Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu
Bilbo' Alıntı:
Umarım istediğiniz gibi bir tatil geçirmişsinizdir.Anlatım ve resimler gerçekten güzeldi. Mangaldaki balıklara bakılırsa başarılı bir avcı olduğun belli oluyor. Köpekbalığı macerası ise gerçekten beni çok şaşırttı ve oldukça da tedirgin etti. Bin de bir ihtimal denk gelecek birşey yaşamıssın. Karşılaştığınız derinlik ve dip yapısını öğrenmek isterim, burunmuydu, koy içimiydi, birden derinleşen bir yermiydi yoksa aynı derinlikte giden bir bölgemiydi?Umarım birlikte dalma ve balığa gitme fırsatı bulabiliriz(bundan sonraki uzun kamplarda
).
Bu geziyle ilgili benim merak ettiğim başka şeyler var;
Yaşadığınız zorluklar, şu da söyle olsaydı dediğiniz şeyler var mı? (daha çok araç için soruyorum)
Sanırım alt tarafta çekyatta yatmışsınız, bu durumda eşyalar nerede? Benim gibi her seferinde bütün bagajı arkadan öne mi taşıyorsun yoksa dolaplar yetiyormu? Sonuçta 1 aylık bir tatil için hatırı sayılır miktarda eşya almışsınızdır. İşin içine dalış, balık filan girince benim arkada çektiğim yarım vosvos bile ağzına kadar doluyor. Tabii içinde şişme bot ve deniz motoru da oluyor ama olmasa bile böyle uzun bir tatil için T2'nin içine tıkışırsak gerçekten benim için eziyetli olur, uzun süreli konaklamaları tercih etmek zorunda kalırdım.
O sıcaklarda geceleri araç içi nasıldı? Rahat uyuyabildiniz mi?
İç düzenle ilgili resimler var mı?
Buzdolabı performansı nasıldı?(marka ve tipi nedir?)
Bu gibi konularda da birşeyler karalarsan sevinirim.
Batu, inşallah Bodrum yakınlarda karşılaşma şansı buluruz da birlikte gideriz oraya dalmaya. Daldığım yer güçlü akıntıların ve dipte büyük kayalık resiflerin olduğu bir bölge. Kıyıdan 150 m. kadar açıkta, oradakilerin meteor çukuru dedikleri bir yer. Av için çok bereketli bir bölge. Genelde orada agaşona yatarım. Ortalama derinlik 8-10 m. O sabah akıntı her zamankinden daha güçlüydü. Dipte bir yerlere tutunmadan sabit kalmak imkansız. Ürkütücü bir yer. Kıyıdan da çok uzak olduğu için orada tek başıma dalmaya hep korkmuşumdur. Bahsettiğim sesleri orada da duymuştum. Balıklar çılgın gibi kıyıya kaçıyordu. Ama köpoğlusunu orada görmedim. Orada görsem altıma ederdim herhalde. Balığı gördüğüm yerde dik durduğumda paletlerin ucu dibe dokunuyordu. Bu kadar sığlığa sokulması beni de çok şaşırttı. Biz köpekbalıklarını hep derin mavilerde biliriz ya... Öyle olmadığını anladım
İnternette çok araştırma yaptım. Fotoğrafını da koyduğum hayvan Gökova'da Boncuk Koyu'na çiftleşmek için gelen kum köpekbalığı. İnsana kesinlikle zararsız, çok uysal bir hayvanmış. Hatta Boncuk koyu sırf bu yüzden koruma altına alınmış. Benim gördüğümün ise bu olmadığına eminim. Kafası üçgen formlu, burnu havaya kalkık olan türlerdendi. Ancak kuyruğu biraz benziyordu. Aslında köpekbalığı ile karşılaşmak düşündüğün kadar ürkütücü bir durum değil. Ama belimde balık olacağı ve bunun arkadan yaklaşabileceği paranoyası bitirdi beni. Arkama bakmaktan balık falan da vuramazdım zaten.
Araç konusunda ''şurası da şöyle olsaydı'' dediğim hiç bir şey yoktu. Şu an için tek eksiğimiz Tv, Lap-top, netbook, mobil internet vs. Ama çok da dert etmiyorum. Televizyonu daha çok kızım çizgi film falan seyredip oyalanır diye istemiştim ama anladım ki onun da fazla önemi yok. Evde zaten televizyonun ve bilgisayarın başından ayrılmıyor. Gezilerde ne kadar uzak kalırsa bizim için kardır. Onun yerine taşla, kumla, börtü böcekle oynuyor. Bir diğer eksiğimiz araç içinde kapalı duş/wc kabini. Ama o kalıcı olarak eksik kalacak çünkü zaten araç büyüklüğü buna müsaade etmiyor. Eksikliğini de hiç hissetmedik. Bazıları kamptayken porta pottiyi falan kullanmaz. Biz kampta bile daha çok tercih ettik.
Altta 160x185 cm. büyük yatağımız var. Burada 3 kişi yatabiliyoruz. Ama kızım genellikle yukarıda yatmayı tercih ediyor, biz de aşağıda geniş geniş yatıyoruz. Yukarıda zorunlu durumlarda çaprazlamasına yetişkin de yatabiliyor.
Yatağın altındaki bagaj alanım göze çok büyük görünmese de oldukça kullanışlı. İstersen içine aldıklarını sayayım: 49 lt.'lik temiz su deposu, 2 adet 10 lt.'lik yedek su bidonu, ocağın bağlı olduğu piknik tüp + 1 adet de yedek piknik tüp, bijon anahtarı, çekme halatı, akü takviye kablosu vs. araç için gerekli bir sürü ıvır zıvır, dalış elbiselerim, ağırlık kemeri, paletletler, maske ve şnorkel, webasto + yedek 220v. fanlı yedek ısıtıcı, şişme çocuk havuzu, saç kurutma makinası, 3 adet katlanır sandalye, katlanır masa+aracın içine koyulan orjinal masası, elektrik kablosu, hortum, kamp lambası, büyük boy ayakkabı torbası, ilaç çantası (İlkyardım değil büyükçe bir torba ilaç), deterjanlar, katlanır çamaşır askısı, zıpkın, kamış ve olta çantası, en az 5 adet 1,5 lt.'lik emergency içme suyu ve 3 adet emergency kutu bira, balta, eldiven, mangal, mangal kömürü, 3-5 paket makarna, kızımın topu ve plastik salıncağı. Şimdi yazınca ben de çok şaşırdım bu kadar çok şeyi nasıl aldığına
Dağınık görünüyor ama hepsinin bir düzeni var tabi. Gecenin zifir karanlığında elimi uzatıp istediğim şeyi çekebilirim aradan
Aracın yüksek tavan olmasının faydası çok büyük. Sürücü bölümünün üzerindeki dolaba giysilerimizin tamamı sığıyor. Hatta fotoğraf mak., kamera, telefon şarjları ve kişisel temizlik malzemelerimizi de alıyor. Mutfak dolaplarımız gayet yeterli. Mutfağı full performans kullanabiliyoruz. Tabi bunda mutfak tezgahının üzerine sonradan yaptırdığım ilave erzak dolabının etkisi büyük. Geziye çıkmadan önce eşyalarımızı dolaba yerleştirip, valizleri de katlayıp bagaja koyduk mu ortada bir şey kalmıyor. Gündüz kullanmadığımız yastık, çarşaf, battaniye vs., plaj çantaları ve plaj havluları üst yatakta. Gece yatarken de küçük çantaları ve havluları ön koltuğa alıveriyorum. Büyük valizleri oradan oraya taşıma derdi yok.
Buzdolabım 12v. kompresörlü waeco. Genelde 3. kademede çalıştırmamıza rağmen (1-den 7-ye kadar ayarı var) en sıcak günde bile içindeki suyu biraz ısınmasını beklemeden içemedik. 1,9 amp. ortalama tüketimi var. -18 derece buzluğu var. Bursa'dan çıkmadan tüm kasap alışverişimizi yapıp buzluğa attık. En son Selçuk'tan yarım kilo kıyma takviyesi yapmıştım. Ama 10. günde etlerin tamamını bitirememiştik. 120 amp. akü ile normalde buzdolabı 2 gün ancak çalışıyor. 100 watt solar panelim var. Panelin desteği ile bu süre sık kapağının açıldığı koşullarda 3 - 3,5 güne çıkıyor. Ama kapağı hiç açılmazsa güneşi de full alıyorsa neredeyse sonsuz döngü yakalanıyor. Yazlıktaki 6 gün boyunca hiç 220v. ile şarj etmedim aküleri. 6. günde hala 13,1 volt gösteriyordu akü. Kapatıp içini temizledim, karlanan buzluğun erimesi için güneşin altına çektim, bu arada dışarıda ısınan suları falan yeniden doldurup çalıştıdım, o akşam 11,9 volta düştü. Ertesi gün öğlene doğru yeniden 12,5 volt olmuştu.
Sıcakla ilgili büyük sıkıntılarımız olmadı. Aracın izolasyonu gayet başarılı. Güneşin altında cayır cayır yansa bile içeriye esinti aldığı sürece gölgedeymiş gibi oturup yatılabiliyor. Hatta ben öğlen güneşinin altında içeride makarna haşlarken eşim yatakta uyuyordu. Tavanın sac değil de polyester olmasının da etkisi büyük diye düşünüyorum. Sac gibi kızmıyor polyester. Ancak esinti kesilince problem başlıyor. Şu anda da esinti yok ve şu anda evimde bile sıcaklıyorum.