Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km
İtalya
Daha önce de belirtmiştim, İtalya’ya kapağı atmak benim için çok önemliydi, Tunus’a kadar geldikten sonra aynı yoldan Türkiye’ye dönmek istemiyordum. Gemiye binmem İtalya’ya gireceğim anlamına gelmiyordu. Gemi yolculuklarında, pasaport işlemleri güverteye çıkan gümrük memurları tarafından yapılıyor, eksik veya yanlış varsa karaya ayak basmadan geldiğiniz limana yollanmanız olasılık dahilinde. Neyse ki seyahat belgelerimden ve arabadaki eşyamdan emindim. Schengen alanındaki ülke vatandaşlarının pasaportlarına hızlıca damga vurup gönderirken, beni kenara çekip beklettiler. Halen eski tip pasaport kullanıyorum, küçük fotoğraflı ve çipsiz. Evirip çevirip pasaportu incelediler, nerede kalacağımı sordular. “ Kamp malzemem var ve tur yapıyorum, sürekli hareket halindeyim ve kesin seyahat takvimim yok, bu yüzden otel rezervasyonum da yok.” dedim hiç kıvırtmadan. Ülkeden vize süresini aşmadan çıkacağıma dair başka bir kağıt hazırlayıp imzalattılar, arabaya gidip gemiden indim, nihayet Avrupa topraklarındaydım.
Palermo’nun batı çıkışında yol kenarında geceyi geçirdikten sonra, Sicilya’nın en batısında kalan sahildeki yükseltilerde kurulu Erice Kasabası’na yöneldim. Eryx Dağı’nın tepesindeki bu kasaba çok iyi korunmuş taş evler, kiliseler ve sokaklardan oluşuyor. Açık havalarda bu dağdan Tunus kıyılarının görülebildiğine dair rivayetler de mevcut.
Burada geçirdiğim daha ilk dakikalarda, İtalya gezimin kalan kısmında ne tarz güzellikler göreceğime dair kuvvetli ipuçlarının almaya başlamıştım. Daha iki gün önce kupkuru, sıcak ve kişideki perspektif duygusunu yokeden çöllerdeyken, şimdi serin ve yağışlı iklime geçivermiştim; dağ, deniz ve yeşilliklerle kaplı bir coğrafyadaydım.
Kasabanın ıssız sokaklarına otomobilden daha geniş bir araçla dalıp, fazla ilerleyemeden, ağa takılmış balıklar gibi duvarların arasında sıkışıp kaldıktan sonra, sağa sola sürtmeden geri çıkmak epey uğraştırdı. Güney İtalya’nın tarihi kasaba ve şehirlerinde insanların neden zenginiyle-fakiriyle çok küçük otomobiller ve motorsikletler kullandığını anlamak bu tecrübeden sonra pek güç olmadı.
İtalya’da neredeyse tüm yerleşimlerin korunup günümüze kadar ayakta kalması sağlanmış tarihi dokusu mevcut. Eski yapıların bulunduğu çekirdek bölgeye hiç dokunulmuyor, ekleme yapılmıyor, sadece düzgün restore edilip, turistik bölge haline getiriliyor ve yine kullanılmaya devam ediliyor. Yeni binalar ve sokaklar ise bu bölgenin tamamen dışında, inşa edilmiş. İtalyanlar tarih ve çevre bilinci yüksek insanlar, kendilerine bahşedilmiş mükemmel tabii zenginlikleri ve tarihi mirası korumak, bunlardan ekonomik anlamda yararlanmak üzere çok başarılılar bana göre.
Erice’den sonra adanın güney sahilinde ilerlemeye devam edip Agrigento Kasabası’na yöneldim. Geçtiğim yollar üzerinde tek bir çıplak toprak parçası yoktu. Tarım yapılabilecek her alan ekiliydi. Çoğu insan bu ülkede sadece sanayi üretimi var zanneder, oysa İtalya aynı zamanda bir tarım ve balıkçılık memleketi. Yemeklerinin güzelliğini bereketli topraklarında yetiştirdiği bitkilere, hayvanlara denizlerinden çıkan ürünlere borçlu.
Eğer karavan seyahati veya çadır konaklamalı gezileri seviyorsanız, bence İtalya’yı baştan aşağı gezmek size unutamayacağınız güzellikler yaşatır. Temiz, düzgün, şirin şehirler; tarihi güzellikler; dağlar, göller, deniz, ormanlar..Gezgin daha ne ister ki? Elbette İtalyan insanı öyle Arap ülkelerindeki gibi, sokakta rastlayıp sizi evde misafir edecek kadar sıcakkanlı değil, bazı bağlantılar ve referanslarla ilişki kurulabilir ancak, yine de kuzey milletleriyle karşılaştırıldığında daha sempatik sayılırlar.
Agrigento’ya vardım. Bu kasaba adadaki benzerleri gibi tepelere kurulmuş, Sicilya’nın en eski yerleşimlerinden. Burada engebeli araziye yayılmış M.Ö. 400’lerden kalma Roma tapınaklarının yanı sıra, kasabanın merkezinde Ortaçağ’dan kalma kiliseler ve daha yeni Barok dönem atmosferini barındıran taş binaların sıralandığı sokaklar mevcut. Agrigento’nun diğer namı da mafya ile birlikte anılmasından geliyor. Sicilya’nın güneyindeki bu gözlerden uzak sahil Avrupa’ya uyuşturucu madde girişinin yapıldığı belli başlı yerlerdenmiş.
Yolculuğum batı kıyısında yeralan adanın büyük kentlerinden Catania’ya doğru sürdü..