KARAVANİST KARAVAN VE EKİPMANLARI FUARI
10-18 Ocak 2026 Tarihlerinde Tüyap'ta Gerçekleşecek Fuar İçin Ücretsiz Davetiyelerinizi Hemen Alın!
*Davetiyeler sınırlı sayıdadır.
Gül Baba’yı geride bırakıp kampa dönüş yoluna çıkıyoruz.Akşam saatlerinde işten çıkan çok sayıda Budapeşteli’nin nehir kıyısında koşuya ya da bisikletleriyle spora çıktıklarını görüyoruz.
En ilginç pozu yakalama peşindeki bir çift köprünün ortasına kadar ilerlemiş ilginç pozlar verirken biz ise köprüden geçip Peşte tarafındaki kampımıza doğru ilerliyoruz.
15 Ağustos 2012 /MACARİSTAN-SLOVAKYA
Hızlı bir Budapeşte gezisinden sonra çok yorulduğumuz için akşam erkenden uyuya kalmışız.Böyle olunca sabah erkenden 6.30’da uyanıyoruz.Kahvaltıda halden aldığımız peynirlerle omlet yapıyoruz,yanında da bitirmeye kıyamadığımız kıpkırmızı Romanya domatesleri.
Bugünkü hedefimiz Budapeşte yakınlarındaki Estergon Kalesi’ni görmek,oradan da Slovakya’nın başkenti Bratislav’a geçmek.O nedenle kahvaltıdan sonra fazla oyalanmadan saat 9.00 gibi kamp yerinden ayrılıyoruz.Kamp için (elektrik + çamaşır yıkama dahil) 1 gecelik 25 euro ödedik.
Budapeşte merkezden çıkmadan LPG almak istiyoruz ancak Macaristan’da LPG bulmak neredeyse imkansız.LPG yerine bioetanol kullanıyorlarmış.Neyse ki Slovakya’da bulabileceğimizi söylediler.
Budapeşte çıkışında bir Agip’e rastlıyoruz.Bulamazsınız dedikleri halde Autogas yazısını görünce fiyatına hiç bakmadan durup depomuzu dolduruyoruz.43 lt LPG için 11.361 HUF yani 50 euro ödüyoruz.Şu ana kadar aldığımız en pahalı yakıt oluyor.Biraz bozuluyoruz ama en azından depomuz doldu.
Navigasyona Estergon Kalesi olarak girmiştik.Bizi bir köye getiriyor.Hala büyük bir kale görme umuduya çevreye bakınıyoruz.Varış noktası olarak gösterdiği yerdeki binanın içine giriyoruz.Kapıdaki görevliye İngilizce soruyoruz,evet burası diyor ama İngilizcesi pek iyi değil.İçeri girip binanın arka tarafına geçiyoruz.Arkada oldukça geniş,yeşil bir bahçe var ama hale bir kale görebilmiş değiliz.Fotoğraflarından bildiğimiz kadarıyla küçük bir kale de değil.Yanlış yere geldiğimizi anlamamız biraz zaman alıyor.Gerçek Estergon Kalesi’ne nasıl gideceğimizi soruyoruz ancak hastanedeki görevlilerden bir cevap alamıyoruz.Navigasyonu tekrar kontrol ediyoruz.
Sorun bizde mi navigasyonda mı anlamıyoruz ama tekrar arattığımızda 150 km ötedeki başka bir yeri buluyoruz.Tam ters istikamette olduğu için Estergon’u görmekten vazgeçip başka bir sefere bırakıyoruz.
Hastaneden ayrılıp Bratislav yolunda devam etmeye karar veriyoruz.Bir süre köy yollarından sürdükten sonra otoyola çıkıyoruz.
Slovakya sınırına kadar duble yol,ancak sol şerit çok hızlı akıyor.Bu nedenle sola geçemeyip uzun bir süre TIR’ların arkasından devam etmek zorunda kalabiliyoruz.
Slovakya sınırındaki eski kapılar hala kaldırılmamış ancak hiçbir kontrol yok.Bundan sonra AB Bölgesi olduğu için Hırvatistan’a kadar herhangi bir gümrük kontrolünden geçmeyeceğiz.
Kapıdan geçer geçmek vinyet almak için duruyoruz.Çek ve Slovaklar ayrılalı uzun zaman olmuş ama vinyetleri hala ortak satılıyor.10 günlük Çek vinyeti için 14 euro, Slovak vinyeti için ise 10 euro yani toplam 24 euro ödüyoruz.Ve sağ cama yapıştırıyoruz.
Amacımız Bratislava’yı gezip akşam geç olmadan Viyana’ya geçmek.
Bugün gezimizin 5.günü.Sadece Romanya’da ilk gün yağmur ve serin hava vardı.Ancak ondan sonra şansımıza hep güneşli ve ılık havalarda (20-25derece civarı) gezdik şehirleri.Bratislava’da da güneşli bir hava var.
Şehir merkezine çok yakın bir yere arabayı parkediyoruz. Saati 1 euro
Mesai günü olmasından mıdır bilinmez etrafta sadece fotoğraf çeken turist grupları görülüyor.450.000 nüfuslu bu başkentin hem Avusturya’ya hem de Macaristan’ sınırı var.Dünyada bu şekilde 2 ülkeye sınırı olan sadece iki başkent varmış.
Viyana’ya sadece 50 km mesafede.Viyana-Bratislava arası sık sık vapur seferleri de mevcut.Hatta Viyana’nın pahalı bir şehir olduğunu düşünen turistler Bratislava’da konaklayıp gündüzleri Viyana’ya vapurlarla geçiyorlarmış.
Bratislava’da bir markete uğrayarak çikolata,içecek,kuruyemiş alıyoruz,fiyatların çok pahalı olmadığını görüyoruz.Macaristan’a göre Slovakya biraz daha salaş,yayaların her zaman öncelikli olduğu Budapeşte’den sonra burada araçların yaya geçitlerinde durmaya pek de istekli olmadığını görüyoruz.
Yaklaşık 2 saatlik şehir turu bize yetiyor.
Otoparka 2 saat için 4 euro ödüyoruz.
Rotayı Viyana’ya doğru çeviriyoruz.Zaten Bratislav’dan 10 km sonra Avusturya sınırına ulaşılıyor.
15 Ağustos 2012 – VİYANA
Slovakya sınırını geçip Avusturya hudutlarına girer girmez çevre düzenlemesi ve yol kalitesinde iyileşme farkediliyor.En çok dikkat çeken ise rüzgar değirmenleri.Bizim ülkemizdeki rüzgar değirmenlerinin tamamından daha fazlası sadece bir bölgede kurulmuş..Uçsuz bucaksız arazide yüzlerce rüzgar değirmeni dönüyor.
Otoyol kenarlarında uyarı levhalarının sayısı da arttı.Safety Jacket,Çocuk koltuğu ve emniyet kemeri ile ilgili uyarılar da var.
Navigasyona şehir merkezi olarak girmiştik hedefi,yaklaşık 4 km kala bir yerde,ara sokaklardan birine bir otelin yakınını parkediyoruz arabamızı.Etraf çok sakin görünüyor.
Otopark ücretli mi acaba düşünüyoruz,yoldan geçen birine soruyoruz.Normalde ücretliymiş ancak bugün milli bayram olduğu için tüm otoparklar ücretsizmiş.Eğer başka bir gün gelseymişiz saatlik otopark fişi alma mecburiyeti olduğunu öğreniyoruz.Şansa bak.
Navigasyonun gösterdiği rotayı takip etmedik ama evimizden yaklaşık 2012 km uzaktayız.
Şehir turuna çıkmadan önce yemeğimizi yemeye karar veriyoruz.LIDL’den aldığımız kuru fasülyeyi açtığımızda domuz eti sürprizi ile karşılaşıyoruz.Farklı dilde olunca içinde domuz eti olduğunu farkedememişiz,kutunun üzerindeki resimde de görünmüyor.İkimiz de domuz eti yemediğimiz için çöpe gidiyor.TR’den aldığımız konserve yaprak sarmaları ve barbunya kurtarıcımız oluyor.İkisi de lezzetli.Yemeği yedikten sonra ortalığı toparlayıp bisikletleri hazırlıyoruz.Elimizde görülecek yerlerin sadece isimleri var.Nasıl gideceğimiz ile ilgili bir fikrimiz yok ama en kolayı doğaçlama sürüp sora sora merkezi yerlere çıkmak.Arabayı park ettiğimiz yeri unutmamak için cadde adını fotoğraflıyoruz.