Hollanda’ya bir kaç defa gittim ama hiç lale mevsimine denk gelmemişti. Güzel resimleriniz ve detaylı anlatımınız sayesinde gitmiş gibi oldum. Irfan Bey çok Teşekkürler.
Kuzey denizi kıyılarındaki setlerin üzerinde yürümenin her karavancıya nasibolmasını dilerim.
Resimlerden birinde gördüğüm atlı arabalar Avrupa'nın bir çok ülkesinde hoşa giden görüntüler. Bakımlı atlar ve güzel arabalar. Türkiye’de atların bakımlı olmasını sağlamak yerine tümüyle yasaklanmasını anlamakta zorlanıyorum.
Hüseyin abi yorumunuz için teşekkür ederim.
Yazımdada belirttiğim gibi lale bahçelerini gezmek için nisan ayı tercih edilmeli.
At arabaları ve sahil boyunca yapılan o setleri görünce ah çekmemek elde değil. Bizim insanımız atı da sahilide ranta dönüştürmüş devlette seyretmiş,
halada seyrediyor. Sinop ta oturduğumuz sitenin önü deniz fakat para ödemeden sahile inemiyorsunuz. Sahiller aslında devletin ama devlet yok ortada.
At arabalarıda bazı şehirlerimize has yaşatılması gereken güzel bir kültürümüz ve o şehrin tanıtımı içinde çok önemli. İnşaallah bir gün arzu ettiğimiz fankındalık oluşur.
Tanıtım deyince geçen hafta Edirne deydim. Selimiye zaten Edirne nin tanıtımı için yeterli. Gelen turist önce oraya geliyor sonra şehrin diğer yerlerini geziyor. Caminin yanında belediyeye ait paralı park yerine
Park ettik. Benden başka bir İtalyan ve birde Alman karavancı da geldi. Park yerinde karavandan çıkıyoruz isportacılar etrafımızı sarıyor, karavana geliyoruz keza gene öyle. Biz hadi alışkınız biraz bari yabancıya yapmayın. Adamlar bunaldı fazla kalmadan gittiler.
Herkes gibi bizde gittiğimiz gördüğümüz iyi yada kötü şeyleri yazıp paylaşıyoruz. O iki karavancıda muhtemelen Selimiye nin muhteşem mimarisinden ziyade karşılaştıkları bu manzaradan bahsedeceklerdir paylaşımlarında.
Vesselam yapacak çok işimiz var
daha. Sağlıcakla kalın.