Kışın Iber Yarımadası

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan oralakbas Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 221
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 48,884
Park Güell’e öğlen saatlerinde vardık. Yakınında indiğimiz metro istasyonundan sonra Parkın güneybatısında kalan bir merdiven-sokaktan (Baixada Gloria) hafif zorlu bir tepeyi tırmanarak ulaştık. Daha sonra öğrendiğimiz kadarıyla ana giriş doğu-güneydoğu tarafında ve buraya daha rahat ulaşmak mümkünmüş. Park Güell’de de ana-baba günü gibi kalabalık ile karşılaştık. 1900’lerin ilk yıllarında Güell ailesinin soyluluk göstergesi olarak Gaudi’ye ısmarladığı bu Parkın iki kısmı var: herkes tarafından gezilebilen büyük alan ve bileti olanların girebildiği -ki burası Gaudi’nin eserinin de yoğun olarak bir arada bulunduğu- alan. Maalesef, bileti alsak bile kalan sürede yeterince dolaşamayacağımızı düşünerek, uzun bilet kuyruğuna girmeyi gözümüz yemedi. Çünkü sırada saatli biletimizin olduğu La Sagrada Familia var. Biz de bu Park yapıtın içinde/kıyısında dolandık. Fotoğraflarını çektik. Belki buranın da önceden internet üzerinden biletini almak mümkündü.


Miro Müzesinden
 
Son düzenleme:

Etiketler
çok
Öğleden sonra vakitlice La Sagrada Familia önündeydik; internet biletlerimizi gösterince uygun kuyruğa sokulduk. Nihayet içerideyiz. Tek kelimeyle olağanüstü. İyi ki önceki gün Gaudi Müzesini gezmişiz de epey bir önbilgi ile buraya gelmişiz dedik. Gaudi bu yapıya ömrünün 16 yılını vermiş. İleri yaşına rağmen belki daha da verebilecek iken büyük bir şanssızlıkla kaza ile ölmüş, 1926’da, bir tramvayın çarpması sonucu. Öldüğünde La Sagrada’nın yalnızca bir cephesi (doğu cephesi) tamamlanmış haldeymiş. Naaş’ını bu yapıtının içinde güzel bir yere gömmüşler.

Miro Müzesinden
Park Guell'e çıkarken
Park Guell
 


La Sagrada Familia’yı uzun uzun dolaştık, her yerini fotoğrafladık. Zemin katın altındaki hayli büyük bir alana kurulmuş müzesini de gezdik; bu müze Kilise’nin yapılışı ile ilgili mimari tüm süreçleri anlatan, Gaudi’nin düşüncesinin derinliklerini analiz eden ve sunan bir müze olduğu için ayrıca görmeye değer. Çıkışa bir hediyelik eşya dükkanı koymuşlar; orada da her şey Gaudi, haliyle. Gaudi’nin mimarlık dehasının büyük bir hayranlık uyandırdığı kesin. Eserlerinin başındaki bütün bu kalabalık bu yüzden. Öte yandan da Onu ‘turistik’ bir tüketim nesnesine dönüştürülmüş gibi hissediyor, üzülüyor insan.

Park Guell
La Sagrada Familia
 
Son düzenleme:

Bu arada gezdiğimiz müze, tarihi bina vb. yerlerin bilet ücretlerinin hepsini kaydetmemişiz. Kaydı olanlardan biri La Sagrada Familia; bileti 15€ idi. Miro Müzesini hatırlayamadık mesela. Ama bir genelleme yapmak gerekirse 10-20€ arasında verdik çoğunlukla; 10€’dan ucuz yer oldukça az idi. Dün akşamüzeri Montjuik tepesinden indikten sonra Gaudi’nin evlerini de görmeye heveslenip gitmiştik: Passeig de Gracia denen bölgede biri Casa Battló, diğeri de Casa Mila. Özellikle Casa Battlo’nun önü akşam inmiş olmasına rağmen ana-baba günü gibiydi; kapıda kuyruk vardı. Adam başı 22€ imiş; baktık yine sıra gelip bilet alsak bile içeriyi doğru düzgün görmek için yeterince vakit olmayacak. Vazgeçtik. Dışarıdan fotoğraflar çekmekle yetindik.

La Sagrada Familia

+++
 






Ayrintili ve bol resimli anlatiminiz icin cok tesekkurler .
 

03/01/2017, Salı, Barselona
Bugün Picasso’yu görme heyecanı içindeyiz. Müzesi 10.00’da açılıyormuş... açılışına yetişmek ve sıraya erkence girmek istiyoruz. Çünkü internet üzerinden bilet satmıyorlar. Bilet almak için kuyruğa gireceğimizi tahmin ediyoruz. Nitekim, saat 10.00’dan önce oradaydık ama yine uzunca bir kuyruk ile karşılaştık. Neyse… saat 10.30 gibi müzeye girebildik (bu arada, bilet ücretini yine kaydetmemişiz; 10€ gibi kalmış aklımızda).
Picasso aslen buralı olmamakla birlikte yaşamının bir kısmını, özellikle ilk gençliğini Barselona’da geçirmiş. Müzede ilk dönem resimlerinden başlayarak, hemen tüm dönemlerini temsil edecek şekilde önemli eserlerini görmek mümkün oldu. Özellikle Velasquez’in Las Meninas’ı üzerine Picasso çok sayıda reprodüksiyon çalışmış; görmeye değerdi… Öyle ki bir sanatçının diğerinin çalışması üzerinden insanı yeniden düşünmeye sevk ettiği bu örnekler çok etkileyiciydiler. Müze binası Aguilar Palace eski şehirin içinde Montcada sokağında (Carrer de Montcada) 13. yüzyıldan kalma, tarih boyunca aristokrat ailelerin yaşadığı güzel bir taş bina. İçerde fotoğraf çekmek yasak. Zaten en iyisi resimlere konsantre olup tadını çıkarmak. Zaten serginin tadı damağımızda kaldığı için ve zaman zaman dönüp bakmak isteyeceğimizi de düşünerek Müzenin bütün eserlerini anlatımlarıyla içeren bir kitabını da hediyelik dükkanından almayı ihmal etmedik.
Müze çıkışında hemen yakındaki Santa Caterina pazar yerini görmek istedik. Rengarenk ve dalgalı tasarlanmış bir çatı mimarisiyle ilginç, içerisi de canlı bir yer. Bazı dükkanlarında bar taburelerine yerleşip biraz dinlenmek, bu arada da envai çeşit yiyeceği ve şarabı tatmak mümkün.

Picasso müzesi bilet kuyruğu
Picasso müzesi kitabından
Santa Caterina pazar yeri
 



Yine yakın bir sokaktaki Palau de la Música Catalana binasını da görmek istedik. Bina 1900'lerin başında yapılmış... harika dış cephe süslemeleri, mozaiklerle kaplı sütunları, muhteşem cam iç tavan tasarımı ve vitraylarıyla ünlü. Çeşitli konserler, opera ya da flamenko gösterileri gibi etkinliklerden oluşan çok hareketli bir programı varmış, ancak bizim orada olduğumuz günlerde yılbaşı tatili dolayısıyla ara vermişler. Orada bir konser izlemek isterdik. Fotoğraflarını çekmekle yetindik.


Palau de la Musica
 

Öğleden sonra da Deniz Müzesini (Museo Marítimo) gezdik. Taş duvarları ve yüksek tavanlarıyla eski bir tersane binasını müzeye çevirmişler. Çok zengin değilse de denizcilikle ilgilenenler için keyifli bir yer. Atmosferi çok güzeldi… özen ve duyarlılık insanı çekiyor. Kafeteryası da hoşumuza gitti.

 

Akşamüzeri de bazı fotoğraflanacak binalar ve yerler için Las Ramblas caddesine gittik yeniden. Bunlardan biri Plaça Reial... Las Ramblas'dan kısa bir sokak geçişi ile ulaşılıyor. Plaça Reial Barselona'ya gelenlerin en çok uğradığı yerlerden. 19. yüzyılda yapılmış. Fıskiyeli havuz, palmiyeler ve yine Gaudi'nin eseri olan lambalarla süslü... etrafında çepeçevre zevkli kafelerin yer aldığı güzel bir meydan.

 

Meydan'dan ayrılıp Las Ramblas'dan yukarı doğru çıkarken yaya yolunda yerde Miro'nun yuvarlak bir mozaik dekorasyonunun üzerinden geçiyorsunuz. Bu hoş desenin hemen sağında da üzerindeki şemsiyelerle ve ejderha heykeli ile ünlü bir bina var. Kimse bu binayı da fotoğraflamadan geçmiyor.
Las Ramblas'da yukarı yürümeye devam ederken solda da ünlü pazar yeri Mercat de la Boqueria var. İçinde dolaşması eğlenceli, renkli, cıvıl cıvıl bir yer. Bugünü bu güzel pazar yerinde kapattık.
Beş gündür buradayız. Toplamda bu yolculuğa ayırdığımız süreyi (yol dâhil İspanya-Portekiz 1,5 ay kadar) göz önüne alınca artık daha fazla kalamayacağımızı -üzülerek- hesapladık. Gitmeye karar verdik. Barselona bitmedi kuşkusuz. Bir gün yine gelmek için bir sürü nedenimiz var artık… tabii daha iyi çalışmış olarak

Las Ramblas
Las Ramblas da Miro deseni
Şemsiyeli bina
La Boqueria pazarı
 





SON KONULAR - FORUM