Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1,172
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 198,209
Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

videonun dili de gerekli olyor bazen iikolay gelsin
 

Etiketler
Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Müzikle kurguyu yapanı tebrik ederim,hele sonlarda Moby nin ritmine uymuş,çok başarılı.
Bu kamerayı bilmiyordum ben.Daha çok kask kamerasına ilgi duydum hem senin bakış açından hemde elleri boşa çıkardığı için o yöne kanalize olmuştum ayrıca hd olanıda mevcut araç camının önüne tlf nu takar gibi kullanada biliyorsun(http://shop.ebay.com/sis.html?_nkw=helmet+camera+video+cam+helmet+cam)
ama bu kamera geçekten çok başarılı insanda mutlaka bundan bende de olmalı dedirtecek cinsten.
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

emeğinize sağlık. sayenizde bizde oralara gitmiş gibi olduk
 


Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Beni yeniden Kahire’ye götürün.

Yeryüzündeki başka kentlerle kıyaslanamayacak nadir şehirlerdendir Kahire. Batının oryantalist roman ve filmlerine konu edilmesi bu yüzdendir. Bazen bir şehire gideriz, bizleri büyülü atmosferiyle eritip yutar ya, hani hiç ayrılmak istemeyiz ya da giderken beraberimizde götürmek isteriz orada yaşadığımız duyguları, işte o hissi fazlasıyla verir Kahire, fotoğraf karelerine, betimleme cümlelerine sığdıramayacağınız o hissi.. Kıta Avrupası’nın temiz, düzenli gotik ve barok kentleri gibi değildir asla, öyle kör göze parmak sokacak görkemde ve sayıda abideleri yoktur her attığınız adımda karşınıza çıkan..Kahire İstanbul gibidir, görmeye yüreğinizin dayanmayacağı fakirlikleri,kirleri tutar bağrında, ardından sınırsız zenginliği ve ihtişamı yığar yolunuzun üstüne, tokadını atar. Olanca hoyratlığına, umursamazlığına rağmen, tarihin kendisine emanet ettiği mirasları tamamen yoketmeyi başaramaz. Trafik sıkışıktır, ama sıkıcı değildir, direksiyondaysanız, lunaparkta çarpışan arabalara binip çarpışmamaya çalışan, heyecanlı, biraz gergin insanlara benzersiniz. Çevrenizde çiziksiz veya göçüksüz tek araç bulunmadığını farkedince, “ Çizdireceğim kesin de, bakalım ne zaman?” diye düşünmeye başlarsınız, trafik sizi öldürmez, ama süründürür en sağlamından. Taksiye binip yan koltukta çevreyi izlemeyi tercih ederseniz, yolculuk hiç bitmesin istersiniz, araçlar caddelerde Nil Nehri kadar yavaş akarken, kaldırımlardaki, meydanlardaki hayatı daha iyi gözlemleme imkanı bulursunuz.
Kentin dört yanı çöldür, dolayısıyla tüm binalar tozlu ve soluk görünmektedir, yapıldıktan sonra hiç boya veya tamir görmemiş gibidirler, bu durum asaletlerinden kaybettirmekte midir? Hayır. Kahire, misafirlerine şirin görünme derdine düşmeyecek kadar biricikliğinin farkındadır, gelmek isteyen gelir, görmek isteyen görür. Gresle pişirilmiş kadar yağlı yemekler de bulunur, hafif ve güzel olanları da, biraz aramak lazımdır, turist üniformalarını çıkartıp ortama karışmak gerekir. Her türlü alışverişlerde ve özellikle taksilerde dip fiyatı bulmak imkansızdır, zaten buna takılıp gerilimli pazarlıklara girişilmemelidir, ikinci günden itibaren kafada bir fiyat mantığı oluşturulup ona göre hareket edilmelidir. Kahire, zaman ayrılması gereken, temel turist toplanma noktaları dışındaki köşeleri de keşfedilmesi gereken, hatta tekrar gitmeyi isteten, bence dünyanın en kendine özgü kentlerinden biridir.


Kardeş bura Kahire mi?


Tamam İstanbul’da on senem geçti, metropoller ne uçsuz bucaksızdır bilirim, ama keşmekeşe tamamen alışmak mümkün değildir. Çevre yollarına, yön tabelalarına rağmen insanın kafası kısa sürede karışmaya başlayabilir. ‘Kahire’ye hoşgeldiniz!’ yazısını gördükten sonra merkeze kısa sürede ulaşabileceğimi düşünürken, kenarda yol sorduğum vatandaş Tahrir Meydanı’na daha yirmi kilometreden fazla mesafe bulunduğunu söyledi, Arapça yol tarifini bile anladım, gelirken kum fırtınası yüzünden beynime kaçan kum taneleri kısa devre yaptırıp kafamdaki Arapça modülünü mü devreye sokmuştu acaba? Bazen insanın bomboş zihinle değil de, kafasının içinde yeri ve zamanı geldiğinde açılan soyut bilgi kutucuklarıyla doğduğuna dair ciddi şüpheler duyuyorum, Mısır Arapçası’nı Ortadoğu ve Körfez Ülkeleri’nde yaşayan Araplar bile anlamıyormuş, onu da belirteyim.
Yarım saatlik sürüşten sonra, Türkiye ile kıyaslandığında çok daha sert ve kuralsız trafiğin içinde sürüklenerek hedeflediğim Tahrir Meydanı’na varabildim. Mısır’da iki kentte trafik çok karışık, Kahire ve İskenderiye’de. Buralar dışında, belli raconları bildiğiniz takdirde fazla sorun yok. Şehir trafiğinde aktif sürüş şart, araçlar birbirlerinin konumuna göre hareket yapıyorlar, burun farkıyla öndeki araç üstünlüğü ele geçiriyor. Yanları ve arka tarafı da kollamak gerekiyor, beş-altı saniyede bir üç aynaya bakıp santimetre hassasiyetinde konum düzeltmesi yapmak şart, bunu alışkanlık haline getirmeyen adam, iddia ediyorum aynı gün içerisinde arabayı çizdirir Mucizevi şekilde Mısır macerasını vartasız atlatsam da defalarca çarpışma ve temasın kıyısından döndüm, çevremde çarpışanları gitgide kanıksayarak izledim. İnsanlar öyle alışmış ki duruma, özür dileyip gülümseyip devam ediyorlar, mağdur durumdakiler de seslerini pek çıkartmıyorlar.

Tahrir Meydanı’ndaki polislere arabayı park edebileceğim yer sordum, burası yirmi milyonluk kentin merkezi ve yol kenarına araba bırakmak imkansız. Polisin işaret ettiği doğrultuda, Talat Meydanı’na doğru ilerleyip, başka polise tekrar sordum, gösterdiği sokağa girdim. Sokakta, garaj niyetine işletilen binanın sorumlusunu bulup, arabayı birkaç gün burada bırakmak istediğimi söyledim, beni içeride uygun yere aldı. Bazı eşyalarımı alıp otel aramaya ve etrafı tanımaya çıkmak üzereyken, görevli adam eliyle el freni ve vites işareti yaptı. “Sanırım freni çekip, viteste bırakmamı istiyor .” derken mesele anlaşıldı, tam tersini yapmamı söylüyormuş. Mısır’da şehir içinde park ederken direksiyon düz, vites boşta, el freni inik bırakmak gerekiyor, böylece balık istifi park elden arabalar ileri-geri itilerek, diğerlerine manevra alanı açılıyor.
Talat Meydanı’nda önce, Ürdün’de karşılaştığım Denis’in önerdiği otele gittim, doluydu, resepsiyondaki çocuklardan başka yer önermelerini isteyince, biri beni Tahrir Meydanı’na yakın, müzenin tam karşısındaki, otele götürdü, burası gayet uygundu, yerleştim. Mısır’da düşük ücretli oteller genelde binaların ara katlarında, yani bütün bina otel değil.
Yerel lezzetler keşfedecek havamda değildim, standart ve risksiz bir akşam yemeği için gelirken caddede gördüğüm hamburgerciye yöneldim. Hava kararana dek kalan vakitte çevredeki caddeleri dolaşıp, otele döndüm..
 



Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Talat Meydanı ve buraya bağlanan caddeler.

IMG_6779p.jpg


IMG_6781p.jpg


IMG_6783p.jpg


IMG_6784p.jpg


IMG_6785p.jpg
 




Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Bizim şehirlerden bir farkı yokmuş ... :D
Sol köşedeki binanın sahibi önce 2 kat ,sonra 1 kat daha ilave etmiş ... ;D
Statiği belki 1 kat daha kaldırır ... ;D ;D

[attachment=1]

rIMG_6781p.jpg
 




Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

oort cloud' Alıntı:
Bizim şehirlerden bir farkı yokmuş ... :D
Sol köşedeki binanın sahibi önce 2 kat ,sonra 1 kat daha ilave etmiş ... ;D
Statiği belki 1 kat daha kaldırır ... ;D ;D

[attachment=1]

İyi detay görmüşsünüz yine, gerçekten sonradan eklenmiş gibi duruyor, dikkatli bakınca.. Kentin bu bölümü aşağıdaki resimlerden de görüleceği üzere Arap mimari tarzında değil. Ülke, Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyetinden çıkıp İngiliz manda yönetimine girdikten sonra imar edilmiş bu bölge. Mısır'ın tam bağımsızlığını elde ettiği 1950'lere kadar İngiliz etkisi sürüyor. Mısır, Osmanlı İmparatorluğu'nun hiçbir döneminde Avrupa kadar öncelikli hedef olmadı hiç, kolayca kontrol altında tutulan uzak bir vilayetten ibaret kaldı kaybedilene dek..

özcan dağ' Alıntı:
Sizi imrenerek takip ediyorum.
Saygılarımla

Teşekkürler..
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Nil’de yelken açmak.

Kahire’deki ilk sabahımda, Mısır’ın en görülmeye değer yerlerinden Milli Müze’yi
gezmeyi tercih ettim, otelin hemen karşısındaydı. Burası ülkenin en önemli, dünyanın da en zengin müzelerinden. Sergilenen eserler kadar iç mimari yapısı da etkileyici, bina 18. yüzyılın başında yapılmış. Elbette daha büyük ve görkemli müzeler var dünyada, ancak bu müzede sadece Mısır’ın kendi topraklarından çıkarılan tarihi miras sergileniyor, başka ülkelerden kaçırılan veya çalınanlar değil. Mısır’ın binlerce yıllık tarihine ait izleri topluca burada görmek mümkün, müze gezmeyi sevmeyen insanları bile etkileyecek çeşitlilikte objeler var. Tarih öncesi çağlardan firavunlar dönemine, oradan Roma hakimiyetine kadar, üretilmiş belli başlı eserler iyi biçimde tasniflenmiş. Müzeyi hakkıyla gezmek bir gün sürer. Firavun mumyaları kısmına tıpkı Topkapı Sarayı’ndaki Harem Dairesi gibi ayrı ücret ödeyerek giriliyor..
Akşamüştüne doğru müzeden çıkıp şehir merkezinde, Talat ve Orabi Meydanları çevresindeki bulvarları, sokakları dolaştım, kahvelerde oturup çay içtim, genelde yerli halkın rağbet ettiği yiyecekleri tatmaya gayret ettim.
Nil’in Tahrir Meydanı yakınındaki kıyısındaki feluccalardan kirlayıp bir saatlik gezinti yaptım. Felucca, Nil Nehri üzerinde yüzyıllardır kullanılan, Latin tipi yelkenli farklı boyutlardaki kayıklara verilen ad. Bu kayıkların üzerinde manevra motoru yok. Yelkenlerde kullanılan mekanizma, görünüş itibariyle günümüz modern Latin düzeninden biraz farklı, rüzgarın durumu ve gidilecek yöne bağlı, halatlar ve direkler kullanılarak balon, genova veya ana yelken formasyonları verilebiliyor, yelkenin şekli ve büyüklüğü değiştirilebiliyor. Felucca gezintisi, bence Kahire’ye gidildiğinde mutlaka tecrübe edilmesi gereken şeylerden, binecek kişi sayısı fiyatı değiştirmiyor, saatlik en fazla onbeş-yirmi liraya kayık kaptanıyla birlikte sizin..

Kahire Müzesi

[attachment=1]

IMG_6816p.jpg
 






Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,785
Mesajlar
1,523,754
Kayıtlı Üye Sayımız
166,600
Kaydolan Son Üyemiz
emirkucukgenc

SON KONULAR



Geri
Üst