Nükleere Hayır !

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan giosué Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 107
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 22,872
Ynt: Nükleere Hayır !

bahcivankurt' Alıntı:
...kim ne derse desin ben NÜKLEER OLAN HERŞEYE karşıyım.bana ne kadar yararı olursa olsun :'( :'( :'(

Merakımdan soruyorum, Nükleer Tıbba da karşı mısınız?
 

Etiketler
Ynt: Nükleere Hayır !

giosué' Alıntı:
Greenpeace’in Türkiye’de Elde Ettiği Bazı Kazanımlar:

2005 - Yıllar boyu süren çalışmalar sonunda, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün gemi sökümünün daha temiz ve güvenli bir şekilde yapılmasını yasal olarak bağlayıcılığı olan kurallarla yürütülmesine karar vermesiyle gemi sökümü kampanyamız amacına ulaştı.

...

1993 - The SS United States adlı asbestli geminin Türkiye’de sökülmesinin engellenmesi

Kerem Bey elinize sağlık :smiley:
 

Ynt: Nükleere Hayır !

fastjunkie' Alıntı:
Şunu demek istiyorum,

Kimyasal atıkların ithalat şeklinde gösterilip başka yerlerde başka ülkelere gömüldüğü biliniyor. Peki bu kadar bilinen birşey, neden engellenemiyor Greenpeace tarafından, yani ellerinden gelen tek şey eylem yapmak mı ?

Greenpeace Türkiye'de ne zamandır var, ne kadar etkin?
Greenpeace gemisi Türkiye'ye ilk kez 1992 yılında geldi. O ilk tanışma gününden bugüne kadar Greenpeace çalışmalarını Toksik Maddeler, Toksik Atık Ticareti, Enerji, Denizler ve, Nükleer Silahsızlanma konu başlıkları altında yürüttü.

Greenpeace, maddi kaynağını nereden sağlanıyor?
Greenpeace, bağımsızlığını korumak için sadece bireysel maddi destekle çalışmalarını sürdüren bir kuruluş. Çalışmalar dünyada 3 milyon bireyin düzenli maddi desteğiyle sürdürülüyor.

Greenpeace'in Türkiye'de kaç destekçisi var?
Şu anda Greenpeace'e sürekli maddi destekte bulunan yaklaşık 20 bin destekçimiz var.

Greenpeace Türkiye'de şu anda hangi konular üzerinde çalışıyor?
Greenpeace Türkiye'de şu anda; Enerji, Denizler ve, Nükleer Silahsızlanma alanında etkin çalışmalar yürütüyor.

Greenpeace diğer birçok şeye ek olarak şu konularda merkezi rol oynamış bulunmaktadır:
* azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere toksik atık ihracatının yasaklanması,
* ticari amaçlı balina avı moratoryumu,
* dünya balık yataklarının daha iyi kullanılmasını sağlayan bir Birleşmiş Milletler Anlaşması,
* Güney Pasifik Okyanusu Balina Sığınağı,
* Antarktika'da mineral çıkarma konusunda 50 yıllık bir yasaklama,
* radyoaktif ve endüstriyel atıklar ile kullanım dışı kalmış petrol tesisatlarının denize atılması ile ilgili yasaklar,
* açık denizde sürüklenen ağlarla yapılan büyük ölçekli balık avının sona erdirilmesi,
* her türlü nükleer silah testinin yasaklanması
 

Ynt: Nükleere Hayır !

CİNCİN' Alıntı:
Kerem Bey elinize sağlık :smiley:

Sağolun Cihat bey konu aslında dağıldı ama mecburen yazdım bilgi eksiklğimiz var bence bilmeden yorum yapıyoruz toplumca kötü huyumuz bunu aşmak lazım

Bu kuruluştan en ufak bir maddi manevi çıkarım yok inanın biraz araştırınca nükleerin tüm + larını - lerini tartarsanız bu riske girilmemesi gerektiği apaçıktır son olarak nükleer enerjiye geçebilmemiz için önce atıkları için bir çare bulmamız gerekir buda bizim gelmiş geçmiş devlet polıtıklarımızla zaten belli etmiştir kendini her türlü atık konusunda
 

Ynt: Nükleere Hayır !

giosué' Alıntı:
nükleer enerjiye geçebilmemiz için önce atıkları için bir çare bulmamız gerekir buda bizim gelmiş geçmiş devlet polıtıklarımızla zaten belli etmiştir kendini her türlü atık konusunda
Nükleer enerji santrallerinin atıkları dünya üzerinde depolandığı sürece kendimi rahat hissedemem :smiley: Bunlar mümkünse samanyolu galaksisi dışana gönderilmeliler

Bu arada, nkurtkaya arkadaşımızın sorduğu bir soru var, bana sorulmadı ama gevezeliğimden cevap verme ihtiyacı hissediyorum, lütfen mazur görün :D

Nükleer tıp ve diğer bilimsel alanlarda radyoaktif elementlerin kullanımına ben şahsen karşı değilim. Nükleer maddeler tıp gibi alanlarda kullanılıyor ve kullanılan radyoaktif maddeler enerji ve silah üretiminde kullanılan aşırı zenginleştirilmiş nükleer maddeler değil. Bunların insanlığa getirdiklerini rakamlarla da ölçemezsiniz. Ama radyoaktif elementlerin en zayıf hallerinin bile ne kadar tahlikeli olabileceğine bir rötgen cihazının yaydığı radyasyonun ceninler üzerindeki etkisi ile hatta cep telefonları ile örnek verebiliriz.
Sonuç olarak, radyoaktif maddelerin günlük alanda ve bilimsel çalışmalarda kullanılabilmesi için bir nükleer enerji santraline ihtiyacımız olduğuna inanmıyorum.
 



Ynt: Nükleere Hayır !

CİNCİN' Alıntı:
...

Nükleer tıp ve diğer bilimsel alanlarda radyoaktif elementlerin kullanımına ben şahsen karşı değilim. Nükleer maddeler tıp gibi alanlarda kullanılıyor ve kullanılan radyoaktif maddeler enerji ve silah üretiminde kullanılan aşırı zenginleştirilmiş nükleer maddeler değil. Bunların insanlığa getirdiklerini rakamlarla da ölçemezsiniz. Ama radyoaktif elementlerin en zayıf hallerinin bile ne kadar tahlikeli olabileceğine bir rötgen cihazının yaydığı radyasyonun ceninler üzerindeki etkisi ile hatta cep telefonları ile örnek verebiliriz.
Sonuç olarak, radyoaktif maddelerin günlük alanda ve bilimsel çalışmalarda kullanılabilmesi için bir nükleer enerji santraline ihtiyacımız olduğuna inanmıyorum.

Ben de böyle düşündüğüm için "NÜKLEER OLAN HERŞEYE karşıyım" söylemine karşı bu soruyu sormak istedim.

Neticede "Nükleer olan herşey" ile "Nükleer enerji üretimi"ni ayrı tutmak lazım.
 

Ynt: Nükleere Hayır !

CİNCİN' Alıntı:
Sonuç olarak, radyoaktif maddelerin günlük alanda ve bilimsel çalışmalarda kullanılabilmesi için bir nükleer enerji santraline ihtiyacımız olduğuna inanmıyorum.

yurtdısından ithal ettiğiniz müddetce yok, aynı mantıkla dusunurseniz hicbir sanayi tesisinede ihtiyacımız yok..
 

Ynt: Nükleere Hayır !

omergin' Alıntı:
yurtdısından ithal ettiğiniz müddetce yok, aynı mantıkla dusunurseniz hicbir sanayi tesisinede ihtiyacımız yok..

Tabi yahu, donumuzu giymek için bile dışarı muhtaç olalım, onlar bize giydirir. Hem nasılsa bize satıyorlar teknolojilerini ne gereği var üretmenin, Ar-Ge'nin yazık çevremiz kirlenmesin. Dışarı muhtaç olalım, ondan sonra vah benzin neden 4 lira oldu vah bu vergiler neden böyle oldu, vah üretim neden durdu, vah üreticinin hali ne oldu...
Bi zaman sonra gelirler nükleer silahlarla o çevreyi de dümdüz ederler ya neyse.. Sonra izleriz biz de Irak halkı gibi "abboovv" diye.
Osmanlı'da da aynısı oldu, "yırtık yorganı dikmek yerine yenisi almaya başladılar" sonrası malum..
Geçmişimizden ders çıkarmak gerek biraz. Geçmiş sadece çeyrek asır önceki Çernobil'den ibaret değil..
 

Ynt: Nükleere Hayır !

Arkadaşlar enerji üretim yöntemleri günümüz şartlarında fantastik sayılabiilecek çözümler dışında maalesef bunlar.Bu şunun gibi işletme bazında düşünürsek kullandığınız makinelerin her sene daha yenisi daha az enerji ile daha adetli ürün imal edenleri yapılmaktadır.Ama insanlar optimum düzeyde fayda zarar ilişkisi ve bütçe durumuna göre yatırım yapıyor. Kullandığımız araçlar içinde. Benzin-mazot çevreyi kirletiyor ve pahalı diye kaçımız kullandığımız araçları hibrid olanları ile değiştirdik.

Mesela Barajların Olumlu ve Olumsuz yönleri... (Alıntıdır)

BARAJLARIN ÇEVRECİ YÖNÜ

Elektrik üretimi, taşkın kontrolü ve sulamanın yanı sıra, barajların bilinen en çevreci yönleri, çeşitli kuş türleri için barınak olmaları ve ayrıca ekonomik getiri de sağlayan tatlı su balıkçılığına imkân vermeleridir. Oluşan göl sunî de olsa kuşlar için tabiî bir mekân olagelmekte ve kısa sürede bölgede yeni kuş türleri görülmeye başlanmaktadır. Ayrıca baraj çevreleri, bölge insanına yaz ve kış mesire (rekreasyon) yerleri olduğu gibi. baraj gölü de çeşitli su sporları için ideal bir ortam hazırlamaktadır.

Bunların yanı sıra enerji ihtiyacını hidroelektrik santrallerden karşılamak hava kirliliğini azaltıcı rol oynar. Çünkü ihtiyaç duyduğumuz enerji, kömür, petrol veya tabiî gaz gibi fosil yakıtlar kullanan termik santrallerde üretildiğinde atmosfer milyonlarca ton kül, partikül, karbondioksit, azotoksit ve kükürt-dioksit ile kirletildiğinden (1 Kwh elektrik enerjisi, kömürle çalışan bir termik santralde üretildiğinde 1.000 g. doğal gazlı bir santralde üretildiğinde 600 g karbondioksit açığa çıkmasına sebep olmaktadır), aynı miktar enerjinin tabiatta en çok bulunan ve en yenilenebilir bir enerji kaynağı olan su kullanılarak üretilmesi, atmosfer dostu bir metot olarak karşımıza çıkmaktadır.

ÇEVREYE VERDİKLERİ ZARARLAR

Barajlar muazzam bir su kütlesi depoladıklarından yer kabuğu üzerinde çok büyük bir gerilme oluştururlar. Bu gerilme mevcut tektonik gerilmelere eklenip, deprem için belli bir eşik gerilme değerinin aşılmasına ve bölgenin sismik olarak aktif hâle gelmesine yol açabilmektedir. Bu yüzden baraj yerinin seçiminde jeofizik incelemelerin önemi büyüktür. Örneğin. 1970'li yıllarda yapılan Keban Barajı için seçilen yer tektonik olarak aktiftir ve bölgedeki sismik aktivite ile baraj su seviyesi arasındaki ilişkiyi incelemek üzere DSİ ve Kandilli Rasathanesi arasında ortak bir proje yürütülmektedir. Jeofizik etütler sadece barajın deprem güvenliği için yapılmamaktadır elbette; baraj inşa etmekle hedeflenen sunî bir göl oluşturmak olduğuna göre göl tabanı su kaçırmamalıdır. Bu da tamamen göl tabanı jeolojisiyle ilgilidir. Aksi takdirde yapılan bütün yatırım boşa gideceği gibi, çevreye verilen zarar da yanına kâr(!) kalacaktır. Buna ülkemizden tipik bir örnek 1950'li yıllarda yapılan Konya May Barajı'dır. Bu baraj tam bir mühendislik fiyaskosudur. Baraj her şeyiyle tamamlanmış, ancak su tutmak mümkün olamamıştır. Baraj, göl tabanında bulunan ve yer altında devam eden, fakat üstü alüvyon ile dolduğu için hemen fark edilemeyen düden şeklindeki büyük boşluklar üzerine inşa edildiği için oluşan su basıncına dayanamayarak çöken bu boşluklar gölde birikmeye başlayan bütün suyu âdeta içip bitirmiştir. Teknik fizibilite aşamasında tespit edilmesi gereken bu boşluklar, pahalı bir fatura karşılığında ancak baraj inşaatı tamamlandıktan sonra öğrenilebilmiştir.

Ayrıca barajlar yer altı sularının tuzlanmasına sebep olduklarından su kalitesini olumsuz yönde etkilemektedirler. Barajların çevreye verdikleri telâfisi zor zararlardan birisi de baraj gölünün kapladığı arazi üzerinde yaptığı etkilerdir. Ekilebilir topraklar ve kimi zaman da yaşlı dünyamızın akciğerleri ormanlarımız su altında kalarak kullanılmaz hâle gelmektedir.

Baraj gölünden temin edilen su ile ekili arazilerin sulanması ürün miktarını artırsa da beraberinde zaman içinde ortaya çıkan önemli bir sorun da getirmektedir. Özellikle kurak iklimlerde tarım alanlarının sulanması, drenaj sisteminin olmaması durumunda, toprağın giderek tuzlulaşıp çoraklaşmasına sebep olmaktadır. Ayrıca bilinçsiz ve aşırı sulama benzer problemler ortaya çıkardığı gibi. fazla su kullanımı aynı nehirden faydalanan komşu ülkeleri rahatsız ettiğinden diplomatik sıkıntılar yaşanmasına sebep olmakladır.

Baraj yapıları menba (nehir akış yönüne göre baraj yukarısı) ve mansap (aşağısı) eko-sistemini tamamen değiştirir. Balıkların tabiî yetişme alanlarını tahrip eder, nehirdeki tabiî geçişlerine engel olur ve bilhassa göçmen balık türlerinin azalmasına hattâ nesillerinin tükenmesine yol açar; meselâ, Çin'de inşa edilen ve dünyada hâlen yürütülen en büyük inşaat olan "Three Georges" barajı 300 balık türünün yarısını etkilemiştir.

Nehirlerin denize döküldüğü yerlerde oluşan deltalar pek çok yaban hayvanının, özellikle kuşların göç alanlarıdır. Nehir sularını dizginleyen barajlar mansap tarafındaki akış rejimini tamamen değiştirdiğinden ve tuzluluk oranını artırdığından bu deltalar tahrip olmakta ve kıyı ekolojisi değişmekte, hattâ bazı hayvan türlerinin yok olmasına sebep olmaktadır.

Büyük barajlar dolaylı olarak çevre ve insan üzerinde bir başka potansiyel tehlikeye de yol açabilmektedirler. Kimi zaman barajlar, balıklar gibi suda yaşayan organizmalarda cıva seviyesinin yükselmesine sebep olmaktadır.

Taşkınlar sırasında toprak ve kayalarda bulunan inorganik cıva suyu karışmakta ve neticede göl tabanında birikmektedir. Burada metilasyon denilen bir süreç sonunda, inorganik cıva, (büyük oranda mikroorganizmalar ile) suda çözünebilen organik metilcıvaya dönüşür. Suda yaşayan canlılar tarafından alınan metilcıva biyolojik canlılar için gayet zehirli bir madde olup, bu maddeyi bünyelerine almış balıkları yiyen insanlar için de ciddi bir sağlık sorunu oluşturmaktadır.

Barajların sebep olduğu bir başka sağlık problemi ise özellikle tropik barajlarda, sinekler için uygun üreme yeri oluşturup sıtma gibi salgın hastalıkların yayılmasına zemin hazırlamalarıdır.

Yukarıda barajların yararlarından bahsederken karbondioksit üretimi açısından temiz enerji kaynağı olduğunu söylemiştik. Ancak özellikle tropik bölgelerdeki geniş yüzey alanlı ve sığ baraj gölleri canlı kütlenin çürümesi sonucu atmosfere önemli miktarda sera gazı (çoğunlukla metan) yayarlar. Sera gazı kirlenmesi olarak bilinen bu olay son yılların Önemli çevre sorunlarından birisi olan küresel ısınmaya yol açmaktadır.

Buraya kadar söylediklerimiz barajların kaçınılmaz ya da gerekli önlem alınmazsa ortaya çıkabilecek bazı çevresel zararlarıdır. Pekâla, bu yapılar sulama ve elektrik ihtiyacımızı kaç yıl karşılayabilirler sizce? 100 yıl? 150 yıl? Maalesef bu kadar yüksek rakamlar yok elimizde. Özellikle baraj gölü çevresi ağaçlandırılarak erozyon kontrolü yapılmadığı durumlarda (Türkiye'de bu konuya gereken önem verilmemektedir) göl tabanında biriken toprak, rezervuarın aktif hacminin azalmasına sebep olmakta ve suyla taşınan malzeme, miktarına bağlı olarak 30-35 yıl içinde baraj, çevresinde piknik yapılan küçük bir göl hâline gelmektedir.

Tüm sisitemlerin (+) ve (-)mevcut.

Ayrıca Greenpeace ve benzeri her türlü dernek ve kuruluşta tabanda emek veren insanların hakkaniyetle işlerini yapan insanlar olduklarına inanıyorum. Hiçbir insanın yerlerde süründürülesi ve tekmelenesi olduğunu düşünmüyorum.Ben bu örgüt ve kuruluşların en tepedeki kadro ve yöneticilerinin iyiniyetinden şüpheliyim. Karşı olduğumuzu ve Greenpeace’e inanmadığımızı belirttiğimiz için bizlerin insanların yerlerde sürüklenip tekmelenmesinden hoşlanan insanlar olduğumuzu düşünen zihniyet acaba bizden daha mı az önyargısızdır?


Örnek bir Greenpeace eylemi (Alıntıdır)

Greenpeace Üyeleri, Adana`nın Yumurtalık İlçesi`ndeki İsken Sugözü Enerji Santrali`ne İthal Kömür Taşıyan Geminin Yanaştığı Platforma Çıkıp Kömür Yükleme İşlemini Durdurdu.

Greenpeace üyeleri, Adana`nın Yumurtalık İlçesi`ndeki İsken Sugözü Enerji Santrali`ne ithal kömür taşıyan geminin yanaştığı platforma çıkıp kömür yükleme işlemini durdurdu.
Yeni termik santrallere ruhsat verilmesini protesto için Greenpeace aktivistleri Greenpeace`nin `Rainbow Warrior` (Gökkuşağı Savaşçısı) gemisi ile Yumurtalık açıklarına geldi. Gemiden 4 tırmanışçı, botla, dünyadaki en geniş kömür yükleme platformlarından biri olan İsken`e ait platforma çıktı. Greenpeace eylemcileri platformun en üst bölümüne çıkarak kendilerini iple aşağıya doğru astı. Ellerindeki, Türkçe ve İngilizce yazılı `Kömürü Terk Et İklimi Kurtar`, `Kömür ölüm` pankartları açtı. Eylem üzerine Sahil Güvenliğe ait biri hücumbot 2 bot, çevrede geniş güvenlik önlemi alarak Greenpeace üyelerinin platforma yaklaşmasına engel oldular. 11 saat platformda asılı kalan tırmanışçı eylemciler bu süre içinde kömür yükleme işlemlerini durdurdu. 4 Greenpeace eylemcisi gözaltına alındı.
 

Ynt: Nükleere Hayır !

omergin' Alıntı:
yurtdısından ithal ettiğiniz müddetce yok, aynı mantıkla dusunurseniz hicbir sanayi tesisinede ihtiyacımız yok..

bir ulkenin kendi vatandaslari icin tedavi edici tibbi malzeme uretememesi kadar aciz bir durum olamaz. heleki bu hastaya ozel uretilen ve miadi gun ve saatle olculen bir madde ise. dusunun birkere, cok sevdiginiz bir yakininiz icin buna ihtiyac var ve hava kosullarindan sebep veya bir baska teknik sebeple ucak gelemiyor.

bu kadar rahat ve boyle kati bir reddetmeyi anlamak mumkun degil.
 



Ynt: Nükleere Hayır !

... sonuç olarak, radyoaktif maddelerin günlük alanda ve bilimsel çalışmalarda kullanılabilmesi için bir nükleer enerji santraline ihtiyacımız olduğuna inanmıyorum

omergin' Alıntı:
yurtdısından ithal ettiğiniz müddetce yok, aynı mantıkla dusunurseniz hicbir sanayi tesisinede ihtiyacımız yok..
Eğer sözlerimden bu anlamı çıkartabildiyseniz tebrik ediyorum pes valla :mad:

TAEK ve TUBITAK ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda gerekli radyoaktif madde üretebilecek laboratuvar imkanlarına sahiptir. Bu arada dilerseniz TAEK'den gerekli lisans belgelerini alarak tıbbi veya endüstriyel radyoaktif madde üretim veya montaj bakım vs yapabilirsiniz.Tıbbi ve endüstriyel radyoaktif madde alanında dışa bağımlılığımızı azaltma girişiminde bulunamak isteyen tüm girişimci arkadaşlarımızı destekliyorum. Ama aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. Yok illa ki bir nükleer santral isteriz ondan sonra yapacağız diyorsanız, ben Kaz Dağlarını öneriyorum. Önerilere açığım

Geçmiş sadece çeyrek asır önceki Çernobil'den ibaret değil.. doğrudur, burada kamu sağlığına zarar verdiği tespit edilen bilinen sivil ve askeri nükleer kaza olaylarına ilişkin makalaere ulaşabilirsiniz.
http://en.wikipedia.org/wiki/Nuclear_and_radiation_accidents

Bazı arkadaşların konuya önyargılı yaklaştığını düşünüyorum ve bu nedenle bu konu üzerinde daha fazla tartışmayı maalesef yararlı görmüyorum. Ama herşeye rağmen güzel bir fikir alışverişi oldu. Beni dinleyen ve değerli fikirlerini paylaşan tüm arkadaşlara teşekkürler.

Saygılar
 

Ynt: Nükleere Hayır !

nkurtkaya' Alıntı:
bir ulkenin kendi vatandaslari icin tedavi edici tibbi malzeme uretememesi kadar aciz bir durum olamaz. heleki bu hastaya ozel uretilen ve miadi gun ve saatle olculen bir madde ise. dusunun birkere, cok sevdiginiz bir yakininiz icin buna ihtiyac var ve hava kosullarindan sebep veya bir baska teknik sebeple ucak gelemiyor.

bu kadar rahat ve boyle kati bir reddetmeyi anlamak mumkun degil.

Nejat abi bir de olası bir ambargo durumunu düşünsene, sonuç çok daha vahim..

Kıbrıs Barış Harekatı zamanlarını düşünelim. Amerika'nın silah ambargosu sonucu savunma gücü ne seviyelere geriledi ve kaç senede toparlandı.
Ancak Türk Savunma Sanayi'ni kurmayı akıl edebildik sonra. Olası bir savaş halindeki ambargoda, nükleer alanlarda kendi kendinize yetemiyorsanız, parmağı kırılan askerinizin neresinde ne var onu bile tespit edemezsiniz.
Yine aynı olayların mı yaşanması lazım, yine dışarıya bağımlılığımızın hissettirilmesi mi lazım ülkeyi kalkındıracak atılımlar yapmak için.
Polyannacılık oynamayı bırakın lütfen. İran'ı hiç mi görmüyorsunuz, o coğrafyada Amerika'nın dadanmadığı toprak kalmadı Türkiye dahil. İran'a ne yapabildiler ? İran'ın Urmiye gölü mü caydırıyor Amerika'yı.. Peki Kuzey Kore? Kuzey Kore'nin caydırıcı etkisi nedir

Kimse kusura bakmasın ama uyutuluyorsunuz ! Sömürgeyiz sömürülüyoruz vb. gibi klişe laflar ediliyor. Bu çağda asıl sömürü budur. Diğer ülkelerin sizi fakir cahil bırakması ve gelişmenize izin vermemesidir. Adamlar pastadan başkalarına pay vermek istemiyor bunu anlayamıyor musunuz?

Peki kim bu pastadan pay vermek istemeyenler ? ;
2. Dünya Savaşı sonunda galip ülkeler, Birleşmiş Milletlerin 5 Güvenlik Konseyi. Abd, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya..
Bu ülkeler daha bunun gibi bir çok şey yaptı. Misal Birleşmiş Milletler ne için kuruldu ve şimdi ne için çalışıyorlar ? Bir başkası NATO. SSCB yok olalı kaç sene oldu, neden hala NATO var hiç düşündünüz mü ?

Uyanın artık, birileri birşeyleri kendi himayelerinde tutmaya çalışıyor. Taşla toprakla işi yok kimsenin.
Bu saydığım Güvenlik Konseyi ülkeler aynı zamanda da NPT(non-proliferation treaty) Yani Nükleer Silahların Önlenmesi Anlaşması' nı oluşturan ve anlaşmayı imzalamayan ülkelere tehditler savuran Dünya liderleri. Güvenlik Konseyi diye adlandırılan ülkeler, diğer ülkelere bu anlaşmayı imzalatmaya çalışırken, Amerika ve Fransa'nın nükleer denemelerini ülkelerin gözüne sokula sokula devam ediyordu.
Bu anlaşma Nükleer silahlara sahip ülkelerin kendi aralarında yaptığı bir anlaşmadır ve kısaca, nükleer silahları hiç bir alıcıya satılmayacağını ve nükleer silahlara sahip olmayan ülkelerin, nükleer faliyetlerde bulunmasını cesaretlendirici ikna edici ve yardım edici faliyetlerde bulunmayacakları gibi başlıkları barındırır. Ayrıca nükleer silahlara sahip olmayan ülkelere de bu anlaşma imzalatılarak nükleer silah veya diğer nükleer patlayıcı maddeler üretmeye veya temin etmeye çalışmayacakları, bunların üretiminde yardım almayacağını ve yardım araştırmayacaklarını temin ettirirler..
Ama kendileri üretmeye DEVAM !

Görebiliyor musunuz ? Ülkelerin gelişmeleri nasıl da engelleniyor. Ama kimileri gelişmeye son sürat devam ediyor. Böylelikle de tekkutuplu dünya düzeni oluşuyor. Zengin daha da zengin oluyor fakir daha da fakir kalıyor. Sömürme asıl budur işte. Bu Güvenlik Konseyi ülkeler sizin teknolojik faliyetlerinizi engelliyor ve garanti olsun diye bunu çeşitli yaptırımlarla destekliyorlar.
Greenpeace'in belki güzel faliyetleri olabilir. Ben üyelerinin de samimiyetine inanıyorum. Ancak Greenpeace'in çalışma ve varoluş amacı tamamen bizim gibi ülkelerin bağımlı bırakılması düşüncesinin halk arasına inmiş halidir.
Polyannacılık da güzel tabi ama önceden de dediğim gibi dünyada işler malesef böyle işlemiyor. Parası olan kuralı koyuyor, Kuralı koyan parayı alıyor. Hergün değişen yapay gündemlerle de halklar uyutuluyor. Bir bakın, geri kalmış ülkelerin hepsinde gündemler neden sürekli değişiyor ? İnsanların düşünmesini istemiyorlar da ondan.
 

Ynt: Nükleere Hayır !

Onur, yazdıkların doğru ancak bu doğrular nükleer silahlanmanın ve nükleer enerji üretiminin ekolojiye olumsuz etkilerini değiştirmiyor. Gelişmiş ülkeler bunu kullanarak güçlerini idame ettiriyorlar, bu da doğru ancak şu da unutulmamalı ki yaşayabileceğimiz bir dünya olmaz ise bu güç iktidarı da bir anlam taşımaz. Benim takıldığım nokta "Nükleere hayır" derken kapsamın çok fazla geniş tutulması. Nükleere evet denmesi gereken yerler de var.
 

Ynt: Nükleere Hayır !

Greanpeace'e bende güvenmiyorum.Tetikçi bir kuruluş gibi geliyor bana.Nükleer yakıtla çalışan santral kurulmasını destekleyenlerdenim.

Öncelikle cevap verdiğiniz için sağolun tetikçi kelimesini söyleyen sizsiniz, demekki birşey biliyosunuz benim bilmediğim paylaşın lütfen

Ayrıca Greenpeace ve benzeri her türlü dernek ve kuruluşta tabanda emek veren insanların hakkaniyetle işlerini yapan insanlar olduklarına inanıyorum. Hiçbir insanın yerlerde süründürülesi ve tekmelenesi olduğunu düşünmüyorum.Ben bu örgüt ve kuruluşların en tepedeki kadro ve yöneticilerinin iyiniyetinden şüpheliyim. Karşı olduğumuzu ve Greenpeace’e inanmadığımızı belirttiğimiz için bizlerin insanların yerlerde sürüklenip tekmelenmesinden hoşlanan insanlar olduğumuzu düşünen zihniyet acaba bizden daha mı az önyargısızdır?


Bu cümlenizden de önyargılı olduğunuzu kabul ettiğiniz anlaşılıyor, benim önyargılı olmam için size karşı söylediğim seyleri sizin bu cümlelerınızden önce yazmam gerekiyordu ancak . İnsanı önyargılı yapan karşıdan bır tepkı gelmeden bir işaret gelmeden ona olumlu yada olumsuz yaklasma değilmidir siz greenpeace den herhangi bir olumlu yada olumsuz bir işaret mi aldınız yoksa tamamen hissi kablel vuku mu ?
kaldıki sizin önyargılı olma durumunuza beni de dahil edince önyargılı olma dereceniz mi azalıyor

bu kadar gereksiz tartışmaya gerek yok siz greenpeace i beğenmıyorsanız doğrusunu yapmak istiyorsanız yuzde yuz turk malı olan sivil toplum kuruluslarına derneklere uye olursunuz greenpeaceın ulkemızde ki kötu emellerıne engel olursunuz nediyim, varsa tabı baska kurulus, bide devlete de yeri gelecek yanlış yapıyosun diyebilecek cesarette.

Son olarak söyleyeceğim şudur ; Greenpeace yada başka bir isim farketmez adamlar doğru işler yaptıktan sonra iştirak edilebilinir Türk yada yabancı olması önemli değil adamlar ticarethane işletmiyor bizden parada talep etmiyor tamamen gönüllü temelli çalısıyorlar böyle işleri zaten bağımsız kuruluşlar dünya çapında kuruluşlar yapabilir herhangibir ülkenin kasasından finansman sağlayıp ta o ülkenin çevre politikalarını eleştirebilirmisiniz, bukadar üyesi var hemen hepsi eğitimli insanlar gazetecisinden tutun doktor,mühendis ne ararsanız var bunların hiçbiri düşünemiyormu bizim gibi, bunlar amacı iyi niyetli olmayabilir (ama tetikçi olarak düşünen ilk sizden duydum) tabikide düşünür herkes, yanlışını görende kötüler, çıkar gider kardesim ama yanlışını görüpte kötüler, körü körüne kötülemez,

Ben artık bu konu hakkında yazmayı düşünmüyorum konu maksadını aştı greenpeace in avukatlığını yapar oldum. Burada önemli olan ülkemizdir suan 2010 yılında bu topraklar üzerinde biz yaşıyoruz alacağımız sorumluluklar hepimizin oyüzden neolur okuyarak araştırarak bilgilenelim atalarımızın bize kazandırdığını geleceğimiz için koruyarak geliştirerek taşıyalım kıymet bilelim herkarış toprağımıza nerde yaşarsak yaşayalım sahip çıkalım.

Olumlu yada olumsuz katkı yapan tüm gezenbilir üyelerine teşekkür ederim, kırılmak yada darılmak bizlere yakışmaz oyuzden sürçü lisan ettiysek affola.
 

Ynt: Nükleere Hayır !

Bir tarihçi olarak ben olaya bir başka cepheden yaklaşmak istiyorum. Teknik olarak pahalı veya ucuz, tehlikeli veya daha az tehlikeli buna teknik elemanlar karar verecektir.
Ancak benim bildiğim bir şey var Hun İmparatorluğundan bu yana yabancı ülkeler tarafından pompalanan, dayatılan hiç bir fikir bize fayda getirmemiştir.
Hun İmparatorluğu Çinden gelen fikirler etkisi ile yıkıldı, Selçuklu Fars etkisi ile yıkıldı, Osmanlı Batının kurumlarını sorgusuz sualsiz zemin etüdü yapmadan uygulamaya kalkıştı sonuç hüsran oldu. Cumhuriyet döneminde de sayısız örneklerini gördük.
Adı ne olursa olsun çevreci veya insan hakları adına mücadele eden derneklerin fikirleri incelenebilir. Ama nihayetinde de kararı verecek olan bizim beynimiz olmalıdır.
Nükleer enerji yi her ülke gibi biz de kullanacağız. Ama bunun şeklini belirlemek hangisinin bize uygun olduğuna karar vermek elbet bizim kurumlarımızın ve ilim adamlarımızın, politikacılarımızın görevidir.
Sokaklarda sürünerek kendilerini sağa sola zincirleyerek medyatik şovlarla kendilerini tatmin edenlerin (veya bir başka deyişle görevlerini yapanların) kimler tarafından beslendiğini ve arkasında hangi güçlerin olduğunu kestirmekte zor olmasa gerek.
 



Ynt: Nükleere Hayır !

acemi80' Alıntı:
Bir tarihçi olarak ben olaya bir başka cepheden yaklaşmak istiyorum. Teknik olarak pahalı veya ucuz, tehlikeli veya daha az tehlikeli buna teknik elemanlar karar verecektir.
Ancak benim bildiğim bir şey var Hun İmparatorluğundan bu yana yabancı ülkeler tarafından pompalanan, dayatılan hiç bir fikir bize fayda getirmemiştir.
Hun İmparatorluğu Çinden gelen fikirler etkisi ile yıkıldı, Selçuklu Fars etkisi ile yıkıldı, Osmanlı Batının kurumlarını sorgusuz sualsiz zemin etüdü yapmadan uygulamaya kalkıştı sonuç hüsran oldu. Cumhuriyet döneminde de sayısız örneklerini gördük.
Adı ne olursa olsun çevreci veya insan hakları adına mücadele eden derneklerin fikirleri incelenebilir. Ama nihayetinde de kararı verecek olan bizim beynimiz olmalıdır.
Nükleer enerji yi her ülke gibi biz de kullanacağız. Ama bunun şeklini belirlemek hangisinin bize uygun olduğuna karar vermek elbet bizim kurumlarımızın ve ilim adamlarımızın, politikacılarımızın görevidir.
Sokaklarda sürünerek kendilerini sağa sola zincirleyerek medyatik şovlarla kendilerini tatmin edenlerin (veya bir başka deyişle görevlerini yapanların) kimler tarafından beslendiğini ve arkasında hangi güçlerin olduğunu kestirmekte zor olmasa gerek.
Geçmiş aylarda bir gazete de KGB şeflerinden birinin geçmiş tarihlerde greanpeace kuruluşunu ve eylemlerini desteklediklerini itiraf etmişti. ???
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,740
Mesajlar
1,522,995
Kayıtlı Üye Sayımız
166,557
Kaydolan Son Üyemiz
Takezo

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst