Ynt: Nükleere Hayır !
nkurtkaya' Alıntı:
bir ulkenin kendi vatandaslari icin tedavi edici tibbi malzeme uretememesi kadar aciz bir durum olamaz. heleki bu hastaya ozel uretilen ve miadi gun ve saatle olculen bir madde ise. dusunun birkere, cok sevdiginiz bir yakininiz icin buna ihtiyac var ve hava kosullarindan sebep veya bir baska teknik sebeple ucak gelemiyor.
bu kadar rahat ve boyle kati bir reddetmeyi anlamak mumkun degil.
Nejat abi bir de olası bir ambargo durumunu düşünsene, sonuç çok daha vahim..
Kıbrıs Barış Harekatı zamanlarını düşünelim. Amerika'nın silah ambargosu sonucu savunma gücü ne seviyelere geriledi ve kaç senede toparlandı.
Ancak Türk Savunma Sanayi'ni kurmayı akıl edebildik sonra. Olası bir savaş halindeki ambargoda, nükleer alanlarda kendi kendinize yetemiyorsanız, parmağı kırılan askerinizin neresinde ne var onu bile tespit edemezsiniz.
Yine aynı olayların mı yaşanması lazım, yine dışarıya bağımlılığımızın hissettirilmesi mi lazım ülkeyi kalkındıracak atılımlar yapmak için.
Polyannacılık oynamayı bırakın lütfen. İran'ı hiç mi görmüyorsunuz, o coğrafyada Amerika'nın dadanmadığı toprak kalmadı Türkiye dahil. İran'a ne yapabildiler ? İran'ın Urmiye gölü mü caydırıyor Amerika'yı.. Peki Kuzey Kore? Kuzey Kore'nin caydırıcı etkisi nedir
Kimse kusura bakmasın ama uyutuluyorsunuz ! Sömürgeyiz sömürülüyoruz vb. gibi klişe laflar ediliyor. Bu çağda asıl sömürü budur. Diğer ülkelerin sizi fakir cahil bırakması ve gelişmenize izin vermemesidir. Adamlar pastadan başkalarına pay vermek istemiyor bunu anlayamıyor musunuz?
Peki kim bu pastadan pay vermek istemeyenler ? ;
2. Dünya Savaşı sonunda galip ülkeler, Birleşmiş Milletlerin 5 Güvenlik Konseyi. Abd, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya..
Bu ülkeler daha bunun gibi bir çok şey yaptı. Misal Birleşmiş Milletler ne için kuruldu ve şimdi ne için çalışıyorlar ? Bir başkası NATO. SSCB yok olalı kaç sene oldu, neden hala NATO var hiç düşündünüz mü ?
Uyanın artık, birileri birşeyleri kendi himayelerinde tutmaya çalışıyor. Taşla toprakla işi yok kimsenin.
Bu saydığım Güvenlik Konseyi ülkeler aynı zamanda da NPT(non-proliferation treaty) Yani Nükleer Silahların Önlenmesi Anlaşması' nı oluşturan ve anlaşmayı imzalamayan ülkelere tehditler savuran Dünya liderleri. Güvenlik Konseyi diye adlandırılan ülkeler, diğer ülkelere bu anlaşmayı imzalatmaya çalışırken, Amerika ve Fransa'nın nükleer denemelerini ülkelerin gözüne sokula sokula devam ediyordu.
Bu anlaşma Nükleer silahlara sahip ülkelerin kendi aralarında yaptığı bir anlaşmadır ve kısaca, nükleer silahları hiç bir alıcıya satılmayacağını ve nükleer silahlara sahip olmayan ülkelerin, nükleer faliyetlerde bulunmasını cesaretlendirici ikna edici ve yardım edici faliyetlerde bulunmayacakları gibi başlıkları barındırır.
Ayrıca nükleer silahlara sahip olmayan ülkelere de bu anlaşma imzalatılarak nükleer silah veya diğer nükleer patlayıcı maddeler üretmeye veya temin etmeye çalışmayacakları, bunların üretiminde yardım almayacağını ve yardım araştırmayacaklarını temin ettirirler..
Ama kendileri üretmeye DEVAM !
Görebiliyor musunuz ? Ülkelerin gelişmeleri nasıl da engelleniyor. Ama kimileri gelişmeye son sürat devam ediyor. Böylelikle de tekkutuplu dünya düzeni oluşuyor. Zengin daha da zengin oluyor fakir daha da fakir kalıyor. Sömürme asıl budur işte. Bu Güvenlik Konseyi ülkeler sizin teknolojik faliyetlerinizi engelliyor ve garanti olsun diye bunu çeşitli yaptırımlarla destekliyorlar.
Greenpeace'in belki güzel faliyetleri olabilir. Ben üyelerinin de samimiyetine inanıyorum. Ancak Greenpeace'in çalışma ve varoluş amacı tamamen bizim gibi ülkelerin bağımlı bırakılması düşüncesinin halk arasına inmiş halidir.
Polyannacılık da güzel tabi ama önceden de dediğim gibi dünyada işler malesef böyle işlemiyor. Parası olan kuralı koyuyor, Kuralı koyan parayı alıyor. Hergün değişen yapay gündemlerle de halklar uyutuluyor. Bir bakın, geri kalmış ülkelerin hepsinde gündemler neden sürekli değişiyor ? İnsanların düşünmesini istemiyorlar da ondan.