaptık.
- Birimizin göremediğini başka birinin görebildiğini öğrendik.
- Bir yudum suyu paylaşmayı öğrendik.
- Araziye gittiğini annesinden saklayıp bize kaçak olarak yemek getiren fedakar dostlarımızı gördük.
- Zamanlamanın kıymetini, çamurun kasvetini, soğuğun titretmesini, bir yudum sıcak çayın değerini öğrendik.
- Risk alarak arazide yol almanın neticelerinin ne olabileceğini gördük.
Ve hepsinden öte bu sitede bir araya gelen insanların “bir telefonunun” ne kadar önemli olduğunu, bir "merhaba"nın kıymetinin ne kadar büyük olduğunu gördük…
Hepimize geçmiş olsun…
Bu başlık umarım arazide araçlarını kırarcasına hareket eden, haydiyin yeni maceralara depar koşalım diyen, benim arabamın markası senin arabanın markasını öper diyen kimselere durup düşünmeleri konusunda iyi bir örnek olur…
İçinde bencillik barındıran hiç kimse yılın ilk günü sabah erken kalkıp, öğlen vakti çamura girip, saatlerce soğukta her yeri çamur içinde ertesi gün saat 4’e kadar yardım etmek için uğraşmaz…
Lütfen bunun değerini bilelim…
Bu konuyla ilgili görüşlerim bu şekildedir ve siz okuyanlardan ricam lütfen bunun bir yardım çalışması olduğunu unutmayın, burada yaşananlar eğlence için yapılacak bir şey değildir…
Saygılarımla…