Teşekkür ederim.Gezi yazilarinizi okuyunca sanki ben de ordaymisim gibi hissi aliyorum hep, tesekkurler.
Doğrusu ben de karavansiz eksiklik hissediyorum Hüseyin bey. Portekiz ayrı bir keyif verdi doğrusu. Mutevaziligin ve iddiasizligin birleştiği hoş bir ülke. Yankesecilik meselesini okuduklarm da uyarıyordu.Karavansız geziler bana zor geliyor ama böyle kaçamaklar da iyi oluyor. Eşimle benimde Lizbona 4 günlük bir gezimiz oldu. Portekiz bizimde çok hoşumuza gitti. Paylaşımınız bana iki hatıramı hatırlattı. Bir deniz ürünleri lokantasında yemek yerken yandaki masadan tak-tuk gürültüleri gelmeye başladı. Komşu masada 4 kişi ellerindeki tahta çekiçlerle deniz yengeçlerini dövüyorlardı. Ikinciside antika tramwaya binerken oldu, arka cebimden cüzdanımı aldıklarını farkettim. Arkamdakini kolundan yakalayarak cüzdanı istedim. Yanımızdaki birisi eğilerek cüzdanı yerde bulmuş gibi yaparak bana verdi. Tramwaydaki kadınların yankesicileri azarlamaları çok ilginçti. Birgün karavanla da bu güzel ülkeyi gezmek isterim.
Ayrıca tahta çekiçlerde yengeç yeme usulünü de bir denemek istiyorum.
Portekiz şaraplarıda bu ülkeyi gezmek için başka bir neden.
Paylaşım için teşekkürler.
Al işte Fado ile konuya girnce Portekiz ilahlaştı yine.Sanırım kalemi kuvvetli olanların bir taktiği sihirli kelimeyi baştan sal sonra ki kelimeler ne olsa güzel gelir yok o yetmedi bir de daire içine alınmış yerler çıktı başımıza.Dur bakayım ben de bu hafta daire içine bir yerler alayım,Fado nasılsa cepte.
Portekiz bizim de çok hoşumuza gitmişti. İnsanları konuşkan ve dost canlısı. O tuzlu bacalhau balıklarını nasıl yediklerini hala çözemedim ama tazesi nefis. Hele kopilotum karalahalanaları görünce pek sevinmişti. Karadenizlilik de olunca bir güzel lahana çorbası yapmıştı. Bence de Portekiz kesinlikle Avrupada İskandinavya hariç en gezilesi ülke. Paylaşım için teşekkürler.
Umarım bir gün arzuların gerçekleşir. Diğer konu; insan gezip gördükçe kimlerin neyi, nasıl yaptığını, nasıl yaşadığını ve aradaki değer farklarını keşfedebiliyor.Portekiz rallisi ile hayallere dalmıştımki, yaşamın dayattıklarına teslim olup seyahat hayallerimizi rafta tozlanmaya bırakırken yani tamda kendimizi avuturken.
Haklısın Haldun abi porto bencede gidilecek kadar görmemişliğin abartılı gökdelenleri, şatafatlı aşağılık kompleksi yoktur.
Kalemine sağlık.
Büyüklerimiz, Portekiz demiş, Porto demiş, Fado demiş, Porto suyu demiş, sonra ne olmuş? onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...
Haldun abi sayenizde, şu mesai saatleri içinde bulduğum ilk fırsatta "ne var, ne yok" diye foruma bir göz atayım dedim. Bir anda bir Gündoğusu fırtınasıyla kendimi Portekiz'de buluverdim.
Herhalde aynı fırtınaydı Feneri Braga'da dağıtan...
Güzel yazınızı ve fotoğraflarınızı Fado müziği eşliğinde bir kaç kere okuduktan sonra kapmı tıklatan hastam sayesinde gerçek Dünya'ma döndüm.
Bizimle bu güzel gezinizi paylaştığınız için teşekkür edeiyorum