seyr-ü zafer
Zirve
Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km
İnanç, kardeşlik, barış, kan davası, çıkar, savaş, ölüm.
Dünyanın başka hangi bölgesinde, küçücük bir toprak parçası üzerinde böylesine zıt duygular hissedilir, böyle aykırı yaşamlara şahitlik edilir bilmiyorum, hayatını tüm bu olan biteni anlamlandırmaya adamış nice akil kişilerin bile işin içinden çıkamayışının sebebini ancak oralara gidip yaşanan atmosfere dahil olunca anlıyorsunuz, önceden sayfalarca bilimsel makale okumak, bilgisine güvenilen insanların kestiği ahkamları dinlemek faydasızlaşıyor, söylenen ve yazılanların hiçbiri tek başında doğru değil, Hristiyanlarla Müslümanlar birlikte sorunsuz yaşayamazlar mı? Ama işte Suriye’de yaşıyorlar, konuştukları, dünyanın en eski dillerinden Aramice de yaşatılmaya çalışılıyor, dağın eteklerine kurulmuş kasabada taş evlerin arasındaki yan yana cami ve kiliseleri görüyorsunuz, onlar yüzlerce yıldır orada yan yana durabiliyor, içlerinde ibadet eden insanlarıyla birlikte. Mısır’da konuştuğum Hristiyanlar da “Biz böyle iyiyiz, birlikteyiz, öyle kalacağız.” diyorlar, biribirlerini boğazlamaya çalışmıyorlar. Müslümanlarla Museviler birlikte yaşayamazlar mı? Ama işte Türkiye’de ve İran’da yaşıyorlar. İran devlet başkanları İsrail’i yeryüzünden sileceklerini söylüyorlar, aynı ülkede Zerdüştlerin ateşkadehleri yüzyıllardır sönmüyor, Musevi ve Hristiyanlara politik kadrolarda kontenjanlar ayrılıyor. Şeriat devleti olması sebebiyle alkol kullanımı ve ticaretinin Müslümanlara yasaklandığı ülkede, gayrimüslimler bundan muaf tutuluyor ve kendi hayatlarını sürdürebiliyorlar, dinlerinin propagandasının yapabilmek dışında özgürler. Bir başka köşede Gazze’de kadınların çocukların üzerine bombalar yağıyor, kilometrelerce tecrit duvarları örülüyor, tüm bu olan biteni tek paradigmayla açıklamaya imkan ihtimal yok.
Maalula, nüfus çoğunluğunu Arap Katoliklerin oluşturduğu sevimli ve yaşlı Suriye kasabası. İrili ufaklı sarı taş evleriyle, çok sayıda süslü bakımlı kiliseleriyle, kanyon tarafındaki binlerce yıl öncesinden kalma mağara yerleşimleriyle ülkenin en görülmeye değer köşelerinden. Fotojenik manzarayı seyretmenin ötesinde, farklı isimdeki dinlerinin özündeki aynılığı idrak etmiş insanların kardeşliğine ve huzuruna da tanıklık etmek isterseniz, Maalula Humus’dan Şam’a giderken yolunuzun üzerinde sizi bekliyor.
İnanç, kardeşlik, barış, kan davası, çıkar, savaş, ölüm.
Dünyanın başka hangi bölgesinde, küçücük bir toprak parçası üzerinde böylesine zıt duygular hissedilir, böyle aykırı yaşamlara şahitlik edilir bilmiyorum, hayatını tüm bu olan biteni anlamlandırmaya adamış nice akil kişilerin bile işin içinden çıkamayışının sebebini ancak oralara gidip yaşanan atmosfere dahil olunca anlıyorsunuz, önceden sayfalarca bilimsel makale okumak, bilgisine güvenilen insanların kestiği ahkamları dinlemek faydasızlaşıyor, söylenen ve yazılanların hiçbiri tek başında doğru değil, Hristiyanlarla Müslümanlar birlikte sorunsuz yaşayamazlar mı? Ama işte Suriye’de yaşıyorlar, konuştukları, dünyanın en eski dillerinden Aramice de yaşatılmaya çalışılıyor, dağın eteklerine kurulmuş kasabada taş evlerin arasındaki yan yana cami ve kiliseleri görüyorsunuz, onlar yüzlerce yıldır orada yan yana durabiliyor, içlerinde ibadet eden insanlarıyla birlikte. Mısır’da konuştuğum Hristiyanlar da “Biz böyle iyiyiz, birlikteyiz, öyle kalacağız.” diyorlar, biribirlerini boğazlamaya çalışmıyorlar. Müslümanlarla Museviler birlikte yaşayamazlar mı? Ama işte Türkiye’de ve İran’da yaşıyorlar. İran devlet başkanları İsrail’i yeryüzünden sileceklerini söylüyorlar, aynı ülkede Zerdüştlerin ateşkadehleri yüzyıllardır sönmüyor, Musevi ve Hristiyanlara politik kadrolarda kontenjanlar ayrılıyor. Şeriat devleti olması sebebiyle alkol kullanımı ve ticaretinin Müslümanlara yasaklandığı ülkede, gayrimüslimler bundan muaf tutuluyor ve kendi hayatlarını sürdürebiliyorlar, dinlerinin propagandasının yapabilmek dışında özgürler. Bir başka köşede Gazze’de kadınların çocukların üzerine bombalar yağıyor, kilometrelerce tecrit duvarları örülüyor, tüm bu olan biteni tek paradigmayla açıklamaya imkan ihtimal yok.
Maalula, nüfus çoğunluğunu Arap Katoliklerin oluşturduğu sevimli ve yaşlı Suriye kasabası. İrili ufaklı sarı taş evleriyle, çok sayıda süslü bakımlı kiliseleriyle, kanyon tarafındaki binlerce yıl öncesinden kalma mağara yerleşimleriyle ülkenin en görülmeye değer köşelerinden. Fotojenik manzarayı seyretmenin ötesinde, farklı isimdeki dinlerinin özündeki aynılığı idrak etmiş insanların kardeşliğine ve huzuruna da tanıklık etmek isterseniz, Maalula Humus’dan Şam’a giderken yolunuzun üzerinde sizi bekliyor.