Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan orsaalabanda Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 123
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 29,986
Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

orsaalabanda' Alıntı:
Melih kardeşim, ''bey'' kelimesini istersen aradan kaldıralım. Bana ismimle hitap edebilirsin. Böyle çok fazla resmi oluyor... :smiley:

Değerli araştırman için çok teşekkürler. Gerçekten de çok anlamlı. Yanlış bilmiyorsam ''Rocinante'' olarak yazılıyor.Latince kökenli olduğu için ben ''rose'' kökünden gelen herhangi bir özel isim olduğunu düşünmüştüm. ''Riconante'' olarak yazılıyorsa gerçekten daha anlamlı.

Cunda'daki ruhban okulu sorununda olay sanıyorum biraz fazla boyutlu. Yunan hükümetinin ve patrikhanenin de söz hakkı var sanki. İşin politik, etnik, dini ve diplomatik derinliğini bilmeden yorum yapmak istemiyorum. Diğer saptamalarında ise çok haklısın.

Yeri gelmişken gezi yazılarımı okuyan, beğenen, yazı yazan ve iltifatlarda bulunan herkese çok teşekkürler...

Pardon gecenin 3 unde yazdigim icin rocinante yerine riconante yazmisim ama yukarda yazdigim sey dogru yalniz kelimenin yazilisini ben yanlis yazmisim. Rocin is ati, yuk beygiri, ante de onceli anlamdim kelimelermis. Sizin belirttiginiz gibi latince kokenli oldugu icin portekizce, fransizca, italyanca gibi latin etkisindeki dillerde ayni anlama gelen cok yakin kelimeler varmis. Bir onceki mesajdada hemen duzeltiyorum. Ogrendigim kadariyla romanin orjinal versiyonunda Cervantes Ispanyolca'ya buna benzer ekle turetilmis yeni kelime kazandirmis. Tabii bizler Turkce cevirilerden okudugumuz icin hic farkina varmadik.

Ruhban okulu sonusunda haklisin fakat sadece ruhban okulu degil egede buna benzer bir cok ornek biliyorum. Mubadele yillarindan kalan bir cok eve bir daha hic dokunulmamis. Sanki onlar bizim tarihimiz degilmis muamelesi yapiliyor. Halbuki daha bundan 100 sene once sapa saglam olan binlerce tarihi ev, kilise, han korumaya alinmamis ve sirf eski sahipleride rum diye halkimizin azabina ugramiz zamanla. Simdi bir cogu ayakta degil. En cok uzuldugum sey bu Turkiye'yede. Su guzel gezi yazilari arasinda canini sikmak istemiyorum. Yoksa yazilacak cok sey var.
 

Etiketler
Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Bergama Akropolü ile ilgili yazımda yanlışlıkla ''Traian tapınağı'' yerine ''Athena tapınağı'' yazmışım. Fatih Bey'in (Tifa) haklı uyarısı ile yanlışımı düzelttim. Kendisine teşekkür ederim.
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Haydı Cem.
Tam da sonrasını beklıyoruz sabırla. :D ;D
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

İzmir İzmir Güzel İzmir...


İzmir her yıl klasik yaz tatili rotamızın üzerinde yer alır. Sarı sıcak öğlen güneşi altında trafik lambalarından bir an önce kurtulup Aydın otobanına kapağı atmaya bakarız. Çünkü gitmek istediğimiz yere varmak için yoldayızdır. Tam yarı yolda olduğu için belki otobana girmeden önce yakıt takviyesi, çok çok 10 dakika ihtiyaç molası. İzmir'le tüm ilişkimiz bundan ibarettir. Bu yüzden İzmir'i çevre yolları ve etrafını saran varoşlardan, sanayi sitelerinden ibaret biliriz. Yani aslında öyle olmadığını, olmaması gerektiğini de biliriz de.. Hep bir yerlere yetişme çabası işte... Bir kent isminin önüne gelen ''güzel'' sıfatıyla anılıyorsa vardır bir sebebi hikmeti.


Bu yıl bu zinciri kırmak, İzmir'in havasını solumak niyetindeyiz. İzmir'i yaşayabilmek için bir gün yetmez biliriz. Ama Yücel arkadaşımızın yazdığı gibi ''bir nefeslik'' de olsa bunu yanımıza kar sayacağız. Bu şehrin insanları ne yer, ne içer, hayat burada nasıl akar, karavanımızın penceresinden birazcık röntgenlemek istiyoruz.


Eski Foça'dan öğlenden sonra saat 3 gibi demir alıyoruz... Aslında ''marşa basıyoruz'' demem gerekir ama ne yapayım, eski alışkanlık, kıramıyorum bir türlü. Neyse ki günlerden Pazar ve İzmir'in girişindeki çevre yolları kalabalık değil. Ben karşıdan gelen temmuz güneşi tarafından haşlanırken arka yatakta muhtelif bölgelerde yine pireler uçuşmakta . İlk trafik lambasına yakalanıp durduğumuzda arkadan bir ses: ''Aaa gelgik mi? Ne çabuk?..'' ''Geldik. İyi uyudunuz mu bari?''


Önce forumdan tanıdığımız ve daha önce yüz yüze tanışma fırsatı bulamadığımız Mehmet abi'yi (orbay74) ziyaret etmek niyetindeyiz. Aynı zamanda garajında yapımını sürdürdüğü karavanını da görüp merakımızı gidermiş olacağız. Otogar yakınlarındayken arıyorum: ''Mehmet abi, ben forumdan Cem.... İzmir'deyiz. Eğer rahatsız etmeyeceksek geçerken bir ziyaret edip merhaba demek isteriz.'' ''Hiç rahatsızlık olur mu Cem? Sizler benim canlarımsınız.'' İnsanlara bu şekilde çat kapı sürpriz yapmak normalde adetimiz değildir. Ama altımızda karavan olunca ''eğer uygun değillerse biz onları karavanımızda misafir ederiz'' şeklinde bir rahatlık oluşuyor. Yeter ki zamanları uygun olsun. Mehmet abi hiç üşenmeden motorsikletine atlayıp bizi otogarın önünden alıyor.


Sohbet sohbeti açıyor. İlk kez yüz yüze görüşüyoruz ama birbirini yıllardır tanıyan insanların rahatlığı ve samimiyeti var iki tarafta da. ''Abi şu senin kocamanı görecektik?'' ''Aaa unuttuk valla! Gelin garajda göstereyim.'' Garaja iniyoruz ve başlıyoruz aracın sağını solunu ellemeye... Neresinden tutsak Mehmet abi'nin anlatacak yarım saatlik hikayesi var. ''Depolar?'' diyorum, başlıyor anlatmaya.... ''Camlar?'' uzun uzadıya açıklıyor. Banyo, yatak, dolaplar derken uzun süre kalıyoruz garajda. Kolay mı? Santim santim el emeğiyle, alın teriyle binbir türlü cin fkirle işlenmiş ''çoğu bitmiş, azı kalmış'' dev bir eser. Sahibiyle ve yaratıcısıyla bütünleşmiş canlı bir varlık adeta. Ne yazık ki garajda gördüklerimi çok detaylı olarak anlatmaya yetkili değilim. Ama şu kadarını söyleyeyim: Bu araç bittiğinde büyük sansasyon yaratacak...

[attachment=1]


Mehmet abi'nin eşi hanımefendinin demlediği çay ve çeşitli ikramlar eşliğinde sohbetle zamanın epeyce ilerlediğinin, güneşin devrilmek üzere olduğunun ayırdına varıyoruz. Ayrılma vakti geldi. Gece nerelerde konaklayabileceğimiz üzerine bir kaç kritik yapıp tavsiye aldıktan sonra (hüzünle değil) sevgiyle vedalaşıp oradan ayrılıyoruz. Karavancının halinden karavancı anlar. Sağolsunlar nezaketle evlerinde misafir etme teklifinde bulunuyorlar ama niyetimizi ve kentin dokusunu yaşama amacımızı açıkladıktan sonra çok da ısrar etmiyorlar. Araçlarını bir an önce tamamlamaları dileğimiz ve yollarda buluşabilmek umuduyla....


Akşam olmak üzere. Önümüzde gece konaklayabileceğimiz bir kaç yer alternatifi var ama İzmir'de yaşamın tam göbeğinde akabileceğimiz, mümkün olabilecek en merkezi yer olan Konak meydanındaki vapur iskelesinin yanındaki belediye otoparkında şansımızı denemeye niyetliyim. Girişte görevliye soruyorum: ''Gece karavanımızla burada konaklamayı düşünüyoruz. Sakıncası var mı, uygun mudur?'' ''Tabi konaklayabilirsiniz. Zaten turistler de karavanla hep burada kalıyorlar. Gece 11'e kadar görevli var. 11'den sonra da ekipler sürekli devriye geziyor. İlerideki taksi durağında 24 saat birileri bulunur. Yola yakın parkederseniz güvenlik sorununuz olmaz.'' Teşekkür edip makbuzumuzu kestiriyoruz. Giriş 4 TL. süre kısıtlaması yok.

[attachment=2]


Eeee artık İzmir'deyiz. Haydi şöyle Kordon'a doğru bir uzanalım bakalım... Üst geçitten karşıya geçip meşhur saat kulesinin altında fotograf vazifemizi de ifa eyledükten kellü, tahta köprüden doğruca Kordan'a uzanıyoruz...

[attachment=3]


Akşam yemeği için uygun bir yer bulamazsak Amerikan burgercilerinin kral olanı tahta köprünün hemen inişinde karşımızda. Nitekim Kordon boyunda bir saatlik gezintiden sonra kafamıza göre bir yer bulamayıp istemeden fast-food çılgınlığına bulaşmak üzere geri dönüyoruz. Normalde hiç sevmem ama ya çok acıkmışız, ya da İzmir'in ''Big King XL'' ı gerçekten çok lezzetli.


Akşam yemeğini fast bir şekilde hüplettikten sonra yarım kalan Kordon turumuza devam ediyoruz. Kızım faytonları görünce binelim diye tutturuyor. Faytonla küçük Kordon turu 20 TL. Daha önce çok sütçü beygiri görmüştüm ama İzmir kordon'dakiler kadar cılız ve bakımsız olanlarını görmemiştim. Atların halini görünce çok acıyorum. Yaşlılıktan ve bakımsızlıktan ayakta duramıyorlar. Bir deri bir kemik hepsi. Bence hayvan hakları savunucuları ve hatta İzmir belediyesi bu işe el atmalı. Kızıma durumu açıklamaya çalışıyorum. O da zavallıların haline çok acıyor ve binmekten vazgeçiyor. Ama bir yandan da her gördüğü fayton için ''Baba, bu faytonun atları nasıl? Bunlar bakımlı mı?'' diye soruyor. ''Aferim benim anlayışlı kızıma. Eğer atları bakımlı olan bir fayton bulamazsak, anlayışın için ödül olarak faytona vereceğimiz para yerine sana istediğin bir oyuncağı alacağım.'' diyorum. Henüz fiyat kavramı tam oluşmadığı için ''O zaman Barbie'nin karavanını isterim.'' diyor. Haydaaa! Bu işin faturası bana çok pahalıya mal olacak. Gözlerimi dört açarak ben de başlıyorum atları bakımlı olan bir fayton aramaya. Neyse sonunda buluyoruz da Barbie'nin karavanını almaktan kurtuluyorum.

[attachment=4]


Fayton turu sonrasında bizim de biraz keyif çatmak hakkımız.


[attachment=5]


Konak otoparkında bizi bekleyen evimize ancak gece yarısı dönebiliyoruz. Tatlı İzmir meltemi eşliğinde keyifli bir uykunun ardından hem dışarıda kahvaltı hem alışveriş yapar, hem de biraz gezeriz düşüncesiyle Kemeraltı'na doğru yürüyüşe çıkıyoruz. Çarşıya girer girmez esnaftan biri yanmıza yaklaşıyor: ''Souvenir mösyö?'' ''Türk'üz kardeşim. Bizden ekmek çıkmaz sana.'' ''Hass.....! Ben sizi turist sandıydım.'' ''Her keçi sakal bırakıp şapka takan turist mi olur kardeşim? Sen bize kahvaltı yapabileceğimiz güzel bir börekçi falan var mı buralarda onu söylesene?'' ''Olmaz mı abi? İlk aradan sağa dön, karşına çıkacak.'' ''Teşekkür ederiz.'' Ev yapımı limonata eşliğinde çıtır böreklerimizi gövdeye indirirken bizimki tatmin olmamış olacak ki kapıda bekliyor. Çıkışta son kez şansını denemek için yaklaşıyor: ''Abi almancı mısınız? Dönüşte götürmek için hediyelik?'' ''Değiliz kardeşim. Teşekkür ederim.''


Küçük kızımızı o kadar çok yürütüyoruz ki sonunda spor pabuçları parçalandı. Neyse ki tam yerine denk geldi. Buradan alışveriş yapabiliriz. O Winks'li, Barbieli modellerden istiyor ama benim gözüm onun minik ayaklarına yükleyeceğimiz gavur eziyetini birazcık olsun azaltabilmek adına daha kaliteli ve rahat olan markalarda. Sonunda üzerinde Roma zafer tanrısının adının yazılı olduğu seri sonu güzel bir model buluyoruz ve giydikten sonra o da babasının ne kadar isabetli bir karar almış olduğunun farkına varıyor.


İzmir'de buluşup sohbet etmek için eğer oralarda olursa Yücel arkadaşımızı da arayıp buluşacağımıza söz vermiştim. Ama alışveriş için o kadar fazla oyalanmışız ki eğer bu plana sadık kalırsak İzmir'de bir gece daha kalmak gerekecek. İzmir gerçekten güzel sıfatını fazlasıyla hak ediyor. Şehirler içinde güzel bir şehir. Ancak her ne olursa olsun şehir yine de şehir... Trafik gürültüsü, kalabalığı, satıcısı, dilencisi burada da var. Bu yüzden şehirde bir gün daha geçirmek çok da anlamlı gelmiyor. Aydın otobanının alışık olduğumuz sarı sıcak atmosferine bir an önce kapağı atıp Selçuk'a doğru gaza basıyoruz...

PIC_0126.jpg


PIC_0127.jpg


PIC_0129.jpg


PIC_0130.jpg


PIC_0132.jpg
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Sevgılı Cem kardesım.
Var ya . . . .
Ne kadar mutlu olduk bılemessın. Donüp donüp okuyoruz , resımlere bakıyoruz . Hele yazdıkların yuregımızde efıl efıl bır huzur estırdı,
sızlerden bahsettık . Hatta bızım hanım yorum bıle ekledı. ""Aslında yazılarını okurken , kendı kendıme -Ne mukallıt bır cocuk ,her konuzmaları espırısacıyor . Demıstım ama, aslında cok efendı , cok agırbaslıymıs "" dedı. Oylesıne ısınmısız kı , Cem ler aşagı - Cemler yukarı . Bır de yaptıgın karavanım hakkında yazdıkların. Oyle ıfadeler le bezemıssın kı , Şimdı daha fazla dıkkat edıp daha cok calısıp methıyelerıne layık olmak için var gucumu kullanmam gerektıgını hıç unutmayacaggım.
İzmir ıcın yazdıkların. . . . Gonlumuzu fethettın . Sadece bızım degıl, tum İzmır lıler sana tesekkur edeceklerınden eminim. cektıgın resımlere baktık A a a işte suraya da gıtmışler işte burayada gıtmısler. dedık durduk hep.
Ne guzel.
Hem genc olmak mutlu bır aıle olup ustelıkte gezmeyı sevmek , gezgın olabılmek
Sizi cok sevıyoruz hepınıze selam gonderıyoruz . Mutlu olun hep.
 



Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Mehmet abi, ne yazdım ki karavanın hakkında? Sen de şımartıyorsun beni iyice.

Fotoğraflarıyla birlikte daha ayrıntılı yazmayı isterdim ama biliyorum ve seni çok iyi anlıyorum ki bunu yapmak için eserinin her şeyiyle tamamlanmasını bekliyorsun. Üstelik o şeref de yalnızca sana ait olmalı. Bu yüzden fazlaca yazamadım. O günün hayaliyle yaşadığını biliyorum. Haydi bu da iyice motivasyon olsun sana. Ama kendini fazla yormadan. Keyifle ''piano piano...''

Yazdıklarımla sizlere mutluluk verebildiysem ne mutlu bana da. Selamlar...
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

6. Gün… Selçuk…


Bu kez her yıl yaptığımız gibi otobanın Söke ayrımından değil, Selçuk ayrımından çıkacağız. Bunun çok özel bir nedeni var, çünkü Efes’i içimize sindire sindire doyasıya gezmek niyetindeyiz. Oğuz abi’nin isim olarak salık vermesi sonucu internetten araştırmasını yaptığım ve öncesinde telefonla bilgi aldığım Garden Kamping Selçuk’taki hedefimiz. Adresi bulmak hiç zor olmuyor. Saint Jean kalesi olarak bilinen kalenin hemen arkasında ve İsabey camisinin biraz ilerisinde.


Kampinge girer girmez düzenli sıralar halinde dikilmiş iri yapraklı koyu gölgeli ağaçlar ve çim yerleşim alanı dikkatimizi çekiyor. Ancak ortada elektrik alabileceğimiz panolar yok. Sonradan öğreniyoruz ki prizler her sıranın başındaki aydınlatma lambalarının altına özenle gizlenmiş. Her sıranın başında ikişer tane Avrupa standardı olan 3 pin ve ikişer tane de normal priz. İleride tuvalet kasetleri ve atık depo sularının boşaltılabileceği özel gider, tertemiz tuvalet ve duşlar, sıcak su, çamaşır makinası, yanında hazır bekleyen ütüsüyle ütü masası, bulaşık yıkama yeri olarak ayrılmış sıcak suyu da olan temiz lavabolar, dilerseniz (açık ve kapalı alan olmak üzere) restaurant bölümü ve üzerine bonus olarak küçük de olsa bir yüzme havuzu… Daha ne olsun? Tamam burada kalacağız ama bakalım işletmeci karavancıların cebinde akrep taşıdığını biliyor mu?

Çok kibar ve genç bir hanım karşılamaya geliyor. İşletme sahibi sahibi Mehmet bey’in kızı Gülseren hanım. Kamping hakkında bilgiler veriyor. O tesisi gezdirip bilgiler verirken ben ısrarla ve görgüsüzce ‘’ Fiyat, fiyat nedir?’’ sordukça sonunda dayanamayıp patlıyor: ‘’Zaten karavancılar kamping fiyatları konusunda takıntılı!’’ Gülüşüyoruz… Evet cebimizde akrep taşıdığımızı biliyormuş. Sadede gelince her şey dahil gecelik 30 TL. Fiyat çıkarıyor. Anlaştık diyoruz. ‘’Efes’i gezmeye hemen bugün başlayalım mı, yoksa yarına mı bırakalım?’’ diye konuşurken bizim yaramaz çoktan bikinisini giyip havuza dalış yapmış bile. ‘’Hay Allah!’’ Gezi ister istemez yarına kaldı. Şu anda hiçbir güç onu havuzdan çıkaramaz. Biz de yerleşik düzene geçiş hazırlıklarını yaptıktan sonra kızımızın yanına ‘’cumburlop’’… Yol yorgunluğunun ve otoban sıcağının üzerine iyi geldi valla.

Garden Kamping’den fotoğraflar:

[attachment=1]


Havuz keyfinin üzerine de ikram olarak kendi tarlalarından hemen oracıkta koparılıveren mis gibi bir karpuz...


[attachment=2]


Fazla kalabalık değil. Üç beş tane çadırlı yabancı aile, bir entegre burstner, bir de sabit duran çekme karavan.


[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]

PIC_0134.jpg


PIC_0135.jpg


PIC_0188.jpg


PIC_0189.jpg


PIC_0187.jpg
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu



İşletmeci Mehmet bey’in asıl mesleği halıcılık. Aynı zamanda turizm ve ziraatle de ilgileniyor. Kampingde meraklıları için halı dokuma atölyeleri ve uzun süre kalanların faydalanabileceği organik tarıma ayrılmış bölümler de var.


[attachment=1]


Duş ve tuvaletler kampinglerde ender görülebilecek şekilde temiz.


[attachment=2]


Kamp alanındaki ağaçların cinsini ilk başta anlayamamıştım. Katalpa’yı andırıyor ama değil. Bilindik alışıldık yöreye has bir ağaç hiç değil. İlginç…Jeton ertesi gün sürgün ve filizlerini incelerken düşüyor. ‘’İyi de bu ağaçlar çok genç. Dallarına baksana… O halde nasıl bu kadar büyük olabilir?’’ diye düşünürken anlıyorum ki bu ağaçlar dünyanın en hızlı büyüyen ağacı olarak bilinen ‘’Paulownia’’. Mehmet bey tarafından özel olarak dikilmiş. İnanması güç ama bu ağaçlar yalnızca 7 yaşında.


[attachment=3]


Ertesi sabah havuz keyfi ve sıkı bir kahvaltının ardından başlıyoruz tarihin tozlu yollarını aşındırmaya…


[attachment=4]


[attachment=5]

PIC_0193.jpg


PIC_0191.jpg


PIC_0192.jpg


PIC_0144.jpg


PIC_0182.jpg
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Efes nasıl anlatılabilir ki? Uzun uzadıya yazmaya kalksam buradan küçük bir roman çıkarırım herhalde. Ben en iyisi fotoğraflarla baş başa bırakayım sizleri:


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


Küçükken tam da kızım yaşlarındayken gelme şansım olmuştu Efes’e. O da ne yazık ki son olmuştu. Epeydir kafamda olan bu ziyareti de bu yıl gerçekleştirebilmiş olduğum için çok mutluyum.


[attachment=4]


[attachment=5]

PIC_0150.jpg


PIC_0151.jpg


PIC_0155.jpg


PIC_0159.jpg


PIC_0162.jpg
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Yine küçük de olsa bilgi vermeden duramadım. Meşhur Efes kütüphanesi. Efes'lilerin okumaya ne kadar meraklı olduğu bir çoğunuzun malumudur ;D


[attachment=1]


Efes amfitiyatrosu:


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

PIC_0176.jpg


PIC_0137.jpg


PIC_0167.jpg


PIC_0164.jpg


PIC_0139.jpg
 



Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu



Efes’i gezerken tatlı bir sürpriz bizi bekliyordu. Evet hiç şaşırmayın. Tamay, Aytül ve Tamer’den oluşan Çetin ailesi tesadüfen Efes’i bizimle aynı tarihte gezmeye karar vermişler. Önceden planlasak olmazdı böylesi. Ne demişler? Dağ dağa kavuşmaz, karavancı karavancıya kavuşur.


[attachment=1]


[attachment=2]


Dönüş yolunda artık iyice yorulan kızımız ‘’Baba çok yoruldum. Eve ne zaman döneceğiz?’’ diye soruyor. Evden kastı ‘’kamper’’. Yola çıkmadan önce ufak da olsa içimde kuşkular vardı. Uzun gezide nasıl olacak, araçta sıkışacak mıyız, rahat edebilecek miyiz?.. Kızım ağız alışkanlığı üzere de olsa ‘’eve ne zaman döneceğiz?’’ diye sorunca içimden ‘’oldu bu iş’’ diye geçiriyorum. Haldun ağabeyimin deyimiyle ‘’ağzım kulaklarıma fiyonk…’’


[attachment=3]


Selçuk kasabasının ara sokaklarından bir görüntü:


[attachment=4]


Yaşadığımız şehir civarında görmeye pek alışık olmadığımız leylek bolluğu bizi epeyce şaşırtıyor. Nerdeyse her yükseltinin, her direğin tepesinde üçerli beşerli leylek grupları var.


[attachment=5]

PIC_0157.jpg


PIC_0180.jpg


PIC_0185.jpg


PIC_0208.jpg


PIC_0209.jpg
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Efes yorgunluğunun üzerine yerleşik kamping düzenine geçmiş minik tekerlekli evimiz bizi bekliyor. Fakat o da ne? ‘’Kızım sen çok yoruldum demiyor muydun? Kaşla göz arasında ne zaman giydin mayonu?’’


[attachment=1]


Ardından İşletme sahibi Mehmet bey ziyaretimize geliyor. ‘’Hoşgeldiniz. Kampingimizde yerli karavancıları da görmek ne güzel.’’ Sohbet sohbeti açıyor ve başlıyor anlatmaya: ‘’İnanın kampingimiz kar etmek şöyle dursun, her yıl beni zarara uğratıyor. Ama diğer işletmecilik ve turizm faaliyetlerime destek olması amacıyla ayakta tutuyorum.’’ Karavan turizmi ve Türkiye gerçeklerini bildiğimiz için inanıyoruz. Mehmet bey çok renkli bir kişilik. Kampingi de belki en iyisi değil ama memnun kaldığımız konukseverlikleri, örnek altyapısı, düzenlemeleri ve temizliği nedeniyle tanıtımını yapacağıma söz veriyorum. Foruma üye olurlarsa kendilerini de aramızda görmekten mutluluk duyacağımızı belirtiyorum.


İkisi de İngilizce üç kelimeden fazla bilmeyen, biri Alman biri Türk 7 yaşında iki kız nasıl bu kadar güzel anlaşıp saatlerce oyun oynayabilir? Alman kızımın adı Selina. Dialoglarını bir duysanız… ‘’Kam Selina’’ ‘’go Selina’’ ‘’Havuz Selina ? Okey mi?’’ ‘’Oyun Selina’’ ‘’Okey Yağmur’’ ‘’Barbie oynamak Selina?’’ ‘’Okey kam’’… Yahu binlerce kelime bildiğimiz halde biz birbirimizle bu kadar iyi anlaşamıyoruz! Nasıl oluyor anlayamadım?


[attachment=2]


Birer gün arayla oradan oraya yolculuk yapmak epey yormuş olmalı ki rahatımızı bulmuşken fazladan bir gece daha kalmaya karar veriyoruz. Niyetimiz iyice dinlendikten sonra Akyaka’ya önden uğurladığımız Çetin ailesiyle buluşmak. Orada yaşayacaklarımız ise kelimelerle anlatılacak türden değil. Nasıl anlatmalı acaba?


[attachment=3]

PIC_0195.jpg


PIC_0212.jpg


PIC_0210.jpg
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Ohhh sabah kahvaltımı yaparken,sabah gazetemide okumuş oldum,yurttan haberler...Neyse hala berbat bir gezi hala imrenilecek birşey yok...keyif çayımı içeyim bari
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Cem;Mehmet beyi resimde görünce tamam dedim kesin karavanının resimlerinide yayınlarsın,ancak yine olmadı
yine resim yok.Mehmet bey alkoven karavan yapan bir dostumuz olarak şu resimleri yayınlayın artık lütfen.
Levent
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Cem gezi yazısını yeni fark ettim. İşlerimin arasında boş buldukça bir çırpıda okudum. Devamını dört gözle bekliyorum. Güzel fotoğraflar akıcı anlatımınla süslediğn gezi yazısı için teşekkür ederim.
 



Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

mayıstosböce' Alıntı:
Ohhh sabah kahvaltımı yaparken,sabah gazetemide okumuş oldum,yurttan haberler...Neyse hala berbat bir gezi hala imrenilecek birşey yok...keyif çayımı içeyim bari

Yahu yine mi olmadı? :smiley:

Bir de aşağıdaki fotoğraflara göz at bakalım? Ama bir şeyler yiyip içerken bakma. Boğazına takılırsa üzülürüm sonra ;) :smiley:
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,847
Mesajlar
1,524,305
Kayıtlı Üye Sayımız
166,631
Kaydolan Son Üyemiz
drcard

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst