Ynt: Kıytırık Karavancılar Hakkında
Hayat dediğimiz ne aslında?
Dünyada olup bitenler mi, kendi yaşadıklarımız mı?
Hangisi önemli bizim için?
Yanı başımızda bir savaş çıktığında mı üzülüyoruz daha çok, yoksa sevdiğimiz bir yakınımız hastalandığında mı?
Ne zaman sevinçten ayaklarımız yerden kesiliyor,aşkımıza karşılık bulduğumuzda mı, ülke ekonomisi düzeldiğinde mi?
Cevabı belli bu soruları sormak bile yetiyor anlamaya “küçük dünyalarımızda” yaşadığını “esas” hayatlarımızın.
Bencil gözükse de insani bir duygu bu. Hayran olduğumuz bir sanatçının kaybından, oy verdiğimiz siyasetçinin vefatından kat kat fazla yanıyor canımız bir sevdiğimiz öldüğünde. Ve ne kadar sık tekrarlanmaya başladı bu acı son zamanlarda. Henüz geçen yıl yine bir sevdiğimizi uğurladığımız cami avlusunda arkadaşlarıma “artık aralarda yaşamayı öğreneceğiz herhalde” dediğimi hatırlıyorum.. O araların bu derece kısalacağını tahmin etmemiştik ama hiçbirimiz. Uzun sıkıcı ders saatlerinden sonra bütün neşesini beş dakikalık teneffüslere sığdırmaya çalışan çocuklar gibiyiz. Sayılı “dakikaları” iyi değerlendirmemiz gerektiğini bilsek de, birbirimize bu yolda öğütler versek de yararı olmuyor pek. Kaç teneffüs yaşasak hala acemisiyiz bu okulun. Belki hakkını tam vermek istediğimizden sınırlı zamanların, daha da çok kırılıyor,yaralanıyoruz yolunda gitmeyen şeylerden,oyunbozanlık edenlerden. Daralan vakitlerin hırsızı, mutlu anların celladı sayıp da onları öfkeleniyoruz.
Küçük mutlulukların kıymetini bilmiyor değiliz. Mis gibi kokan bir kahveyi içmenin, bir yaz gecesi yıldızların altında denizi seyretmenin, soğuk ve yağmurlu bir kış günü sıcak evimizde oturup sevdiğimiz müziği dinlemenin tadını çıkarıyoruz. Her anının “farkında” olmaya çalışarak. Tuhaf ki aynı şeyleri “farkında varmadan” yaşadığımız günlerdeki mutluluğumuzun şiddetine asla ulaşamıyoruz.
Her çağında insanın yaşanacak hoş şeyler var elbette.Yeter ki erken gelen çağrılarla veda etmeyelim bu aleme. Baharı geride bıraktıysak, yazın keyfi yok mu? Sonbaharın muhteşem renklerinden payımızı almayacak mıyız?
İnsel dostum,
Öncelikle başın sağ olsun.
Bizim (en azından benim) yeniden düşünmemizi, ölüm gerçeğiyle hayatımızı yeniden sorgulamamızı sağladın.
Sevgiler
Alıntı : Rengin Soysal